Bir “garip” olay

1938 YILINDA BİR GÜN Çinli arkeolog Pu Tel, Çûıle Tibet’i avir.ni aının oluşturan Bayan Kara Ula dağlarındaki bir mağarada c rarengi işaretler ve bir çejit hi veroftUAe kaplı yuvarlak taşlar buldu. Yapılan Uk inlemelerden sonra bu taşların 12.000 yıl öncesine ait olduğu . Işılıtıldı Taşların üzerindeki işaretlerle yazabilmek için 24 yıl uğraşıldı. aonunda nendi bir ao nuca varıldı. Oysa, bu öykatae şaşırtın âdeta korkutucu bir sonuçtu ki. Pekin Tarih Öncesi Akademisinin aldığı bir kararla taşlarla ilgili bütün bilgiler gizli tutuldu.

Bu sürenin ardından, karann geçerliği tartışmalara yol açtı ve sonunda Prof. Tsum Um Nui’nin başkanlığındaki araştırma komisyonu 1963de raporunu sundu ve rapor arşive kaldınldı. Dört yıl daha geçli; 1967 yılının Haziran sayısında Sovyet dergisi Sputnlk, Felsefe öğretmeni ve SSC B Bilim Akademisi Edebiyat Enstitüsü aaistanı Vjalschevla Zaitsev’in “Onikibın yıl önce varolan uzay gemilerine alt taş yazmalar’ konusunda bir araştırmasını yayınladı ve böyloco konuyu örten esrar perdesi yırtıldı.

Prof. Nui’nin raporunu izleyen araştırma, yuvarlak taşların binlerce yıl önce uçan gemilerle uzaydan gelen yaratıklarla İlgili bilgiler verdiğini anlatıyor ve Dropaslann serüvenini açıklıyordu.

Kimdi, neydi bu Dropas’lar? Dropaslar ve Hamlar, Bayan Kara Ula dağlarındaki mağaralarda yaşadıkları bisimden vard. Dıopas’lann; Çin toynaklarına göre. Uçm gemilerle bulutlardım İnen, İlkin insanlan dehşete düşüren. sonradan oıüarU iyi geçinen yaratıklardı bunlar. Ancak. Dropas’larla ilgili bilgiler yazdı taşlarla, etki efsanelerle bitmiyordu: Mağralarda iskeletler bulunmuştu; koca kafalı kıtacık boylu, insana benzer yaratıkların ıs kdetleri.
Bövlecc Ur incirin Öç parçası oluyordu: Mezarlardaki iskeletler, efsaneler ve uzaydan gelen yaratıkların hikâyesini anlatan yuvarlak, ortası delinmiş, tara 716 taş!

Bu kitapta buna benzer olaylara geniş bir yer verilmiştir; fakat bir sansasyon yaratmak amacıyla değiL A maç, okuru üzerinde yajadığı dünyanın geçmişine ve giderek geleceğine ait birtakım gerçekler ya da en geniş anlamıyla gerçek sorunlar üzerinde aydınlatmak. İlgisini uyandırmak gerekirse belleğini tazelemektir.

Ay’a ayak basmakla uzay fethinin ilk aşa mattım başaran insanoğlu; ilkin yakın gezegenleri, ardından da uzak dünyaları keşfetmeye hazırlanırken, kendi dünyasının birçok esrarını hâlâ çözemediğini unutuyor ya da bilmezliğe geliyor. Kendini, her geçen gün bir kat daha hızlanan, hızlanmakla yeni sorunlar, yeni gereksinmeler yaratan bir hıza kaptıran ve buna ayak uydurabilmek için didinen insan düşüncelerini, yorumlarını kesin ve tartışılmaz bir gerçeğe bağlamak zorunlusunda duyuyor; üstelik de bir çeşit garanti istercesine. Oysa, bu gerçeğin toplumsal, siyasal, dini ve ekonomik nedenlerden dolayı kendisine aşılandığını, hattA zorla kabul ettirilmiş olabileceğini düşünmesi gerekir. Bu yüzden çağdaş insan çoğu konularda daha açık, geniş ve iU rici bir görüşle hareket etmek zorunluğunu benimsemelidir. Kaldı ki.

bugün eercek verilere dayanan bilim bile ulaştığı sonuçlarda ayn bir açıklık, bir hoşgörü ile hareket etmektedir. Evren, milyarlarca ışık yılı ile ölçülüyor; ga larie’lerin sayısı milyarian aşıyor, atom ayn bir evren sorunu getiriyor, dünya tarihinin sınırlan büe günden güne zorlanıyor; gençleşen bilim, hem yeni bir heyecan kazanıyor. hem de yeni çoğunluklara yol açıyor.

Kuşkusuz, bilim her aman ilerici ya da yenilikçi olma isteğinde değildir.

Bir önceki yazımız olan Kahve falında uçak başlıklı makalemizde falda bozuk para, falda jeton görmek ve Kahve falında jilet hakkında bilgiler verilmektedir.

Leave a comment