Mayıs 2016

Yükselen Burçların Aşk Hayatına Etkileri

indir (1)

Yükselen burca da bakalım…

Doğum tarihiniz, doğum yeriniz (ülke, şehir) ve doğum saatinizde dünyanın doğu ufkunda görülen burç, yükselen burcunuzu oluşturur.

Varoluşunuzun ana planını (Güneş’in bulunduğu burç) öz burcunuzda çizilse de dışarıdaki insanlar sizi yükselen burcunuzla tanır. Vücut tipiniz, görünüşünüz, hal ve tavırlarınız yükselen burcunuzda belirlenir. Genellikle ilk Satürn döngüsünü tamamladığınız 28-30 yaşma kadar yükselen burcunuz öz burcunuza göre daha ön planda yer alır. Bu konu oldukça tartışmalı ve göreceli olmakla birlikte gözlemlerimden elde ettiğim bir arşiv bilgisi olarak değerlendirmenizi öneririm. Öz burç ruhun, benliğin bilgisini barındırır. Yükselen burcunuz ise günlük tutumunuzda hal ve hareketlerinizde belirir. Astrolojide burçlar, gezegenler (yıldızlar) dışında “ev” olarak tanımlanan alanlarda bulunur.

Evler

Astrolojinin yorumlanmasında önemli yeri olan evler, yaşamın uygulama alanlarıdır. Bu ev diye adlandırılan yerleri 12 derslikli bir okul olarak tarif edersem, gün içinde bu sınıfların derslerine girilir, çıkılır. Her ev, bir burcun alanı ve gezegenin enerjisini iç uzayımızda uyandırdığı yer olarak bir sayıyla ifade edilir.

1. Ev: Koç burcunun gezegenini Mars’ın enerjisi bu alanda rahatça açığa çıkar. Tabiattaki canlanma, ağaçların çiçeklenme-si, kırların yeşermesi, rengârenk ortamlar burcun özelliğinin gözle görüldüğü alanlardır. Kişiliğin sergilendiği, ortaya çıktığı yerdir. Kişinin doğumu, beden yapısı, kendini nasıl tanıttığı, nasıl göründüğü 1 .Ev’de belli olur. Örneğin; serbest kıyafetle iş toplantısı, davet, düğün vb. yerlere giderken giyilen kıyafetler, dış görünüşün değişmesi öz benliği değiştirmez, değişen sadece görünüştür. Kılıktan kılığa girerek oluşan tavır burada olur. Kişinin öz burcunun özelliğini burası maskeler, örter, hassas yönlerin korunmasını sağlayıcı etkisi vardır. Kişilik alanı ve yükselen burç olarak tanımlanır. Şifresi “Ben buyum” cümlesidir.

2. Ev: Boğa burcunun ve Venüs gezegeninin yerleşim yeridir. Bireyin sahip olduğu ve sahip olmak istediği mal, mülk, para bu evin uygulama alanında yer alır. Kişisel gelirin biçimini gösterir. Maddi olanaklar, lüks ve zevkler bu evin konusudur. Verimli ovalar, hububat depoları, tohumluk ve fidanlıklar, maden ocakları başlıca konularından sayılabilir. Şifresi “Bunlar benim” cümlesidir.

3. Ev: Bu alanın konusu hayli yüklüdür; İkizler burcunun ve Merkür’ün yerleşim alanıdır. Akıl yürütme, sözlü anlatım, kardeşler, çocukluk arkadaşları ve komşu ilişkileri bu evin başlıca konularıdır. Meraklar, günlük gazeteler, haber alıp vermeyle ilgili her türlü araç gereç burada sergilenir. Oyuncakçı dükkânları, kitapçılar, ulaşım araçları, basımevleri, çarşı pazar yerleri 3. Ev’in sergi alanlarıdır. Şifresi “Merak ediyorum, öğreniyorum” cümlesidir.

