Her Telden

Kolay Zayıflama Yolları

Craig ile benim arkadaş olmamamızın sebebinin Felicia Motealegre’nin tarifinin hatası olduğunu zannetmiyorum. Ancak iki defa yemek için buluşmamızdan sonra, birlikte hiçbir geleceğimiz olamayacağı hakkında şüphem kalmamıştı. Beni yanlış anlamayın, Craig iyi bir insandı ama çok sessizdi. Tanıştıktan sonra, tariflerini pişirirken bile artık hayali sohbetler yapamamaya başlamıştım.

O aralar, Lee Bailey adında bir adamla tanışmıştım. Herhalde şunu söylemem gerek ki, Crig Claiborne bölümünde yanan korlar kaldıysa, Lee’yi tanıdığım anda hepsi sönmüştü. Lee Bailey arkadaşım Liz Smith’in bir arkadaşıydı. Liz bütün arkadaşlarının birbirleriyle arkadaş olmaları gerektiğini düşünen bir tipti. Onun için bir gece beni Lee’nin evine akşam yemeğine davet etmişti. Lee Doğu Kırkıncı Sokak’ta, giriş katının altında oturuyordu. Bu ev hakkında hatırladığım en kesin şey duvarlardaki, belki de Azuma’dan gelmiş, sazdan kaplamalardı. Burası belki de hayatımda gördüğüm en fevkalade yerdi. Her şey çok basitti, gözü yormuyordu ve rahattı, ama hiçbir şey pahalı değildi. Bahse değer hiçbir sanat eseri ve renk yoktu. Her şey bejdi. Lee’nin bir keresinde dediği gibi, “Renge dikkat etmek gerek.”

Sonra yemek ikramı başlamıştı. Domuz pirzolaları, mısır dövmesi, pazı ve küçük bir tabak fırında pişmiş yaban elması. Çok lezzetliydi. Hem de basit, sade, dürüst ve aynı zamanda da eğlenceliydi. Hele yaban elmaları. Tapılacak gibiydiler. Tüm gece inciticiydi. O güne kadar almış olduğum ve pişirdiğim her şeyle ilnas olan bir sosa batırılıyor ve üzerine 30 santilitre lik limon suyıı özünün tamamı serpiliyordu.

logo (1)

ARKADAŞ BAKIN PROGRAMI

Arkadaşlık, gizli kurallar ve varsayımlar üzerine dayalı alanlardan bir tanesidir. Yalnızca bu temeller sarsıldığında bazı arkadaşlıkların taşlı zeminini fark edebiliriz. Yeni bir arkadaş edinirken kendinize şu soruları sorun:

• Bu insanla ne kadar zamanınızı bir arada geçireceksiniz?
• İkinizden birisi aranızdaki ilişkide yönlendirici rolü oynayacak mı?
• Destekleyici bir rol üstlenmekten memnun musunuz?
• llişkinnizin tarihinde neler var?
• Geçmişte yaşadığınız kırgınlıklar birbirinize sevgi göstermenizi ya da karşınızdaki insandan gelen sevgiyi kabul etmenizi engelliyor mu?
• Bu durumu değiştirmeye istekli misiniz?

Bağlılık, mutluluğun anahtarıdır ama çoğumuz arkadaşlarımızla güçlü bağlar kuramayız çünkü bunların “doğal” olarak oluşmasını bekleriz. Bir şekilde bu bağlar oluşmadığında yapacak bir şey olmadığını düşünür ve kendimiz için üzülürüz. Bu çok saçmadır çünkü güçlü arkadaşlık bağlarının oluşması için yapabileceğiniz bir çok şey vardır.
Mutlu olmanın sizi daha iyi bir arkadaş yapacağını unutmayın. Araştırmalar, mutlu insanların, kendileri ile diğer insanlar arasındaki benzerlikleri görme eğilimindeyken, mutsuz insanların kendileri ile başkaları arasındaki farklılıkları görme eğiliminde olduklarını söyle mektedir.

“Karımla birlikte eski bir arkadaşımızı ziyaret ettik. Birlikte geçirdiğimiz zaman sevgi doluydu ve kendimi sahip olduğum bu arkadaşlık için çok minnettar hissediyorum.”

logo (1)

Arkadaşlıklarınızın üzerinde çalışıyor musunuz?

Slough projesinde Brett Kahr, altı gönüllüyü Thames nehrinde bir tekne gezisine çıkararak bu insanların ne tür bir arkadaşlık grubuna sahip olduklarını inceledi. Brett, “Az sayıda da olsa bazı insanların iyi kurulmuş arkadaşlık gruplarına sahip olmadıklarını gördüğümde çok şaşırdım,” diyor. “Bir adam, arkadaşıyla altı ayda bir görüştüğünü söyledi. Ona, en iyi arkadaşlarımla yılın 365 günü konuştuğumu söylediğimde şaşırıp kaldı.

“Çoğu batılının bir tür psikolojik iştahsızlık yaşadıkları son derece ortadadır. Tıpkı iştahsız insanların yemekten uzaklaşmaları gibi batılı inşalar da arkadaşlığın besleyiciliğinden uzaklaşmaktadırlar, ilk olarak, çoğumuz arkadaşlık kurmak konusunda çok kötüyüz ve arkadaşlık kurduğumuzda da bunu sürdürmekte başarılı olamıyoruz. Bu gruba, ‘Arkadaşlarınızla düzenli olarak ilişkiye geçmemenizin nedeni nedir?’ diye sorduğumuzda aldığım yanıt karşısında özellikle afalladım: ‘Şey, insanları rahatsız etmek istemiyoruz.’ Bu insanlar, ilişki kurma fikrini adeta bir yükmüş gibi algılıyorlardı. Çoğumuz, gizliden gizliye sıkıcı, zor ve dayanılmaz olduğumuz ile ilgili bir korku besliyoruz.”

“Bir arkadaş olmadan yaşamak, yalnız ölmek gibi bir şeydir.”

logo (1)

Mutluluk uzmanı Richard Stevens

Dale Carnegie, Amerikalı kişisel gelişim yazarı

BBC mutluluk uzmanı Richard Stevens, İngiliz kültüründe insanların birbirleriyle yeterince fizikse! temasta bulunmadıklarına inanmaktadır. “Dokunma, sevginin temel dilidir,” demektedir. “Kendini gergin ve endişeli hisseden bir çocuk, annesinin ya da babasının kucağında sıkı sıkı tutulduğunda sakinleşmekte ve kendini iyi hissetmektedir. Pek çok yetişkinin de kucaklanmaya ve sevilmeye ihtiyacı vardır.” Deneysel çalışmalar, bir insanın koluna hafifçe dokunmanın bile, o insanın olumlu bir tepki vermesi için yeterli olabildiğini göstermektedir.

Stevens aynı zamanda, Kanadalı psikolog Sidney Jourard tarafından yapılan ve eşlerin bir saat içinde birbirlerine ne kadar dokundukları ile ilgili kültürler arası araştırmasından da alıntı yapmaktadır. Puerto Ri co kafelerindeki çiftler bir saat içinde birbirlerine 120 kez dokunmaktadırlar; onları Paris’teki insanlar birbirlerine 110 kez dokunarak izle mektedirler; ancak Florida’da insanlar birbirlerine 2 kez dokunurken, Londra’daki insanlar hiç dokunmamaktadırlar.

Stevens, insanları birbirlerine dokunmak ve fiziksel temasta bulunmak için cesaretlendirmek üzere Slough sokaklarına iki masöz getirdi. Tabii ki hem gelip geçenlerin hem de gönüllülerin, başlarına ve ellerine yapılan masaja kısa sürede alışmalarına hiç şaşırmadı. Stevens, “Ingilizler birbirlerine dokunma konusunda biraz tutucu olabilirler ama insanların çoğu bir fırsat tanındığından bundan çok hoşlanmaktadırlar demektedir.
2005 yılında, Avusturalya’da Adelaide Üniversitesinde yapılan bir araştırma, arkadaşlarla olan bağdan ziyade arkadaşlarla olan bağın korunmasının yaşamı uzatmak için anahtar etkenlerden bir tanesi olduğunu ortaya koymaktadır.

Araştırmacılar 70 yaş üzerindeki 1500 kişinin on yıllık bir dönem içinde çocukları, akrabaları ve arkadaşları ile olan ilişkilerini incelemişlerdir. Bu araştırmanın sonucunda, çocukları ve akrabaları ile olan ilişkilerinin insanların yaşam sürelerini uzatmadığı ama arkadaşları ve güvendikleri insanlar ile olan ilişkilerinin yaşam sürelerini belirgin bir şekilde uzattığı anlaşılmıştır. Uzmanlar, bu bulguların, ileri yaşlarda yaşama karşı yeni bir yaklaşım geliştirebileceğini, arkadaşlar ve aynı ilgi alanlarını paylaşan insanlarla bir arada bulunmanın önemini vurgulayacağını düşünmektedirler.

logo (1)

Evrimsel Tarihimiz

65 yaş üzerinde 2800 kadın ve erkek üzerinde yapılan bir diğer araştırma ise daha fazla sayıda arkadaşı olan insanların daha ender olarak sağlık sorunları yaşadığını ve iyileşme sürelerinin daha kısa olduğunu göstermektedir. Buna ek olarak Yale Üniversitesi tarafından 10,000 yetişkin üzerinde yapılan bir araştırma, yalnız insanların çeşitli nedenlerle, ölüm oranlarının yalnız olmayan insanlara oranla iki kat fazla olduğunu ortaya koymaktadır.

Evrimsel tarihimiz, (doğal seçilimin bir sonucu olarak), tanıdığımız ve yakın ilişki kurduğumuz az sayıda bireyden oluşan görece küçük sosyal topluluklarda yaşamak üzere ”tasarlandığımızı” göstermektedir. Atalarımızın hayatta kalmasını ve üremesini sağlayan romantik ilişkiler, ana baba çocuk sevgisi, yakın arkadaşlık gibi şeyler, bizi de mutlu etmektedirler. Herhangi bir başarılı ilişkide en önemli şey, zaman içinde kazanılan bilginin derinliğidir.

“Hemen herkes, diğer insanlarla birlikteyken kendini daha iyi hisseder. Çoğumuzun bir an önce evimize ulaşıp, yapacak bir şey olmadan tek başına kalmayı dört gözle bekliyor olmamız gerçek bir çelişkidir ama aslına bakarsanız bu, en kötü durum senaryosudur. Eğer yapacak bir şey olmadan tek başınıza kalırsanız, deneyimlerinizin niteliği gerçekten de dibe vurmakta dır.”

logo (1)

KENDİNİZE İYİ BAKMAK

indir

Zorlu ve stresli zamanlarda, hepimiz, mutluluğumuzu ve sağlığımızı yeniden kazanmamızı sağlayacak stratejilere ihtiyaç duyarız; bu nedenle bu tür zamanlarda kendinize destek olacağını düşündüğünüz şeylerin bir listesini yapın. İşte size bu konuda bir kaç düşünce:

• Yarım saat boyunca dinlenin/uyuyun/bir şey yapmayın ya da rahatlatıcı ve keyifli bir aromatik banyo yapın.
• Tercihen bir parkta yürüyüşe çıkın ya da bahçe ile uğraşın.
• Müzik dinleyin ya da komik bir film izleyin.
• Saçlarınızı kestirin, masaj yaptırın, cilt bakımına gidin ya da bir şifa seansına katılın.
• Hediyelik eşya dükkanlarını dolaşın ve kendiniz için bir şey satın alın.
• Spor salonuna gidin, yüzün ya da saunaya girin, balık tutmaya ya da tenis oynamaya gidin.
• Neler hissettiğinizi yazın. Bir mektup ya da bir şiir yazın. İlham verici bir kitap okuyun.
• Bu listeyi geliştirmek için hayal gücünüzü kullanın; bunu ya parken kişisel zevklerinizi ve şartlarınızı hesaba katın. Diğer insanlara bu tür durumlarda neler yaptıklarını sorun. Her hafta bu uğraşlardan biri iki tanesini mutlaka yapın. Yaşadığınız deneyime odaklanın ve tam olarak tadını çıkarın.

Kendiniz ile ilgilenmenizi sağlayacak bir kaç şey yazın. Bu listeyi sık sık kullanın.
Şunlan yapacağım:

BBC mutluluk uzmanı Richard Stevens, “Başkalarına yardımcı olmak kendimize yardımcı olmanın iyi bir yoludur,” demektedir. “Araştırmalar, mutlu insanların başkalarına daha fazla yardımcı olduklarını göstermektedir. Aynı zamanda eğer başka insanlara karşı nazikseniz bu durum ruh halinizi iyi anlamda yükseltmektedir. Bu nedenle alış veriş çantalarını yere düşüren yabancılara yardımcı olun, yavaşlayın ve diğer arabaya yol verin ya da birisi için kapıyı açın. Nezaket, mutluluğunuzu gerçekten de zirveye çıkarmaktadır.”

Slough gönüllülerinden bazıları gerçekten de nazik olmak için özel bir çaba harcadılar ve bunun sonucunda inanılmaz şeyler elde ettiler. Bir tanesi, yalnızca iş arkadaşlarından bir tanesine iltifatta bulunduğunu söyledi: “Bir anda yüzünün aydınladığını gördüm. İnanılmaz bir şeydi ve bundan büyük bir keyif aldım.”

Minnet Partisi

indir

Richard Stevens, başka insanlara karşı hissettiğimiz taktir duygusunu yeterince ifade etmediğimize inanmaktadır. “Bir insan size iyi bir şey yaptığında ya da gerçekten de yaptıkları bir şeyleri beğendiğinizde, onlara mutlaka bunu ne kadar taktir ettiğinizi söyleyin. Bunlar, örneğin sizin için otobüsü durduran bir otobüs şoförü için duyduğunuz küçük bir minnet ya da yaşamınıza özel bir katkısı olan bir insana duyduğunuz büyük bir minnet olabilir. Bunlar yalnızca karşınızdaki insanların kendilerini iyi hissetmelerini sağlamayacak aynı zamanda kesinlikle sizi de mutlu edecektir.

Selgiman tarafından geliştirilen bir tekniği kullanan Stevens, pek çok Slough gönüllüsünün katıldığı bir “Minnet Partisi” düzenledi. Gönüllülerden her biri, şu ya da bu nedenle, kendileri için gerçekten de önemli olan birisini seçtiler. İki kadın annelerini seçerken, iki tanesi en yakın arkadaşları, iki tanesi ise eşlerini seçtiler. Her bir gönüllüden bu insanlara duydukları minneti yazmaları ve bunları güzel bir şekilde çerçeveletmeleri ya da başka bir şekilde sunmaları istendi. Gönüllüler, partinin ne için olduğunu söylemeden seçtikleri insanları davet ettiler ve herkesin önünde yazdıkları minnet mektuplarını okudular. İnanılmaz derecede duygusal bir parti oldu. Hem katılımcılar hem de gönüllüler defalarca mutluluk göz yaşlarına boğuldular.

Stevens bu konuda şunları söylemektedir: ” Toplumumuzda, duyduğumuz minneti ifade etmek için uygun bir yönteme ve alışkanlığa sahip değiliz; işte bu nedenle bu tür bir organizasyon düzenlemek çok önemliydi. Bunun, insanları kesinlikle mutlu edeceğini biliyorduk. Ve gönüllülerle yaşadığımız deneyimlere bakıldığında bu mutluluğun ve ışıltının oldukça uzun bir süre devam ettiğini söyleyebiliriz.”

“Kalbinizde sevgi ile yaşayın ve daima sahip olduğunuz iyi şeylerin kıymetini bilin.”

“En berbat yalnızlık, içten bir dostun olmamasıdır.” Sir Francis Bacon (1561—1626) Ingiliz avukat ve düşünür

Okul hayatında mutluluğu yakalamak

logo (1)

Richard Stevens, Slough projesinde kullanılmak üzere, gönüllülerin kendi boş zamanlarında kullanacakları mutluluk araçları ve egzersizleri geliştirmek için Jane Henry, Linda Corlett ve Nevia Mullan ile birlikte çalışmıştır. Bu egzersizler arasında, gönüllülerin kendi yaşamlarında daha fazla akış deneyimlemelerine yardımcı olacak egzersizler de bulunmaktadır.

KENDİ AKIŞINIZI BULMAK
Akış ya da içsel neşe, kendinizi heyecanlı, canlı, hevesli ve mutlu hissettiğiniz herhangi bir uğraş tarafından yaratılabilir. Herkes akışı farklı bir şekilde bulur; bazen futbol oynayarak, spor salonuna giderek, şarkı söyleyerek, çocuklarla oynayarak, bir partiye katılarak ya da iyi bir film izleyerek.

Önümüzdeki bir kaç hafta boyunca yaşamınızda daha fazla akış hissetmek için neler yapacaksınız? Yapmaktan hoşlandığınız şeyleri düşünmek için biraz zaman harcayın ve aşağıya düşüncelerinizden bazılarını yazın. Önümüzdeki haftalarda bu notları yeniden okuyup kendinize bu şeylerden daha fazlasını yapmayı anımsatabilirsiniz.

Şunlan yapacağım:
“Her gün, gittikçe daha ilginçleşmeye başladı. Şarkı söylemekten o kadar büyük bir zevk almaya başladım ki, kafamın içindeki şarkı söyleyen sesi durduramıyorum. İnanılmaz bir mutluluk ve coşku hissediyorum.”

Aile hayatında mutluluğu yakalamak

logo (1)

OLUMLU DENEYİMİN GÜCÜ

Yıllar boyunca, farklı kültürler, meslekler, dinler, sosyal konumlar ve ekonomik gruplar üzerinde mutluluk üzerine yapılan incelemeler sistematik bir şekilde derlenmiştir. Bu araştırmalarda pek çok farklı yöntem kullanılmıştır ve bunlardan bir tanesi de “günü yeniden yapılandırmak” olarak adlandırılmaktadır. Bu çalışmada, günlük tutarak bir gün önce olan her şeyi en ince ayrıntılarına kadar belli bir yöntemle yazar ve her olayda hissettiğiniz duyguları not edersiniz.

Bu yöntem 900 Teksaslı kadın üzerinde kullanılmış ve inanılmaz sonuçlar elde edilmiştir. Araştırma sonucuna göre, bu insanları en fazla mutlu eden beş uğraş sırasıyla şunlardır: seks, sosyalleşme, keyif yapma, dua etme ya da meditasyon ve yemek yemedir. Bunları egzersiz ve televizyon seyretmek izlemektedir. Fakat listenin en altlarında, yemek yapmak ve ev işleriyle ilgilenmek anlamına gelen “çocuklarımla ilgilenmek” bulunmaktadır!

Diğer yanda, yapılan ulusal araştırmalarda insanlar genellikle çocuklarının en büyük zevk kaynakları olduğunu söylemektedirler.

2004 Aralık ayında, Time dergisi tarafından okuyucuların %35’i arasında yapılan bir anket, insanların çocuklarını ve torunlarını listenin en başına yerleştirdiğini göstermektedir. Bu durumda, insanların olumlu uğraşlar ve deneyimler konusundaki bu inişli çıkışlı ifadelerini nasıl değerlendireceğiz?

Princeton Üniversitesinden Psikolog Daniel Kahneman, bunun, “deneyimleyen” ben ile “anımsayan” ben arasındaki eşitsizlikten kaynaklandığına inanmaktadır. Araştırmalarında, bir deneyimi nasıl hatırladığımız, o deneyim sırasındaki duygusal iniş çıkışlar ve deneyimin nasıl sonlandığı ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle, örneğin eğer İtalya tatilinizin ilk gününde, yoğun trafikte yolunuzu bulmaya çalışırken bir şöför size rahatsız edici bir şekilde korna çalarsa, bu durum sizi olumsuz bir ruh durumuna sokup, bu deneyim araba yolculuğunuz ile ilgili olarak zihninize kazınabilir. Ancak, tatilinizin sonunda, kendinizi dinlenmiş hissettiğinizde ve tatilinizin keyifli yemeklerini ve ilginç seyehatlerinizi anımsarken aynı deneyim daha az olumsuz etkiye sahip olabilir.

İngilizler, fiziksel yakınlaşma konusunda son derece katı insanlar olduklarından, Richard Stevens, utangaçlıktan kurtulmaları ve akışı bulmaları için insanlara dans etmelerini önermiştir. “Dans, bizi mutlu edecek anahtar etkenlerden bir tanesidir,” demektedir. “Bedenimizi ve müziğe verdiğimiz duygusal tepkiyi içermekte ve bizi diğer insanlara bağlamaktadır. Slough gönüllüleri için kullanılan mutluluğu artırıcı stratejilerden bir tanesi de, Güney Amerikalı psikolog Rolando Toro tarafından başka insanlarla ilişkiye geçme duygusunu ve yeteneğini artırmak için geliştirilmiş bir sistem olan biodanza çalışması yap mak amacıyla, İngiliz Biodanza Okulu yönetici Patricia Martello’nun kullanılması olmuştur.

Biodanza’yı deneyen gönüllülerden bir tanesi yaşadığı deneyimi şöyle anlatmaktadır: “Müzik başlağında bedenim müziğe tepki verdi. Enerji seviyem artmaya ve ayaklarım hareket etmeye başladı. Öğrenilecek teknikler, adımlar, doğru ve yanlışlar olmadan, çekingenliğimi bir kenara bırakıp, bedenimin ritme uymasına izin vererek kendimi hareket aracılığıyla ifade etmekten büyük bir keyif aldım. Çalışmadan ayrıldığımda kendimi son derece enerjik hissediyordum ve bu duygu tüm hafta boyunca sürdü.”

Doğuştan sahip olduğumuz güçlü yanlarımız

indir (2)

Doğuştan sahip olduğumuz güçlü yanlarımızı nasıl belikleyeceğiz? Gerçek Mutluluk (www.authentichappiness.org) adlı eserinde Seligman, doğuştan sahip olduğumuz 24 güçlü yanımızı sıralamakta (bu özelliklerin seçilmesinin nedeni hemen hemen her kültürde aynı olmalarıdır) ve bunların içinden en güçlü beş tanesini belirlemenizi sağlayacak bir test yapmaktadır. Bu güçlü özelliklerin, eleştirici düşünce, sosyal zeka, azim, liderlik, sağduyu ve öğrenme sevgisi gibi “ölçülebilir ve elde edilebilir” şeyler olduğunu ısrarla belirtmektedir. Örneğin, eğer en güçlü özelliğinizin öğrenme sevgisi olduğunu düşünüyorsanız kendinize bu özelliğinizin size şunları kazandırıp kazandırmadığını sorabilirsiniz:

• Bir gerçeklik duygusu (“işte bu, gerçek ben”).
• Bu özelliği kullanırken hissedilen bir zevk duygusu.
• Güçlü yanımızı ilk olarak denediğimizde fark ettiğimiz hızlı bir
öğrenme eğrisi.
• Bu özelliği kullanmanı yeni yollarını bulmak için duyulan heves.
• Bu özelliği kullanırken hissedilen bir kaçınılmazlık duygusu
(“becerebilirsen beni durdurmayı dene”).
• Tükenme yerine canlanma.
• Neşe, zevk, keyif, hatta esrime duyma.

Olumlu psikoloji, bir kez güçlü yanlarımızı belirlemeyi başardık mı, onları yaşamımızda gittikçe daha* fazla kullanmanın bizi daha mutlu ve daha tatmin olmuş bir hale getireceğini söylemektedir. Güçlü yanlarımızı büyük bir cesaret ve hevesle kullandıkça, yaptığımız şey ister çalışmak, ister müzik isterse spor olsun kendimizi tümüyle yaptığımız şey içinde yitirmeye başlarız; olumlu psikoloji bunu “akış” olarak adlandırmaktadır.

Olumlu psikoloji

indir

Olumlu psikoloji uygulayan psikologlar, zihinsel sağlığın bir tür adele geliştirme yöntemine benzemesi ya da zihin ve ruh için bir tür atletizm programı olması gerektiğine inanmaktadırlar. İşin sırrı, bizi mutlu eden şeyin tam olarak ne olduğunu keşfetmek ve bunun yaşamımız içindeki yerini güçlendirmektir. Bunu başarmak çok kolay diyebilirsiniz: bana biraz daha fazla para, seks ve şöhret ver, yeter! Ancak bu, gerçekten de işe yaramamaktadır.
açıklandığı gibi, temel ihtiyaçlarımız bir kez karşılandığında, fazladan para ya da sosyal konum mutluluk seviyemizde herhangi bir değişikliğe neden olmamaktadır.

Aynı şekilde gençlik, eğitim ya da daha yüksek bir IQ da işe yaramamaktadır. Pek çok insanın mutluluk yörüngesinin izlerini takip ederseniz, bu yörüngenin zaman içinde bir U şekli çizdiğini görürsünüz. İnsanlar, genel olarak en yüksek tatmin düzeyine yirmili yaşlarının ulaşmaktadırlar. Ardından bu seviye orta yaşlarında düşmeye başlamakta ve yaklaşık 42 yaş (arında en alt seviyeye inmektedir. Ardından çoğumuzun mutluluk seviyesi yaşlandıkça yavaş yavaş atmakta, 60 yaşlarında en yüksek mutluluk seviyesine ulaşmaktadır; elbette sağlıklı kalındığı sürece.

Mutluluk her ne kadar büyük oranda genetik mirasa bağlı olsa da hiçbirimiz evrimin birer kölesi değiliz. Olumlu psikoloji ya da diğer adıyla “mutluluk bilimi”, mutluluğun, nezaket, eşsizlik, mizah, iyimserlik ve cömertlik gibi zaten sahip olduğumuz pek çok gücümüzü ve özelliğimizi tanıyıp bunları geliştirerek ulaşabileceğimiz bir zihinsel durum olduğunu söylemektedir.

“Değişimi gerçekleştirmek için düşünme biçiminizi değiştirmelisiniz. Bu gerçeği fark ettiğim andan itibaren bunu başarmaya çalışıyorum. Dünyadaki yerimi ve durumumu farklı gözlerle görüyorum. Umarım ki düşünce biçimimi değiştirmek için giriştiğim bu çabamı sürdürürüm çünkü bunun çok faydasını gördüm ve kendimi gerçekten de mutlu hissediyorum. Adeta daha canlıyım ve bir şekilde yükseldim.”

Slough gönüllüsü
Olumlu psikoloji bizi, kötü yanlarımız üzerine odaklanıp zayıflıklarımızı düzeltmeye çalışmak yerine, doğuştan varolan olumlu özelliklerimizi ve güçlü yanlarımızı geliştirmek üzerine odaklanmaya cesaretlendirir. Kendinize şunu sorun: zaman benim için ne zaman durur? Tam olarak ne zaman, gerçekten yapmaktan hoşlandığım şeyi yapacak ve bunun asla bitmemesini isteyeceğim? Yaşamımızdaki mutluluğun kaynağını belirleyerek ve onu geliştirmek için bilinçli bir çaba sarf ederek çoğumuzun ortalama tatmin seviyemizi yukarılara çekmemiz mümkündür.