Mart 2017

10-11-12 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

10 ŞUBAT

Burcu: Kova Uğurlu sayısı: 3 Uğurlu taşı: Ametist

Olumlu Özellikler: Güvenli, usta Olumsuz Özellikler: Şaşalı, yüzeysel, ilgisiz

İçinizdeki sese kulak veriyor, nereye nasıl gitmeniz gerektiğini biliyorsunuz. Amaçlarınız sizi kör etmediği zamanlar çok iyi bir dostsunuz. Bunu daha sık yapmalısınız. Başarılarınız size çok alkış getiriyor, ama şefkati size alkış tutanlarda aramamalısınız. Sevgilinizin kalbini kırmak istemiyorsanız, ihtiraslarınızın yalnız işiniz için olmadığını ona gösterin. Aşkta da içinizdeki sesi dinlemelisiniz.

11 ŞUBAT

Burcu: Kova Uğurlu sayısı: 4 Uğurlu taşı: Ametist Olumlu Özellikler: Duygusal, yaratıcı, alçak gönüllü.

Olumsuz Özellikler: Asi, bencil, çocuksu

Beğenmediğiniz taraflanmzı toplum içinde aşağılıyorsunuz. Ama bunu öyle komik bir şekilde yapıyorsunuz ki, insanlar içtenliğinize hoşgörüyle yaklaşıyorlar. Sizin için türlü fedakarlığı yapmaya hazır dostlarınız var. Entersan tarzınız sayesinde size çok aşık olan var. Çocuğunuz olursa ona bir anne ya da baba değil, bir oyun arkadaşı olacaksınız. Hatta bazen onlar gibi tutturma krizine saplanacak, eşinizi çileden çıkartacaksınız.

12 ŞUBAT

Burcu: Kova Uğurlu sayısı: 5 Uğurlu taşı: Ametist Olumlu Özellikler: Haddini bilen, yaratıcı

Olumsuz Özellikler: Dikkafalı, dengesiz

Sizin ahlak anlayışınıza uyduğu sürece düzeni sonuna dek destekliyorsunuz. Uymadığı vakitse, değişiklik yapmak için düzenin içinden çalışıyorsunuz. İş yaşamınızda da özel yaşamınızda da denenmiş yöntemlerle başarıya gidileceğini düşünüyorsunuz. Kendinizi değiştirmekten korkuyorsunuz. Ancak ne zaman ne yapacağınız pek de belli olmuyor. Ailenizi ve dostlarınızı, yaratıcılık kokan problem çözüm yeteneğinizle şaşırtıyorsunuz. Alışkanlıklara takılmayın.

10-11-12 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri _14.jpg

İkizler Burcu Annelik Rehberi

Çocuğunuz yeni yürümeye başladığı zaman bunları aklınızdan çıkarmayınız. Çocuk düşecek, bir yerini sakatlayacak diye korkmayınız. Düştüğü zaman telaşa kapılıp başına koşmayınız, yerden kaldırmayınız. Düştüğü gibi kalkmasını da bilmelidir. Düştüğü zaman ağlayan çocuklar, bir yeri acıdığı için değil, korktukları için ağlar. Bu çocukların mutlaka korkak bir annesi vardır. Çocuk korkuyu da anne ve babadan öğrenir. Bazı aileler, yeni yürümeye başlayan çocuğu düşmekten korumak için ya yürütece bindirir ya da elinden tutarak yürütürler. Çocuklar bu tür anne babaların elinde yeteneklerini keşfedemezler.

Kimi anneler, çocuk bir yere mesela sandalyeye çarpıp canı yandığında çarptığı yeri döverek veya çocuğa dövdürerek acısını unutturmaya çalışırlar. Bu davranış çocuk ruh sağlığı açısından daha da tehlikelidir. Anne, bu davranışıyla, çocuğa şunu telkin etmektedir: “Canının yanmasına bu sandalye sebep oldu, ondan intikamını al.” Böyle yetiştirilen bir çocuk, uğradığı her zararı veya başarısızlığı başkalarından bilir, özeleştiri yapmayı öğrenemez.

Küçük kedi yavrularına bakınız. Düşmekten korkmadıkları için en yüksek ağaçlara tırmanmaktan çekinmezler. Kuşlar, uçmaya hazır hissettikleri yavrularını korkmadan yuvadan aşağıya bırakırlar. Çocuk da böyledir. Düşmekten korkmadığı zaman yürümeyi daha çabuk öğrenir. Yürüme, koşma, zıplama ve her türlü vücut hareketi çocuk için yemek içmek kadar gereklidir. Kaslar ve kemikler vücut hareket ettiği sürece güçlenir.

Bugün, en ıssız sokaklardan hatta mezarlıklardan bile gece karanlığında korkmadan yürüyebilecek bir cesarete sahipsem, bunu çocukluğumda beni korkutmadan büyüten anneme ve babama borçluyum. Uç yaşlarında bir arkadaşımdan cadı masalı dinlemiş, gelip bunu anneme anlatmıştım. Sevgili annem, cadı masalını dinledikten sonra, “böyle şeylere inanma yavrum, dedi, cadı diye bir şey yoktur. Böyle şeyleri korkak insanlar uydurur. Sen cesur bir çocuksun, korkmana gerek yok.” Annemin bir gün bile beni cezayla, babamla veya Allah’la korkuttuğunu hatırlamıyorum.

Çocuk eğitiminde masal ve kısa hikâyelerin payı da oldukça fazladır. Ancak çocuk edebiyatı yazarlarının çocuk psikolojisi ve zihinsel gelişimleri hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir. Bu bilgiden mahrum olan yazarlar masal ve hikâye yazarken olaylara yetişkin gözüyle yaklaştıkları için çocuklara bir faydası dokunmaz. Masal klasiklerine baktığınızda kahramanlarının hep çocuklardan seçildiğini, senaryonun basit olduğunu ve çocukların hayal dünyalarını beslediğini görürsünüz.

Çocuk şiirleri ve şarkıları da basit olmalıdır. Uzun şiirler ve şarkılar ezberleyen öyle çocuklar bilirim ki, okudukları sözlerin anlamını bilmezler. Çünkü kendileri ezberlememiş, anne baba tarafından ezberletilmiştir. Ben çocuklarıma ilk defa şarkı öğretmek istediğim zaman, çocuk şarkısı bulmakta güçlük çekmiştim. Bulduklarımın çoğu sözleri ve melodisi zor şarkılardı. Ben de çareyi çocuklarım için sözleri ve melodisi basit masal içerikli yeni şarkılar yazmakta buldum. Şarkılarım çocukların o kadar hoşuna gidiyordu ki, işimden eve döndüğümde önüme çıkar, “baba bize bir şarkı daha öğret,” derlerdi.

İkizler Burcu Annelik Rehberi_2.jpg

Balık Burcu Anneleri

Çocuk yaratılışta cahil ve vahşi tabiatlıdır. Benmer-kezci bir kişiliğe sahiptir. Paylaşmayı, iş birliği yapmayı ve kurallara uymayı bilmez. İstediği şeyin anında yerine getirilmesini ister, yoktan anlamaz. Deneme ve öğrenme adına her şeye el atmak ister; kırılacağını, bozulacağını ve kendisine zarar vereceğini düşünmez. Yaptığı şeye neden kızdığınızı da anlamaz. Çocuğun vahşi tabiatını ehlileştirmek anne ve babanın görevidir. Medenileştirmenin sihirli anahtarı sevgidir. Ölçülü ve yerinde kullanılan sevginin açamayacağı kapı yoktur. Çocuk, insanı insan yapan bütün bu sosyal davranışları aile içinde yaşayarak öğrenecektir.

Bir insanın çocukluk günlerini kaç yaşma kadar hatırlayabileceğim soruyorsunuz. Hafızanın henüz nasıl işlediğini tam bilmiyoruz. Hafızanın işlevi sadece hatırlamaktan ibaret değildir. Yeni şeyler öğrendikçe eskilerini unuturuz, ama bu hafızamızdan silindiği anlamına gelmez. Çocukluk anıları da böyledir. Unuttuğumuz veya hatırlamak istemediğimiz acı olayları bilincimizin alt katmanlarına gömeriz. Bilinçaltına gömülen hatıralar ve tecrübeler, biz farkında olmadan davranışlarımızı etkileme gücüne sahiptir.

Bugünlerde tedavi ettiğim yaşlı bir erkek hastam var. Bu adamcağız, karısını severken ısrarla hotozlu bir şapka giymesini istiyordu. Neden böyle yaptığını sorduğumda cevap veremiyordu. Daha önce, çenesinde et beni olan kadınlara karşı ilgi duyan bir erkek tedavi etmiştim. Aile araştırmasında bu adamın çocukluğunda kendisine yetiştiren dadının çenesinde et beni olduğunu ortaya çıkarmıştım. Yaşlı hastamda da buna benzer bir sonuca ulaştım. Onu yetiştiren dadı hotozlu bir şapka giyiyormuş, ama adam dadısının hotozlu şapka giyen bir bayan olduğunu çoktan unutmuştu. İki hastam da gerçeği benim araştırmalarım sonunda öğrenmişti.

Ben şahsen iki yaşıma kadar olan andarımı net olarak hatırlayabiliyorum, ama öyle insanlar var ki, ancak beş yaşma kadar olan andarmı hatırlayabildiklerini söylüyorlar. Bazı kimseler, birinci yaşlarına ait anıları hatırlayabildiklerini iddia ediyorlar, demek onlar benden daha zekiler. Büyük Rus şairi ve romancısı Tolstoy bu dâhilerden biridir. Çocukluk isimli hikâyesinden bir bölümünü buraya alıyorum: “Bunlar benim ilk hatıralarım, fakat hangisinin daha önce, hangisinin daha sonra olduğunu bilmediğim için sıraya koyamayacağım. Bunların gerçek mi, yoksa rüya mı olduğunu da söyleyemiyorum. Mesela şu bebeklik hatırama bakın: Sımsıkı bağlıyım, ellerimi oynatamıyorum. Ağlıyorum, bağırıyorum, ama kimsenin beni ciddiye aldığı yok. Ağlamaya devam ediyorum, bu ağlamalarım bana bile ıstırap veriyor, fakat kendimi tutamıyorum. Nihayet birisi üzerime eğiliyor. Ben ıstırabımı dindirmek için ellerimi çözeceğini beklerken, o yorganı üzerime sıkı sıkıya örtüyor. Bunun kim olduğunu söyleyecek kadar ileri gidemem. Üzerimi örten yalnız değildi, yanında biri daha vardı. “Ne oluyor bu bebeğe, neden ağlıyor?” diyordu. Demek ağlamalarıma kayıtsız değiller, ama yine de ellerimi çözüp beni rahatlatmıyorlardı. Belki de ellerimin bağlı olması gerektiğine inanıyorlardı. Ben bunun yanlış bir şey olduğunu ve beni sıktığını biliyordum, ağlamalarımla anlatmaya çalışıyordum. Beni seven bu iki insan, kundağımın dantellerini tırmalarım diye mi kollarımı bağlıyorlar? Kundağın dantelleri benden daha mı kıymetli? Hür olmak ve ellerimi kullanmak istiyordum, ama bunu elde edecek güce sahip değildim.”

Büyük yazar bu anlattıklarım gerçekten hatırlıyor muydu? Bilmiyoruz. Hatırlasın veya hatırlamasın, bu satırlar çocuğun güçsüzlüğünü usta bir tarzda ortaya koyuyor. İnsan, üstesinden gelemeyeceği bir tehlike ile karşılaştığında kaçarak ondan kurtulmayı dener. Küçük bir çocuk, güçsüzlüğü sebebiyle, ayakları yerine başka bir kaçış yolu kullanır. Yaşadığı acı hatıraların sıkıntısından kurtulmak için onları şuur altına iterek unutmayı tercih eder. Çünkü unuttuğu hatıralar artık ona acı vermeyecektir.

Balık Burcu Anneleri_3.jpg

10-11-12 Kasım Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

10 KASIM

Burcu: Akrep Uğurlu sayısı: 2 Uğurlu taşı: Topaz Olumlu özellikleri: Güvenli, sosyal, anlayışlı

Olumsuz özellikleri: Önyargılı

Sosyal bir insan olduğunuzdan, iş ilişkilerinizde başarılı oluyorsunuz. Ancak başarılarınız sizi tembelleş-tirmemeli. Biraz değişikliğe ihtiyacınız var, yoksa sıkıntıdan kurtulamayacaksınız. Sadık bir eşsiniz ve sadakatinize eşit bir karşılık alıyorsunuz.

11 KASIM

Burcu: Akrep Uğurlu sayısı: 4 Uğurlu taşı: Topaz Olumlu özellikleri: Karizmatik, verici, güçlü

Olumsuz özellikleri: Patronluk taslayan, kâyıtsız

Karizmatik olduğunuzdan şüphe duyduğunuzda, etrafa emirler yağdırıyorsunuz. Tanıdıklarınızı dost kabul edene kadar pek bir şüphecisiniz. Ancak dostlanmz için yapmayacağınız yok. Parasal açıdan vericisiniz. Aşkta başınız biraz ağrıyacak, ama çabuk atlatıyorsunuz.

12 KASIM

Burcu: Akrep Uğurlu sayısı: 5 Uğurlu taşı: Topaz Olumlu özellikleri: Cesur, eğlenceli

Olumsuz özellikleri: Sadakatsiz, ahlaksız

Çabalarınızı yoğunlaştırırsanız, merakınız ve zekanız sayesinde iyi bir lider olursunuz. Ancak, enerjinizi saçma şeylere dağıtırsanız, sıkıntıya girersiniz. Bunun sonucunda da, burnunuzun dibindeki olanakları kaçırırsınız. Sevgiliniz sizden biraz daha şefkat bekliyor.

10-11-12 Kasım Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri_0.jpg

Kova Burcu Annelik Rehberi

Çocuğa karşı gösterilen aşırı sevginin ve ilginin yanlışlığına da bir iki cümle ile temas etmek istiyorum. Şımartılmış çocuk tipini herkes tanır. Yoktan anlamaz, sınır tanımaz bu çocuklar büyüdükleri zaman da aynı ilgiyi ve desteği başkalarından da görmek isterler. Anne baba sorumluluğunu yürütecek olgunluğa sahip değildirler. Çocukluğunda şımartılmış erkek yetişkinler bir işte dikiş tutturamaz, başarısızlıklarının suçunu başkalarına yüklerler. Kadınların işi daha da zordur. Evi çekip çeviremedikleri, doğru dürüst bir yemek pişiremedikleri için kocalarından devamlı azar işitirler.

Evlilikte bekledikleri uyumu ve mutluluğu bulamayan pek çok karı koca, aradıkları mutluluğu çocuklarından görmek ister. Çocuğa mutsuz evliliği ayakta tutan müşterek bir bağ gözü ile bakılır. “Şu çocuğun hatırı olmasaydı, kocamın yaptığı haksızlıklara bir gün bile katlanmazdım,” diyen annelerin sayısı az değildir. Belki bu annelere saygı duymak gerekir, fakat ben öyle düşünmüyorum. Çünkü annenin asıl görevi çocuklarını mutlu birer insan olarak yetiştirmektir, çocukların kendisini mutlu etmelerini beklemek değil.

Sevgili kardeşim, çocuğunuzdan çok şey beklemeyin. Onun bir dâhi, yüksek bir bürokrat, dünyaca tanınan bir bilim adamı veya şirket yönetimini elinde tutan bir genel müdür olacağını hayal etmeyin. Allah, her çocuğa yaratılışında belli yetenekler vermiştir. Bu yeteneklerin ötesinde yüksek beklentileri olan anne babalar hayal kırıklığına uğramaktan kurtulamazlar. Sizin şu anda yapacağınız şey, sağlığınıza dikkat etmek, iyi beslenmek, mutluluğunuzu bozacak ortamlardan uzak durmaktır. Siz sağlıklı ve mutlu olduğunuz sürece, karnınızda taşıdığınız yavru da o derece sağlıklı ve mutlu bir gelişme içinde olacaktır.

Bazı doktorlar, özel beslenme ile ana rahmindeki bebeğin zekâ yönünden iyi gelişeceğini iddia etmektedir. Araştırmalar şimdiye kadar bunu doğrulayacak kanıtlara ulaşabilmiş değildir. İyi beslenmenin ana rahmindeki yavrunun fiziksel gelişimine katkıda bulunduğu doğrudur, ancak zekâ ve yetenek beslenmeden çok genlerle ilgili bir meseledir. Bilim, henüz genler üzerindeki şifreleri çözecek ve bunlara müdahale edecek seviyeye ulaşmış değildir. Genetik ilmi, sağlıklı ve zeki anne babalardan kendilerine benzeyen sağlıklı ve zeki çocuklar dünyaya geleceğini söylüyor. Yaratılış kanunu devamlı çocuklardan yana işler. Öyle ki, kolsuz, bacaksız veya doğuştan sağır bir anne veya babadan kolsuz bacaksız veya sağır bir çocuk dünyaya gelmiyor. Çünkü binlerce sperm içinden en sağlıklısı ve en hızlısı yumurta ile birleşme hakkına sahiptir ilk kez hamile kalan genç bir anne adayı, geveze mahalle kadınlarından çoğu korku verici bir sürü ipe sapa gelmez şeyler duyarlar. İşi gücü dedikodu olan bu mutsuz mahalle kadınları, aş yerme (yemek kokularından rahatsız olma) sırasında yaşanan güçlükleri, neye çok bakarsan çocuğun ona benzeyeceği, hamilelik sırasında koca ile fiziksel temasta bulunulduğu zaman çocuğun ahlaksız olacağı vb. bir dizi batıl görüşler sıralayarak genç anne adayını korkuturlar.

Hamilelik sırasında kocanızla fiziksel temas kurup kuramayacağınızı, bunun tıpça ve dince bir sakıncası olup olmadığını soruyorsunuz. Belli ki siz de bu gibi dedikoduların tesirinde kalmışsınız. Ben bugüne kadar tıpça bir sakıncasını tespit etmiş veya okumuş değilim. Akıllı din adamlarından bunun günah olduğuna dair bir söz duymadım. Temas sırasında karnınıza fazla yük bindirmemek şartı ile dilediğiniz zaman kocanızla birlikte olabilirsiniz. Doğuma bir ay kala daha dikkatli davranmanızı tavsiye edeceğim. Öyle erkekler biliyorum ki, hamile eşleriyle beraber olmaktan kaçınırlar. Zavallı kadınlar, sevgiye ve ilgiye her zamankinden daha fazla ihtiyaçları olan bir zamanda böyle bir muamele ile karşılaşınca kendilerini değersiz ve aşağılanmış hissederler.

Kova Burcu Annelik Rehberi_3.jpg

Yay Burcu Annelik Rehberi

Hamile kaldığınız günden itibaren genç kızlık hayatına veda ettiğinizi, dokuz ay sonra başınıza annelik tacı giydirileceğim seziyordunuz. Maalesef kadınların çoğu bu tacı layıkıyla taşımayı bilemezler. Bu çocukla sevdiğiniz erkeğe daha sıkı bağlanmış olacaksınız. Çünkü doğacak bebek sadece sizden değil babadan da bir parça taşımaktadır. O sizin sevginizin ortak meyvesidir. Doğumun zor geçeceğini düşünmek yerine, bebeğinizin sağlıklı doğduğunu, onu bağrınıza bastırdığınızı, sütünüzle beslediğinizi hayal edin. Bu hayal sizi muduluklar ülkesine götürecek, kuruntularınız hafifleyecektir. Siz şu anda Faust’u oynuyorsunuz. Mefısto’nun zihninizi bulandırmasına, imanınızı zayıflatmasına izin vermeyiniz. Herhalde, Goethe’nin ünlü eserini okumadığınızı söylemeyeceksiniz değil mi?

Size sıkıntı veren ikinci meseleye gelelim. Sizi ansızın sarıveren şu meşhur “aş yerme”veya halk deyişiyle “aşerme” denen şeyin mahiyetini öğrenmek istiyorsunuz. Aylarca yemeseniz aklınıza bile gelmeyen şeylere önüne geçilmez bir istek duyuyorsunuz. Durup dururken canınız alabalık istiyor. Salatalık turşusu burnunuzda tütüyor. Baharatlı ve ekşili şeyleri içiniz çekiyor. Kocanıza söylemekten utanıyorsunuz. Bazen de evvelce çok sevdiğiniz bir yemekten tiksiniyorsunuz, kokusu bile sizi rahatsız ediyor. Bunun anlamı nedir, biliyor musunuz? Vücudunuz daha evvel kendisinden esirgediğiniz şeyleri istiyor. Bunlar genellikle bebeğin gelişmesine katkıda bulunan vitaminler, tuzlar ve kireçli maddelerdir. Dahası siz yavaş yavaş anne oluyorsunuz. Vücudunuzda sizi anneliğe hazırlayacak hormonlar üretiliyor. Salgı bezlerinin hormon üretebilmesi için bazı özel maddelere ihtiyacı var. Bunlar, aşerme sırasında canınızın çektiği yiyeceklerde bol miktarda bulunmaktadır.

Bunu söylerken, canınızı çeken her şeyi bolca yiyebilirsiniz demek istemiyorum. Ölçüsünü kaçırmamak şartıyla arzu ettiğiniz her şeyi yiyebilirsiniz.

Hamilelik ve ay hâli kadınların vücudarında hızlı bir değişmenin olduğu kritik dönemlerdir. En mutlu kadınlar bile bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanırlar. Ara sıra içinizi saran sıkıntı ve karamsarlığın sebebi budur. Hamilelik ve ay hâli zayıf iradeli kadınlar için bir sınavdır. Bu sınavı başarı ile atlatamayan, akla gelmedik saçmalıklar yapan pek çok kadın tanıdım.

Kendi kendini aldatan, geçerli ahlak anlayışının gereği olarak doğacak çocuğuna seviniyor görünen anneler de bilirim. Tedavi ettiğim vakalar arasında biri var ki hiç unutmam.

Hastanede yatan genç bir hamile kadına “hamilelik zehirlenmesi sonucu devamlı kusma” teşhisi koymuşlar. Her türlü tedavi sonuç vermediği için son çare olarak operasyona karar verilmiş. Operasyonun yapılacağı gün, birden bire kocasının aklına ben geliyorum. Bir zamanlar annesinin asabi bir mide rahatsızlığını tedavi etmiştim. Gelip beni buldu, durumu anlattı, “aman doktor karıma bir kere de siz bakın, belki ameliyata gerek kalmayacak bir rahatsızlığı vardır,” dedi.

Perdeleri kapatılmış bir odaya girdim. Hasta, yatakta bir cenaze gibi sapsarı yatıyordu. Başında, elinde leğen hazır bekleyen beyaz kepli bir hemşire duruyordu. Hasta, yediğini kustuğu için, günlerdir midesine birkaç damla soğuk sütten başka bir şey girmemiş. Bunun için devamlı serum verilmiş. Hemşireyi elindeki leğenle birlikte odadan dışarı çıkardım. Kocasına, “lütfen bizi hasta ile yalnız bırakır mısınız?” dedim. Adam itiraz etmeden dışarı çıktı. Odanın kapısını kapattım. Kusmak üzere olduğunu söyleyen ve korku içinde leğen isteyen hastanın elini tuttum, “korkma kızım, dedim, rahatına bak, artık kusmayacaksın.” Bana hayretle bakıyordu. Baba şefkatiyle dedim ki:

“Sevgili yavrum, çocuğunuzun olmasını neden istemiyorsunuz?” Hayreti bir kat daha arttı. Yarım ağızla çocuğunu istediğini söyledi.

Konuşmamız uzadıkça uzadı. Yavaş yavaş bana açılmaya başladı. Kocasından önce birini sevmiş. Ancak bu genç adam işsiz güçsüz, babasının cebine koyduğu harçlıkla geçinen zengin bir ailenin tek çocuğuymuş. Kızın babası işsiz güçsüz adamdan koca olamayacağını, bu sevdadan vazgeçmesini söylemiş. Kızcağız sevgisini içine gömüp babasının sözünü tutmuş. Babası kızını bu işsiz gençten kurtarmak için ilk isteyene yani şimdiki kocasına vermiş. Kocası iyi bir insandı, ancak eski bir hastam olan annesi için aynı şey söylenemezdi. Sinirli, geçimsiz, mutsuz, dedikoducu bir kadındı. Taze geline çektirmediği kalmamış. Kocası da bunun farkında olduğu için annesinden ayrılıp başka bir eve taşınmış. Fakat kadıncağız kocasının bir gün annesini tekrar yanına alacağından korkuyormuş. Çocuğun doğması halinde ayrılmalarının daha zor olacağını düşündüğü için hamileliğini bir türlü kabullenemiyordu. “Peki, kocanı seviyor musun?” dediğimde yüzü kızarmış, “iyi bir insan” demekle yetinmişti. Acaba gönlü hâlâ eski sevgilisinde miydi? Doktor da olsam, bu kadarım sorma yetkisini kendimde bulamadım.

“Artık niçin kustuğunun farkındasın; karnındaki günahsız yavrunun hatırı için artık kusmayacağına dair bana söz ver” dedim ve ekledim: “Kayın validen eski bir hastamdir. Kocanla konuşacağım, annesini senden uzak tutmasını söyleyeceğim, beni dinleyecektir.” Son sözlerim üzerine gözleri parladı. “Eğer bana bu iyiliği yaparsanız size ömrüm oldukça dua ederim,” dedi.

Söz verdiğim gibi, kocasıyla konuştum. İyi bir insandı, bana güveni ve saygısı vardı Annesini karısından uzak tutacağına dair söz verdi. Kadını hastaneden çıkarıp evine gönderdim. Canının istediği her şeyi yiyebileceğini söyledim. Kadın evine gittikten sonra bir hafta içinde iyileşti. Kadın çektiği açlığın acısını çıkarmak istercesine canının istediği şeylerin bir listesini yapıp kocasına veriyor, adamcağız da çarşı pazar dolaşıp bunları temin ediyordu.

Yay Burcu Annelik Rehberi_2.jpg

29-30 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

29 ŞUBAT

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 3 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Maceracı, cesur, samimi

Olumsuz Özellikler: Melodrama-tik, heyecan arayan

Enerejiniz ve parlaklığınızla evde ve iş yerinde harikalar yaratıyorsunuz. Partilerde odak noktasısınız, herkesi eğlendiriyorsunuz. Sevgilinizin karşısında bu kadar parlak olmayın. Onun da kendini göstermesine izin verin. Birebir ilişkilerde anlayışlı olduğunuzu karşınızdakine hissetiriyorsunuz. Ateşinizin sönmemesi için bazen dinlenmelisiniz.

30 ŞUBAT

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 6 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Genç, yaşam dolu

Olumsuz Özellikler: Çocuksu, egzantrik

O kadar gençsiniz ki, insanlar bazen sizi dikkate almıyorlar. Fakat bunun ilerede kıymetini bileceksiniz. Kendinizden genç sevgili arıyorsunuz. Çünkü ancak onların enerjisi sizinkiyle boy ölçüşebilir. Çocuklarınız sizinle diğer çocukların ebevey-yinleri arasındaki farktan rahatsız olacaklardır. Fakat bu durum uzun sürmeyecek. Spor yaparken, dikkatli olun.

29-30 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri _0.jpg

10-11-12 Ocak Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

10 OCAK

Burcu: Oğlak Uğurlu sayısı: 3 Uğurlu taşı: Lal Taşı Olumlu Özellikler: Analitik, zeki, sakin

Olumsuz Özellikler: İnatçı, dikka-falı, önyargılı

Görünmez bir mezroyla her yeni tanıştığınız kişiyi şöyle bir ölçüyorsunuz. Herkesi o yüksek ve sabit değerlerinizle karşılaştırıyorsunuz. Aşık olacağınız kişiyi de böyle bir değerlendirmeden geçirdikten sonra ona sonsuz bir sadakatle bağlanıyorsunuz. Ne kadar saklamaya çalışsanız da, dostlarınız sizin ne denli duygusal biri olduğunuzu biliyorlar.

11 OCAK

Burcu: Oğlak Uğurlu sayısı: 2 Uğurlu taşı: Lal Taşı Olumlu Özellikler: Gerçekçi, ödün vermez, dürüst

Olumsuz Özellikler: İhtiyatlı, patavatsız, önyargılı

Doğrucusunuz. Bununla çok yol da katedebilir, dokuz köyden de ko-vulabilirsiniz. Daha diplomatik davrananlar kadar çabuk yükselmeyebilirsiniz, ama sonunda saygı kazanırsınız. Sevgiliniz alçakgönüllü tavırlarınızı hoş bulabilir, ama dobra-cılığınız sizi yerlere yapıştırabilir. Doğuştan gelen gücünüzü yumuşatacak bir aktivite bulun.

12 OCAK

Burcu: Oğlak Uğurlu sayısı: 4 Uğurlu taşı: Lal Taşı Olumlu Özellikler: Hırslı, sadık, idealist

Olumsuz Özellikler: Obsesif, bencil, dengesiz

Kaderiniz olarak tespit ettiğiniz her neyse, sizin hayattaki tek amacınız oluyor. Arkadaşlarınızı da sizin gibi azimli kişilerden seçiyorsunuz. Ancak aşkta, daha az obsesif olan biri sizi tamamlar. Düzenli yemek yemek ve egzersiz yapmak her ne kadar sizin kitabınızda yer almasa da, bunlara önem verin.

Koç Burcu günlük yorum ve özellikleri

13-14-15 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

13 MART

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 7 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: İleri görüşlü, akıllı, karizmatik

Olumsuz Özellikler: Alaycı, ortalık karıştıran

Toplum önünde konuşmak sizi politikacılığa, gazeteciliğe veya diplomatlığa özendiriyor. İş arkadaşlarınız, planlarınıza güveniyor, sizinle çalışmaktan memnuniyet duyuyorlar. Alaycı olmanız pek çok iş ilişkinizi yarıda kesiyor. Sevgilinizin gerçek sizi görmesine izin vermelisiniz.

14 MART

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 9 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumsuz Özellikler: Karizmatik, teşvik edici

Olumsuz Özellikler: Egoist, abartılı, kibirli

Kararlılığınız sayesinde, giriştiğiniz her işte lider oluyorsunuz. İstediğiniz noktaya geldiğinizde, altınızda çalışanlara hoş görülü davranıyorsunuz. Lider olma çabasınday-ken, arkadaşlarınızı ve sevgilinizi ihmal etmiyorsunuz. Sevdikleriniz yanınızda olmadığı takdirde, başarının sizin için hiçbir anlamı yok. Seyahate meraklısınız.

15 MART

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 8 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Açık fikirli, nazik

Olumsuz Özellikler: Soğuk, dengesiz

Yaratıcılığınız sayesinde bir konudan diğerine mantık çizgisi dahilinde atlıyorsunuz. İnce ruhulu biri olmanız, her tip insanı size aşık ediyor. Ama sizin ihtiyacınız olan, en-tellektüel yapınıza yakın olan birisi. Zekanızı geliştiren hobilerden hoşlanıyorsunuz. Sıkıcı olmayan bir eg-sersiz seçmelisiniz.

13-14-15 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri _5.jpg