Çakraların Fonksiyonları

Çakraların fonksiyonlarından biri yaşama kuvveti için bacalar olarak hareket etmeleridir, her birimiz sürekli olarak yaşamımızı sürdüren sınırsız bir Elektromanyetik Enerji akışının içinde bulunuruz. Yaşama kuvvetinin içinde nefes alırız, onu beş duyumuzla algılarız, onu alanın içinde yönlendirir ve yedi çakra aracılığı ile kendimize çekeriz.
Çakralar genel fiziksel temelde pek çok seviye için anlaşılabilirdirler.

Yaşama kuvvetini belli organlara ve salgı bezlerine yönlendirirler. Gerçekten de çakraların yerlerine (şekilde bakınız) baktığınızda vücudun en aktif bölgelerine  beyin, gözler, konuşma merkezi, kalp, orta organlar, sindirim, salgı bezleri ve cinsel organlara denk geldiklerini fark edeceksiniz. Bu bölgeler açıkça büyük enerjiye ihtiyaç duyar ama tersini de söyleyebiliriz çünkü devasa faaliyetlerinde vücudun aynı bölgeleri en çok enerjiyi üreten bölgelerdir.

Bunlar, karşılığında dünyamızı şekillendiren düşünceler ve hayallerin doğmasına yol açan vücut bölgeleridir. İlişkileri ayakta tutan anıları çağırırlar, ışığı ve rengi içerler, gıdaları çiğner ve sindirirler, kanı temizler ve pompalarlar, yaşamı yaratır ve idame ettirler. Kısacası, yaşamı tecrübe ettiğimiz ve hatta yaratılışına katıldığımız temellerdir. Eski bilgelerin vücudun bu bölgelerini böyle önemli fonksiyonları idame edecek özel enerji düzlemleri ile ilişkilendirmelerine şaşmamak gerekir.

Ama bu çakraların sadece fiziksel olmalarından çok daha fazlası vardır. Bu yedi koni yanlarında neredeyse hepimizin zaten farkında olduğumuz duygusal ve fizyolojik bağlantılar taşırlar. Örneğin, bilgimizin iç organlarla ilgili ve iyi yerleşmiş bir seviyesinde her birimiz kalbi duyguların merkezi olarak tanımaktadır.

Bazı insanlar için, “Kalbi çok geniş” veya “Aslan yürekli” veya “Kalpsiz biridir” deriz. En derin sevgimizi ifade etmek için, “Sana kalbimi veriyorum.” diyebiliriz. Diğer çakra bölgeleri kendilerine has özellikler ve bağlantılara sahiptirler. Örneğin, beyine zeka bölgesi olarak bakılır. Tarafsız düşünceler ve mantık beyin aracılığı ile insanlığın hemen hemen her fiziksel, fizyolojik ve duygusal yanına doğrudan bağlanır.

Bir insanın karakterini değerlendirmeye çalışırken ruhuna bakabilmek için gözlerini ararız.
Aslında her çakra kendine özel değerler kümesini sunan belirli bir bilincin alanıdır. Hiçbirimiz varlığımızda yedi bilinç seviyesinin hepsini biraraya getirememişizdir. İki, üç veya daha fazla çakra tarafından uyandırılmış ve motive edilmiş olabilirsiniz ama yedi bilinç seviyesinin hepsinde uyanık ve etkin olmak çok nadir görülür.

Bu beni önemli bir noktaya getirir. Hayatınızda en etkili olabilen bir, iki veya üç çakra fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarınızı, değerlerinizi ve ruhsal bilincinizi belirler. Bu günün dünyası ilk üç çakra tarafından yönetilir.
Bu yüzden çakralar bir çeşit kişisel, fizyolojik ve ruhsal gelişim merdivenini temsil ederler. Her birimiz şu anda dünya bakışımızı yönetenden bir üstteki çakraya ilerlemeyi deneriz.

Bunun sonucunda, büyümemizdeki ve gelişimimizdeki bir sonraki adımı temsil etmeye çabaladığımız değerler ve bilinç çakranın içinde saklıdır. Çakralar temel bilinçten kendimiz ve hayat hakkında daima genişleyen bir bakış açısına kadar nasıl ilerlediğimizi göstermek için yükselen bir sıra ile tanımlanmışlardır.

Göreceğimiz gibi, çarka merdiveninde yükselmek hayatın çok sık ortaya çıkardığı en büyük meydan okumaları kaçınılmaz olarak sunar. Çakraların birinin veya daha fazlasının tıkanmış veya kısmi olarak kapalı olması o çakranın içinde yer alan ilgili değerler ve anlayıştan yeterince etkilenemediğimiz anlamına gelir. Aynı zamanda yaşama kuvvetinin vücudun o bölgesinde sönümleneceği anlamına da gelecektir.

Ancak, bir veya daha fazla çakra kapalı olsa bile sınırlı bir kapasitede etkinlik gösterirler. Hala vücudun ilgili üne yaşama kuvveti sağlanmaktadır. Eğer çakra bir seviyede etkinlik göstermeseydi kısa sürede ölürdük. Ama çakra zayıf bir durumda etkinlik gösteriyorsa, ilişkili olduğu vücut bölgesi de zayıflamıştır.

Buna ilave olarak, o çakra tarafından temsil edilen değerler ve bilinç bizi etkiliyorlarsa bile o kadar güçlü olmazlar. İlgili organlar ve salgı bezleri yavaş yavaş körelir ve sonuç olarak bir çeşit hastalık belirtileri ortaya koyarlar. Bizim çakra tarafından temsil edilen yaşamın parçasını anlamaktaki eksikliğimiz kaçınılmaz olarak bizi çatışma ve krize sürükler.

Bir kişinin sorunlarını ve yedi çakranın düzenlenebileceği bölgeleri anlayarak, iyileştirici dokunuş uygulayıcısı belli fiziksel ve fizyolojik sorunların neden ortaya çıktığını anlayabilir. Uygulayıcı aynı zamanda müşterinin yedi çakranın hangisini bilincine yerleştirmeye çalıştığını ve çalışmasını nerede yoğunlaştırması gerektiğini de bilecektir.

Bir iyileştirici dokunuş uygulayıcısı olarak fiziksel sağlık üzerinde çalışmaktan çok daha faziasını yapıyorsunuz. Vücut, akıl ve ruh ile çalışıyorsunuz ve bunu yaparken hastalığa sebep olan temel nedenleri iyileştiriyorsunuz.
Şimdi hayatımızdaki ve iyileştirici dokunuştaki önemlerini daha iyi anlamak için yedi çakranın ayrı ayrı ve topluca incelenmesine geçelim.

Bir önceki yazımız olan DİŞİ KEÇİ’NİN KALBİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment