Nisan 2016

İçsel sorulardaki zayıflıklar

İçsel sorulardaki zayıflıkları belirlemek, daha önemli içsel soruların sorulmasını sağlayabilir.

Örneğin; gereksiz bir şekilde “neden” sorusunu soran insanlar, “nasil” veya “ne” sorulan sorduklarında işlerin daha verimli şekilde yürüdüğünü gördüler.

Bazen insanlar şu tür meta-sorularm üzerine balıklama atlarlar: “Şimdi sorulacak en yararlı soru nedir?” veya “Hangi soruyu sormuyorum?” Bu tür sorular, her bağlamda doğru soruların belirlenmesini sağlar ve zihni ihmal edilen önemli şeyi bulmaya yönlendirirler.

3.7.4 Kendi kendimize soruları incelemek, verimli değişimler yaratabilir

İçsel soruların farkında olmakla ilgili bu üç ö-nemli yön dışmda, içsel soruları incelemek, kişinin yalnızca kendisine karşı değil, yaşadığı dünyaya karşı da nasıl davrandığını görmesi açısından çok yararlı olabilir. İçsel sorularını inceleyerek aylar geçirdikten sonra MM şöyle dedi:

Bu içsel sorular meselesi, güçlü ve zayıf yanlarımı daha iyi tanımamı sağladı. Şimdi bir soruda zayıf yanları yakaladığımda, onu tanımlıyor ve konuya daha pozitif bir açıdan bakabiliyorum.

Çok daha az tepkisel davranıyorum. Ve böylelikle, başkalarının daha az etkisi altmda kalıyorum. İçsel sorularımın farkmda olmak, başkalarına da daha duyarlı sorular sormamı sağladı.

Hayatımın anlamı nedir?

indir

Bütün bunlar ne için?

Yerim neresi?

RM, sorularını farklı mantık seviyelerine yönelecek şekilde grupluyor: “Uygulamaya yönelik”, “Psikolojik”, “Duygusal”, “Nihai”. Sorduğu soruların türleri, içsel ruh haline göre değişmektedir. Ama genel bir kalıp olarak, daha derin soruların uzun vadede daha önemli olduklarını, hayatı boyunca tekrarladığını ve temelde şu şekilde oluştuğunu görmektedir: “Almadığım her neyse, bunu istiyorum.”

Sorularının çabucak ötesine geçmekte, kalıplar aramakta ve hangi sorusunun en temel olduğunu, ne tür bir insanı ortaya çıkardığını sorgulamaktadır.

3. 5. 2 Bakış açıları

Bir resim öğretmeni olan MM, kendine soruyor: “Bu kişiye doğru bir bakış açısıyla mı bakıyorum?” Bu soruyla, bulunduğu yerden bir adım gerilemekte, öğrencisinin bakış açısına geçmekte ve tekrar kendi tarafına döndüğünde yaptığı şeyi düzeltmektedir. Bu soru, onu olaylara farklı bakış açılarından bakabilen duyarlı ve sorumluluk sahibi bir öğretmen yapmaktadır.

3. 5. 3 Temsil sistemleri

Bazı soruların belli bir temsil sistemi vardır: (Görsel, işitsel, dokunsal. E.N.)

“Bu konuya başka nasıl bakabilirim?”

“Bana anlatılmak istenen nedir?”

“Neden böyle hissediyorum?”

Bir resim öğretmeni olan MM, kendine soruyor: “Bu kişiye doğru bir bakış açısıyla mı bakıyorum?” Bu soruyla, bulunduğu yerden bir adım gerilemekte, öğrencisinin bakış açısma geçmekte ve tekrar kendi tarafma döndüğünde yaptığı şeyi düzeltmektedir. Bu soru, onu olaylara farklı bakış açılarmdan bakabilen duyarlı ve sorumluluk sahibi bir öğretmen yapmaktadır.

Yeni Davranış Geliştirme Stratejisi İçin Sıralama

fal bak

Yeni davranış Geliştirme Stratejisi’nin Adımlarının Detaylı Açıklaması

Pratikteki etkisini artırmak için, bu adımların her biri kesin ve özenli bir şekilde uygulanabilir. Aşa-

ğıda, stratejideki adımların her biri detaylı olarak açıklanmıştır.

1. Kendinize şöyle sorun: “Eğer …(hedefinizi ifade edin)…i başarabil-seydim, nasıl görünürdüm?” (Ad)

2. İfade ettiğiniz hedefe ulaşmış olsaydınız nasıl görüneceğinizin görsel bir imgesini oluşturun. Bu imgeye kendinizi dışarıdan görebileceğiniz şekilde bağlantısız açıdan yaklaşabilmelisiniz. (Vc)

3. Eğer kendinizi net olarak imgelemekte zorlanıyorsanız, şu taktiklerden yararlanabilirsiniz:

a. Hedefinizi daha küçük adımlara bölün. Kendinize şöyle sorun: “Hedefimde başardığımı görebileceğim daha küçük kısımlar var mı?”; örneğin, “İfade ettiğim hedefimin daha küçük bir adımını başardığımı görebiliyor muyum?” Kendinizi hedefinizin o daha küçük kısmını başarırken canlandırın. (Ad -> Vc)

b. Benzer bir başarı arımdan kendinize ait bir imgeyi kullanın. Kendinize şöyle sorun: “Daha önce başardığım bir hedefime ait benzer bir şey var mı?” Kendinizi o durumda canlandırın ve yeni hedefinize göre gerekli değişiklikleri yapm. (Ad -> Vr -> Vc)

c. Başka birini modelleyin. Kendinize şöyle sorun: “İfade ettiğim hedefimi daha önce başarmış kim var?” O kişinin başarılı olmak için yaptığı şeyi hayal edin. Sonra gözünüzde kendinizi aynı şeyi yaparken canlandır m. (Ad -> Vr -* Vc)

4. Hedefinizi başardığınız anla ilgili yarattığınız resmin içine girin ve o anda hissettiklerinizi deneyimleyin. Neler görür, neler duyar ve hissederdiniz? (Vc Kc)

5. Daha önce benzeri bir hedefe ulaşmayı başardığınız zaman hissettiklerinizle, zihninizde yaptığınız canlandırma sırasında hissettiklerinizi karşılaştırın. (Kc -* Kr)

6. Karar Noktası

a. Eğer iki taraftaki duygular birbirine uyuyorsa, o zaman yeni hedefinize de eskisi kadar kolay ulaşabilirsiniz demektir. İşiniz bitmiştir.

b. İki taraftaki duygular birbirine uymuyorsa, o zaman eksik ya da gerekli olan şeyleri tanımlayın (“yaratıcılık”, “daha fazla güven”, “daha fazla rahatlık” gibi).

7. Hedefiniz için oluşturduğunuz ifadeye uyguladığınız kuralı, gerekli olduğunu belirlediğiniz kaynağı ifade etmek için de kullarım. Bunu pozitif yönde ifade edin. Örneğin; gerekli ifadeniz “daha az gergin olmak” ise, kendinize şöyle sorun: “Daha az gergin olsaydım, bunun yerine ne yapıyor olurdum?” (Ad)

8. Gerekli olduğunu belirlediğiniz yeni kaynağın ifadesini arada sadece “ve” bağlacını kullanarak önceki hedef ifadenize ekleyin. Örneğin; şimdiki hedef ifadeniz şuna benzer bir şey olabilir: “Birlikte çalıştığım iş arkadaşlarım arasmda daha etkili olmak (önceki hedef ifadesi) VE onların da duygularına karşı saygılı olmak istiyorum.” 1. adıma dönün ve stratejiyi tekrarlayın. (Ad)

1. Hedefinizi Pozitif Yönde İfade Edin

2. Kendinizi başarırken canlandırın

4. 5. Gerçekten yapabildiğimi hissedebiliyor muyum?

6. 7. Gereken ya da eksik olan şeyin tanımı

• Başka benzer bir başarıyı modelle

• Küçük parçalara ayır

• Hedef ifadesine ekle.

Kişisel Gelişim ve Değişim 4 Yeni Davranış Geliştirme Stratejisi’nin Özel Adımları

NOT: Hedef ifadenize daha fazla gerekli kaynak eklemek isteyebilirsiniz. Bu durumda ifadenizi şu şekilde hazırlamalısınız: “Birlikte çalıştığım iş arkadaşlarım arasmda daha etkili olmak (önceki hedef ifadesi) VE onların da duygularına karşı saygılı olmak VE özgüvenimi korumak VE birisi öfkelendiğinde soğukkanlı kalmak istiyorum.”

Motivasyon

fal bak

Motivasyon hakkmdaki modem bilinç teorileri de Aristo’nun modelini yansıtmakta, motivasyonun öncelikle içsel bilinç haritalarından oluştuğunu veya “beklentilerin” farklı eylemlerin potansiyel sonuçlarına dayandığını söylemektedirler. Bilinç açısına göre, kişinin davranışlarından çıkan sonuçlara bağlı beklentiler, motivasyonun birincil kaynağıdır. Bu açıdan bakıldığında, insanların hissettikleri, yaptıkları şeyler, bağlı oldukları değerlere dayanmaktadır. Örneğin; güçlü “pozitif” beklentiler, istenen sonuca ulaşmak için insanları daha fazla uğraşmaya yönlendirir. Diğer yandan beklenen sonuçlar “olumsuz” olduğunda, ya ilgisizlik ya da geri durma durumu ortaya çıkacaktır.

