logo (1)

Büyük Emperyalizm’in kökleri, ekonomik olmaktan öteydi. Stratejik düşünceler, dini tutkular, idealizm ve maceracılık da tıpkı ırkçılık gibi önemli rol oynamıştı. Birçokları, emperyalist fetihleri ilahi bir sorumluluk olarak görüyordu. Kipling’in “Beyaz Adam’ın yükü” şeklindeki ifadesi, Avrupalı misyonerlerin Hıristiyanlık inancını ve “uygarlığı” yaymak konusundaki hevesliliklerini özetliyordu; tabii ki bu uygarlık, aslında İkinci Dalga uygarlığıydı. Sömürgeciler, ne kadar iyi biçimlenmiş ve ilerlemiş olursa olsun, Birinci Dalga toplumlarmı ilkel ve gelişmemiş olarak görüyordu. Özellikle koyu tenlilerse, kırsal kesim insanları çocuk gibiydiler. Hilekar ve ahlaksızdılar. Hayata değer vermiyorlardı. Tembeldiler.

Bu tutumlar, İkinci Dalga güçlerinin yollarına çıkanı katletmesini haklı çıkarmayı kolaylaştırıyordu.
John Ellis, The Social History of the Machine Gun (Makineli Tüfeğin Sosyal Tarihi) adlı ında, bu yeni, fantastik derecede ölümcül silahın, on dokuzuncu yüzyılda nasıl mükemmel hale getirildiğini, başlangıçta “yerli” halklara karşı sistematik bir şekilde nasıl kullanıldığını ve bu arada insanın kendi dengini öldürmesi centilmence olmadığı için AvrupalIlara karşı kullanılmasının nasıl yasaklandığını başarıyla gösteriyordu. Ama sömürgelerde yaşayan insanları öldürmek savaştan ziyade bir av gibi görüldüğünden, başka standartlar da belirlenmişti. Ellis
şöyle yazmıştı: “Matabeleleri, Dervişleri ve Tibetlileri katletmek, gerçek bir askeri operasyondan biraz daha riskli bir ‘atıcılık’ olarak görülüyordu.”

Nil Nehri üzerinde, Khartoum karşısındaki Omdurman’da, bu üstün teknoloji 1898 yılında etkisini çok çarpıcı bir olayla gösterdi; Mehdi’nin başını çektiği Derviş savaşçıları, altı Maxim makineli tüfek taşıyan İngiliz askerleri karşısında ağır yenilgiye uğradı. Görgü tanıklarından biri şöyle anlatıyordu: “Mehdi’nin en son ve en büyük günüydü… Bir savaş değil, kesinlikle bir katliamdı.” O çatışmada yirmi sekiz İngiliz ölürken, arkalarında on bir bin Derviş cesedi bıraktılar; diğer bir deyişle, her İngiliz 392 “düşman” öldürmüştü. Ellis şöyle devam ediyordu: “Bu, İngiliz ruhunun zaferinin ve beyaz adamın genel üstünlüğünün başka bir örneği oldu.” İngilizlerin, Fransızların, Almanların ve HollandalIların dünyaya yaydığı ırkçı, dini ve diğer türde propagandaların ardında, tek bir gerçek yatıyordu: İkinci Dalga uygarlığı, tek başına var olamazdı. Dışarıdan sağlanacak ucuz kaynaklara kesinlikle ihtiyacı vardı. Hepsinden öte, bu kaynakları akıtabileceği tek ve birleşmiş bir dünya pazarı gerekiyordu.

Bir önceki yazımız olan Akrep burcu Çin Astrolojisi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment