İlluminati

Kutsal kitaplardaki kehanetler

Demek ki seçkin olmak için Yahudi olmak yetmiyor. Antlaşmayı bozan, kurallarını çiğneyen, buyruklarım yerine getirmeyen bırakın seçkin olmayı, korkunç cezayı hak etmektedir. Zaten Tevrat’ta yazdığı gibi, antlaşma kurallarına uymayıp putperestliğe sapmca, birçok defa yurtlarından olmuşlardır. Son olarak ta, Hz. İsa’yı reddettiklerinden, Hz. İsa’nm İncil’de yaptığı ikaz gereğince, son olarak da aynen yukarıdaki cezaya çarptırılıp sürgün edilmişlerdir. Bu konuda Yahudiler Kur’an’da da açıkça uyarılır;

Allah’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın riayet emredilmesini emrettiği şeyleri terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lanet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır. (Rad13)

Biz, Kitap’ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik

Bu ikiden birincisinin vakti gelince, üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar memleketlerinizde her köşeyi kontrollerine alacaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir.”

Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık.

Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescide (Süleyman Mabedi’ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık)

Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık.” (İsra17)

Armagedon kehanetlerinden olduğu iddia edilen Yahudilerle ilgili olan en önemli kehanetin arkasındaki asıl gerçek bu. “Eğer siz fesat çıkarırsanız biz de sizi cezalandırırız.” Tevrat’la uyuşan Kuran ayetleriyle son verelim:

Harıi Rabbi, İbrahim’i birtakım kelimelerle denemişti. O da tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim’e): “Seni şüphesiz insanlara önder kılacağım” dedi. (İbrahim) “Ya soyumdan olanlar?” deyince (Allah:) “Zalimler benim vaadime erişemez” dedi. (Bakara Suresi2)

Aslmda seçkin Yahudi ırk anlauışınm Babil sonrası sürgünde dönüşte Tevrat’ı yeniden düzenleyen Ezra tarafından Yahudiliğe sokulduğu herkesin malumudur. Anca bu miti takip edenleri hayal kırıklığına uğratacak bir çalışmadan söz edeceğiz. Çalışma çok yeni basmda “Yahudi diye bir şey yokmuş” başlığı antında duyuruldu. Haberi okuyalım:

ABD’nin en saygın üniversitelerinden John Hopkins’ten genetik alanında çalışan 32 yaşındaki Dr. Eran Elhaik’in “Avrupa Yahudilerinin Soyunun Kayıp Halkası: Rhineland ve Hazar Hipotezlerinin Karşılaştırılması” çalışması Oxford Üniversitesi Yayınlarınca yayınlandı. Elhaik’in çalışması İsrail’i kuran Avrupa Yahudilerinin kökeninin Hazarlar olduğunu akademik olarak ispatladı. Karadeniz’den Hazar Denizi’ne büyük bir imparatorluk kuran Hazarlar, 8’nci yüzyılda Yahudiliği kabul etmişlerdi. Hazarlar, Türk, İran, Slavlar ve Kafkas ırkından insanları barındırıyordu.” (http://www. timeturk.com/ tr/ 2012/12/ 31 / yahudidiyebirseyartikyokmus.html) Hitler’den daha ırkçı olan ilgililere duyurulur.

Yuhanna’nın Vahyi’nde Armagedon Öncesi Türbülasyon Dönemi Olayları

fal bak

Şimdi Mesih’in geliş öncesi ve sonrası olacak olan olaylara ışık tutan Kutsal Kitaplar’da olan kehanetlere topluca bir bakalım. Daha sonra bunların günümüze yorumlanması göreceğiz. ArmagedonKıyamet Savaşı kehanetlerinin temeli, İncil’in son bölümü Yuhanna’mn Vahyi kitabındaki kehanetlerine bakarak neler olacağım görebiliriz. Yedi yıllık türbülasyon devresinde Tanrı ve İsa’mn öfke ve intikam dönemidir. Bu azap döneminde kıtlıklar, depremler, hastalıklar, savaşlar akla gelmeyecek felaketler yaşanacak. Bu azaptan Evanjelikler ve Yahudilerden ancak 144 bin imanlı Hz. İsa tarafından göğe alınıp kurtulacaklardır (1. Selanikliler4:1618, Vahiy14:1416).

Yeryüzündeki savaş ve felaketleri gökteki koltuklarında oturarak neşe (vecd) içinde seyredecekler. Yeryüzünde kalan Evanjelik olmayan Hıristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar ve diğer insanlar bu azaptan kıvranırlarken, D. Wiçkwire’nin dediği gibi, onlar gökte parti yapıp keyifle bu olayları seyredeceklerdir. Türbulasyonun ilk üç buçuk yılında Şeytan (ejderha), eski Babil’in yerini alacak Deccal (birinci canavar) ve sahte peygamberler (ikinci canavar) İsrail’den çıkacak (vahiy16:13, 19:20). Deccal önce Yahudilerle 7 yıllık bir antlaşma yapacak, üç buçuk yıl geçince bu antlaşmayı bozarak, son üç buçuk yılda, kutsal kent 42 ayüç buçuk yıl boyunca canavarın istilası altında olacak (vahiy13:5). Deccal’in heykeli (Daniel’in dediği iğreç ve yıkıcı şey, Daniel9:27, Matta24:15) tapmağa dikilerek insanların ona tapması sağlanacak. Sahte peygamber herkesin sağ avucuna ve alnına kendilerine tapanlara mührünü vuracak. Türbülasyon dönemi öncelikle Yahudilerin cezalandırılmasına yöneliktir. Tapmak yıkılacak katliama uğrayacaklar ve çoğu öldürülecek (Daniel12:7). Bu dönemde diğer milletler de, çirkinliklerin anası büyük f ahişeye (Babil, yeni Roma) itaat ettiklerinden ve canavara tapıp sahte peygambere uyduklarından yargılanıp öldürülecekler (Vahiy6:8).

Yine bu dönemde dünyaya yedi borazanla ve yedi tas ile yedişer melek, yedişer bela gönderecek. Önce yedi borazanlı melek devreye girecek. Birinci melek borazam çalınca, yerin üçte biri yanacak. İkincisinde, denizler yanacak ve içinde yaşayan canlıların üçte biri ölecek.

Yedi melek ellerindeki yedi borazanı çalmaya hazırlandı.

Birinci melek borazanını çaldı. Kanla karışık dolu ve ateş oluştu, yeryüzüne yağdı. Yerin üçte biri, ağaçların üçte biri ve bütün yeşil otlar yandı.” (Vahiy8)

İkincisinde, denizler yandı ve içinde yaşayan canlıların üçte biri ölecek. Üçüncü borazanda, gökten bir yıldız ırmakların ve su kaynaklarının üçte biri üzerine düşüp, bu sulardan içenler ölecek. Dördüncüde, güneş, ay ve yıldızların üçte biri yok olup sönecek ve gece ile gündüzün üçte biri ışıksız kalacak. Beşinci borazanda, gökten yere bir yıldız düşecek ve her tarafı çekirgeler sarıp, beş ay boyunca, alnında Tanrı’mn mührü olmayan insanlara azap edecek. Altmcıda, Fırat Irmağının yanında bağlı olan dört melek, ağızlarından ateş, duman ve kükürt saçan ordularıyla insanların üçte birini öl dürecek. Yedinci borazanla Tanrı’mn egemenliği kurulacak ve yargı başlayacak. Vahiy Kitabı’nın 8, 9, 10, 11 ve 12. bölümleri bu olayları anlatır.

Bu meleklerden sonra, elinde yedi tas olan yedi melek devreye girecek:

Sonra tapınaktan yükselen gür bir sesin yedi meleğe, “Gidin, Tann’nın öfkesiyle dolu yedi tası yeryüzüne boşaltın!” dediğini işittim.

Birinci melek gidip tasını yeryüzüne boşalttı. Canavann işaretini taşıyıp heykeline tapanlann üzerinde acı veren iğrenç yaralar oluştu.” (Vahiy16)

Birinci melek, canavarın işaretini taşıyıp, heykeline tapanları azap verecek (Vahiy16:29). İkinci melek, denizi kana dönüştürecek, içindeki bütün canlılar ölecek. Üçüncü melek, bütün suları kana döndürecek. Dördüncü melek, güneşi insanlar için çok yakıcı hale döndürecek. Beşinci melek, canavara ve insanlara zulmedecek. Altıncı melek, doğudan gelen orduların yolları açılsın diye, Fırat Irmağım kurutacak. Bundan soma canavar ve sahte peygamberin ağzmdan çıkacak üç kötü ruh bütün kralların ordularım ARMAGEDON demlen yere toplayacak. Bundan soma, yedinci melek elindeki tasım havaya boşaltacak ve yeryüzünde görülmedik depremler olacak. Bütün adalar ve dağlar yok olacak. Gökten kırk kilo ağırlığında dolu yağacak insanlar kaçacak delik arayacak ve hepsi telef olacak (Vahiy16:l 21). Türbulasyon’un son döneminde Şeytan, Deccal ve sahte peygamberi, Hz. İsa gökten beyaz atıyla inip cezalandırılacaklar:

Bundan sonra göğün açılmış olduğunu, beyaz bir atın orada durduğunu gördüm. Binicisinin adı Sadık ve Gerçek’tir. Adaletle yargılar, savaşır

Canavarla onun önünde doğaüstü belirtiler gerçekleştiren sahte peygamber yakalandı. Sahte peygamber, canavann işaretini alıp heykeline tapanları bu belirtilerle saptırmıştı. Her ikisi de kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldı.

Geriye kalanlar, ata binmiş Olan’ın ağzından uzanan kılıçla öldürüldü. Bütün kuşlar bunların etiyle doydu.” (Vahiy19)

Deccal ve sahte peygamberler ateş gölüne atılacak. Babil yerine kurulmuş yeni Roma ve ona uyan krallarının orduları, Hz. İsa ve onun ordusu tarafından mağlup edilip etlerim kuşlar yiyecek (Vahiy17, 18). Şeytan ise bin yıllık bir süre için dipsiz bir kuyuya zincirle bağlanacak. Arkasından Evanjelikler, Mesih uğruna ölmüş olanlar, canavara ve heykeline tapmamış onun mührü ile damgalanmamış olanların hepsi, bir daha hiç ölmemek üzere dirilip, Mesih’le beraber bin yıl sürecek bir mutlu dönem yaşayacaklar:

Melek ejderhayı İblis ya da Şeytan denen o eski yılanıyakalayıp bin yıl için bağladı.

Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, alınlarına ve ellerine onun işaretini almamış olanlardı. Hepsi dirilip Mesih’le birlikte bin yıl egemenlik sürdüler.” (Vahiy20)

Bin yıllık zamanın bitiminde şeytan atıldığı zindandan serbest bırakılacak ve yine dünyada fesat çıkarıp (Gog’la Mogog’u) insanları saptıracak. Bu sapıklar Kudüs şehrini kuşatacaklar. Ama yine bozguna uğrayıp bu kez Şeytan, canavar ve sahte peygamberin içinde bulunduğu ateş gölüne atılacak. Burada sonsuza dek işkence çekecek ve bütün insanların yargılanacağı gün gelecek. Bu kez bütün ölüler yargılanıp suçlular cehenneme atılacak. Adı yaşam kitabında olmayanlar ateş çölü denen cehenneme atılacak (Vahiy:20:715). . ,

Bundan soma eski gök ve yer ortadan kalkıp, yeni bir gök ve yeryüzü yaratılacak. Kutsal kent (Kudüs) ve tapmak gökten inecek. Tanrı ve Mesih, artık insanların arasmda yaşayacak. Artık ölüm, yas, ağlayış ve ıstırap olmayacak. Yani tam bir cennet hayatı sonsuza dek sürecek:

Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı. Deniz de yoktu artık.

Kutsal kentin, yeni Yeruşalim’in gökten, Tann’nın yanından indiğini gördüm. Güveyi için hazırlanmış süslü bir gelin gibiydi.” (Vahiy21)

Günümüzde Armagedoncu Evanjelik Hareketler

fal bak

ArmagedonKıyamet savaşı senaryoları, günümüzde Hıristiyan dünyada, daha çok, Protestanlık içinde bulunan FUNDAMENTALİST (köktendinci) olarak tanımlanan çeşitli Evanjelik gruplar tarafından ortaya atılmıştır. Fundamenta

grejk lizm, Latince bir kelime olan ve “bir şeyin esası, temeli, kökü anlamına gelen “Fundament” kelimesinden türemiştir. Hıristiyan dini terimi olarak, Protestanlığın teolojik bir kolu olan Kutsal Kitaba çok sıkı bağlı modem bilimlere karşı Evanjelik gurupları tanımlamak için kullanılır. Başka dini akımları da kapsamına almasına rağmen, günümüzde bu terim ük olarak özellikle fanatik Hıristiyan gurupları tanımlamak için türetilmiştir. Yani fundamentalizm, öncelikle Amerikan Protestanlığına özgü bir tanımdır ve Evanjelizmin alt koludur. Bu kavram ilk olarak, 19101915 yülarmda Amerikan Protestanlığı içinde, modernleşme eğilimine karşı guruplar tarafından dinin özünü koruma gayesiyle yazılan Temel Prensipler “The Fundamentals” adı altmda yayınlardan çıkmıştır.20 Bu gruplar, 1919 yılında “World’s Christian Fundamentals Association” (Dünya Fundamentalist Hıristiyanlar Birliği) adıyla bir cemiyet kurmuşlardır. Yani başka din mensuplarım köktendincilikle suçlayanların aksine bu terimin temeli Hıristiyan dini mensuplarma aittir.

Fundamentalizmin başlıca özellikleri; Literalizm, Pietizm ve Millenarizm’dir. Bu akım Kutsal Kitab’m Tanrı sözü olduğuna inandığından kelime anlamlarına bağlı kalınarak okunmasını ve uygulanmasını savunur (Literalizm). Gerçek manada öze, saf İncil’e ve gerçek Hıristiyan gibi yaşama dönüş isterler (Pietizm). Mesih’in dönüşüyle bin yıl sürecek bir altın çağ yaşanacağına inanırlar (Millenarizm). Bu görüşlerden dolayı ancak, bu ilkelere göre yaşayanların Mesih ile beraber bin yıl yaşayacaklarma inamrlar. Bu gruplar İsa Mesih’in tekrar yeryüzüne gelişini gerçekleştirecek, Tanrısal sevk ve idare (DispensasyonalizmTakdiri ilahicilikYeniden Doğuşçuluk) ile ilgili zemini hazırlamakta kendilerini görevli sayarlar. Bu anlayışla İncil’i bütün dünyaya yayma görevini üstlenerek misyonerlik çalışmalarma hız vermişlerdir.

Bu hareketler birçok Katolik ve Protestan uygulamaları da hatalı bulurlar. Pazar ayini, çocuk vaftizi ve yılbaşı kutlamalarının dine sonradan sokulduğu için reddetmektedirler. İlk Hıristiyanların (NasranîlerEbionitler) zamanında olmayan

uygulamalara karşıdırlar. Tabi bu dinde aslına dönüş, bir ölçüde Tevrat’a ve Yahudiliğe yönelişin de temelindeki nedenlerdendir. Ne de olsa Hz. İsa, Tevrat’a bağlı bir Yahudi’ydi. Tabi bu ara ilk Hıristiyanların beklediği Mesihİsa bir ” Insanoğluydu”. Bu inanç daha sonraki Pavlus’cu anlayışla ilahi bir boyutta “Tanrıoğlu’na” dönüşmüştür. Ayru zaman da Yahudilerin beklediği Mesih de bir insan kraldı.

ABD’de Evanjelikler Metodist, Baptist ve Presbiteryen kiliselerin içinde yaygındır. Dünyada bu tür Armagedon kehanetleri peşinde koşan 1200’den fazla tarikat vardır. Bunların bazıları; Baptistler, Yedinci gün Adventistler, Yahova Şahitleri, Koreli Hyoogo, İsveç ve Kanada’da toplu intihar ve katliamlar gerçekleştiren Güneş Tapmağı Tarikatı, Davidyenler Tarikatı, cennetin kapısı, Tenhadaki Ses, Elohim City, Hıristiyan Kimlik, kısacası bugün dört Amerikalıdan biri bu akımların düşüncesindedir. Bu tarikatların çoğu 1819. yüzyılda doğmuştur. Bunlardan ilki Babtistler 1734 yılında kurulmuştur. Metodistler 1799, Adventizm (geri dönüş) hareketi VVilliam Miller tarafından 1840 yıllarında ortaya çıkmıştır. Miller Hz. İsa’nm ikici gelişi 18431844 yılları arasmda olacağım iddia etti. Bu kehanet gerçekleşmeyince Adventizmciler birbirine düştüler ve 6 guruba ayrıldılar.21

ABD’de günümüz Evanjelik liderlerinden ünlü bir televizyon vaizi, Dr. Jerry Falvvell. Falvvell, vaizlik kariyerine 1979 yılında başladı, ‘Manevi çoğunluk’ adıyla bilinen bir sivil toplum örgütü kurdu. 10 yıl sonra bu örgütü dağıttı. Bu kez bir üniversite kurdu. Bu arada cemaati için bir kilise, sesini duyurmak için bir gazete ve radyo, vaaz şovları için de bir yerel televizyon edindi, internette de sitesi var. Vaaz ve ayinlerin canlı yayımlanması için Yeniden Doğuşçularm kilisesi de dev bir televizyon stüdyosuna dönüştürülmüş durumda. Son dönem ABD başkanları NeCon’larm politikaları üzerinde çok etkili olan, Hıristiyan Siyonizm’inin günümüzdeki en etkili babası Dr. Jerry Falvvell Mayıs 2007’de vefat etti. Fahvell devamlı Kutsal Topraklar olan İsrail’e inanç turları

düzenleyerek öncelikle Yahudiler ile Hıristiyanları barıştırmaya çalışarak, ABD politikalarının Armagedon Kehanetleri üzerine olmasına yön vermeye çalışmış önemli bir şahsiyettir.

Arkansas Immanuel Baptist Kilisesi Rahib’i W.O. Vaaoght ABD Başkanı seçilen Clintona ikazı:

“Bir gün başkan olabilirsin. Hatalar yapacaksm ve Tanrı Seni affedecek. Ama Tanrı, İsrail Devleti’ni terk ettiğin taktirde seni affetmeyecek”22

Bu din adamlarının ABD yöneticileri üzerinde bir etkisi olup olmadığını merak edenler bunları iyi okusun. ABD Başkanı Haziran 2003’te yani Irak’ın işgalinden dört ay sonra Mısır’ın Şarm elŞeyh beldesinde Filistin heyetiyle bir araya gelmiş, burada Irak savaşı konusunda çok ilginç açıklamalar yapmıştı:

“Tanrı bana ‘George, git Afganistan’daki teröristlerle savaş’ dedi, gittim savaştım. ‘George, git, Irak’taki despotluğu bitir’ dedi, bitirdim. Şimdi bana Tanrı’mn ‘Git, Filistinlilerin devlet kurmasını sağla, İsraillileri güvenliğe kavuştur, Ortadoğu’ya barış getir’ dediğini hissediyorum. Tanrı’mn izniyle bunları da yapacağım…” 23

ABD Başkam George W. Bush, sabahın erken saatlerinde kalkıp dini kitaplar okuyor. Kabine toplantıları da dualarla başlıyor. Bush kendisine sorulan basit soruları bile İncil’den örnekler vererek cevaplıyor. “Yaradan” kelimesini dilinden düşürmeyen Başkan, görevinin kendisine Tanrı tarafından verildiğine inanıyor. Fransız Le Nouvel Observateur Dergisi Amerika Başkam George W. Bush’un dünya üzerinde yaşayan 500 milyon “Evangelist”in en önemli dini liderlerinden biri olduğunu yazdı.24 Bu gün ABD’de kendim Evanjelik diye tanımlayanların sayısı en büyük grup haline gelmiştir ve Katoliklerden fazladır. ABD halkının % 26′ sı kendini Evanjelik olarak, %24’ü Katolik olarak tanımlamaktadır. (VVaşington Post gazetesi, 25.2.2008)

Bu ara ülkemizdeki Evanjelikler de boş durmuyor. Ta Amerika’dan başkent Ankara’ya İncil kehanetleri için özverili çalışmalarda bulunmak için gelmiş, Evanjelik Protestan kiliselerinden, Ankara Batıkent Kilisesi baş Pastörü Amerikalı Daniel Wiçkwire, Armagedon Kehanetleri ve Yahudiler hakkında neler söylüyor:

“7 yıl sıkınti olacak. Bu 7 yıl sıkıntı içinde dediğim gibi dünya mahvoluyor. İşte bu sırada biz göğe yükseliyoruz ve orada parti yapıyoruz. İsa Mesih’le beraber oluyoruz orada. Bu 7 yıl sonunda İsa Mesih tekrar aşağıya iniyor, yeryüzüne. Ve burada 1000 yıl sürecek millenium dönemi başlıyor. İsa Mesih kral oluyor. Barış dönemi oluyor. İsrail nedir? İsrail bir halk. Tanrı İbrahim’i çağırdı. İbrahim, ishak ve Yakup o soydan geliyor. Tanrı onlara iki tane vaad verdi. Birincisi kitap. Bütün kutsal kitaplar ancak ve ancak Yahudilere verilecekti. Tanrı Tevrat ve İncil’de bunu söylüyor. İkincisi ise Mesih. Mesih bedence bir Yahudi’dir, Yani Mesih, İbrahim, İshak, Yakup’un soyundan gelmektedir. Bizim kurtuluşumuz kitaba bağlıdır ve Mesih’e bağlıdır.. KİTAP VE MESİH OLMADAN KURTULUŞ OLMAZ. Yani Kurtarıcı Tanrı Yahudi olacaktır. Tann’nın bütün Kutsal Kitapları Yahudiler tarafından gönderilmiştir. Ve Tanrı’mn kurtarıcısı Yahudilerden gelmiştir. İsa Mesih dedi ki; kurtuluş Yahudilerdendir.”25

Daniel Wiçkwire kendisiyle yapılan röportajda Amagedon gibi hiç bir korkunç savaşı savunurken, nedense “Kitabı Mukaddes ve Kuran’ı Kerim hakkında 100 soru ” isimli kitabında “İsa Mesih’ten sonra Allah, diğer inançlardaki insanlara karşı savaşı onaylar mı?” diye sorduktan sonra Armagedon Savaşım unutmuşa benziyorki Kuran’da geçen savaş ayetlerini sıralarken İncil ve Tevrat’taki katliam ayetleri yerine, banşla ilgili ayetleri yazmış. Ne diyelim!26

Biz aşağıda katledilirken, onlar yukanda Hz. İsa ile parti yapacaklarmış. Bu durumda aşağıdakilere bakıp “oh olsun” diye göbek atacaklar galiba! Aşağıda 4, 5 milyar insan katle

dilirken, sevgi ve barış dini mensupları kutlama partisi yapacaklarmış. İnsanları çok seven, kurtulmaları için canım çarmıhta feda eden Tanrı Rab İsa başka biri miydi yoksa?

Mesih planı ya da Armagedon’un Kaynağı

1985 Ağustosunda İsviçre’nin Basel şehrinde Hıristiyanlar tarafından düzenlenen bir kongre yapıldı. 1897 yılında ayni yerde, Yahudiler tarafından düzenlenen ilk Siyonist kongrenin yapıldığı salonda, bu kez ikinci bir Siyonist kongre düzenlenmekteydi. Çok büyük katılımla gerçekleştirilen bu kongreye, 27 ayrı ülkeden 589 delege katıldı. Ancak bu kongrenin, Theodor Herzl’in düzenlediği ilk Siyonist Kongre’den önemli bir farkı vardı. İlk Siyonist Kongreye katılanlann tümü Yahudi’ydi; oysa İkincisinde katılanların çoğu Hıristiyan’dı. Çok az Yahudi vardı. Çünkü bu kongre I. Hıristiyan Siyonist Kongresiydi, Kudüs Uluslararası Hıristiyan Elçiliği tarafından düzenlenmişti ve katılımcıların da büyük bölümü Hıristiyan’dı. Üç gün süren kongrenin sonucunda önemli birçok karar alındı. Bunlar arasında, tüm dünya Yahudilerinin İsrail’e göç etmeye yardım ve teşvik etmek. İsrail’in 1967’de işgal etmiş olduğu Batı Şeria’yi resmen ilhak etmesi talebi yer alıyordu. Kısacası, Hıristiyan Siyonistler, Filistin’de kurulan Yahudi Devleti’nin “Vaat edilmiş Topraklara” bir an önce sahip olmasını hızlandırmak istiyorlardı. Bir ara dinleyici sıralarında oturan ılımlı bir İsrailli, ayağa kalkarak son cümledeki ifadenin biraz yumuşatılmasın da yarar olabileceğini, çünkü İsrail halkının da yaklaşık üçte ikisinin Batı Şeria’nm ilhakına karşı olduğunu söyledi. Bunun üzerine öfkelenen Uluslararası Hıristiyan Elçiliği temsilcisi Van der Hoeven, söyle bağırdı:

“İsraillilerin ne düşündüğü umurumuzda değil; biz Tanrı’nın ne söylediğine bakarız. Ve Tanrı, o toprakların Yahudilerin malı olduğunu söylüyor.”

insanı hayrete düşürecek bu anlayışın temeli neydi? 1600’lü yıllara kadar Yahudilerin Vaat Edilmiş Toprakları olduğunu hiç düşünmeyen, yalnızca Mesih’in ikinci kez yeryüzüne döneceğini bekleyen ve Yahudilerden nefret eden bu insanlara ne olmuştu? Evanjelikler bu derece Yahudiperest olmuşlardı

Evanjelikler Yahudiler için yeni bir vatan arasınlar dursunlar bakalım. Resmi İncillerde bu inancın aslı nedir? Mesih’in gelişinden önce Yahudilerin Vaat Edilmiş Topraklara dönüşü yok muydu? Ya da vardı da 1600 yıllarına kadar Hıristiyan âlemi bu gerçekleri görememişler miydi? Netliği karmaşıkta olsa, Hz. İsa’nm tekrar yeryüzüne gelişiyle ilgili İncil’lerde bulunan ifadeleri incelemiştik. Her ne kadar Hz. İsa’mn İncillerde ne zaman döneceği ile ilgili verilen tarihler birbirini tutmasa da, Hz. İsa’mn tekrar geri döneceği İncillerde bu

Ilınmaktadır. Bu gelişin detaylı olarak anlatımı Sinoptik İnciller olarak isimlendirilen ilk üç İncil’de bulunur:

“3-İsa, Zeytin Dağı’nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. “Söyle bize” dediler, “Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak ?”

7-Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak

15-Peygamber DanieVin sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyi kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman okuyan anlasın Yahudiye’de bulunanlar dağlara kaçsın

21-Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır.

24-Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar.

29-O günlerin sıkıntısından hemen sonra, ‘Güneş kararacak, Ay ışık vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.’

30-O zaman İnsanoğlu’nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu’nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.11

36 “O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba’dan başka kimse bilmez.” (Matta24)

Matta İncilinde bu açıklamaların devamında, bu geri dönüşün ardından “Bütün ulusları yargılayacağı” yazılıdır. Bu açıklamalara ilaveten Luka İncilinde Kudüs ve tapınağın yıkılıp, Yahudilerin sürgün edileceği de yazılıdır:

“20 “Yeruşalim’in ordular tarafından kuşatıldığını görünce bilin ki, kentin yıkılacağı zaman yaklaşmıştır.

24 Kılıçtan geçirilecek, tutsak olarak bütün uluslar arasına sürülecekler. Yeruşalim, öteki ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek onların ayaklan altında çiğnenecektir.

32 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan, bu kuşak ortadan kalkmayacak.” (Luka21)

Armagedon (Kıyamet) Savaşı Nedir?