Zevk ve acıya ek olarak, “ihtiyaçlar” ve “güdüler” de motivasyonla ilgilidir. Örneğin; sistemler teorisinden yola çıkıldığında, dengeyi korumak için bir sisteme ihtiyaç duymak ya da homeostatis canlıların motivasyonunda temel kaynaklardan biri olarak görülmektedir. Sibernetiğe göre, istenen bir durumdan kopma otomatik olarak o durumu tekrar elde etme çabalarına dönüşecektir. Örneğin; “yemek arayışı” davranışı, gıda kaybından doğan fizyolojik dengesizliğin sonucu olan “açlık” hissi tarafından motive edilecektir.

Bazı motivasyon modelleri, en basit şekliyle öğrenilmiş beceriler ya da şartlandırma ile bağlantılıdır ve bu anlayışa göre belli motivasyonlar tekrarlamalar veya desteklerle mekanik olarak programlanmaktadır. Bu öğrenim ve motivasyon teorileri, “düşünce çevrimi” paradigmasının etrafmda Sigmund Freud, “haz ilkesini “ni motivasyonun birincil mekanizması olarak görür. Freud’a göre, canlılar “haz verici deneyimler aramaya ” ve “acıdan kaçınmaya ” yönelecektir; bu da Aristo’nun görüşüne uymaktadır.

Odaklanmaktadır; aldığımız bazı algısal unsurlar bazı tepkiler yaratır ve bu tepkiler zamanla olumlu ya da olumsuz yönde güçlenir. Ancak, fareler, güvercinler ve köpekler üzerinde yapılan ve “düşünce çevrimi” paradigmasını temel alan araştırmaların çoğu, fenomenler dışında kalmak üzere motivasyonun genellikle dış etkenlerden bağımsız olduğunu göstermiştir. Örneğin; Leonardo da Vinci, para veya övgü gibi harici “ödüller” beklemeden muhteşem kitaplarını yaratmıştır. Bu tür yüksek seviyeli içsel motivasyon, yaratıcılık ve dehanın ortak noktalan gibi görünmektedir.

Amerikan Rüyası İnsanın Rüyası’dır

fal bak

Amerika’da ise yaşamın her aşamasmda kendini gerçekleştirmek var. İşte makalenin başmda belirttiğim bir şey olmak kavramı gücünü buradan alıyor. Bir şey olmanın gerisinde aslında kendini gerçekleştirmek var. Biz dışarıdan bakanlar buna Amerikan Rüyası diyoruz ama belki de kendi kendimize yeryüzü kültürüne mal edilmesi gereken bir şeyi sadece bir ülkeye ve kültüre hediye ediyoruz. Asim Mas-low’un listesi sadece Amerikan kültürü için geçerli değil. Tüm insanlar için geçerlidir. O halde neden diğer insanlar da zamanlarının daha büyük bir kısmını kendini gerçekleştirmeye adamıyor?

Çünkü onlar gereksinimler listesinin diğer aşamalarında bir yerde takılıp kalıyor. O seviyedeki gereksinimlerini yeterince karşılayamadığından daha ötesine geçemiyor.
Türkiye’de toplum genel olarak ilk üç seviyeyi iyi kötü yaşayabiliyor. Ama dört ve beşinci seviyeler çok sınırlı sayıda insana yar olabiliyor. Böyle olunca da insanlar bu seviyelerdeki gereksinimlerini birbirlerini yiyerek karşılamaya çalışıyor.

Kendini gerçekleştirme olgusunun maddi gelir seviyesiyle de bir ilişkisi olduğu muhakkak. Ancak maddiyatın bir toplumdaki insanlara dengeli dağıtılması da yine gereksinimler hiyerarşisindeki yapının sağlık durumuna endekslidir. Ego tatmini burada en büyük engelleyicidir. Cebini doldurmak için vekil ya da bakan olma fikri güzel bir örnek. Bunu son bir yıl öncesine dek 1950’den beri izliyoruz.

Sonuçta aslında Amerikan Rüyası, insanın Rüyası’dır. Ama ne yazık ki bunu sadece Amerikalılar bu bedeli ödeyecek vatandaşları için kendi sınırları içinde sağlıyorlar. Dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan insanlar da kendi yaşadıkları yerlerde buna kavuşamadıklarını gördüklerinden bu ülkelere göç etmek ve orada yaşamak istiyor.
Demek ki buradaki egoistlerin “her şey yolunda” türündeki açıklamalan pratikte doğru değil! Yolunda gitmeyen şeyler var. Türkiye’de son yirmi yılın pisliklerinin birer birer ortaya çıkarılması bunun ispatı değil mi?
Tanol Türkoğlu (Tanol@myself.com): 1967 İstanbul doğumludur. Bilgisayar mühendisi olup bilişim Sektöründe yöneticilik yapmaktadır. Profesyonel kariyerine ek olarak bilgisayar ve kişisel gelişim alanlarında kitap çevirileri ve editörlük yapmıştır, (ör. Büyük Düşünmenin Büyüsü). Bir yılı aşkın bir süredir Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik ekinde Internet ile ilgili yazılannı Ooof Off Line köşesinde yayınlanmaktadır. Ayrıca Intemet’te yayın yapan iki elektronik dergide çeşitli konulardaki makaleleri yayınlanmaktadır.

Örneğin Ecevit, Demir el gibi siyaretçiler 1970’li yılların sonunda 80’li yıllarm başmda siyasi miyatlannı dolduracakken uzun yıllar beklediler. Şimdi bu yaşta bu yanşlarm içindeler. Ayrıca tabii haklı olarak onlar da ben doyamadım, o nedenle başkasma bırakmam tavrı içindeler.
Ben ise şu an ODTÜ’ye gittiğimde, eski mezunum deyince ana kapıdan kampüsün içine dahi giremiyorum. Ne yapalım, kural böyle!

Amerikan Rüyası Nedir?

fal bak

AMERİKAN RÜYASI VE MASLOW ÖLÇÜTÜ
Mayıs ayı içinde Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığım bir dost ziyareti sırasında oradaki yaşamı da biraz daha yakından gözleme imkanım oldu. Bu sayede tipik olarak orası ile burası arasmda bir karşılaştırma yapma fırsatı da buldum. Bu değerlendirmemi Maslow’un gereksinimler tablosunu da dikkate alarak yapmanın daha iyi olacağına inanıyorum. Bu bizi ilginç sonuçlara götürebilir.

Amerikan Rüyası Nedir?
Öncelikle Amerikan Rüyası kavramını basitçe irdelemekte fayda var. Bu kavram da herkesin ağzına sakız olduğu için herkes tarafından aynı biçimde algılandığı konusunda tereddütlerim var. Amerikan Rüyası en basit tanımıyla aslında her koyunun kendi bacağından asılmasıdır. Türkiye’de …miş gibi yaşanan hayattaki tanımından farklı olarak Amerika’da gerçekten de her koyun her zaman kendi bacağından asılıyor.
Bunun yanına eklenmesi gereken bir başka tanım da “bir şey olmak”tır. Amerika’da ne olursan ol, ama bir şey ol. Bir arkadaşımın Amerika’da bir tişört üzerinde gördüğü şu sloganı anımsıyorum: “I’m a whore. Damn good one”. Türkçesi şöyle: “Ben bir fahişeyim. Ama iyisinden”.

Amerikan Rüyası’nda kişi bir şey olmak için, kendi bacağından asılacağının bilincinde olarak mücadelesini yapar. Bu yolda başarı elde ettiğinde de toplumda saygı duyulan, maddi ve manevi değeri olan bir insan olur. Mücadele bu türden bir mücadeledir ve temelinde de bireyin kendisi vardır.
Bu nedenle de bireyin değeri öteki her şeyin ö-nündedir. Trafik ışığı olmayan bir yolda karşıdan karşıya geçerken bir araç sizi görse, gördüğü yerde yavaşlar ve sizin on metre gerinizde durup, geçmenizi bekler.
Elbette ki bu bireyciliğin bireyler üzerine getirdiği sosyal ve psikolojik yük ve dikkate değer boyutlardadır. Amerikan Güzeli filminde tipik bir Amerikan yaşamını izledik ve bu yaşamm insanları ne hale getirdiğini birlikte izledik.

Alt satıra düşürme

indir (1)

“Alt satıra düşürme” işleminin de kaçınılmaz olarak iki sınırlaması ortaya çıkar. 19 dışındaki bütün rakamlar hep tek haneli sayılara indirildiği için Kasım ve Aralık (11 ve 12. aylar) aylarına karşılık bir kod yoktur. Ayın ll’i ile 31 ’i arasındaki günler için de aynısı söz konusudur. Onuncu ay olan Kasım ve ayın onu 1 sayısının 10 haline getirilmesi ile ortaya çıkıyor.

Bu bilmeceyi çözme yolunda biraz daha ilerlemek için orijinal iki sayı satırını zaman göstergesinin ortasına yeniden dahil ediyoruz. Böylece tüm çift tarih içeren numaralan işin içine yeniden sokmuş olduk. 15 Mayıs, 18 Kasım, 23 Nisan ve 19 Mart tarihleri kehanetle ilgili günler olarak karşımıza çıkü. Yine de en yüksek tarih sayısı, alfabede daha fazla harf olmadığı için, ancak 24 olabilir. Hala ayın 24’ü ile 31’i arasını kazanabilmiş değiliz. Meseleyi çözmek için kullanılabilecek tek metot, gereken yerlerde iki sayıyı toplayarak aradığımız tarihi elde etmek -23 ve 4 ile karşılaşınca ayın 27’sinden söz edildiğini düşünmek gibi-.

Aslında, Nostradamus’un kehanetlerini en mükemmel şekilde çözmeye çaba gösterirken dayandığımız bir faktör var -güven, ta ki söz edilen olayların bir kısmı gerçekleşmeye başlayana kadar. Yazarlar meraklarını gidermek için bu yöntemi kullanarak geleceğe bir göz attılar ve aradıklarını buldular. Ama siz okuyucuların eline bu kitap ulaşana kadar bu olaylardan bir kısmı gerçekleşmiş ve kehanetlerin bazılarını doğrulamış olacaklar. Sistem konusunda bilgiler arttıkça boşluklar dolacaktır.

Dünyanın en büyük kehanetleri

Tılsımlar 3

“Amerika önceden haber verilen, bilinen ve görülen California depreminin yaralarını akılsızca sarar; harap olan San Francisco Köprüsü tamir edilir. Hollywood’un yüksek kesimlerine yeniden yerleşilir. Avrupa’da savaş.”

Nostradamus, 1993 California Depremi’nin şimdiye kadar görülenlerin en büyüğü olacağını söylüyor. 1888 Krakatoa depreminden bile daha dehşetli bir zelzele olacağı söylenmiş. Bütün bunlara rağmen çizilen tablodaki her şey karanlık değil, depremin önceden haber veriliyor olması sayesinde toplu bir göç gerçekleşecek ve birçok hayat kurtulacak.

Kehanetlere göre Golden Gate Köprüsü 8 Mayıs 1993’teki depremde ya tamamen yerle bir olacak ve yeniden inşa edilecek ya da büyük onanmlar görecek. Yeniden inşa işi 1994’te başlasa da 1999’a kadar bitmeyecek.

Biraz önce sözünü ettiğimiz kehanette, olaylar zincirinin şartları biraz daha iyi hale getireceği söyleniyor -depremi haber veren kehanet ve sonra kehanete duyulan inanç, bu inanca dayanarak alınan önlemler ve son olarak da deprem.- Normalde geçmişte bu gibi durumlarda verilen tepki, öncelikle söylenenlere inanma-yıp, uyarıları dikkate almamak ve olay gerçekleşinceye kadar bunu unutmaktı. Zaman içinde kehanetin doğru çıktığı görülünce de bu basit bir rastlanu olarak nitelendirilirdi.

Aslında insan aklı geleceği görebilmeyi ve açıklayamadığı her şeyi reddetmeye o kadar şartlanmışur ki bu tip uyarılan kendiliğinden dışlayıverir. Şu satırları okurken bile birçok kişi omuzlarını silkip, fikirlerimizi bir yığın saçmalık olarak nitelendirecektir. Belki de 1993 California Depremi geleceği görmeye ilişkin bu alışkanlığın kırılmasına yardımcı olabilir. Öte yandan California bu tip gizemli şeyler konusunda dünyanın en ileri görüşlü yeri olarak bilinir.

Nostradamus depremin olacağı bölge konusunda bir şüphemiz kalmaması için yeri oldukça açık olarak anlatır. -Amerika, California, San Francisco, Hollywood.- Depremin üstesinden sadece bir tek eyalet değil, Amerika bir bütün olarak gelecektir. Bütün Amerika ve California bu olayı bekliyor.

Zaman göstergelerinden anlaşıldığı kadarıyla, soldaki “Amerika’nın yaralarını akılsızca sardığını anlatan “kısım tarih olarak depremden öncesine aittir! Bu Nostradamus’un daha önce de oynadığı bir oyun. Zaman içersinde geçmiş, bugün ve geleceğe serpiştirdiği satırların doğası gözönüne alınırsa, hepsinin kahinin önünde adeta bir masa üzerine serilmiş gibi durduğunu görürüz. Ele aldığımız bölümde ise depremden sanki geçmişte olmuş gibi bahsedilmektedir, anlayabilmek oldukça güç. Satır ikiye bölünmüş -ilk üç kelime 1992’de fakat 1993’te Amerika’nın akılsızca hareket etmesi sonucu oluşacak bir olayla ilişkili, belki de kahinin sözlerine inanılmadığı için can kaybının daha büyük olacağı kastedilmiş -depremden sonra ise bir pişmanlık olacağı söylenmiş. Bu zaman ve mekan selini gözönüne alırsak bu dizeleri yaratabilmenin ne kadar zor olduğunu daha iyi anlayabiliriz. şiirleri kodları eklemek yoluyla doğru kuşakların kadar maskeleme eline -orijinal geçene işinin güçlüğü de cabası.

Zaman göstergesine yeniden baktığımızda 6 Ağustos 1995’te Amerika’da felaketin üstesinden gelinmiş olduğunu farke-diyoruz. Kamuoyunun 6 Mart 1993 ile 1 Ağustos 1995 arasında felakete karşı çok büyük bir ilgisi var. 8 Mart 1993’teki depremde ciddi şekilde hasar gören Golden Gate köprüsünün ayakta kalan parçaları da sökülerek yeniden inşaatı 19 Ocak 1994 sonrası başlar.

4 Ocak ve 3 Mayıs 1994 arasında ise “Hollywood’un yüksek kesimlerinde yeniden yerleşim görülür -bölge sarsıntıdan fazlasıyla zarar gördüğü için sadece geçici olarak yerleşillir. Karşımıza çıkan manzara hayli ilginç, dünyanın en büyük hayal endüstrisi merkezi adeta bir hayalet şehir haline gelmiş olacak.

Mısra dolaylı yoldan en büyük hasarın bölgenin doğu ve güney kesiminde görüleceğini anlatılıyor.

Son mısra ise Avrupa’ya dramatik bir dönüş yaparak, felaketten iki yıl sonra çıkacak bir savaşı işaret ediyor.

Depremlerde en çok zarar gören yapılar olan köprüler yer hareketlerinin yoğun olduğu bölgelerde daha sağlam inşa edilirler. 1989 depreminde Oakland Bay köprüsünün bir bölümü zarar görmüş fakat hasar gören kısım kısa süre içinde onarılmıştı.

KUZEY AMERİKA CALİFORNİA DEPREMİ KEHANETLERİ

Bu bölümde sözkonusu edeceğimiz kehanet, diğerleri gibi kendi kendini kolayca açıklayan, mantık yoluyla da olabilir veya olamaz diyebileceğimiz cinsten değil. Gelecek sayfalarda anlatılan olayların hepsinin, hatta sadece bir kısmının meydana gelmesi bile tarih kitaplarının en önemli sayfalarını dolduracak kadar önemli değişimlerin meydana gelmesi demektir.

Kitaptaki diğer dörtlüklerden farklı olarak bu seferkini ele alırken yorum yapmadan önce orijinal metne, daha sonra da bu ilginç kehaneti çözerken kullanacağımız metoda bir göz atalım. Dörtlük X.74

“Büyük yedi sayısının tamamlanmış bir yılı Hectacombe oyunları sırasında görülecek Büyük asır-yılından uzak değil Siz tam girerken onlar mezarlarından çıkacak.”

Konu tam anlamıyla kendisini belli etmese de, bu heybetli melodinin içinde kulak tırmalayan bir sesi duymak mümkün. Nostradamus’un bıraktığı, bu sırların ortaya çıkmasını sağlayacak ipuçları neler?

ilk işimiz kelime oyunları olan “anagramlar”la Fransızca’da “tamamlanmış” anlamına gelen “revolu” kelimesinin anagramı ise, bir aletle taşlan sökmek, yerinden çıkartmak anlamına gelen “louver” kelimesi ki bu da bize yeri yerinden oynatan bir depremi çağrıştırıyor. “Yedi” kelimesini temel aldığı izlenimini veren bozuk bir haldeki “septiesme” kelimesinin kullanılmasının nedeni, içinde deprem anlamına gelen “seism”in bulunmasıdır. Bu “Heca tombe Oyunları” ne demek? Heca tombe Oyunları Eski Roma’da hayvanları öldürerek oynanan Olimpiyatlar benzeri bir dizi oyundu. Nostradamus’un yapüğı kelime oyunlarım, benzetmeleri ve dörtlüğün genel anlamını gözönüne alınca, olayın gelecek olimpiyat oyunları sırasında -büyük asır yılından uzakta- değil meydana geleceğini düşünebiliriz.

1992 Olimpiyatlarının yapılacağı ülke olan Ispanya ve özellikle oyunlara ev sahipliği yapacak olan Barselona şehrinin yine bir hayvan öldürerek oynanan oyun olan “Boğa Güreşi” ile ünlü olması düşündürücü.

Olay “büyük yedi sayısının tamamlandığı yıl” 1992’nin sonunda başlayıp 1993’te -M.S.2000 yılından yedi sene önce “Büyük asıryı-lı”nda bitebilir.

Eritme işlemine ikinci satırı anagramlar açısından inceleyerek başlarsak daha fazla bilgi sahibi oluruz.

“Kurban oyunlarında bir kral ortaya çıkar”

İkinci satır Galler Prensi Charles IH’ün 1992’deki taç giyme törenini anlatmak istiyor.

Kahinin tasvir ettiği dönem 1992’de Charles IH’ün taç giymesi ve Olimpiyat Oyunları ile başlıyor. 1993’te ise Binyıl’ın sona ermesine yedi yıl kala büyük bir deprem ile bitiyor.

Son satıra gelince:

“Siz tam girerken onlar mezarlarından çıkacak.”

Nostradamus’un yazı tarzında “siz” hitabı doğrudan doğruya onları anlamayı başaran kişi için kullanılıyor. Bu cümlede söylenen şu: “Siz kodun içerisine girdikçe, daha iyi anladıkça daha çok insanın hayatı kurtulacak.” Yaptığımız açıklamalardan şimdi artık daha sağlam bir yorum yapma imkanımız var. Bir de olayın tarihini öğrenmeye çalışalım.

Nostradamus Ve Tarot Kehanetleri

Geçen bölümde geçmişten başlayıp bugünümüzden geçen, sonra da yakın geleceğimize doğru ilerleyen alışılmamış bir yolculuğu başlattık. Kod çözme işlemi ilk bölümde kısaca, en son bölümde ise işin matematiksel yanı detaylı olarak açıklanıyor, ikinci bölümde ise düzenin lirik kısmının, bu işleme tabi tutulduğunda ne gibi sonuçlar verdiğini gördük. Sanki bir büyücünün mesleğini, -dehasını sadece mantıkla değil, romantizmle de birleştirmiş bir büyücünün- gerçek büyü sanatını kullanıyoruz. Kehanetler değişmez bir kurala uyar gibi geçmişimizden başlayıp geleceğimize kadar ilerliyor. Tıpkı bir yelkenlide kendimizi uygun bir gelgite bırakmış, yelkenlerimizi aynı yönde esen bir meltemle doldurmuş, ama kendimizi iskeleye bağlayan halatları hala çözmemişiz gibi.

Bu halatları çözüp geleceğin sularına açılabilmek için basit bir ek metot kullanacağız.

Kehanetlerle beraber tarihlerin de önceden verildiğini bildiğimiz için tarihleme sistemini rahatça ve geniş ölçüde kullanıyoruz. Nereye doğru gittiğimizi bildiğimiz sürece bu sistemin doğruluğunu ispata devam edebiliriz. Bu bize bir çelişki gibi gelse de sistemi kullanmamızın tek nedeninin onun doğruluğunu ispat -bir adım daha ileri gidebileceğimize dair güveni sağlamak- olduğu hatırlanmalıdır. Yani henüz yaşanmamış olaylar sözkonusu olunca bu sistem işlemez ya da öyle zannedilebilir! Aslında Nostradamus geleceği açıkça görebilmemizi sağlayan bir metoda da sahiptir, bunu yazdığı şiirlerde görüp sistemin nasıl çalıştığını uygulayarak göreceğiz.

Gelecek bölümdeki araştırmalarımızın sonucunda göreceğiz ki Nostradamus için 20.yy’ın son on yılı ayrı bir önem taşıyor. Tarihin bu bölümüne özel bir ağırlık verilse de hayatının büyük bir bölümünü verdiği “Siecles” (asırlar) adlı eseri fiilen 1991-2001 yılları arasını kapsıyor. Sanki vermek istediği mesajların en önemli kısmı bu zaman diliminde yoğunlaşmış. Şimdiye kadar yapılan Nostradamus yorumlan hep hatalıydı. Nostradamus bizim kehanetleriyle ilgilenmemizi, fakat doğru zaman gelip de kodlarını çözmeye yarayan sistemi ortaya çıkartana kadar onları öğrenmememizi istemişti. Ama şimdi bize gösterilen şeyleri görmenin zamanı geldi.

20. yüzyılın son gününe rastgeleceğine inanılan dünyanın sonu için çok şey söylendi. İnsanların, bin yılların bitimiyle felaketleri özdeşleştirmek gibi bir eğilimi var, geçen bin yılın sonlarına doğru da benzer tahmin yapılmış ve tabii ki doğru çıkmamışlardı. Nedense kendi hayatımıza atfettiğimiz tarihlerin dünyanın kaderini değiştirebilecek kadar büyük güçleri etkilediğine inanırız. Kıyamet için neden yıl ille de 2000 olsun? Bu tip tahminler sadece yanlış şartlanmış insan zihninin ürünleridir. Nostradamus’un kehanetleri 21. yüzyılda başlayacak yeni bir dine karşı yoğun bir ilgiyi haber veriyor ve bunun insanlığı bin yıl sürecek bir mutluluk ve barışa götüreceği müjdesini veriyor. Eğer kahine inanıyorsak mutlu bir gelecek bekleyip sevinebiliriz. Mücadele zamanı şimdi, gelecek yüzyıl değil.

Bir anlamda günümüz dünyası gerçekten sona ermek üzere. İklim değişiklikleri fizik dünyamızı değiştiriyor, sosyal etkenler çevremizi değiştirdi, teknoloji bilim dünyasını ileriye götürüyor, Katolik kilisesi gibi kurumlar önümüzdeki yıllarda sona ermek üzere. Bir çağ sona ererken bir diğeri kapıyı çalıyor; belki yepyeni bir çağ belki de artık öldüğünü ve geçmişte kaldığını zannettiğimiz bir çağın yeniden doğuşu.

Nostradamus kehanetlerinde, güvenilirliğini ve ardındaki desteği yavaş yavaş kaybeden, bin yılımızın sonuna kadar da son bulacak olan Katolik Kilisesi gibi temel kurumların değişikliği ile yaşadığımız dünya düzeninin sona ereceğini haber veriyor. Şimdiki Papa’nın 1995’te öleceği ve 12. yüzyıl kahini Malachi’nin söylediklerini doğrulayarak, Roma Kilisesi’nin çöküşünden önce sadece iki papanın daha görev yapacağı haber veriliyor.

Geleceğin sularına doğru yelken açmak için kendimize beş tane kehanet seçtik. Daha önce anlattığımız teknikle üzerinde çalışılan bu beş dörtlük de önümüzdeki on yılda meydana gelecek olaylara ilişkin. Bu beş dörtlük “Siecle”den rastgele seçilmiştir; yazarlar tarafından incelenmiş olmaları ve bu yüzden çok insan tarafından bilinen örnekler olmalarından başka hiçbir özel büyülü yanları yoktur.

Bu dörtlüklerin ikisi 1.35 ve 111.65 kitabın ilk ve son bölümlerinde bulunabilir. Diğerleri bizim için üzerinde çalışılacak yeni hazineler.

Şu noktada ve ileriki sayfalar boyunca amacımız geleceğe dönük olduğundan, şimdi bu üç dörtlüğü yorumlamaya başlamayacağız. 1.42 numaranın daha önce Gregoryen takvimin ortaya çıkışı 1582, X.22’nin ise Kral VIII. Edward’ın tahtı terk etmesi ile ilgili olduğunu hatırlatalım. Bunlar, zaman içerisinde nasıl ilerlediğini bildiğimiz kehanetlerin başlangıç noktaları -bizimse hazine avımızın (yani ilgili harfleri kaldırarak gerekli soruları sorma işlemimizin) ilk adımı-. Bundan sonra ise yolculuğun daha heyecanlı bölümlerine doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz.

1.42, X.22, 1.35, ve 111.65 numaralı dörtlükler kitabın ileriki bölümlerinde gelecek hakkında vereceğimiz haberlere genel bir temel oluşturacak. Hepsi geçmişte başlasalar da bahsettiğimiz metot aracılığıyla aslında bizi ileriye doğru götürecekler.

Buna rağmen beşinci dörtlük, yani X.74 diğerlerinden farklı. Dörtlük geleceğimizde başlayıp yine gelecekte devam ediyor. 1993 California Depremi.

Söz konusu ettiğimiz bu beş dörtlük, içlerinde geniş bir olaylar yelpazesine ait sayısız bilgiyi barındırıyorlar. Kitabımızda bu dörtlüklerden yalnızca birkaçını ele alabiliyoruz. Oldukça ünlü yerler ve tanınan kişilerden söz edeceğiz; sürekli televizyon ekranlarında gördüğümüz insanlar, gazetelerde okuduğumuz yerlerden… Fakat bu tanıdıklar farklı şartlar altında ve henüz gerçekleşmemiş olaylarda karşımıza çıkacaklar. Tasvirler henüz bulunmayan koşulları ortaya koyacak; politik, ekonomik, sosyal değişiklikler, ve geleceğin bilimsel, teknolojik keşifleri, bilmediğimiz bir zamanı anlatacak.

Yukarıda sözünü ettiğimiz dörtlüğün X.74 kesin başlangıç noktası 1993 California Depremi’nin hemen öncesine denk düşer. Tam zamanı 1992 Avrupa Amerika kutlamalarıdır (1492’de Kristof Kolomb tarafından Amerika’nın keşfinin beşyüzüncü yıldönümü). Tıpkı Kolomb’un yaptığı gibi biz de gemimizi rıhtıma bağlayan halatlardan kurtulup bilinmeyen sulara doğru yapacağımız yolculuk için yelken açıyoruz.