Astroloji’de Güneş


fal bak

Her gezegenin kendine özgü bir kişiliği vardır. Her biri insan bilincinde belirli bir kompartmanı sembolize eder. Entellekt. Kişisel güç. Duygusal bağ. Kendim aşma duygusu.

Bu kompartmanlardan hiç biri bir insanda eksik değildir: her doğum haritasında bu on gezegen bulunur. Bütün fark hangi kompartmanlann vurgulandığından ve bunu nasıl ifade etmeyi tercih ettiğimizden doğar. Eğer açık ve gönüllü bir şekilde gezegenlerin temsil ettikleri olaylarla yüzleşebilirsek bize rehberlik edebilirler. Kendimizi nasıl daha mutlu edebileceğimizi öğretebilirler. Ama eğer öğrenmemekte direnirsek, çıplak bedenimize rüzgarla yağan sulu kar kadar gaddar olabilirler. Hepsi bize kalmış. İçimizde bir yol vardır: eğer bu dili öğrenirsek, o yolun planını okuyabiliriz. Plan doğum haritasıdır.

Günümüze kadar güneş sisteminde sadece on tane gezegen biliyoruz. Yeni teleskopların geliştirilmesiyle daha fazla gezegenle tanışma olanağımız artıyor. Ancak şimdilik, on bile yeterli bir sap. Sıra onlarla tanışmaya geldi.

Gezegen: Güneş

Tutarlı ve geçerli bir kendini tanımlama geliştirmek. Pozitif eylem için irade gücünü ve kapasiteyi odaklamak.

Egoyu yaratmak.

Yanlış Fonksiyon: Bencillik, duyarsızlık, başkalarının yaşamında zorbalık, kibirlilik, tantana, gurur, esnek olmamak, hükmetmek.

Sorular: Ben kimim? Ne tür deneyimler kendimi tanımamı güçlendirme ve netleştirmede yardımcıdır? Kişisel gücümü nerede bulabilir ve geliştirebilirim? Dünyaya bakışımı hangi bilinçsiz önyargılar yönlendiriyor?

Ilık bir rüzgar. Bir saatlik sörften soma sırtımız kumda. Güneş ışını pekmez gibi akıyor, bedenimizdeki her hücreyi dinlendiriyor. Güneş’in anlamı ne? Bu soruyu cevaplamak için Tibet’e gitmeniz gerekmiyor. Hatta bu kitabı okumak bile lüzumsuz. Tüm yapılması gereken bir Ağustos günü plajda, kumda yatmaktır.

Güneş’in anlamı? Basit: hayat. Bunu içgüdüsel bir şekilde biliriz. Bilimsel tartışmalara gerek yok. O kadar açık seçik bir gerçektir ki bunu hissedebiliriz. Hayat veren Güneş, güneş sisteminin merkezidir. Her-şey onun etrafında döner. Muazzam kütlesinin yaydığı yerçekimi bütün gezegenleri yörüngelerinde tutar.

Astrolojik açıdan Güneş’in fonksiyonu da aymdır: O insan kişiliğinin yerçekimsel merkezidir. İçimizde var olan değişik fonksiyonların odak noktasıdır. Kimlik duygumuz. Yaşamı oluşturma, hissetme ve algılama yollarımızla farklı bir insan olma duygumuz.

Güneş olmasaydı, bir insan, çelişkili istekleriyle paralize olmuş, kozmosa bomboş gözlerle bakar bir şekilde, kaybolurdu.

Odaklama. Organizasyon. Bunlar Güneş’in hünerleri. Ama Güneş diğer dokuz gezegenin fonksiyonlarını nasıl organize ediyor? Hayal etme ihtiyacımız ve egemen olma ihtiyacımız gibi birbirine hasım özelliklerin aym kişilikte başarıyla birarada bulunmasını nasıl sağlıyor? Güneş sisteminde nasıl başarıyorsa burada da öyle başarıyor: çekim gücüyle. Ancak burada çekim gücü psikolojik bir form alıyor. Bu hepimizin nüvesinde bulunan büyüleyici, karşı koyulamayacak kadar çekici bir güç: egodur. Güneş nasıl güneş sisteminin odak noktasıysa, ego da zihnin odak noktasıdır. Mekanizma tamamiyle paraleldir.

Güneş bilincin açığa vurulmamış boyutlarına bir takım varsayımlar -yaşamın amacı hakkmda varsayımlar, hiç itiraf etmediğimiz ama aldığımız her nefesin altmda olan varsayımlar- sokuşturarak egoyu yaratır.

Hepimiz aym, boş yaz boz tahtasıyla karşı karşıyayız: doğum ve ölüm, arada da sadece soru işaretleri. Bir insan bu tahtayı işiyle, kariyeriyle doldurur. Bir başkası yelkenlisiyle dünya turuna çıkar. Bir üçün-cüsü eroin bağımlısı olur. Dördüncü, manastıra kapanır.