4. Ev: Bu evde aileyi ve aile köklerini görürüz. 1. Ev doğum ve bedeni gösterirken burada ilk varoluşu ve anneyi tanırız. Evin sahibi Yengeç burcu, öğretmen olarak da Ay bulunur. Başlangıç ve son bu sahnede sergilenir. Bireyin taşınmazlarını, evini, yuvasını ailesini tanıtır. Bireyin ailesinden bağımsızlaşarak kendi ailesini kurduğu yer olarak da önemli sınıflardan biridir. Mutfak araç gereçleri, ocaklar, yapı malzemeleri bu sınıfın öğretisini sergiler. Şifre kelimeleri “evim, yuvam, ailem, annem” olarak tanımlanır.

5. Ev: Burası kelimenin tam anlamıyla ışıltılı sahne, neon ışıklarında adın yazılı olduğu yerdir. Gösterilen, verilen, sunulan sevgi bu alanda açığa çıkar. Çocukluktan ergenliğe ulaşarak birey olmanın tecrübeleri kazanılır. Yetenek ve üstünlüklerin yarıştınldığı, göstermek istenilenlerin sergi salonu gibidir. Her türlü eğlence, tatil ve spor gösterilerini burada görürüz. Sahne sanatları gösterilerini uygular, şenlik ateşleri burada yakılır. Bu sınıfın burcu Aslan, hâkim yıldızı Güneş olduğundan hem sıcak hem de aydınlıktır. Şifresi “Gösteririm, yönetirim” cümlesidir.

6. Ev: Başak burcunun alanı Merkür’ün öğretmenliğinde bir sınıf olarak çalışma ortamı, hizmet alıp verme, nasıl bir işkolunda mutlu olunacağı ve pratik yetenekler burada fark edilerek uygulanır. Beslenme türü, doktordan otomobil tamircisine, kuaförden kırtasiyeciye kadar servis alınan yer ve kişilerle irtibatın biçimi bu alanda görülür. Evcil hayvanlarla birlikte yaşamayı veya onlardan korkmayı da ifade eder. Çalışma ve hizmet evi olarak tanımlanır. Şifresi “Hizmet ederim” cümlesidir.

7. Ev: Koç burcunda “ben” olan kişi, bu alanda “sen” olduğunu fark eder. Birey burada başkalarını da görür ve yalnız olmadığının farkına varır. Terazi burcunun yerleşim yeri Venüs’ün sosyallik enerjisinin açığa çıktığı alandır. Sen, ben bireyselliği “biz” kavramına ulaşır. Bu sınıfın ana konusu, beraberce bölüşüp paylaşmayı öğrenmek olarak ifade edilir. Bu beraberlikten uyum, sanat, evlilik ve ortaklık kurulur. İhtiyacı olanlara üretilenlerden zarifçe sunmanın hazzına varılır. Kendini belli eden dost ve rakip evin açık sahnesinde yer bulur. Yeteneklerin takım ruhuyla ortaya konulmasını, strateji geliştirmeyi de öğretir. İş ortakları, evlilikle ilgili her yer ve nesneler bu alanın içinde yer alır. Şifresi “Tartar, dengeler ve paylaşırım” cümlesidir.

8. Ev: Bu öğrenim alanının başlıca öğretisi cinselliği kapsar. Doğum ve ölüm konuları yaşanarak, görülerek, hissedilerek denenir. Ölümün illa bir kişinin ölümü olmadığı; bir düşüncenin, alışkanlığın, bağlılığın ölüm gibi bir değişim ve dönüşüm geçirebileceği ifade bulur. Bireye yeni oluşumlar için farklı kavrayışlar kazandırmaya uygun etkileri uyandınr. Balayı yerleri, doğumevleri, mezarlıklar, ulaşılması zor dağlann zirveleri burcun mekânlarına örnek olur. Burcun sembolü akrep, cinselliği ve üremeyi, bedensel arzudan sıyrılarak kartal gibi yükseklere uçarak ölümü, gezegeni Plüton sayesinde küllerinden yeniden var olan mitolojideki Anka kuşu gibi dönüşebilmenin ustalığını öğreten sınıftır. Şifresi “Arzuluyorum” cümlesidir.

9. Ev: Yaşam felsefesini edinebilmek ve başkalarının desteğini beklemek bu alanın işleyişinde önemli bir yer tutar. Zorluklar karşında iyimser tutum kazanmak, konuları derinlemesine kavramak, inançla topluma, yasalara uyum sağlamak, vicdani sorumlulukla hayata katılmak, dini ve ahlaki kuralların alanıdır. Yay burcunun ve Jüpiter’in enerjisini hissetmekle orantılı şekilde, akademik düzeyde öğrenme yeridir. Şehir dışı ve yurtdışı yolculuklar bu alanın kapsamında yer bulur. Şifresi “Öğreniyorum” cümlesidir.

10 Ev. Ev: Bireyselliğin kariyerle ve sosyal statüyle taçlandırma çabalarının, ayrıca aileden bağımsız kimlik kazanma mücadelesinin alanıdır. Tam bir tırmanma rampası olarak en çok tutkuların, hırsların ve egonun kimlik vurgusunun öne çıktığı, bayrak açtığı bölüm burasıdır. Burada baskılı ve otoriter ebeveyne kendini kanıtlamak öğrenilir. Oğlak burcunun özelliği, Satürn enerjisiyle evin öğretisi birleşince, disiplin ve iradeyle sabır ve istikrar kazanılan sınıfa uğramadan daha ileri gidilemeyeceği kavranır. Olumlu veya olumsuz ünlenme bu alanda gelir. Şifresi “Burası benim” cümlesidir.

11. Ev: Yoğun çaba ve disiplin ustalığına erişildiği için bu alanda eğlence, başlıca konu olarak özgürlük hissiyle kendini belli eder. Sosyallik ve işbirliği, hümanist yaklaşımlar, cemiyet hayatı, arkadaş toplantıları ve partiler bu alanda açığa çıkar. Alınacak sevgi de buradan sunulur. Sorun şudur ki, bir yanda özgürlüğün hafifliği ve cazibesi, diğer yanda verilen sevgiyi almak; bu çelişki, çocuksu kalmak ile olgunluğu içselleştirememeye ve inatlaşmaya dönüşebilir. Arkadaşlara uyum sağlamak, onların istediği gibi davranmak fark etmeden tutsaklığa dönüşebilir. Kova burcunun yerleşim yeri, Uranüs’ün öğretici enerjisi ve Satürn’ün disiplini iç uzayda uyanır, bireysellik kazanılır. Dernekler, insani yardımlaşma sınıfın başlıca dersleri arasında yer alır. Şifresi “Ben özgürüm” cümlesidir.

12. Ev: Bu evin öğretmeni olsa da öğrenciyi serbest bırakır. Kişinin gizli bahçesi, bilinç ötesi ve çocuklukta oluşan travmaların ifade edildiği yerdir. Burcu Balık, Zodyak’taki son burç gezegeni ruhsallığın enerjisine sahip Neptün olduğundan duygusallık, içgüdüsellik, merhamet ve fedakârlık, adanma vb. duygularla temas söz konusu olur. Kişinin kendini tanıma ile kendinden saklanma arasında kararı tek başına almaya yöneldiğini ifade eden bu alan, psikolojiyle ve sezgilerle de ilgilidir. Hastaneler, hapishaneler, ruh sağlığı merkezleri, dergâhlar, manastırlar bu alanın içinde bulunur. Şifresi “İnanıyorum” cümlesidir.

Ruh hali karmaşık bir süreç

Fizyoloji, psikoloji ve nöroloji iç içe geçmiş durumda. NLP ile kişinin ruh halini değiştirmek mümkün. NLP’nin De-sign, Humen Engineering denilen dalı bu konuyla uğraşıyor. Tüm duygular neredeyse digital hale getirilebilmiş durumda. Yani dışarda hangi uyaran olursa olsun kendinizi mutlu, huzurlu, sakin, kendine güvenli vb hissedebilirsisiz. Bunun iş görüşmelerindeki önemini biliyorsunuz. Bütün iş dünyası için bu yöntemler devrim niteliğinde. Bir kişinin kendini huzurlu hissettiği bir günde çıkardığı işle kendini kötü hissettiği bir günde çıkardığı iş arasındaki fark olağanüstüdür.

Stratejilerse kişinin zihninde ne yaptığıdır. Zihninin nasıl çalıştığını bulursanız aynısını yapabilirsiniz. Başarılı iş adamları modellenirken bu noktada büyük vakit harcanıyor. Stratejiler bizim bilinçaltı şifrelerimizdir.

Bugün bunlar çözülebiliyor. Örneğin başardı bir satıcının zihninde neler yaptığını bulup bir başkasına aktarabilirsiniz. Aynı sonucu da alırsınız.

Şirketlerin yaptığı standart 41 adet yanlış saptanmış durumda.

Hangi zekâ seviyesinde olursa olsun bütün yöneticiler bu yanlışlan yapıyor.

Sadece sezgi ve tecrübe bazı yöneticilerin bu problemlerin üstesinden gelebilmesini sağlıyor. Ancak onlar bile bu işin mekaniğini çözememiş dürümdalar.

İngiltere’deyken böyle bir çalışmaya uzaktan şahit olma fırsatım olmuştu. Fiat firmasının başardı satış yöneticileri modellendi ve vasat olanlara aktarıldı. Ciro’da önemli bir artış sağladılar. Sonra BMW de benzerini yaptı.

Dördüncüsü Değer ve inanç boyutunda yapılan çalışmalardır. Kişinin kendini sabote ettiği ve kısıtladığı yer burasıdır. Önce kişinin sınırlayıcı inanç sistemi değiştirilir. Daha sonra değerler sistemi işinde başarılı olması için yeniden düzenlenir. Arkasından kişinin kriterleri yükseltilir. Son olarak da stratejiler verilir. Böylece kendi içinde tutarlı ve hedefe yönelik bir birey yaratılır. Bu motivasyonu yaratır.

Beşincisi kimlik boyutundadır. Burada kişinin yaşam misyonu bulunur. İşin anlamı onun zihninde bir sanata, bir meydan okumaya, bir kendini gerçekleştirme fırsatına dönüştürülür.

Altıncı Boyut ruhsal boyuttur. Bu boyutda fazla bir şey yapmaya (iş dünyası için) genellikle gerek kalmaz. Daha çok üst düzey yöneticiler ve iş adamlarında bu boyutda çalışılır.

ÇOCUKLARIMIZA TÜRKÇEYİ İYİ ÖĞRETELİM

Elbette Türkçe derken ailede veya sokakta öğrenilen 300-500 kelimelik Türkçe’yi kastetmiyorum. Benim kastettiğim fikir üretebilecek nitelikteki zengin bir Türkçe…

Fiilimsileri sayesinde Türkçenin müthiş bir anlatım gücü var. Zengin bir sözvarlığına sahip. Mecazî yönü çok güçlü. Şürsel bir dil. Oturmuş ses kurallarıyla beraber oluşmuş ses güzelliği ve ahengi başka hiçbir dilde yok.

Türkçeyi iyi incelediğiniz takdirde, onda Türk’ün bilgeliğini görebilirsiniz.

Çocuklarımıza Türçeyi İyi Öğretelim

Tuncer Elmacıoğlu, 1958 yılında Sivas’ın Gürün ilçesinde doğdu. Babasının memuriyeti nedeniyle ilk, orta ve lise öğrenimini değişik yerlerde yaptı.

Yazar 1980 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü bitirdi. 1989 yılında Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği programında lisans tamamladı.

1992 yılında İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi “Sosyal Yapı ve Sosyal Değişme” ana bilim dalından, yüksek lisans (master) tezini vererek mezun oldu.

Uzun yıllar okullarda, ‘Türkçe” ve “Edebiyat” öğretmenliği yapan yazarın gazetelerde eğitim konularında yazılan yayınlandı. Aynca yazarın “Başanda Aile Faktörü” isimli yayınlanmış bir kitabı var.

Evli ve bir kız babası olan yazar, orta derecede İngilizce bilmekte ve hâlen Validebağ Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapmaktadır.

Bu ilk toplantıda Necla öğretmen, çocuğumuza her gün okulda neler yaptığını sorarak, bizden onu kon uşturmamızı istedi. İçimiz rahatlamıştı. Sanki büyük bir hazine bulmuş gibi sevindik. Çünkü kızımız, Türkçenin önemini kavramış bir öğretmene düşmüştü.