İlluminati

Hz. Isa Tekrar Yeryüzüne Ne Zaman Gelecek?

Kilisenin Sakladığı En Büyük Gerçek: Hz. Isa Tekrar Yeryüzüne Ne Zaman Gelecek?

Gelelim Hz. İsanın ikind defa gelişiyle İlgili Incillerde belir-tilmlş belli bir zaman olup olmadığına. Incillerde Hz.. Isanın tekrar yeryüzüne gelişiyle ilgili 20 civarında İfade vardır. Bu güne kadar bu geliş gerçekleşmediğine göre, acaba verilen geliş tarihinin zamanı daha gelmedi mİ yoksa bu zaman çoktan gelip geçti mi? Tabi gelişle İlgili verilen bir raman varsa ve bu zaman da gelip geçtiği halde, hala gel-mediyse ortada Önemli bir sorun var demektir. Eğer böyle ise, tiz. Isanın ikind geliş haberlerinin aslı olmadığını ortaya çıkar. Şimdi İndilerde bu konuyu araştıralım. Hz. İsanın tekrar yeryüzüne dönüşü hakkında, bizzat kendi ağzından çıkan bir zaman var mı görelim:

“30- “O zaman Insanoğlunun belirtisi gökle görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlunun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. 31-Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler Oııuıı seçtiklerini göğiİn bir mamdan öbür ucuna dek. dünyanın dört bucağından toplayıcaklar.

32-“İncir ağacından den alm! Dallan filizlenip yapraklan Sürünce, yaz mevsiminin yakm olduğunu anlarsınız.

33-Aynı tekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki. İnsanoğlu yakmdır. kapıdadır.

34-Sıze doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak.

35-Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.- (Matta-24)

Morkos (1330) ve Lukada da (21:32) ayni şeyleri söylemektedir. Yani bu geliş, o anda Hz. İsayla beraber yaşayan bazı kimseler, daha dünyadan ayrılmadan gerçekleşecek. Aynca Markas İndlindc kendim tutuklayan baş kâhinleri ayı olayla uyarmaktadır

Bu durumda Hz. Isanın kendi ağandan tekrar gelip zm-mm cok net öğreniyoruz. Bu ge&ş mam_o anda çewe-rinde yaşayanlara. daha dünyadan ayrılmadan, çokyak bu donemde olacağını açıkça bödinnektedir. Pavlusta Mektubunda bu konuya y verip, o anda yaşayanların bunu açıkça göreceğini yazmaktadır:

-16-Rjtblnn kendiû. bir emir (ağnsıyia, tmşmeteğİKsa-lameliyle. Tmn’mm borazanıyla gAten inecek. Om MrtWı > mİ oiulcr dıniect.

17-Sonra btz yaşamakla olanlar, itiyatta olanlar, onlarla birlikte Ilabbi havada karşılam üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. B&ylece omuza dek Rab7e birlikle olacağa•

18-lfte birbirinizi bu tözlerle teselli edin. (1. Selaniklileri)

Bu gvlly zamanı o kadar not anlaşılmış kİ beklenen ziyaretçi gecikince, olay orgulanmaya başlandı. Pavlus 1. Selaniklilere mektubunda yazdıkları gelişi sorgulayanları, 2 mektubunda, Daniel Kitabındaki kehanetlere atıf yaparak, ortalığı yatıştırmaya çalıştığı gözlenmekte:

“1-2-Rabbimiz ha Mesihin gelişine ve Onunla birlikte olmak üzere toplanmamıza gelince: Kardeşler, s ize rica ediyoruz, Rabbin gününün geldiğini ileri süren herhangi bir ruh, bir söz ya da bizden gelmiş gibi gösterilen bir mektup hemen aklınızı karıştırmasın, sizi telaşlandırmasın.

3-HİÇ kimse hiçbir şdOUe sizi aMef rııı. Çünkü imandan dimuf mahvolacak dan e yasa tanımaz adam ortaya tıkmadıkça o gün gelmeyecektir.

4-Bu adam, tanrı tllyr anılan ya da tapılan her şeye karşı gelerek kendim hepimden yüce götterecek. hatta kendisini Tann ilan ederek Tannnın Tapınagında oturacaktır

5-Daha ymınısdaykn banlan sise söylediğimi hatırlamıyor musunuz?“ (lSelanlkliler-2)

Pavlus durumu yatıştırmak için geliş manı İçin ilk söylediği sözlerini görmezden gelir ve günümüzde olduğu gibi olaylara yönelir. Bu işe Hz. İsanın Önemli Havari!, Pct-rua’ta mektubunun sonundaki ilave İle karıştırılmakladır. Bu durumun vahametinden kurtulmak için gUnlerin uzunluğunun değiştirildiğini görmekteyiz:

£-4öncelikle şunu bilmelisiniz: Dünyanın $on günlerinde kendi tutkulanntn ardından giden alaycı kişiler türeyecek. Bunlar, Rabbin gelişiyle ilgili vaat ne oldu? Atalanmuın Ölümünden beri her şey yaratılışın başlangıcında olduğu gibi duruyor diyerek alay edecekler.

5Np Mr Aı, föUerin fak önceden Tannnm sözüyle Mf olduğunu, yerin sudan ve m aracıbğryla şekiBendiğmi hle 9 bile unutuyorlar

&O zamank dunyt yine fuyla, tufanla mahvolmuştu

7-Şimdtki yer ve gMeru ateşe verilmek üzere aynı ofisle saUâmyoe. tommtann yargılarım mahvolacağı güm dek korunuyorlar.

S-Sevgih kardeştenim, şunu unutmayın fa, Rmbbm gözünde bir gün hm yıl. tın yıl bir gün gibidir. (2.Pctru-3)

Buradan da geliş için Önceden bir zaman verildiği anlaşıl-maktadır.

Hatta bir zaman beiirtilrroş ki. bu zaman diümi Tamran ya-nmda farklı olduğu yorumuyla geçiştirilmeye çalışılıyor. HAlbuki gerçek böyle değildir. Hz. İsa kendi ağzıyla tekrar gelişinin yakınlığını, kendi zamanında yaşayanların, bir çoğunun ölmeden Oncc olacağını açıkça vurgular

26 İntan bütün kendirine mr mı utar? boan kendi canma

27-lnsanoğlu. Babam’mm görkem im+mdeUerrje gelecek w herkese. yaptığının karalığını verecektir.

2S-Size doğrusunu Myqin bunda bulunanlar arasm-da. Insanoğlunun kendi egemenliği içinde gelişim görmedim AM taşımayacak elanlar var (Matta-16)

‘23-Bir kmtte tize zulmettikleri zaman ötekine kaçın. Size doğrusunu söyleyeyim. İnsanoğlu gelinceye dik İsrailin bütün kentlerini ddafnuf olmayacaktınız. (Matta-10) Her ey çok cık ve tevile gerek kalmayacak kadar anlaşılır olduğu ortada. Yuhanna Indlinde ur bu gelişin tarihini kestirmek çok kolay. Herhalde bu tarih en uzak ihtimalle MS.100-120 civarlarında olması gerekir. Çunku Yuhanna nm ölüm tarihi en geç bu yıllar arasındadır

“20-Petms adatma dondu, İsanın sevdiği öğrencinin kendilerini ûMgnu (Mü. Bu âğımci akşam yemeğinde Isanın gdğtüme yaslanan ve. “Ya Rat. tama kim ihanet mkakf diye tora öğremadir.

21-Petrut onu görünce Itaya. ~Ya Rab. ye bu ne olacak?’ diye sordu.

22-lsa. Bern gelinceye dik onun yalamamı ithyermm, bundan sana ne?~ dok. Sem ardımdan gel!’

23-Bu yüzden kardeşler aramda o öğrencinin ölmeyeceğime dair bir töylmh çıktı. Ama İsa Petnısa, Örtmeyecek dememişti. Sadece. Ben gelinceye dek omum yaşamasını istiyorsam. bundan sana mel demişti.’ (YtdtamuL-21)

Şimdi haklı olarak. Hz. ba nın kendi ağzından tekrar yeryfl-zOne. o anda çevresinde yaşayanların dünyadan ayrılmadan gerçekleşeceği bildiren bu kadar ifade varken, kilise bunlan nasıl İzah eder diye düşünmektesiniz. Kilise bunlan nasıl mı izah etmekte? Bu açıklamaları gömerden gelerek. Bunlan

görmezden gelen kilie, bakın durumu kurtarmak için, hangi ifadeyi görüyor

29-Aynı şekilde, bu olayların gerçeklettiğini gördüğü-ntizde bilin ki İnsanoğlu yatandır, kapıdadır.

30-Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak.

31-Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır

32 -~O günü ve o saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bitir; Bahadan başka kimse bilmez.

33 Dikkat edin, uyanık kalın, dua edin. Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilemezsiniz(Markos.-l3)

Bu da Incilde olan bir ifade. Böylece, Hz. İsanın kendi ağzından söylediği bir sürü ifadeyle çelişen bu açıklamayı dikkate alarak, bu gelişi hala beklemekteler. Durumu kurtarmak için başka çıkar yolları da yok. Oç Incilde de Hz. İsanm ne zaman geleceği hakkında, kendi ağzıyla söylediği ve hala gerçekleşmediği düşünülen, son bir ifade daha var Bir de buna bakalım. Şimdi Hz İsanm tekrar yeryüzüne gelişini bizzat kendisi anlatan son ifadeye bakalım:

“24-25-Ama o günlerde, o sıkıntıdan sonra, Cüruf kararacak, Ay ışık vermez olacak. Yıldızlar gökten düşecek. Göksel güçler sarsılacak

26-~0 zaman Insanoğlu’nun bulutlar içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler,

27-lnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek, seçtiklerini yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak. 1 (Markos-13)

Buradaki ifadelere göre kimse, Hz İsanm gelişini göreceğiz diye umutlanmasın. Çünkü bu gelişi insanoğlunun görmesi-ne imkan yok.

Güneş karardığında, yıldızlar gökten düşmeye başladığında, bilmem yer yüzünde yaşayan bir canlı kalır mı? Burada ta-

raılanan tam bir kıyamet günü tasviri Bilmem o günlerde yeryüzünde kıyamet m vatı yaparak bir yer ve (man toplu-,uğu kalır mı? Kalsa bile, herkes can derdine düşüp kıyamet sava}™ düşünen olur mu? Şimdi bizim İnaldc gördüğümüz bu gerçekler karşısında, Hıristiyan DOnya acaba ne di-yor diye sorulabilir. İşte işin en garip yönU burası. Hıristiyan Dünya bu konuda ciddi tek bir şey söylemiyor. Çünkü bunlan görmezden geliyor. Dilimize çevrilmiş en ciddi Hıristiyan ilahiyatı kitabının 455-466 sayfalan ananda bu konu genişçe incelenmiş. Ama bu gelişin henüz, daha Hz. İsanm zamanındaki neni ortadan kalkmadan gctçcfclcşcccgmi anlatan İncil satırlarından, tek bir satır bile bahsedllmomektedir.

Halta diğer belirtilerin, hepsinin gerçekleşmiş olduğunu bildikleri ve akla atkın buldukları İtiraf etmektedirler. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu şunu İspat etmektedir; Her şey gün gibi ortada iken, bir de bu gelişin daha o nesil dünyadan aynlmadan olacağını kabul ederlerse, İncilde yazılanların boş çıkacağı ortada. Bu yüzden bütün bu gerçekler görmezden gelinmekte Aslında bu kehanetler konusunda Hıristiyan dünyada da birlik yok.

Bu konuda 3 gruba ayrılmış dunundalar. A- Milenyumcular. Post-Mlhmyumcular vr Prv-Milenyumcular olarak üç farklı yorum vardır. A-Milenyumculara göre bin yıl mecazi bir ifadedir ve dünyada böyle özel bir dönem yaşanmayacaktır. Bu yoruma göre Hz. İsanın doğumu ile Şeytan bağlanmış oldu ve bin yıllık egemenlik, ölmüş olanlar Mesihle birlikte gökte sürmektedir. Mesih sadece yargılamak için tekrar gelecektir.

Bunlara göre diriliş, göklerde Rab ile beraber olmaktır ve bedensel değildir. A-Milenyumculara göre imanlı ve imansızla rm beraber yargı için dirilecekleri bir tek diriliş kalmıştır (Yuhaı\na-528-29>

Yani bu gruba göre sıkıntı ve savaş dönemi geçmiştir. Ar-magedon savaşı beklentileri yoktur. Post-Milenyumculara göre, kilise çağının başlamasıyla, İncil bütün uluslara yayılmaya başladı ve imanlar sonunda Tannmn istediği şekilde £& . _

yaşayacaklar, böylece yeryüzünde bin yıl gibi, mecazi uzun bir zaman süren- bir huzur dönemi yaşanacaktır. Bu zamanm sonunda Mesih insanları yargılamak Üzere gelecek. A-Milen-yumculardan farkı, bin yıl gibi uzun bir huzur döneminin, yeryüzünde yaşanacak olmasıdır. Bu İki gurup Incilde anlatılan kehanetlere lafzı olarak bağlı kalmazlar, üçüncü grup Pre-Milenyumculardır. Bunlara göre özellikle Vahiy Kitabında yazılanlar bir bir gerçekleşecektir. Bunlar da kendi aralarında iki grupturlar. Birincisinde (klasik yorum) sıkıntı ve savaşlar olacak ve sonra Mesih bin yıl huzur donemi için geri gelecektir. İkincisinde (bunlar gerçek Evanjeliklcr) Mesih sıkıntı ve savaşlardan önce gelip, Evanjdikleri göğe alıp kurtaracak, sonra Armagedon savaşı ve arkasından bin yıllık huzur dönemi ve sonunda yargı – Tabi günümüzde bu son görüş iyice yayılmış durumda. İşte Hıristiyan dünyanın bu konuda yorumu bu. Bu yorumlarla bir yere varılabilir mı iyi düşünelim.

Sanırım konu epeyce aydınlanmaya başlamıştır. Pavlus Hıristiyanlığının neresini tutsanız dökülüyor. Sağlam bir yeri yok. Tevrat konusu böyle. Incil konusu böyle, Hz. Isanın Tanrılığı böyle, sünnet konusu böyle, çarmıhta ölümü böyle, dirilmesi böyle, göğe çıkması böyle ve sonunda tekrar yeryüzüne gelmesi de böyle olunca, sararım artık başka söz gerek kalmadı diyebilirsiniz. Kıyamet savaşı korkularınız azalmış olabilir. Buraya kadar kı anlatılanlardan. Tannnm gelecek için böyle bir planı olmadığı saranm anlatılmıştır. Tannnm böyle bir planı olmadığını bizler anlamış olabiliriz ama binleri inatla bu kehanetlerden istifade etmeye çalıştığı da bir gerçek.

Kudüs ve Toptuk

HZ Isanın ölümünden yaklaşık 40 yıl sonra (vahiydeki 42 ay bu olsa gerek), tapınak MS: 70 yılında yıkıldı. Kudüs M.O. 3000 tarihînden itibaren yerleyim yeriydi. İlk ismi Tann’nın Kurduğu Yer anlamına gelen URUŞALİMdir. İlk defa bir Arap kavmi olan Kenanlılar tarafından kurulmuştur. Tevratın Tanak (Peygamberler ve diğer kitalarda) kısmında bu sim 669 defa geçmesine rağmen Hz. Musaya verilmiş olan gerçek Tcvrat-Tora kısmında bu yerin kutsal bir şehir olduğu hiç geçmemektedir Tel Aviv Ünlversitetl’nde, araştırmacı Avraham Tal ve Moş Florentln’in yaptığı yeni bir araştırmaya göre. Kudüs adının geçmemeatnin sebebi Tevratta. Kudüs ten ziyade Gerizim Dağının kutsal yer olarak görülmesidir

Büyük İsrail Devletini kuran Hz. Davut M.ö. 993 yıbnda bu •dm alıp başkent yapmıştır. Yeni başkentin ismi Huzur Şehri ânlamma gelen YERUŞALİM (MüslUmanlarca KUDÜS -Kutsal Yer olarak anılır) olarak değiştirilmiştir. Hz Davut.

yeni bagkongıç Tann için bir lapınak-mabet yapmak lalemi?, fakat bunu oftlu Hz. Süleyman geçdJ#tin Mi Tapınağın intası vrdı mm sürdü. H Musa zamanından Yahudikrin vanlannda taıdıgı. içinde On Emirtn ve Tevratın bir nOs has bulunan kutsal AHİT SANDIĞI artık sabi! bir yere, bu iki boamla tapınağın -Kattanım Kutsalı botumüm konur.

KUDÜS TARİHİ

• MÖ 1800: Ycvuslular Kudüsün etrafını çevreleyen duvarlar Ördü.

• MÖ 993: Davud Kudüsü fethedip İsrail Kralllğınm başkenti yaptı.

• MÖ 967: İsrail Kralı Süleyman Birinci Tapınağı inşa ettirdi.

– MÖ 606 – MÖ 586: Babîlliler Kudüs’e Uç aşamalı sefer düzenleyip şehri yıktı Nebukadnezar

• M.0.586 a Süleyman Mabedi m yaktı.

• MÖ 537: Büyük Kiros, İsrailogulUnmn Babil Sürgü-nU’nden Kudüs’e dönüp Tapmağı tekrar inşa etmelerine izin verdi.

• MÖ 516: İkinci Tapınak I. Dariusun hükümdarlığının altıncı yılıda tamamlandı.

• MÖ 458:1800 Yahudi Ezra önderliğinde Babil’den ayrıldı.

• MÖ 332: Büyük İskender liderliğinde Helenistik dönem başladı.

• MÖ 313: Kudüs Ptolemaios I Soter liderliğindeki Mısırın hakimiyetine geçti.

• MÖ 175 – MÖ 165: Antiochus Epiphanes Kudüsü yağmalayıp Kudüs Tapınağını bir Zeus tapınağına dönüştürdü.

• MÖ 167 – MÖ 164: Makkabi ayaklanması

• MÖ 1651 Makkabller Kudüs’ü geri aldı ve Tapmağı pullardan arındırdı

• MÖ 134: VİL Antiochu şehri fethedip yönetimini John Hyıcanusa bıraktı.

• MÖ 63: Cnaeu Pompeius Magnus liderliğinde Roma Kudüsü fethetti.

MÖ 37: Romanın uydu krallığının başkenti seçilen Kudüs’ün başına Hirodes alandı.

• MÖ 1 Tapmak Dağrtu genişleten Hirodes Kudüs Tapınağının olduğu yere Herod Tapınağı inşa tirdi.

• 6 Kudüs’ün içinde bulunduğu Yahudiye Roma eyaleti oldu.

• 33: İsa çarmıha gerildi

• 66-73: Birinci Yahudi-Roma savaşı

• 70 Trtus Kudüsü kuşattı. Tapmağı 9 Av gönü yıktı

• 132-135: Hadrianus Bar Kohba ayaklanmasını bastırıp Kudüsü geri aldı..

• 614: Şahrbaraz generalliğindeki Pers İmparatorluğu orduları Kudüs’ü aldı. Ordu Holy Sepulchre Kilisesini yaktı.

• 629; Bizans İmparatoru Herakleios Kudüs’ü geri aldı.

• 638: Kudüs Halife Ömer’in liderliğindeki Müslüman-lann eline geçti.

687-491 Abdolmelik tarafından Kubbet-Qs-Sahra inşa edildi

• 715: Emcvilcr Mesdd-i Aksa’yı inşa etti.

• 1099: Birinci Haçlı seferi sonucu Kudüsteki Müslüman ve Yahudilcr kılıçtan geçirildi. Kubbet-üs-Sahra kiliseye çevrildi.

• 1141: Yehuda Halevl şehri ziyaret etti.

• 1165: Rambam şehri ziyaret etti.

• 1173: TudeUlı Bonemin şehri ziyaret em.

• 1187: Selahaddln EyyuM şehri Haçblaıdan.

Yahudikre İskan hakkı verdi Kubbet-üsîahr# lekrar camiye çevirdi.

• 1517: Yavuz Sultan Selim Kudüsü Osmanlı himaye sine kaili.

• 1844: Ok nUfus sayımı: 7120 Yahudi, 5760 Müslüman.

3390 Hıristiyan.

• 1917 Edmund Alknby genrrollıgindeki Ingiliz ordusu tarafından Kudüs Ingilterenin himayesine geçli.

• 29 Kasım 1947: Birleşmiş MiUetier Paylaşan Planınca

Kudüs uluslararası bölge ilan cdildL

• 1948-199 1948 Arap-İsraıl Savaşı

• 5-11 Haziran 1967: Altı Gön Savaşı 7 Haziran: Kudüsün tamamı İsrail’in eline geçti.

Bu şehir ve tapınak artık Yahudller İçin son derece kutsal bir kent olmuştur. Yahudikrin bağımsızlık sembolleri olmuştur. Bundan sonra Yahudi tarihi demek, bir ölçüde Kudüs ve tapmakla bağlantılı olmuştur. Bu tarihten sonra önemli birçok Tevrat metni, devamlı bir şekilde, düşmanlarının saldırısıyla, Kudüs’ün ve tapınağın yıkılıp, Yahudilerin sürgün edilmesi ve arkasından tekrar Yahudikrin Vaad Edilmiş Topraklara dönüp. Kudüs ve tapmağı kurmalarından bahseder. En önemli Tevrat bölümlerinden Yeşaya, Yeremya. Daniel, Hczekıel ve Yeremya peygamberlerin kitaplarında bu konular işlenir. Bu istilaların sebebi de, Yahudilerin Tann Yahve-nin dinin ‘ k edip putperestliğe sapmalarına basanır. Kudüs ve Tapınağın ilk yıkımı M.O. 586 yılında Babil Kralı Nebukadncssar tarafından gerçekleştiriliyor. MS. 537 yılında Pers Kralı Koreş (Cyrus), Babil Krallığını yıkınca, Yahudiler tekrar Kudüse dönüp Upınağı MS. 515 yıİında tekrar kurarlar. İUd istila M.O 169 yılmda Sdeucid İmparatoru Knfa Antiochus tarafından gerekle Bu istilada büyük yıkan ve sorgun olmadı vc aç buçuk yıl ürdu. Ikınd büyük yıkım MS 70 yılmda oldu. Kudüs ve tapınak tam anlamıyla yıkılıp Yahudiler dünyanın doıt bir yanına sürgün edildiler. Böylece uzun vıllar Roma v Bizans hâkimiyeti altında kalırlar. Biram İmparator Costantın zamanında MS 3131 Hıristiyanlığı kabul edince. Kudüs bir Hıristiyan şehrine dönüşür. Tapmağın bulunduğu yere MS 326 yılında. Kutsal Defin Kilisesi kurular. MS 6I4tcSaanilerin elinde kısı bir süre kalsa da, teknr Bizans geri ahr. MS 63S Hz. Ömer Bizanslılan yenerek Kudüsü frthrder. Yalnız bu tKhin çok farklı bir yOnü vardır.

Kudüs ilk kez kan dökülmeden, yakılıp yıkılmadan, kendiliğinden teslim olmuş ve böylece yakılıp yıkılmamıştır. Yeni sahipleri ilk kez yedi halkm kanını dökmez. Hatta Hz. Ömer bütün din mensuplarını kapsayacak şekilde, şehrin ana kapısına Lailahe illallah İbrahim Halilullah yazdırdığı söylenir. Tapmağın bulunduğu yere onor bir cami (Omer camıma vı kubbeÜ). daha sonra Emcvi Halifesi Malik İbcı Mervan zamanında MS 691 yılında. Kutsal Kayanın (Hz. Muham-medin miraca üzerinden yükseldiğine inanılan kaya) üzerine ikinci bir mesdd yapıldı (Kubbctüs Sahra-altın kubbeli).57 Günümüzde bu mescidler. Mescidi Aksa ismiyle anılır. Haçlılar MS 1099 yılında tekrar şehri geri alıp, bu kiliseyi tekrar kurup 90 yıl şehri ellerinde tutarlar. Şehir yine korkunç bir katliama sahne olur MS 1187 da şehir tekrar Müslümanların eline geçer. 1917 yılına da Filistinin İngiliz hakimiyetine geçmesine rağmen Kudüsün Müslüman egemenliği değişmez. Kudüs 1967 savaşında tekrar Yahudilerin dine geçer. Kudus 700 yıl kadar (2012 ye kadar) Yahudi hakimiyetinde ve 1240 yıl kadar Müslümanların dinde kalmıştır. Möddi Aksa ise 900 yıl kadar Yahudi mabedi olarak kaldığı halde, 1280 yıkfcr bir Müslüman mabedidir. İşin aslı görüldüğü gibi şimdi bir bölgede eskiden birilerinin oturmuş olması, daha sorv ralan bu bölgeler üzerinde ilk sahiplerin haklan olduğunu İddia etmek ne dcrece doğru olur? Bu durumda Türkler Anadoluyu, AvrupalIlar ABD, Kanada, Meksika, Brezilya va difttr yerleri erk etmeleri gerekir veya -bu topraklan Tann bU, verdi dlve orada yüzyıllardır oturanları yenndtn yurdundan etmeli dünyada naal bir kargaşa doğurur bjr dttfO-nUıı. Vaad Topraklar. Seçilmiş İrk diyerek babanın mirasına haksız yere konmaya çalışmak yerine. İBRAHİMIN DİĞER ÇOCUKLARININ DA BU MİRASTA HAKKI OLDUĞUNU GERÇEĞİNE saygılı olalım ve bu topraklar Örerinde hep beraber vaşamanın yollarını arayalım Daha öncede de belirttiğimiz gibi Incilde Tapınağın tekrar kurulacağının aksine, yıkılacağı yazmaktadır. Tabi Tevrattaki kehanetleri bu güne yoran Yahudiler için. Tapmağı yeniden kurmak Önemli bir hfdc&eridir. Süleyman Mabedinin (Tapmak) inşaatının başlamasındaki törende kurban edilecek benekalr kırıl düveler, ABDde Missisipili Cylde Lott tarafından urun çabalarla yetlşttrilmoye başlandı. 3. tapmağın inşaatının kullanılacak 4, 5 tonluk temel taşı, daha Oncckl dönümlerde temin edildiği Alafi Ailesinin arazisinden çıkanlıp l lulda- Ka-puı çevresine konmak üzere hazırda beklemekte. Mescidi Aksanın altı yıllardır köstebek gibi oyuldu. Yıkılması için yapay bir deprem oluşturulmak için müsaid ortam kollamaktadırlar.

21 Ağustos 1969 günü Michael Dennis Rohan isimli AvustralyalI bir Hıristiyanın El Aksa Camiinde yangın çıkarmasının arkasından 25 EylUl 1969 tarihinde kurulan İslam Konferansı ÖrgütünUn (İKO) kurulmuştur. Tapmakın üçüncü inşası için özri çaba içerisinde otan gruplardan birisi Mcscıd-i AksaVı havaya uçurmaya kalkışmıştı. 1960>de Mabed İnan-blan olarak bilinen bir Yahudi Örgütü üyesi ürerinde 70 kilo patlayıcı fle Mesdd-i Akraya girmeyi başarmış ve çeşitli uranlarda böyle girişimler gerçekleştirmişlerdir. Kudüs yaptığım ziyarette bu saldırılardan arda kalan malzemeleri Meadd-4 Aksa da sergilendiğini görmüştüm.

biran yazan. Hıristiyanların çoğunun İsayı Tarartun Tapı-ınki olarak gordugu. Yahudilerin. Tanntun Mesihini kabul etmemekle anlatmalı halkı olma vasfau kaybettiklerini bu nedenle Yeni Kudas vrc Yeni Tapmak semai ve ruhsal olacağını söyleyerek, kehanetlerden Tapmak hakkında çıkardığı sonucu okuyalım;

İsrailin kurulması ile yeni Tapuıakm kurulması arasında bağlantı kuran herhangi bir kehanet yoktur. Bu durumu yeni Tapmak! savunanlar bile kabul etmektedirler. Bı nedenle Mesihin dönmesinden önce Tapmak Etegında bir tapmak kurulmasuun bir gereği yoktur.

Ancak. Incilin Vahiy Bölümünün Yorumu kitabının 69-71. sayfalarında, C. MandlgalJn, her ne kadar açık bir delil bu-lamasa da, bu yoruma yine bir itirazı var. Tevratta İsrail’e yönelik henüz tam gerçekleşmemi? birçok vaadlcri var. Ne oldu Tanrı vaadlcri unuttu mu. ya da iptal mi etti? Bazı yorumcuların dediği gibi İsraille olan vaadler kilise döneminde ruhsal olarak gerçekleşti deyip es geçemeyiz. Diyerek yine Babfl dönüşüne ait olan Hezekiel 41-43 bölümünü karat olarak sunuyor. Çünkü böyle olması gerekiyor, çünkü Merih çeldiğinde o tapınağa girecekmiş. Böylece tapınağın yeniden inşa edileceğini savunuyor. Biz Vahiy kitabında Merih gelecek ve tapınağa girecek diye bir ibare göremedik. Vahiy kitabı gökteki tapmaktan ve Kudüsün de gökten ineceğinden bahseder. Açıkça yeryüzündeki bir tapınak bahsetmez.

10-Jl-Sonra melek beni Ruhun yönetiminde, büyük ve yüksek bir dağa götürdü. Ondan bana, gökten, Tannnın yanından men ve Onun görkemiyle ışıldayan kutsal kenti Kudüsü gösterdi.

Z?- e tapmak girmedim. Çünkü gücü her feye yeten R- Tam ve Kmxk hnhn tmpmağubr(Damei-21)

Bunlar İsrailin meşruiyeti için zorlama yorumlardır.

Fahişe Babil Neresi?

Yine Vahiy-17-18. bölümlerde fahljeye benzetilen Babil Karine ait kehanetler ve BabU şehrinin yıkılışından bahseder

20-Ey gök, kutsallar, elçiler, peygamberler! Onun başına gelenlere sevinin! Çünkü Talin onu yargılayıp hakkınızı aldı.’

21-Sonr güçlü bir melek değimen taşına benzer büyük bir taşı kaldırıp denize alarak şöyle dedi: •Koca kent Babil de İşte böyle şiddetle atılacak Ve bir daha görülmeyecek (Vahiy-18)

Bu kehanetten hareketle, Bağdat şehri eski Babile, Irak devlet başkanı Saddam Hüseyini de eski Babil Kralı Nebukad-nesoara benzetilerek. Iraka 20 Mart 2003teki ABD müdahalesi. Metih öncesi beklenen bir kehanetin gerçekleşmesi olarak değerlendirilmiştir. Simdi Vahiy kitabi 17 ve 18. bölümler iyi okunursa, burada sembolize edilen Babil yanında İrak ve lideri Saddamm çok masum kalacağı kolayca anlaşılır.

’l-Ycdi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: Cd! dedi. Sona engin sulann kenarında oturan büyük fihişenm çarptırılacağı cezayı göstereyim.

2-Dünya krellan omunla fuhuş yaptılar. Yeryüzünde yaşayanlar onun fuhşunun şarabıyla sarhoş oldular.

3-Bundan sonra melek beta Ruh un yönetiminde çöle götürdü. Onda yedi taşlı, om boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavann üstüne otunmuş bir kadın gördüm.

4-Kâdm. mor ve kırmızı giysilere bürütmüş, alhnlar, de-ğırli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çırkefiiklenyle dolu alm br Ute tnh.

5-Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: BÜYÜK BABİL DÜNYA FAH1ŞELERİN1N VE İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI. (Vahiy-17)

Tevrat w Yahudi tarihinde yeryüzünde en önemli yer. Ophesu KudO ve Süleyman Tapmağıdır. Yahudi tarihinde Yabada imli Yahudi demetini. M-Ö- 586 yılında, ilk defa yerle bir eden ve buradaki Yahudüeri sürgün eden Babil Kralı riı>ıı ıfcmr (İT Babil. Tevratta KildanOerin Ülkesinin haşkrnti olarak geçer. Tevrat’taki İşaya. Yeremya, Hezelde. Daniel ve Yeranya kitaplannda hep Babdln yıkılıp perişan olacağı hakk kehanetler doludur. Babil ismi, BabillUcte güre Tam kapısı. Tevratta göre karıklık ve karmaşa demektir. Incilde Babil, dini, siyasi, ekonomik olarak yozlaşmış bir yönetim manasmdadu-. Kudüs Tanrının (Uyan be, Ba-bflde kötülüğün, fuhşun ve şeytanın diyarıdır. Yani fuhuş, büyücülük, dnrilik, falcılık, her türlü iğrençlik, dinsizlik ve bunlara dayanan ayinler Babile dayanır. Aynca Incilden aynimi her türlü Mpkın tarikat, kilise ve oluşumla Babile benzetilir. Bu yolda olmayan krallar, devletler ve hükümetler Babil fahiyeriyle zina den güçlerdir. Bütün bu gerçeklerden Vahiy kitabında anlatılan Babil kerametleri Irak ve Sad-dam olamayacağı açıktır. Dünyayı etkileyen daha büyük bir oluşum olduğu ortadadır. Bu konudaki kehanetleri başka anlamlarda verenler vardır. Babdl tanımlayan kehanetlerden bir şey çıkması çok zor. Çünkü kehanetler birçok zıtlıklar ve çehşkıler içermekte. Buna rağmen bazı ipuçlarından bir sonuca varmakta mümkün.

İ-Ontiu Muin uluslar azgın fuhşunun jifdıııto içli-fer. Dünya iralanda Onunda fuhuş yaptılar. Dünya tüccarları Onun aşın sefahatiyle zenginleştiler.

5-ÇUrİm utt utle yığılan günahları gdğc erişti. VtTmm onun suçUnnt tnımsadı.

9.Kendis,yU fuhuş yapan ve sefahatte yaşayan dünya knBan mu yılan ateşin dumamm görünce m irin ağ-kyıp dövünecekler.

10-Çtkliği ıstıraptan dehşete düşecek, uzakta durup. ‘Vay başına koca kent, Vay başına güçlü kent Babil Bir mit içinde cezanı buldun diyecekler.

11-’Dünya tûcearUn onun tçkt ağlayıp yas tutuyor. Çûnkû mallarım fatm alacak kimse yek artüc.

15-Mnlde bu mattan salarak zenginleşen tüccarlar, kentin çektiği ıstıraptan dehşete düycrkler. Uzakta durup ağlayacak, yas tutacaklar.

16-“ Vay başına, vay! diyecekler. İnce keten, mor ve kırmızı kumaş kuşanmış. Altın, değerli taş ve incilerle günlenmiş Koca kent!

17-18-Onca büyük zenginlik Bir saat içinde yok oldu.’ Gemi kaptanlan, yolcular, tayfalar, denizde çalışanların hepsi, onu yakan ateşin dumanını görünce uzakta durup, Koca kent gibisi var mı?1 diye feryat eltiler.

19-Başlanna toprak döktüler, yas tutup ağlayarak feryat ettiler: Vay fakına koca kent, vay! Denizde gemileri olanların hepsi Onun sayesinde; onun değerli mallanyla Zen-gi1 ûtmuşlardL Kent bir saat içinde viraneye döndü. (Va-

Eğer zamanımızda bu kehanetlere uyan Ur Babil tanımlamak gerekin, bu tanıma en çok uyan ülkenin, herkes tarafından ABD olduğu açıktır. Ayni zamanda ABD’nin yeni kuntlan Roma İmparatorluğuna da daha fazla uymaktadır. ABrdn henüz Roma İmparatorluğu gibi, dünya üzerinde Ur hâkimiyeti de yoktur. Bu hâkimiyet ABDnin elinde olduğundan, hem Babil, hem de Roma tanımına uyan ve denizden çıkan, engin gulann kenarında oturan, 11 Eylül saldırılarıyla sandan ABD, günümüzde bu tarama en çok uyan ülkedir. Ayrıca Amerika ismi dişil Ur isimdir. Aslında bizim gibi ayni tespiti yapan ABDİİ Evanjclik Hıristiyan din adamları da var.

Çünkü mızrak çuvala sığmıyor. New York Times Meydanı Kilisesi Evanjclik Rahibi David Wükenon, New York şehrinin Vahiy-18 de anlatılan Babil olduğunu söyler. Hem de Tevrat vc Incilden 11 tane karat vererek. C Man-digal Fahişe Babil olarak iki tanım yapmaktadır. Birincisi Roma şehridir. Tabi bu dununda kehanet eski Roma zamaıu J&k Ue ilgili oluyor. İkincisi Kardinallerin mor ve kırmızı renkli ettnscktri, diğer Idrli islerinden ve yaptığı zulümlerden dolayı Roma Katolik Kilisesi olabileceğini yazmakladır . Tabi ARDnin yu an Evanjeliklerin ve Yahudilerin politikalarının baş aktörü olması kafa karıştırmakta. Ama sanırım kitabın sonuna doğru bu karışıklıklar giderilecektir.

İncildeki Mesihin Dönüşü ve Armagedon

Kehanetlerinin Çözümü

Hz-lsanın Dönüş Tarihleri

Isanın tekrar dünyaya dönüşüne yorumlanan Tevrat’ta 1500Un Özerinde işaret vardır. Hz. İsa’nın geri dönüsü için yorumlanan bu Tevrat ifadeleri, Tevrat’ta RABBİN GÜNÜ olarak geçer. Gerçi bu ifadeler aslında bir hesap gününü anlatan açıklamalar olsa da, Hıristiyan gruplar bunlan geri dönüş günü için kullanır. Yani Tevratta doğrudan Hz. Isanın gelişinden bahsedilmez. Incilde ise Hz. İsanın dönüşü 319 defa geçer.47 Gelişle ilgi Tevrat ve Incilde geçen kehanetlerden birçok kimse değişik tarihler çıkarmışlardır. Joachim Von Floris, Hz. Isanın gelişini yine Daniel kitabını düz yorumlayarak MS. 1290 olarak tayin etmiştir:

12-”Gı2nJd tununun kaldırılıp yıkıcı iğrenç şeyin konduğu zamandan başlayarak 1290 gün geçecek.

22-Bekleyip 1335 güne ulaşana ne mutlu! (Daniel-12)

Bu gerçekleşmeyince yine onun taraftarlarından olan Vil-lanovalı Arnold bu gelişi 1335 yılına kaydırmıştır. Yine bir başka ruhani lider Konrad Schmidt 1369, bir başka tarih Feüx Hammerlin 1492. Pastör Michacl Sbefel ve Mekhior Hof-mann ise 1533 olarak vermiştir. Martin Luther bir ara 1590

Urihini vermiştir. Cusalı Kardinal Nikoluas 1743 hesapla-raftır.

Yedinci Gön Adventizmi kilisesinin kumcusu Wİlllam MUIcr Tevrat Daniel-8:14teki:

14-Kmtsal radık bam. 2 300 rfşm. sobalı olacak. torna kutsal yer yeniden düzene konulacak dedi. (Dmitl-S) Tarihe bakarak bu geitşi Kudüsün kurulu emri olan 457 yılma, 2300 yıl ekleyip MS.1S43 yılı içinde olacağını söyler. Bu yıl kinde geri dönüş gerçekleşmeyince, bu kez aynı hareket içinden Samud S. Show 22.101844 yılı olarak açıklamıştır. Bu tarihlerde beklenen geri dönüş gerçekleşmeyince, bu Advenbst (geri dönüşçe) grupta tartışmalar çıkıp parçalanıyor. Yine bu grubun içinden çıkan “Yahova Şahitleri grubunun lideri Caheries Taze Russd (1852-1916), Hz. lsaıun dönüşü olarak 1914 yılını vermiştir.

Bütün bunlar tutmayınca, son olarak günümüzde ise iki kehanet iki hesaplama ile iki tarih verilmiştir Birindsi Matta-24ten yola çıkarak hesaplanmıştın

32-hıcir ağacından ders alın’ Dallan filizlenip yaprakları lürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsanz.

33-Aym şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gOrdüğü-nüzde Mm ki. İnsanoğlu yakındır, kapıdadır

34-Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak. (Matla-24)

Günümüzde Tevrat Şifreleri

Kutsal Kitaplar üzerinden günümüze ve geleceğe yönelik kehanetler arayan sadece Hıristiyanlar değil, bu konuda Yahudi ve Müslüman’lar da çeşitli metotlar kullanarak birçok çalışmalar ortaya koymuşlardır. Bu çalışmalarda, Evanjelik ler gibi her ne pahasına olursa olsun, bir dünya savaşma sürüklemek gibi çaba görülmediği için fazla dikkat çekmemektedir. Tevrat konusunda yazılmış ve dilimize de tercüme edilen iki önemli eser vardır. Bunların bir tanesi 1994 yılmda, Michael Drosnin isimli ABD’li meşhur bir gazetecinin “Tevrat’m Şifresi” isimli eseridir. Bu eser yayınlandığı yıllarda ABD ve Avrupa ülkelerinde en fazla satan eserler arasmda yer alıp, bayağı ciddiye alınmıştır. Bu kitap doğrudan Tevrat’ta yazılan kehanetlerle ilgilenmez.

Yazar kendine göre geliştirdiği bir metotla Tevrat sayfalarında harfler seçerek, anlamlı kelimeler kurmaya çalışır. Kitapta geçmişle ilgili bir çok olay hakkında bulgular vardır. Tabi bizim için önemli olan, kitabm yazıldığı yıldan sonraki zamana ait olan kehanetlerdir. Çükü geçmişle ilgili olanlar, bir takım ön kabullerle hep doğru olarak tahmin edilmektedir. Kitabm 7581 sayfaları arasında Daniel’in günlerin sonu, yani dünya savaşı için 19951996 yılları verilmiştir. 107121. sayfalarda ise Armagedon savaşı için 20002006 yılları arasını vermektedir. 137. sayfasında dünyaya çarpacak bir kuyruklu yıldızdan bahsedilir.43 Bu kitapla hızını alamayan Michael Drosnin

11 Eylül 2001 yılında saldırısından sonra dilimize çevrilen “Tevrat’m Şifresi11, geri sayım” isimli eseri yazdı. Geçmişte olduğu için, 11 Eylül saldırıları için Tevrat’ta kulelere saldırı yapan teröristlerin isimleri dahi keşfetti.44 2006 yılmda 3. dünya savaşını, yani Armagedon savaşmm başlayacağını yazdı.45105. sayfada Arafat’ın 2006 yılında suikastle bir Arap terörist tarafından öldürüleceği yazmaktadır.

Benzer konular içeren üçüncü eser ülkemizde 2003 yılında yayınlanan, Joseph Naoh isimli yazarın “Tevrat’m şifresi ve gizli kehanetleri” isimli kitaptır. Bu eser de ilk eserlerin benzeridir ve ABD’del997 yılında yayınlanmıştır. İlk eserden daha fazla ayrıntı ve kehanet vardır. Bu eserin 134. sayfasında Hz. İsa’nm 2010 yılında geri geleceği ve 145. sayfasında kıyametin 20052012 arasmda olacağı yazılıdır. 147. sayfada

2005 yılında, Arapİsrail barış antlaşması, 148. sayfasmda 2006 yılında Kudüs’te Süleyman Tapınağının kurulacağı vardır. 156. sayfada 2010 yılmda dünyaya bir asteroit çarpacağı, 163. sayfada 2005 yılında, ABD’de beyaz zenci savaşı olacağı kehaneti vardır.46 Her şey apaçık ortada, 2007 yılma kadar verilen kehanetlerden bir tane dahi geçekleşen yok. Benzer metotlarla Müslüman yazarların Kuran’dan çıkardıkları kehanetlerde de durum aynıdır.

Boşuna Beklemeyin Tevrat’ın Mesih’i Çoktan Geldi

Mesih Tevrat’ta birçok yerde, esaret altında kalan Yahudileri, Kudüs merkezli tekrar güçlü bir devlet kurarak, esaretten kurtarıcı bir önder olarak zikredilir. Tevrat’ta kurtarıcı Mesih hakkında bilgüer Yeşaya, Hezekiel, Yeremya, Daniel, Mika ve Zekerya kitaplarında bol bol zikredilir. Tevrat’ın ilk kurtarıcı Musa’ya indirildiği kabul edilen ilk 5 kitabında Mesih beklentisi yoktur. Ancak Asur ve Babil yenilgisiyle başlayan esaret yıllarında yazılan peygamberlik kitaplarında, kendilerini esaretten kurtaracak ve yeniden büyük bir devlet kuracak, kurtarıcı bir Mesih’in geleceği fal bak ve bu önderin özelliklerinde defalarca bahsedilir. O halde Tevrat’taki beklenen gerçek Mesih kim? Tarihte on iki Yahudi kabilesini birleştirip tek bir devlet kuran Kral Davut’tur. Kral Davut dönemi Yahudilerin birlik içinde en güçlü dönem olduğundan, Kral Davut ve dönemi Yahudiler için daima en ideal dönemdir. Gerçi yüzyıllarca sürüp gelen Yahudi tarihinde bu birliktelik 75 yıl gibi çok kısa sürse de, Yahudiler için son derece önemli bir dönemdir. Beklenen Mesih hep Kral Davut’a özlemi dile getirmiştir:

Çünkü bize bir çocuk doğacak; Bize bir oğul verilecek. Yönetim onun omuzlarında olacak. Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tann, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak.

Davut’un tahtı ve ülkesi üzerinde egemenlik sürecek. Egemenliğinin ve esenliğinin büyümesi son bulmayacak. Egemenliğini adaletle, doğrulukla kuracak Ve sonsuza dek sürdürecek. Her Şeye Egemen RAB’bin gayreti bunu sağlayacak.” (Yeşaya9)

Peki, Yeşaya, Hezekiel, Daniel ve Zekerya, Babil sürgün döneminde esaretten kurtulmak için yapılan bunca kehanetler sonunda, beklenen kurtarıcı Mesih gerçekten geldi mi? Yahudileri bu esaretten kurtarıp tekrar Kudüs’e dönüp Tapmağı kurabildiler mi? Evet Yahudiler 70 yıl süren Babil esaretinden sonunda bekledikleri kurtarıcı gerçekten gelmişti. Büyük ümitle bekledikleri Babil esaretinden kurtaracak MESİH GERÇEKTEN GELMİŞTİ. Yahudileri Babil esaretinden kurtarıp, Kudüs’e kavuşmalarını ve Tapınaklarını yeniden kurmalarını sağlamıştı.

Ancak ortada çok garip bir durum vardı. Kurtarıcı Mesih gelip, Babil’i perişan edip, Yahudileri kurtarmıştı kurtarmasına amma ortada çok garip bir durum vardı. Kurtarıcı olarak gelen Mesih Beytlehem kasabasmdan ve Davut soyundan değildi. TEVRAT’TA ÖZLEMLE BEKLENEN MESİH GELMİŞTİ AMA ORTADA GARİP BİR DURUM VARDI. GELEN KURTARICI DAVUT SOYUNDAN OLMADIĞI GİBİ, BİR YAHUDİ’DE DEĞİLDİ. Özlemle bekledikleri Mesih gelmişti, daha doğrusu Tanrı bekledikleri Mesih’i göndermişti. Gelen Mesih kimmiş önce bir görelim:

RAB meshettiği kişiye, Sağ elinden tuttuğu Koreş’e sesleniyor. Uluslara onun önünde baş eğdirecek; Kralları silahsızlandıracak, Bir daha kapanmayacak kapılar açacak. Ona şöyle diyor:

“Senin önün sıra gidip Dağlan düzleyecek, Tunç kapılan kınp Demir sürgülerini parçalayacağım.

Tevrat’taki Sayılar Neyi İfade Etmektedir

Tevrat ve İncil’de gelecekle ilgili olaylar hakkında kehanetlerde bulunulurken genelde hayvan figürleri kullanılırken, zaman için, gün, hafta ve yıl olarak sayısal zaman tahminleri yapılmıştır. Sayısal kehanetleri en çok kullanan Daniel kitabının yorumlarım gördük. Bu zaman dilimlerinde bir yere varmak mümkün değil. Bu durumda, Daniel ve diğer kehanetlerde, acaba gerçekten kesin bir zaman dilimi direkt veya şifreli olarak verildi mi? Yazıldığı zaman dilimi üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen, Tarot falı gibi bu zaman sayılarından bir sonuç çıkmadığı ortada. Bu durumda, Kutsal Kitaplarda çeşitli konularda verilen rakamlar, gerçekten doğru mu sorusunu akla getirmektedir. Tevrat ve İncil’de birçok konu hakkında bir rakam verildiğinde, sanki bir genelleme yapar gibi, özellikle 7 sayısının veya 70, 700, 7000 gibi türevlerinin kullanıldığı göze çarpmaktadır. Yediden az olan ifadelerde, genelde yedinin yansı üç buçuk kullanılır. 7 sayısı veya yedinci şeklindeki ifadelerin, Tevrat’ta 363 defa, İncil’in Vahiy kitabı hariç diğer bölümlerde 35 defa ve Vahiy kitabında ise 56 defa olmak üzere, İncil’de toplam 91 defa zikredilmektedir. Aklımıza bu rakamın gerçek bir değer ifade etmek yerine, bir mecazsembolizm gibi kullanılmış olabileceğini getirmektedir.

Bu açıdan kehanetler değerlendirilirken, 7 sayısı bütünlük, mükemmellik ifade eder. Az miktarların ifadesi genellikle 7 sayısıyla, daha büyük ifadelerin ise 70, 7000 veya 70000 gibi rakamların kullanıldığı görülmektedir. Bu bazen 12 veya katları olarak da karşımıza çıkmaktadır (Vahiy4:4, 7:48, 21:1217). Son yorumu yine konunun uzmanına bırakalım:

“Bu nedenle İncil içersinde sayılar gördüğümüz zaman, onların sembolik olmaları mümkündür. Özellikle yedi, üç buçuk ve on sayıları, sembolik nitelikli sayılardır. Sayılar gerçek zaman dönemlerinden bahsediyor olsalar büe, hangi zaman birimine ait olduklarını bilmemekteyiz. Bir sayı günlerden, haftalardan, aylardan, yıllardan, on yıllardan bahsediyor olabilir. Hatta başka zaman birimlerinden de bahsediyor olabilir. Bu durum, yirmi birinci yüzyıl olaylarının hesaplanması açısından, karşımıza bir takım zorluklar çıkaracaktır. Popüler kültür ve popüler edebiyatta “Zamanın sonu” ile ilgili yaygın inançların pek çoğu, İncil metinlerindeki rakamların açıklanmasına dayanmaktadır ve bu rakamların, hem o metinleri yazan kişiler hem de okuyanlar için sembolik anlamlar taşıdıkları açıkça bellidir.”39

Yani burada anlatılanlardan çıkarılacak sonuç, işin aslı, gelecekle ilgili net bir sonuç çıkarmaktan ziyade, birçok kehanetin peri masallarından farkı olmadığıdır.

Babil Kralı Nebukadnessar

Sur şehri 13 yıl (MÖ:585572) kuşatılmıştı ve işgal edilememişti. Gerçekte de kitabının 29:18. cümlesinde bunu itirafta ettiği halde. Bir daha kurulmayacaksm diyor ama şu an Lübnan sahillerinde debdebeli bir kent olarak varlığım sürdürmektedir. Daha sonra Hezekiel Babil Kralı’na Mısır’ı verdi. Ama nedense bu kehanet de gerçekleşmedi:

Bu yüzden Egemen RAB şöyle diyor: Mısır’ı Babil Kralı Nebukadnessar’a vereceğim, onun servetini alıp götürecek. Ordusuna ücret olarak ülkeden yağmaladığı çapulmalını dağıtacak.

Hizmetine karşılık Mısır’ı ona verdim; çünkü o da ordusu da bana hizmet ettiler. Egemen RAB böyle diyor.” (Hez.29)

Nebukadnessar M.Ö. 588 ve 568’de iki defa Mısıra saldırdı ama eli boş döndü.38 Ardından 38 ve 39. bölümlerinde İsrail’e Magog ülkesi Kralı Gog’un saldıracağım ve çok kötü bir yenilgiye uğrayacağı yazılıdır. Böyle bir kehanette gerçek değil. Ayrıca henüz Magog diye bir ülkede dünya üzerinde bulunamadı. İşte bu sebeple olsa gerek, yorumcular bu savaş daha olmadı deyip Armagedon kehanetleri içine sokmaya çalışmaktadırlar. O dönemde yakm çevrelerinde gerçekleşen olaylarda yanılanlar, bilmem yüzyıllar sonraları doğru görebilirler mi? Tabi Hezekiel döneminde Yahuda Devleti’ni, Kudüs’ü ve Tapmağı yıkıp, Yahudileri sürgün etmiş zalim bir kral için, bu kadar destekçi olmak, hem de gerçekleşmeyecek kehanetler yazmak, ayrıca insana çok ters geliyor.

DANİEL KİTABI; Bu kitap hakkında değerlendirme yapan bazı konunun uzmanı âlimler, bu kitabın M.Ö.6 yüzyılda yazıldığına da karşı çıkmaktadırlar. Çünkü kitaptaki kehanetlerin, M.Ö. 164 yüzyıl civarmda olan olayların daha doğru olması ve Daniel’in yaşadığı yıllar olan M.Ö.6 yüzyıla ait Babil istilası dönemindeki olaylarda birçok yanlışlıkların olması, bu işin uzmanı kişilerce bu kitabm yazılış tarihinin M.Ö. 164 civarı olduğudur. Daniel5:31’de Babil’i yıkan kralın Med Kralı Darius olduğunu yazar. Hâlbuki Babil’i yıkan Pers Kralı Koreş olduğu Tevrat’m birçok yerinde yazmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi bir de Daniel6:28’de:

“Böylece Darius’un ve Persli Koreş’in Krallığı döneminde Daniel’in işleri iyi gitti.”

Daniellıl’de Babil esareti Yahuda Krcilı Yeho yakın zamanında olduğunu yazar. Ancak T e vrat2.Krallar24:12′ de ise Kral Yehoyakim’in oğlu Yehoyakin zamanında olduğunu yazar. Yine Daniel 5:1’de bahsedilen Kral Belşassar diye biri Babil’de kral olmadı. Belşassar son Babil Kralı Nabunado’nun oğlu olarak bilinir. Yine Daniel2:l’de Kral Nebukadnessar’ın bir rüyasını yorumluyor. Oysa bu tarihte Daniel henüz Kralın hizmetinde de olmaması gerek. Ayrıca, M.Ö. 180 civarmda, Ben Sira tarafından oluşturulan Yahudi Kahramanları listesinde, Daniel adının yer almaması da, bu kitabm Daniel adına M.Ö 164’ten önce yazılmadığı kanaatini uyandırmaktadır. Ama Tevrat’m, l.Maccabiler 2: 5960 kısmmda M.Ö. 100 tarihinde yapılan listede Daniel ve üç arkadaşı yer almaktadır. Herhalde en doğrusu da bu olsa gerek. Yani Babil istilası döneminde.

Daniel isminde birinin yaşadığı konusunda şüpheler vardır. Bu durum belki Daniel kitabında Babil ve Pers Krallığı hakkında ciddi bir ifade bulunmamasmı izah eder. Bu kadar çelişki içeren Daniel Kitabı için konunun uzmanları neler düşündüğünü bir önceki konuda yazmıştık.

Bu durumda bu kitaptaki kehanetler ne derece doğrudur siz karar verin.

Tevrat’taki Yeşaya, Yeremya, Hezekiel, Daniel ve Mika Kehanetleri

YEŞEYA PEYGAMBER: M.Ö. 740710 yılları arasmda Yahuda Krallığında yaşamıştır. Bu dönemde kuzeydeki İsrail Devleti Asur tehdidindedir.M.Ö721’de Asur Krallığı Kuzeydeki İsrail Devletini işgal ediyor ve ilk ciddi Mesih beklentisi başlıyor. Fakat Tevrat’ın Yeşaya bölümünde bazı gariplikle dikkatimizi çekmektedir. Peygamber Yeşaya döneminde Babil Krallığı’nı Yahuda Devleti üzerinde herhangi bir tehdidi olmadığı halde, 13. bölümden itibaren Babil’den bahsetmeye 21. bölümde yıkılacağından 45. bölümde de Pers Kralı Koreş Mesih ilan ediliyor. Babil’in yıkımı M.Ö. 537’de olduğundan Yeşaya’da ayrıntılı bir şekilde bu olaylarm geçmesi üzerine konunun uzmanları, bu kısımların M.Ö. 4 asırda Tevrat’ın yeniden derlenmesi ilave edildiği veya ikinci bir Yeşaya’nm varlığına bağlamışlardır.37 Ayrıca yine Yeşaya’nm yazdığı kehanetlerden gerçekleşmeyen kehanetler vardır:

230 gün Mısır’la Asur arasında bir yol olacak. Asurlu Mısır’a, Mısırlı Asur’a gidip gelecek. Mısırlılarla Asurlular birlikte tapınacaklar.

240 gün Mısır ve Asur’un yanısıra İsrail üçüncü ülke olacak. Dünya bu üçü sayesinde kutsanacak.

Her Şeye Egemen RAB, “Halkım Mısır, ellerimin işi Asur ve mirasım İsrail kutsansın” diyerek dünyayı kutsayacak” (Yeşaya19)

Hâlbuki gerçekte Asur Krallığı, İsrail devletinin varlığına son vermiş ve değil üç devletin birlikte varlığı, İsrail’de yaşayan İsrail Oğullarının on kabilesini sürgün etmiş ve öyle ki, bu on kabile diğer milletlerin arasmda yok olup gitmiştir. Şimdi Yeşaya’nm son derece meşhur diğer bir kehanetine bakalım:

İşay’ın kütüğünden yeni bir filiz çıkacak, Kökünden bir fidan meyve verecek.

RAB’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu, Öğüt ve güç ruhu, bilgi ve RAB korkusu ruhu Onun üzerinde olacak.

RAB korkusu hoşuna gidecek. Gözüyle gördüğüne göre yargılamayacak, Kulağıyla işittiğine göre karar vermeyecek.

Yoksullan adaletle yargılayacak, Yeryüzünde ezilenler için dürüstçe karar verecek. Dünyayı ağzının değneğiyle cezalandıracak, Kötüleri soluğuyla öldürecek.

Davranışının temeli adalet ve sadakat olacak.

Onun döneminde kurtla kuzu bir arada yaşayacak, Parsla oğlak birlikte yatacak, Buzağı, genç aslan ve besili sığır yanyana duracak, Onları küçük bir çocuk güdecek.

İnekle ayı birlikte otlayacak, Yavruları bir arada yatacak. Aslan sığır gibi saman yiyecek.

Emzikteki bebek kobra deliği üzerinde oynayacak, Sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğuna sokacak.

Kutsal dağımın hiçbir yerinde Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek. Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa, Dünya da RAB’bin bilgisiyle dolacak. Sürgünler Geri Dönecek.

100 gün İşay’ın kökü ortaya çıkacak, Halklara sancak olacak, Uluslar ona yönelecek. Kaldığı yer görkemli olacak.

110 gün Rab, Asur’dan, Mısır, Patros, Kûş, Elam, Şinar, Hama ve deniz kıyılarından Halkının sağ kalanlarını kurtarmak için İkinci kez elini uzatacak.

Uluslar için sancak kaldıracak, Sürgün İsrailliler’i toplayacak, Dağılmış Yahudalılar’ı Dünyanın dört bucağından bir araya getirecek.

Efrayim halkının kıskançlığı yok olacak, Yahudalılar’ı sıkıştıranlar ortadan kalkacak. Efrayim Yahuda’yı kıskanmayacak, Yahuda Efrayim’i sıkıştırmayacak.” (Yeşaya11)

Belşassar’ın rüyası

Bu krallar döneminde Göklerin Tanrısı hiç yıkılmayacak, başka halkın eline geçmeyecek bir krallık kuracak. Bu krallık önceki krallıklan ezip yok edecek, kendisiyse sonsuza dek sürecek.

İnsan eli değmeden dağdan kesilip gelen taşın demiri, tuncu, kili, gümüşü, altını parçaladığını gördün” (Daniel2)

Bu krallıklara son verecek, sonsuza dek sürecek bir krallığın kurulacağından bahseder. Bu krallıkları paramparça eden taş Hz. İsa, sonsuza dek sürecek krallık ise kilise olması, Daniel kehanetlerinde Hz. İsa için bir ilişki aranacaksa en mantıklısı bu kısımdır. Benzer kehanet 7. bölümde de aynen görülmekte. İkinci kez tekrar edilen kehanet Ne bu kadnessar’dan sonra kral olan Belşassar’ın rüyasıdır:

Bu dört büyük yaratık yeryüzünde ortaya çıkacak dört kraldır.

Ama Yüceler Yücesi’nin kutsallan krallığı alacak, sonsuza dek ellerinde tutacaklar. Evet, sonsuzlara dek.” (Daniel7)

Şimdi burada önemli bir ayrıntıyı görelim. Daniel7:l12’de önce Nebukadnessar’m yerine geçen Kral Belşassar’m rüyası vardır. Bu rüyada denizden çıkan dört canavar ve bunlardan dördüncünün on boynuzu var ve bir de yeni bir boynuz çıkmasından bahsedilir. Devamında bir mahkeme kurulup, yargılama ve egemenliğin gökten gelen “Gökten İnsanoğluna benzer birinin geldiğinden” ve egemenliğin sonsuza dek ona verildiğinden bahseder. Bu rüyamn aslıdır ve İncillerde Hz. İsa’nın ikinci gelişi için Tevrat’a yapılan en önemli atıftır. Ama acaba bu konuda Daniel ne diyor bir de ona bakalım. Bu rüyada geçen “insanoğlu egemenliğim” nasıl yorumlamış. Şimdi gelelim Daniel’in bunu nasıl yorumladığına. Daniel, bu 4 canavarm yine gelecek 4 krallık olduğunu söyler ve önce rüyadaki boynuzların yorumu:rı boynuz bu krallıktan çıkacak on kraldır. Bunlardan sonra öncekilerden farklı bir başka kral ortaya çıkıp üç kralı tahtlarından indirecek.

Yüceler Yücesi’ni kötüleyen sözler söyleyecek; O’nun kutsallarına baskı yapacak. Belirlenen zamanlan, yasalan değiştirmeyi amaçlayacak. Kutsallar üç buçuk yıl için eline teslim edilecekler.” (Daniel7)

Bu sonradan çıkan kralın, Tanrı tanımaz ve kutsallara karşı zulüm yapacağım söyler ve zulüm süresi ÜÇ BUÇUK YIL bunu aklımızda tutalım. Şimdi gelelim bu kehanetteki en önemli bölümün olan ” gökten İnsanoğluna benzer biri” kimmiş, Daniel tarafından bu kısım nasıl yorumlanıyor:

Ama mahkeme kurulacak, onun egemenliğine son verilecek, büsbütün yok edilecek.

Göklerin altındaki krallıklara özgü krallık, egemenlik ve büyüklük kutsallara, Yüceler Yücesi’nin halkına verilecek. Bu halkın krallığı sonsuza dek sürecek, bütün uluslar ona kulluk edip sözünü dinleyecek.” (Daniel7)

Daniel, kralın rüyasının sonunu yorumlamasında “gökten İnsanoğlu” olarak bir Mesih geleceğinden, insanları yargılayacağından ve egemenliğin ona verileceğinden bahsetmez. İncil’de yazılanlarının aksine “İnsanoğlu” olarak, yargı sonunda egemenliğin Yüceler yücesinin halkına, yani Yahudilere verileceğinden bahseder. Konunun aslı bu. Ama bütün bunlara rağmen, Hz. İsa’ya inananlar, Tanrı’mn halkı olmaya hak kazanacağından, Hz. İsa ile başlayan ve Roma’ya ve dolayısıyla dünyaya hâkim olan kilise, Daniel’in bu kehanetine uyabilir. Yani bu kehanetteki “İnsanoğlu”ndan kasıt. Tanrı olan Hz. İsa’nın ikinci gelişi kastedilmediği çok açıktır. Bu kehanet Hz. İsa’nın birinci gelişine uymaktadır.

İnsanoğlu kavramı Tevrat’ta 105 defa, hep insan için geçerken, İncil’de 83 hep İsa için kullanılır. Tabi İncilerde anlatılan ikinci geliş olaylarıyla, Daniel’in kehanetlerine beraberce bakıldığında, bu kehanet Hz. İsa’mn ikinci gelişine de uyarlanabilir; ama bu ikinci gelişi öyle çok uzaklarda bir zamanda değil, M.S. 70 yılında Kudüs’ün Roma İstilası dönemine çok uymaktadır. Çünkü kurulacak dördüncü krallık olan Roma İmparatorluğunun on kralından sonra, on birinci Kralının, üç buçuk yıl sürecek zulüm dönemi bu tarihe uygun düşer. Ama İncil’in ikinci geliş kehaneti tutmamıştır ve beklenen misafir gelmemiştir. Zaten Tevrat’ta birçok yerde, kurtarıcı Mesih beklentisi anlatılmasına rağmen, geleceği zamanla ilgili tek ayrıntı, Daniel kitabında vardır. Bu kehanetlerde ikinci geliş, KİLİSE DÖNEMİYLE uyuşmaktadır. Yani bu geliş bililerinin dediği gibi “ŞAHSİ MANEVİ” olmuştur ve günümüzde de yakın gelecekte de böyle bir gelişme olacaksa, yine “ŞAHSİ MANEVİ” olacak gibi gözükmektedir. Çünkü Hıristiyan dünya böyle bir gelişmeye gebedir. Bu konuda Markos İncili’nde anlatılan ayrıntılara tekrar bakalım:

Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.

Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak.” (Markos13)

Buradaki ifadeye göre daha o anda, Hz. İsa ile birlikte yaşayan kuşak dünyadan ayrılmadan geri geleceği açıkça anlatılmakta. İncil’de bu gelişin yakm zamanda olacağı ile ilgili birçok ifade bulunmaktadır. Hala ikna olmayanlar için bir örnek verelim:

Bir kentte size zulmettikleri zaman ötekine kaçın. Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu gelinceye dek İsrailin bütün kentlerini dolaşmış olmayacaksınız(MattaÎO)

Daniel7’ye atıf yaparak bu kehanetlerin devamını açıklayıcı nitelikte olan yukarıdaki Markos ve Matta ifadelerinin gerçekleşme zamanına daha netlik kazandırmaktadır. İncil’deki Vahiy bölümündeki kehanetler de, yine yakın gelecek içindir. Hatta İncil’deki Pavlus’un Mektuplarında, Hz. İsa’nın dönüşü gecikince, bir tartışma başladığını da görmüştük (2. Selanikliler4:l2). Buradan anlaşılan şu ki, İncillerde Mesih’in geri dönüşü hakkında açıklamalarda, Daniel kehanetlerine uyarlama gayreti görülmektedir. Daniel 8. bölümde tekrar dört krallığı sembolize eden bir görüm daha vardır. Aynen ilk iki kehanetin benzeridir. Burada “Tapmakta günlük sununun kaldırılması, yıkıcı şeyin konması” gibi zulüm döneminin 2300 gün süreceği belirtilir. Bunun arkasından 9. bölümde, Cebrail tarafından yapılan gelecekle ve bu kez açıkça Mesih’le ilgili zaman açısından biraz daha ayrıntılı bir açıklama yer alır. Şimdi bunu görelim.

TANRI’NIN HZ. İBRAHİM’LE OLAN ANTLAŞMASI

Tanrı İbrahim’e, “Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız” dedi,

Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.

Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.

Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.” (Yaratilış17)

Daha önce Hıristiyanlıkta sünnet koşulunu kaldıranın Pavlus olduğunu belirtmiştik. Tabi şimdi Evanjelikler “O antlaşma eskidi”. Tanrı şimdi bizimle yeni bir antlaşma yaptı. Eski antlaşmanın geçerliliği kalmadı. Zaten Tevrat için ESKİ ANTLAŞMA (Eski Ahid), İncil için YENİ ANTLAŞMA (Yeni Ahid) denir” diyeceklerdir. Böyle söyleyenler İncil’e göre yerden göğe kadar haklılar. Mevcut İncillerde bu konu böyledir. En önemli buyruklardan olan Cumartesi yasağı (Şabat) ve Sünnetle seçilmiş imtiyazlı halk olma hakkı Yeni antlaşmayla kaldırılmıştır. İşte sorun da burada kendini göstermekte. Eğer Tanrı’mn böyle bir antlaşması varsa, günümüzde Yahudiler nasıl oluyor da “SEÇİLMİŞ IRK” oluyor ve Filistin Yahudiler için “Vaad Edilmiş Topraklar” oluyor. Bu hak, TANRI’NIN YENİ ANTLAŞMA yapmasıyla sona ermiş olması gerekmiyor mu? Yani Hz. İsa’mn gelmesiyle bütün ulusları kapsayan YENİ ANTLAŞMAYA göre, Yahudilerin seçilmişliği sona ermiştir.

Hz. İsa’nın belirttiği gibi Kudüs ve Tapmak yıkılarak, Yahudiler sürgün edilip cezalandırılmışlardır. Bu durum da KATOLİKLER haklıdır. Tanrı’mn Mesih Plam’nda, Mesih öncesi Yahudiler sürgünden dönüp tekrar Filistin’de bir devlet kurmaları ve tekrar Tapmağı inşa etmeleri yoktur. Eğer YENİ ANTLAŞMA DOĞRU VE GEÇERLİ İSE, ESKİ ANTLAŞMA’nın geçerliliği sona ermiştir. Bu Pavlus’un İncil’deki öğretilerine göre böyledir. Tanrı’mn yeni dininde üstünlük Tevrat’a uymada ve Yahudi doğmada değil, Mesih’e imanla kurtuluştadır (Romalılar 2:1215, 3:1922,10:4, Galatyalılar3:1112, Efesliler2:1416).

Eski antlaşma sona ermiş, Tamı inananlarla yeni antlaşma yapmıştır. Geçerli olan yeni antlaşmanın kurallarıdır. Özellikle günümüze dönük bir meselede, yeni antlaşmayla desteklenmeyen bir hükmü uygulamaya kalkanlar, bu tavırlarıyla Yeni Antlaşma’nın güvenirliğini sarsmaktadırlar. ESKİ ANTLAŞMA’nın günümüzde hükümleri halen devam ediyorsa, (kimse kızmasın ama) o zaman bu durum da, YENİ ANTLAŞMA diye bir şey yoktur. Bu Pavlus’un uydurduğu bir yalan olur ve dolayısıyla da TANRI’NIN HZ. İBRAHİM’LE OLAN ANTLAŞMASI devam ediyor demektir. Yani özellikle Protestanlar yüzyıllar öncesinde gerçekleşmeyen bir vaadi bu günlere taşıması ve “seçilmiş ırkvaad edilen topraklar” konusunu, bu gerçekleri görmezden gelerek hala sürdürmesi İncille bağdaşmamaktadır. Bu durum ayni zamanda mevcut İncilleri de geçersiz kılar. Pavlus teolojisine göre durum böyle ama bu işte önemli bir çelişki de yok değil. Yukarıda Tevrat’ta okuduğumuz “Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim” hükmüne ne diyeceğiz? Bu ESKİ ANTLAŞMA denilen Tevrat’ta Tanrı’mn bir vaadi. Şimdi çık işin içinden çıkabilirsen. İster kabul edelim, ister etmeyelim gerçek tüm açıklığıyla budur. Bu çıkmazı birileri iyi değerlendirmeli. Bizden hatırlatması.

Yalnız burada önemli bir sorun daha ortaya çıkmaktadır.

Bu durum da Yahudiler sünnetsiz Evanjelikler hakkında ne düşünür acaba? Yukarıdaki Tevrat ayetlerine göre, Müs1 ümanlar da Tanrı’mn antlaşmasına uymakta ve Hz. İbrahim soyundan olma şerefine ermiş olmaktadırlar. Yeri gelmişken birilerini yine uyaralım. İster dikkate alsınlar, ister almasınlar. Kendileri gibi tek Tanrı inancındaki Müslümanlarla düşman olan Yahudiler, sünnet olmayarak, Tanrı’yla olan antlaşmayı bozan, Tann’nın yanında Hz. İsa’yı da tanrılaştırarak, Tann’nın birliğini bozan Hıristiyanlarla, acaba gerçekten samimi düşüncelerle işbirliği yapar mı? Gerçi Evanjelikler de Mesih’in bir an önce gelmesi için MESİH PLANI gereğince, bu işe destek verdikleri bir gerçek. Birileri gerçekten takiyye yapıyor ama hangisi? Sanırız her ikisi de. Hz. Muhammed, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail soyundan olduğundan, Müsltimanlar tek Allah’a inandığından ve antlaşmanın gereği olan sünnet de olduklarma göre Yahudilere Hıristiyan Evanjeliklerden daha yakın oldukları bir gerçek.

O zaman aralarındaki bu kavga niye. Birileri yanlış yapıyor ama kim? Tek Tanrı inancında olduklan için, Tevrat’ta Perslerden övgü ile bahsedilmektedir. Perslerin inancından çok daha fazla Tevrat’la ortak yönleri olan İslam’a karşı tutumlarında yanlışlar olsa gerek. Zaten Kuran’da da Allah, İslam Dini’nin Hz. İbrahim’in Dininin devamı olduğunu söylemektedir:

“(Rasulüm !) de ki: Şüphesiz Rdbbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah’ı birleyen İbrahim’in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi.” (Kur’anEnam161)

Şimdi birileri aşağıdaki Tevrat ayetlerine bakıp bazı itirazlan olabilir:

“Tann, “Hayır. Ama karın Sara sana bir oğul doğuracak, adını İshak koyacaksın” dedi, “Onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim.

İsmail’e gelince, seni işittim. Onu kutsayacak, verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. On iki beyin babası olacak. Soyunu büyük bir ulus yapacağım.

Arıcak antlaşmamı gelecek yıl bu zaman Sara’nın doğuracağı oğlun İshak’la sürdüreceğim” (Yaratılış17)