Niçin? Herbiri bilinçaltındaki varsayımları yaşamına yansıtır. Bu varsayımlar ona her zaman doğal ve aşikar görülür. Hepsi egosunun formunu yansıtır. Hepsi Güneş’i yansıtır.

Egoyu biçimlendiren bu Güneş’e ait varsayımlar daima kişisel görüşe bağlıdır. Çarpıcı bir şekilde insandan insana değişirler. Ama kişisel olduklarına inamlmaz. Bize her zaman doğal bir düzen gibi görülürler. İşadamı eroinmanın dürtüsünü pek kavrayamaz; maceraperest denizci bir manastır hücresinde otuz yıl geçirme düşüncesine karşı kafasını kaşır. Bizim kendi varsayımlarımız bizim için daima çok anlamlıdır. Başkalarının bu anlamı görememesini bir türlü anlayamayız.

Güneş, egoyu yaratırken, aym zamanda körlüğü ve duyarsızlığı da yaratır.

Kendi benliğimizin tuzağına yakalanırız, yaşanun sunduğu karşı konulamaz seçenekler sergisinden izole ediliriz. Ama Güneş hareket etmemize olanak sağlar. O olmasaydı, jöleye benzerdik. Bilinç tek başına dünyayla ilişkiye giremez; onun fonksiyonu gözlemlemek ve sübjektif olarak reaksiyon göstermektir. Asla belirli bir deneyimin peşine düşe-mez veya kendini böyle bir deneyimden koruyamaz. Bu, egonun etki alanıdır. Bu, ruhun seçimleri yapan bölümüdür. Ve seçim olmadan, hiçbir şey olmaz.

Ama seçim için, önce ego birleşmelidir. Bir kişilik, bütün arzulan, bütün görüşleri ile birlikte bir biçim almalıdır. Bir mit yaratılmalıdır, ve o bizim için çok inandırıcı olmalıdır. Bu Güneş’in işidir.

Kozmik bir bakış açısıyla, Güneş kimliğimiz bir hiçlik, anlamsız bir poz olabilir. Bir mit olabilir. Ama bütünüyle temelsiz değildir. Bu mit içimizin derinliklerinden yükselir. Kökleri vardır.

Doğum haritamızda Güneş’in konumu bu kökleri görmemize yardımcıdır, ama onları bir kere bile görsek beslememiz gerekir. Yüzeysel kabadayılığına rağmen, ego ürkektir, biçim almaya tereddüt eder. Güneş dikkatlice beslenmeli ve kendisini güvende hissetmesi sağlanmalıdır. Bu süre içinde, kararsızlıklarım, şüphelerini büyüklük, güçlülük yanılsaması arkasına saklamasma izin vermemeye dikkat etmeliyiz. Süreç hassastır; eğer hata yaparsak, Güneşi şımartma yönünde hata yapmalıyız. Hayat yavaş yavaş bu hatayı düzeltir. Ama eğer ego güvenli ve güçlü bir şekilde ortaya çıkamazsa, herşey kaybolur. Bütünlükten, iradeden veya amaçtan yoksun, psikolojik parçaların karmaşıklığından başka bir-şey olamayız. Bir uzay salağı.

Güneş’i nasıl besleriz? Daha soma detaya gireceğiz. Şimdilik şu küçük örneğe bir bakalım. Diyelim ki Güneş Yay burcunda. Son bölümde gördüğümüz gibi, bu burç rutini kırma, alışkın olduğumuz çevre dışmda deneyim toplama yeteneğimizi temsil ediyor. Yay’da kökleri bulunan bir Güneş miti ile, böyle bir insan derin mutluluk duygularım ve psikolojik bütünlemeyi Yay tarzı deneyimleri arama sonucu bulacaktır; serüvenler, yolculuklar, inanç sıçramaları ve benzerleri. Haritanın geri kalanı daha farklı özellikler gösterse bile bu değişmez.

Diğer onbir burç da aym biçimde faaliyette bulunur. Herbiri ruhu canlandırmak için gerekli belirli bir deneyim “vitamin”ini salık verir. Vitamini yut ve Güneş daha iyi parlasın. Sürekli zırva, cafcaflı sözler eden birisim tanıyor musunuz? Durmadan televizyon seyreden birisini? Davranışları otomatik bir yükleme boşaltma makinesi gibi kalıplaşmış ve sıkıcı birisini? Öyleyse açlıktan ölen bir Güneş’in acısı içindeki bir inşam tanıyorsunuz. Semptomlar bunlar: Güneş’i beslemeyi başaramazsak, ruh ölür.

Bir önceki yazımız olan CİNLER CENNETE GİRERLER Mİ? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment