Aralık 2012

Meditasyonun Anlamı Hiçbir Şeye Sahip Olmamak mıdır?

Elbette birşeylerden hoşlanır ve onlara sahip olmak isteriz. Ancak bunlara karşı davranışımız sağlıklı olmalıdır: Onların bizi yönetmesi yerine biz onları yönetmeliyiz. Bize sağladığı soğukkanlılıkla daha sakin düşünürüz ve satın almak konusunda sağlıklı davranmadığımız şeyleri almaktan vazgeçeriz. Meditasyon komşunuzla yarışmaktan vazgeçmenizi sağlar. Gereksiz şeyleri almak konusunda isteğiniz azalacaktır.
Daha az stresli olur ve üst benliğiniz doğrultusunda yaşarsanız, herşeyden daha çok keyif alırsınız; bunlara maddi değerlerde dâhildir. Şimdi şöyle düşünün; kendinizi iyi hissetmiyorsanız maddi konular sizi nasıl mutlu edebilir.
Meditasyonun temeli hayattan daha fazla keyif almaktır. Meditasyonun güzel yanı, içinizden gelen bir mutluluk hali oluşturması, böylece her koşulda maddeci olup olmadığınızdan bağımsız olarak kendinizi mutlu hisset menizdir. Mutluluğunuz dış faktörlere bağlı değildir. Böylece, sadece mutluğa değil aynı zamanda özgürlüğe de kavuşursunuz.
Mutluluk içinizden gelir, içinize dönmediğiniz ve içinizle ilgilenmediğiniz sürece ekonomik koşullarınızdan bağımsız oalrak stresli ve mutsuz olursunuz.

Neden Meditasyon Yapılmalıdır?

Bilim adamları meditasyonu, zihnin rahatladığı ancak uyanık olduğu dinlenme hali olarak tanımlarlar. Sık sık mediatif bilinç hali olarak adlandırılır, çünkü bu normal uyanık olma halinden ve bilincin uyumasından farklıdır.
Zihin mutluluğun ve mutsuzluğun, stresin ve zihinsel hâkimiyetin, hastalığın ya da iyi olmanın başarısızlığın ya da başarının kaynağı olduğuna göre, dikkatimizi zihnimize vermemiz anlamlıdır. Doktorlar hastalıkların % 70’inin psikosima tik olduğunu, yani zihinden kaynaklandığını söylerler. Yani hasta olduğunu söyleyen her on kişiden yedisinin hastalığı; korku, üzüntü, kızgınlık, kıskançlık ya da benzeri olumsuz bir duygudan kaynaklanır.
Bunun ötesinde, meditasyona bir kez başladığımızda, daha sakin, daha az tepkili ve daha
kararlı oluruz tüm bu duygular yaşamımızda daha az stres ve anlaşmazlık olmasının yanısıra daha verimli olmamızı sağlar.
Kızgınlık ve panik, enerjinin boşa harcanmasına neden olur. Kaslarımız gerilir, sinirlerimiz ve zihnimiz gereksiz çalışır. Sakinleşmek yeniden enerjiyle dolmamızı sağlar.
Sakinlik ve hayat enerjisi birbirini tamamlar. “Hiper” olarak tanımlanan insanlar enerjik görünürler, ancak aslında sinirsel enerjiyle doludurlar. Sinirsel enerjilerini kaybederlerse kendilerini kötü ve bitkin hissederler.
Bir süre sonra meditasyonun faydalarını görmeye başlarsınız. Etkiler belli belirsizdir, ancak zamanla artar. Her geçen gün kendinizi daha az stresli ve daha mutlu hissedersiniz.
Gerçek, tüm negatif duyguların üzüntü, kızgınlık, endişe, pişmanlık ve suçluluk gibi duyguların gerçek olmadığıdır. Sadece zihnin bu negatif durumuna alışır, gerçek dünyayı böyle algılamaya başlarız.
Gerçek daha iyi ve daha huzurlu bir hayat sürmektir. Bu diğer gerçeklik ancak meditasyon yoluyla zihnimizi sakinleştirdiğimizde mümkün olacak ve bu sayede yüksek biinci miz ortaya çıktığında parlayacaktır.
Yaşamımızda birçok yük taşırız. Bunlar iki ağır yük; geçmişten gelen düşünce ve pişmanlıklar ve geleceğe ilişkin endişe ve üzüntülerdir. Bu yükler bize ağırlık yapar. Meditasyon bu gerçeği görmemizi sağlar ve bizi bu kökleşmiş ve şartlanmış davranış kalıplarından uzaklaştırır.
Düşüncenin akışı meditasyon yoluyla yavaşlatılınca, bir üst bilinç ortaya çıkma şansı elde eder.
Yaşamımızın çeşitli evrelerinde üst benliğimizi çeşitli safhalarda deneyimleriz; sonsuz huzur ve büyük mutluluk anları böyle zamanlardır. Burada üst benliğimiz deneyimlenmek tedir, ancak zihnimiz düşünce düzeyinde olduğu için bu anlar çok nadirdir.
Gerçekte zihnimiz düşüncelerle doluyken, zekâmız da kısıtlı çalışacaktır.

Meditasyon Temel Noktalar ve Öğütler

Meditasyon doğal, basit, çaba gerektirmeyen ve zihni sakinleştirerek, Gerçek Banliğinizi ortaya çıkaran bir tekniktir. İç huzur ve mutluluğa götürür.
• Eğer stres zihinden kaynaklanıyorsa, başarısızlık, mutsuzluk gidecek ve başarı ve mutluluk geleektir, zaman vermemiz ve dikkatimizi zihnimize yöneltmemiz doğru olur. Meditasyon bilinen başka tüm yöntemlerden daha güçlü ve faydalı etkiye sahiptir.
• Meditasyon herkesin yapabileceği kadar basittir. Aynı zamanda çok doğaldır, herhangi bir ilaca ya da alete ihtiyaç duyulmaz ve hiçbir maliyeti yoktur.
Meditasyon gevşeme tekniklerinden farklıdır, daha derin bir gevşeme sağlar ve Üst Benliğimiz ortaya çıkarır.
İlk meditasyondan hemen sonra medi tasyonun faydalarını görmeye başlayacaksınız ve etkileri katlanarak artacaktır; zaman geçtikçe faydalarını artarak hissedeceksiniz.
Meditasyon herşeyden daha fazla keyif almanızı sağlar, buna maddi değerler de dâhildir, ancak mutluluğunuz maddi değerlere bağlı olmayacak ve her koşulda mutlu olacaksınız.

Mantra Nefesinin Fayda ve Esasları

Mantra spiritüel güce sahip bir hece, bir sözcük ya da bir grup sözcüktür ve uzun yıllar boyunca geleneksel olarak kullanılmıştır.
Mantranın tekrarlanması konsantrasyon gücünü artırır. Hindistanlı ruhani liderler, mantranın beklenen etkiyi oluşturması için kullanan tarafında anlaşılması gerekmez der. Mantranın söylenmesi spiritüel uyanışa ulaşmak için yeterlidir.
Kesinlikle, Mantranın kullanımı bilinçaltını arındırır. Mekanik olarak tekrarlanırsa, arınma oluşacaktır. Bununla birlikte her mantra evrene aittir ve şekil ve ruhuyla Tanrısal güce sahiptir. Mantranın anlamına konsantre olunca, temel amaca ulaşmak daha hızlı ve mutlak olacaktır.
Mantranın faydalan birey olarak size bağlıdır; nereden başladığınız, nerde durduğunuz, geçmiş yaşantınız, isteğinizin derecesi ve yoğunluğu ile ilgilidir. Bir mantra söylediğinizde tüm benliğiniz daha iyiye doğru gelişir.
Mantra pratiğiyle hızlı bir şekilde oluşacak sonuçlardan biri nefes kontrolüdür; bu şekilde duygularımızı da kontrol etmeyi öğreniriz. Mantra söylerken tüm duygularımızı mantra ya ve Mantra Tanrı’sına yöneltiriz ve Tanrı’dan kontrol kazanmak için yardım isteriz. Bu yolla olumsuz duygulara ilişkin güvenli bir salıverme yaşarız. Onları başkalarına fırlatmak yerine kendi kaynaklarına geri göndermeliyiz. Sözcükleri tekrarlamak daha yüksek farkındalık oluşmasını sağlayacak ve olumsuz duygularınızın olumlu onaylamalara dönüşmesini sağlayacaktır.
Mantra pratiği karmaşık duygu ve düşünceleri düzenleyecek ve karmaşık zihni sakinleştirecektir. Yoga terminolojisinde duygular ve farkındalıklar ayrı algılanır; tamamen saf duygu farkındalık oluşturacaktır. Mantra yogası duygularımızı anlama şansı verir: Ne olduklarını, nereden ortaya çıktıklarını, yaşamımızdaki gerçek yerlerinin ne olduğunu anlarız. Mantra Yoga’sı yoluyla duygularımızı doğru bir şekilde anlayabilir, kontrol edebilir ve yeniden tanımlayabiliriz. Mantra yogası insan potansiyelinin dengeli gelişimini cesaretlendirir.
Mantra bilinçaltına gönderilince, bizim kendi kendimize böyle bir yardım almadan yapamayacağımız bir şekilde temizlenir. Bu bir kahve fincanına azar azar süt koymak gibidir, kahve sütle yer değiştirecektir. Zihni temizlediği gibi, Mantra korkulardan da koruyacaktır.
Duygular arıdırıldığında sevgiye dönüşür, bu bilincin uyandırılmasında önemli bir adımdır ve ardından Mantra’nın etkisi çok net bir hale gelir. Duygular arındırılır, bizi ilahi gücün büyüklüğüne ve Tanrı’nın koruyucu varlığına götürür. Mantra, rahatsız edici ve olumsuz herşeyden koruyan bir kabuk gibidir.
Ses, duyguların ifade edilmesi ve kontrol edilmesi konusunda bir araçtır. Mantra söylerken duygusal, nazik, yoğunlaşmış ve teslimiyet halinde hissedebilirsiniz. Eğer hafif bir şekilde mantra söylemeyi sürdürürseniz, duygularınız daha da hoş olacaktır. Mantrayla bağlantılı olarak arınacak ve kalpten çıkan gerçek duygulara dönüşecektir. Başka zamanlarda sesiniz güçlü ve sert olabilir, tüm kızgınlığınız hayalkı rıklığınız ve istekleriniz sesinizdedir. Dürüst bir şekilde Tanrı’ya hissettiğinizi söyleyin; hatta sizi bir an önce ışığa kavuşturmadığı için hissettiğiniz kızgınlığı ve sabırsızlığınızı da ifade edin. Bununla birlikte, duygularınızı kontrol etmeyi öğrenmelisiniz, ya da kendinizi hoşgörmeyi pratik etmelisiniz.
Eğer duygularınızı kontrol edemiyorsanız, onları Tanrı’ya göndermelisiniz. Tanrı’yla biriyle konuşuyor gibi konuşabilir, “Neden bu duyguları verdin bana? Neden bana bunlarla baş edebilme gücü vermedin? Şimdi buraya gelme ve bunlarla ilgili birşey yapmak istiyorum” diyebilirsiniz. Bu dua formunda olmayabilir, fakat bu da bir duadır. Bu yardım isteğidir ve gurur kırıcıdır.
Duygularımızı söylerken, en aptalca olanından en yüce olanına kadar, onu size verene geri verir, kendinizi her yönünüzle tanımış olursunuz; iyi ve kötü ve zıtlıkları aşar kendinizi özgürleştirirsiniz.
Spiritüel yolda, duygularımızı Tanrı’ya yönlendirirsek, Tanrı’nın sizin çabanızı, yardım isteğinizi ve sona ulaşmak için çabanızı desteklediğini göreceksiniz.
Duygular kendi başlarına kötü değildir, ancak aşırı olduğunda zarar verebilirler. Sevgi bile serbest ve cömert bir şekilde paylaşılmazsa, bencil bir sevgiye dönüşür ve kişiye zarar veren bir hale gelebilir. Duygular yönlendirilirse daha büyük amaçlara ulaşmanın kaynağı olabilirler. Duyguların gücü ile kadın ve erkek, sınırlarının üstesinden gelebilir ve hayatın daha üst amaçlarına ulaşabilirler. Mantra yoluyla ilahi Güce yönlendirilen duygularınız sizi Tanrıya en yakın duruma getirecektir.
Mantrayı tekrar ederken duygularınız nefes ve ses yoluyla kendi kendilerini ifade edecektir. Nefesin düzensizleştiği durumlar bize duyguların işin içinde olduğu ve dengede olmadığımız mesajını iletir. Duygularımız yoğun olduğu sürece bu dengesizlik olacak, ancak aşamalı olarak sakinleşecek ve amacımıza yönelik olarak dengeye kavuşacağız.
Mantra söylemek sakinleşmemizi ve duygularımızı kontrol altına almamızı sağlar. Bu anlarda zihnimiz tamamen sakinleşir, tanımlanamaz bir mutluluk deneyimi yaşanır. Tekrarlanan pratikle, en derinimizle iletişim kurmamız sağlanır.
Mantralar söylenirken, ruh halimiz kontrol altındadır ve farkındalığımız gittikçe artar. Dikkat ve ardından enerji, bir teyp yoluyla sürekli tekrarlanan kayıtlar gibi tekrardan vazgeçer ve eski düşünce kalıplarından uzaklaşılır. Bu zihinsel geçmişin bir teypten sürekli tekrarlanması gibidir. Bu zihinsel geçmiş sesleri, bizi geçmişe ve geleceğe, korku verici imajlara, duygusuz fantazilere ve kendi yarattığımız acılara bağlantılı tutar.
Konsantre olabilme gücü ve anlamlı olana ulaşabilme ve kendini gerçekleştirme elele gider. Mantra ve Japa Yoga pratiği ile kendinizi doğrudan alt benliğinizle, egonuzla ve zihninizle karşı karşıya bulacaksınız. Kişiliğinizi etkileyen, hayatınızı kontrol eden ve yöneten yönlerinizle tanışacaksınız. Ve şimdi Üst Benliğiniz hüküm sürmeye başlayacaktır.
Egoyla başedebilmek için teslimiyetçi olmanız gerekir. Mantrayı ve mantranın enerjisini teslim edebilmelisiniz. Mantra söylemeyi ve Mantra enerjisini öğrenmek, benliğin arındırılmasına, benciliğin üstesinden gelinmesine, yücelmeye, kendini gerçekleştirmeye ve mutluluğa ulaştıracaktır.
Eğer gece yatağa gider ve Mantrayla uyursanız, onunla kalacak ve belki de onunla uyanacaksınız. Kâbus görmeyeceksiniz, çünkü Mantra’nın gücü problemleri çözecek ve bilin çaltından gelen problemler çözülecek ve uzaklaşacaktır.
Mantra kullanımıyla daha yüksek bir duyarlılık, duyguların arınması sonucunu getirecek, üçüncü gözünüzle görebilecek ve içinizin sesini duyabileceksiniz. İç sesiniz bir seviyeye gelince, içinizden gelen sesleri duyabileceksiniz bu güzellikte bir sesi hiçbir çalgı aleti, hiçbir insan çıkaramaz. Kozmik Om sesi duyulur. Bu tür deneyimlerin şiddetli etkisi daha iyiye doğru gitme isteği doğurur.
Manta sihirli bir ilaç değildir; sağlam bir suyolu gibidir, aşamalı olarak en sert kayaları bile aşındırır. Mantra söylemenin hemen görülecek faydaları konsantrasyon gücünde artış ve ardından aşamalı olarak nefesin ve duyguların kontrolüdür. Ardından duygular gerçek sezgilere dönüşür. Mantra söylemedeki en önemli amaç, bununla birlikte Kendini Gerçekleştirmektir.

Stresten Güce Stresi Azaltmaya İlişkin Tavsiyeler

Yaşamdaki birçok değişiklik stres oluşmasına yol açar. Aşağıda zihinsel, fiziksel ve duygusal baskıyı yaratıcı ve etkili enerjiye dönüştürmenin 25 basit yöntemi anlatılmaktadır.
• Düzenli olarak yalnız kalın, kalbinizi dinleyin, amaçlarınızı kontrol edin, hedefleriniz ve davranışlarınızı gözden geçirin.
• Yaşamı basitleştirin! Sıradan şeyleri yok ederek başlayın. Yaşamdaki basit şeyler üzerinde fazla düşünmeyin.
• Sık sık derin ve hafif nefesler alın, özelikle telefondayken, araba kullanırken ya da birini ya da birşeyi beklerken bunu yapabilirsiniz. Kendinizi canlandırmak ve gevşetmek için her fırsatı kullanın.
• Her gün, hoşunuza gidecek birşey planlayın, sevmekten hoşlandığınız ya da sadece kendiniz için birşey yapın.
• Eğer birşeye konsantre olursanız, bu konuyla ilgili olarak güvendiğiniz biriyle konuşun ya da hislerinizi yazın.
• Yapmak istemediğiniz birşey yapmak konusunda zorlanıyorsanız nazikçe ve emin bir şekilde ‘hayır’ deyin.
• Düzenli eksersiz yapın. Vücunuzu germeniz tansiyonu azaltır.
• Unutmayın! Hoşlanılmayan bir işi yapmak bütün gün onun için üzülmekten daha az enerjinizi alır.
• Sevdiğiniz insanlarla ve çocuklarla doğada vakit geçirin. Şehirde de olsa mevsimsel değişiklikleri ve insanların yüzlerini izlemek iyi bir dengeleyicidir.
• Bilinçli olarak bulunduğunuz zamanda bir işi yapmaya ve zihninizi bulunduğunuz zamana odaklamaya özen gösterin. Ne yapıyorsanız bilinçli, farkındalıkla ve saygıyla yapın.
• Şu andaki değerli vaktinizi geçmişin suçlusu olmaya ya da gelecekle ilgilenmeye harcamayın.
• Kendinizi kızgın bulduğunuzda, kendi kendinize “Bundan ne öğrenebilirim?” diye sorun. Sizi kızdıran birşey ya da bir kişi size kendinizi, başkalarını ya da herhangi birşeyi nasıl kontrol edeceğinizi gösterir. Kendinizi, başkalarını ve herhangi bir durumu olduğu gibi kabul ederseniz, onları kendi istekleriniz doğrultusunda değiştirmek konusunda daha etkili olursunuz.
• Kendiniz, başkaları ya da çevreniz hak kındaki talepleriniz konusunda onların gerçekte oldukları ile ne fark olduğunun farkındalığını yaşayın. Talepler çok büyük stres kaynaklarıdır; bu nedenle taleplerinizde daha mantıklı olabilir ve stresi azaltabilirsiniz.
• Yoğun bir programınız varsa, aktivitele rinizi öncelik sırasına sokabilir ve en önemli olanı önce yapabilirsiniz.
| Gevşemek için sık sık ara vermelisiniz.
• Yaşamınızı eğlence ve dinlenme için vakit ayıracak şekilde planlamalısınız. Gerçekçi bir program yapın aktiviteler arasında zaman bırakın. Gereksiz taahhütlerden kaçının.
• Gülün, gülümseyin, üzüntüyü bırakıp mutlu olmaya bakın.
• Sorumluluklarınızı kabullenmeyi öğrenin.
Şeker(tuz, kafein ve alkol aliminizi dengeleyin.
Sizi kolay incitebilen insanlarla aranızda bir destek sistemi yaratın.
Kendinize ve diğerlerine karşı nazik olun.
Gelişmek ve öğrenmek için değişime açık olun.
Bulutları ya da sulardaki dalgalaları izleyin. Müzik ya da çevrenizdeki sesleri dinleyin. Sesler arasındaki sessizliğe ve objelerin arasındaki boşluğa dikkat edin.
Bu yaşam seyahatinde, durmayı anımsayın ve çiçekleri koklayın.

Bırakma Sanatı

Bırakma Sanatı
iki rahip sığ bir nehirde, nehirin karşı kıyısına geçmek isteyen ve tek başına geçmek konusunda korku duyan bir kadınla karşılaşırlar. Rahiplerden biri “Üzülmeyin, sizi karşıya geçireceğim” der. Kollarından kavrar ve kadını karşı kıyıya geçirir.
Bir süre sonra rahipler seyahatlerini tamamlar, diğer rahip der ki; “Siz kadını kollarından tutarak nerhiden geçirmemeliydiniz, çünkü biliyorsunuz ki bizim kadınlarla temasımız yasaklanmıştır” der. Rahip, “Ben o kadını nehirin karşı kıyısına geçirdim, sen hâlâ onu taşıyorsun” der.
Bu hikâyede söylenmek istenen, bir karar verip uyguladıktan daha sonra onunla ilgili hata bulmaya çalışmanın anlamsız olduğudur. Bunu düşünmeye devam etmeyi bırakmalı ve yaşama taşımamalısınız.

 

Üzüntüyü Anında Bırakmanın İki Etkili Tekniği

Öncelikle geleceği düşünmeyin ve endişenin kıyısında olduğunuzu hissettiğinizde kendi kendinize “göreceğiz” deyin, iki küçük sözcük çok değerlidir ve sizi üzüntüden uzaklaştırır. Yaşamınızda yarın ya da gelecekte neler olacağını bilemezsiniz; o halde neden olabilecek şeyler adına üzülesiniz.
Üzülürüz, çünkü bu bir alışkanlıktır, bu alışkanlıktan kurtulmanın ve üzüntüyle ilgili düşünceleri olumlu düşüncelere dönüştürmenin yolu “göreceğiz” demektir.
Bu tekniğin çalışmasının nedeni, üzüntülerimizin büyük çoğunluğunun asla gerçekleş memesidir. Gerçek budur. Hatta bunlar hayal gücümüzün ürünüdür; strese yolaçarlar sağlık sorunları ve erken yaşlanma oluşturabilirler.
Ayrıca üzüntüler açıkça ortaya çıkmazlar ve bazen net değildir, bu nedenle üzülmek anlamsızdır.
Göreceğiz” demekle her zaman gelecekteki bir olayı düşünürsünüz, zihin kendini geleceği tasarlamadığı için üzüntüyü bırakır.
Bu tekniğin çalışmasının bir başka nedeni de, ne düşünürsek ona yönelmemizden kaynaklanır. Başka bir deyişe, neden korkarsak, ona yöneliriz. Aynı yolla neden korkuyorsak onun için üzülürüz. Bu duygu yinelemeyle beslenir. Ancak “göreceğiz” demekle, üzüntü duygusunu güçlenmesini engelleriz.
Üzüntü duygusundan kurtulmanın bir başka yöntemi “sonuçları unutmak“tır. Eğer bir işiniz varsa ve bu işin bu hafta nasıl gideceği konusunda endişeleriniz varsa, “sonuçları unutarak” üzüntüden kurtulabilirsiniz.
Çaba başarıya götürür. Örneğin, bir projede çalışıyorsanız ve sonuçlar hakkında endişe
leniyorsanız, konsantrasyonunuzun yüzde yüzünü projeye harcamıyorsunuz demektir. Üzüntüler konuları kaçırmanıza ve hata yapmanıza yol açar.
Bu açıklama büyük ölçüde rahatlamamıza, uygulamalar konusunda çabalamamıza ve sonuçlar için üzülerek vakit kaybetmememizi sağlar.

Dua Güçlü Bir İlaçtır

Randolf Byrd tarafından birkaç yıl önce yapılan ve bilinen çalışmanın oldukça büyük bir haber olduğunu biliyoruz vardır.
Byrd, San Fransisko Hastane’sinde çalışan bir kardiyologtur. Koroner yoğun bakım ünitesinde, kalp krizi nedeniyle gelen ya da kalp hastalığı tedavisinde olan 500 hasta üzerine, bunları gelişigüzel “dua edenler” ve “dua edilenler” olarak ikiye ayırarak bir çalışma gerçekleştirmiştir.
Bu kontrollü bir bilimsel çalışmanın doruk noktası, rastgele çift taraflı bir çalışmaydı. Çalışanlar kimin hangi grupta olduğunu bilmiyordu ve bilinçli olarak bir gruba ya da diğerine baskı yapmadılar, aynı şekilde konular, cinsiyet, yaş, sağlık ve katılımcı sayısı da rastgele oluştu. Ardından bunların isimlerini farklı mezheplerdeki dua gruplarına verdiler.
Çalışmanın ardından sonuçlar ortaya koyulduğuna kendileri için dua edilen hastaların birçok konuda belirgin olarak çok daha iyi olduğu görüldü. Daha az enfeksiyonları olduğu, daha az antibiyotiğe ihtiyaçları olduğu ve daha kısa sürede hastaneden ayrıldıkları ortaya çıktı. Dua edilen hastalar solunum aygıtına ihtiyaç duymadılar, ancak diğer gruptan onal tı onyedi hasta solunum aygıtına ihtiyaç duydu.
Eğer dua eden ilaç kullanıyorsa farklılıklar çok daha.belirgindi. Yanlış düşünceleri çürütmekle ünlü bir araştırmacı da bu çalışmayı incelemiş ve deneyle ilgili herhagi bir yanlışlık bulamamıştır. Ve “Şimdi kesinlikle söyleyebilirim ki, fizikçiler pedleri çıkarıp yerine dua reçeteleri yazabilirler.” demektedir.
Bu sonuçları herhangi bir şekilde vücudumuzda bilincin beyin tarafından üretildiği teorisiyle açıklamak mümkün değildir. Bunu
açıklayabilmenin tek yolu, her nasılsa bir kişinin düşüncelerinin uzakta bile olsa başka bir kişiyi etkileyebiliyor olmasıdır.

Meditasyon Teknik

Teknik
Ayaklarınızı rahat bir pozisyonda açarak sırt üstü uzanın. Gözlerinizi hafifçe kapatın, bir elinizi karnınıza, diğerini göğsünüze koyun.
Burnunuzdan yavaşça ve hafifçe soluk alıp verin, solumanızda herhangi bir gürültü, hareket ya da sertlik olmasın. Nefes alırken, üst karın kaslarınızın genişlediğini, göğüs kafesinizin alt bölümünün dışarı doğru hafifçe hareket ettiğini farkedeceksiniz. Göğüste çok az hareket olmalı ya da hiç olmamalıdır.
Bu derin soluma metodunu günde üç ila beş dakika süreyle, diyaframın ve üst karın kaslarının hareketini açıkça anlayana kadar
sürdürün. Vücut diyaframdan nefes alıp ver cek şekilde tasarlanmıştır, zamanla bu doğal bir fonksiyon haline gelecektir.
Meditasyon İçin En Güvenilir Kaynak
M.Ö. önce 500 yıllarında, Hintli bilge Pa tanjali, sutralar olarak adlandırılan ve 196 tane kısa bölümden oluşun bir inceleme yazdı. Bu klasik tekstlerde derin metafizik kavramların temellerine inilir. Burada, hayat diye adlandırdığımız süreci tanımlar, neden acı çekeriz ve gerçek benliğimizin doğal ve çok büyük mutluluk veren haline nasıl döneriz sorularını yanıtlar. Bu büyük çalışma illüzyon maskesinden uzaklaşarak, gerçeğe yaklaşmamızı sağlar.
Patanjali bu araştırmayı yapan ilk kişi değildir. Yogilerin, meditasyon yapanların ve bilgelerin bilgilerini biraraya getirir. Yaşamın doğası hakkında bir özet oluşturur ve kozmik bilince nasıl ulaşılacağını söyler.
Patanjali, düşünce dalgalarının bizi gerçek benliğimizle uyum içinde yaşamaktan nasıl alıkoyduğunu anlatır. Ona göre, hayatımızı düşünce dalgalarımız belirler ve biz bu yanlış benlikle yaşarız ve bu da bizi egoya götürür.
Zihnimiz sakinken, gerçek benliğimiz, bilin çaltımız, ön plana çıkar. Bu aşamalı bir süreçtir, gerçekte pratiğe ve uygulamaya dönüşmesi yıllar alır.
Aşağıda Patanjali’nin çalışmasından birkaç sutra, parlak bir ekonomi ve zihin, meditasyon yapanın yaşamla ilgili görüşünü ve aydınlanmanın mutluluk veren haline nasıl ulaşıldığını anlatmak için verilmiştir. Yoga Sutralarıyla ilgili çalışma “bilgi birliği ” olarak adlandırılır.
Sutra 2
Yoga zihnin değişiklikleri ile ilgili dizginlemelerdir.
Burda değişiklik, farklı düşünce dalgaları ya da zihinsel sükûneti rahatsız eden düşünce dalgalarıdır.
Sutra 3
Sonra Gören Kişi kendi temel doğasını yeniden olşturdu.
Düşünce dalgaları olmayınca, Gören Kişi kendini gerçekleştirmeye ve kendi gerçeği ve doğal benliği ile uyum içinde yaşamaya başlar.
Sutra 4
Diğer durumlarda Gören Kişi’nin zihnin değişiklikleri ile kaynaşma durumu vardır.
Eğer gerçek doğamıza uygun olarak yaşamıyorsak kendimizi düşüncelerimizle tanımlarız, ancak düşüncelerimiz büyük oranda geçmiş koşullandırmalardan oluşur, bizim gerçeğimiz değildir.
Son Sutra
Bu sutrada meditasyonun son aşamasında aydınlanma sağlandığını ve bunun ancak biz gerçek doğamızla ve saf bir bilinçle yaşıyorsak olabileceği belirtilir.
Patanjali düşüncelerimizi sindirmemizi doğru bulmaz. Zorlayarak zihni sakinleştirmek, asla işe yaramaz ve daha büyük sorunlara yol açabilir. Tüm Gören Kişiler düşünce dalgalarının azaltılmasının iki yolunda bahsederler. Birincisi düşünceleri pasif olarak izlemek ve kendimizi onlardan ayırmaktır. Diğeri ise meditas yon yoluyla zihnin odaklanması ve konsantre olmasıdır.

Diyafram

Diyafram
Soluma iki türdür, ya da iki türün birleşimidir; ya karından ya da göğüsten yapılır. Göğüs soluması ya da derin olmayan sığ soluma üst göğsün dışarı doğru hareketi ile gösterilir. Derin karın soluması ise diyaframın inmesiyle ve içeri doğru hareketi ile birlikte karın duvarının dışarı doğru hareketi ile tanımlanır. Yoga yapanlar üçüncü bir soluma türü bilirler, buna diyafram soluması denir, bu diyaframın alt kaburga kemiklerine odaklanmayı gerektirir. Bu asana ile birlikte yapılan bir soluma şeklidir.
Diyafram soluması karın soluması ya da göbek soluması ile karıştırılmamalıdır; bu da zaman zaman derin diyafram soluması olarak tanıtılır.
Diyafram solumasındaki temel kas diyaframda güçlü, yatay ve kubbe şeklindeki bir kastır. Bu kas, kalp ve akciğerleri kapsayan göğüs kafesini, sindirim, üreme ve boşaltım organlarının içinde olduğu karın boşluğundan ayırır. Göğsün ya da bağrın orta bölgesinde yeralır.
Nefes alırken diyafram küçülür ve büzülür, içeri doğru itilir, üst karın kaslarının gevşemesini ve hafifçe genişlemesini sağlar ve alt kaburga kemikleri yukarı doğru hafifçe hareket eder. Bu pozisyonda akciğerler genişler, bölgesel bir vakum oluşur, bu havanın göğüs kafesine dolmasını sağlar. Nefes verirken, diyafram rahatlar ve kubbe şeklindeki normal po
zisyonuna döner. Bu yukarı doğru hareket sırasında, üst karın kasları küçülür ve akciğerlerden karbondioksit atılır.
Diyafram solumasının vücutta üç önemli etkisi vardır:
• Diyafram solumasında derin olmayan solumanın tersine, akciğerler tamamen dolar, vücuda yeterli oksijeni sağlarlar.
• Diyafram soluması, solunumla ilgili fazla oluşumların ve karbondioksitin akciğerlerden tamamen atılmasın ısağlar. Hafif solumada ise, bir miktar karbondioksit akciğerlerde kalabilir ve bu da bitkinlik ve sinirlilik haline yol açar.
• Diyaframın yukarı ve aşağı hareketi karındaki organlara hafifçe masaj yapar, bu da organlardaki dolaşımı hızlandırır ve fonksiyonlarını iyileştirir.
Diyafram solumasında, çok fazla hava almak için çok az çaba harcanır; bu nedenle nefes almanın en etkili yöntemidir.

Soluma Eksersizleri

Birçok pranayama (soluma eksersizi) vardır. Aşağıda açıklanan eksersizler yeni başlayanlar için çok önemlidir.
Tam Soluma
Tam soluma akciğerlerin kapasitesinin artmasına yardımcı olur ve bu harika bir fiziksel ve zihinsel eksersizdir. Eğer mümkünse, açık bir pencerenin önünde, ya da dışarda uygulayın.
Eksersizi yaparken kendinizi dolan ve boşalan bir bardak su gibi hayal etmeniz faydalı olacaktır. Su tamamen boşaltıldığında, bardak baştan ayağa boşalır. Su doldurulduğunda ise bardak baştan aşağı temiz suyla dolar.
Teknik
Basit ve rahatlamış bir ayakta durma pozisyonu belirleyin.
Önce nefes alın ve alt akciğerlerinizi doldurun, ardından üst akciğerlerinizi doldurun; eş zamanlı olarak kolarınızı başınızın üstüne gelecek şekilde kaldırın, ellerinizi dua eder gibi birleştirin. Ardından nefes verin ve önce üst akciğerlerinizin ve ardından ciğerlerinizin orta bölümünün ve ardından ciğerlerinizin alt bölümünü boşaldığını düşünün ve kollarınızı iki yanınıza indirin.
Eksersizi iki ile beş dakika sürdürün.
Diyafram Soluması
Nefes almak en önemli hayati fonksiyonlardan biri olmasına karşın, önemi çok az anlaşılır ve genellikle de yanlış uygulanır. Çoğu insan sığ bir şekilde ve gelişigüzel nefes alıp ve
rirler, vücudun doğal ritmik soluma sistemini gerçekleştirmezler. Diğer yandan diyafram soluması, doğal solumaya yardımcı olur, sinir sitemini güçlendirir ve vücudu gevşetir. Medi tasyon yaparken derin düzenli soluma çok önemsenmemelidir.