Armagedon, İncil’de bulunan Yuhanna’nm Vahiy (Revelation Esinleme) Kitabı’na göre, iyilerle (Mesih’e inananlar) kötüler (Mesih karşıtları) arasında olacak olan, son savaşm yapılacağı yer ve bu savaşa verilen isim. İncil’e göre aslında bu savaşm, dünyanın sonu olan kıyametle bir ilgisi yok. Çünkü bu savaştan sonra, dünya üzerinde en az bin yıl daha yaşam devam edecek. Ama bu savaş zihinlerde, Kıyamet Savaşı olarak yer etmiştir. Bu savaşa Tarot gibi bütün dünya kralları (devletleri) katılacağı için büyük bir dünya savaşı olacaktır. Armagedon ismi Yunanca bir kelimedir ve İncil’in Vahiy bölümünde geçer: Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tann’nın büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar. İşte hırsız gibi geliyorum! Çıplak dolaşmamak ve utanç içinde kalmamak için uyanık durup giysilerini üstünde bulundurana ne mutlu!” 16 Üç kötü ruh, kralları İbranice Armagedon denilen yere topladılar (Vahiy16) Armagedon Savaşı’nı Kim Başlatacak? Gerçi İncil’deki açıklamalardan kötülere karşı yeryüzünde bir iyiler ve Mesih ordusundan bahsetmez. Çünkü bu savaştan önce Mesih inananları, gökyüzünde Mesih’in gelişini karşüamak ve bu savaşı gökte izlemek üzere, göğe alınacaklar şeklinde yorumlar vardır: 16 Rab’bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin seslenmesiyle, Tann’nın borazanıyla gökten inecek.

Önce Mesih’e ait ölüler dirilecek. 17 Sonra biz yaşamakta olanlar, hayatta olanlar, onlarla birlikte Rab’bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab’le birlikte olacağız.” (l.Selanikliler4) Kötülerle kimler savaşacak derseniz, melekler orduları: Mesih’in kendisi ve gökteki orduları: 13 Altıncı melek borazanını çaldı. Tann’nın önündeki altın sunağın dört boynuzundan gelen bir ses işittim. 14 Ses, elinde borazan olan altına meleğe, “Büyük Fırat Irmağı’nın yanında bağlı duran dört meleği çöz” dedi. 15 Tam o saat, o gün, o ay, o yıl için hazır tutulan dört melek, insanların üçte birini öldürmek üzere çözüldü. 16 Atlı ordularının sayısı iki yüz milyondu, sayılannı duydum. 17 Görümümde atlan ve binicilerini gördüm. Ateş, gökyakut ve kükürt renginde göğüs zırhlan kuşanmışlardı. Atlann başlan aslan başına benziyordu. Ağızlanndan ateş, duman, kükürt fışkınyordu. 18 İnsanların üçte biri bunlann ağzından fışkıran ateş, duman ve kükürtten, bu üç beladan öldü. Mesih’in kendisi ve gökteki orduları: “11Bundan sonra göğün açılmış olduğunu, beyaz bir atın orada durduğunu gördüm. Binicisinin adı Sadık ve Gerçek’tir. Adaletle yargılar, savaşır. 14Beyaz, temiz, ince ketene bürünmüş olan gökteki ordular, beyaz atlara binmiş O’nu izliyorlardı.

15 Ağzından ulusları vuracak keskin bir kılıç uzanıyor. Onları demir çomakla güdecek 19 Sonra canavarı, dünya krallarını ve onların ordularını, ata binmiş Olan’la O’nun ordusuna karşı savaşmak üzere toplanmış gördüm. 21 Geriye kalanlar, ata binmiş Olan’ın ağzından uzanan kılıçla öldürüldü. Bütün kuşlar bunların etiyle doydu.” (Vahiy19) Eh böyle olunca kim korkar kıyamet savaşından! Hele bu savaştan sonra bir de 1000 yıllık bir sefa sürülecekse, kim istemez böyle savaşı. Dünyanın üçte ikisi ölecekmiş kimin umrunda: 4 Bazı tahtlar ve bunlara oturanları gördüm. Onlara yargılama yetkisi verilmişti. İsa’ya tanıklık ve Tann’nın sözü uğruna başı kesilenlerin canlannı da gördüm. Bunlar, canavara ve heykeline tapmamış, alınlanna ve ellerine onun işaretini almamış olanlardı. Hepsi dirilip Mesih’le birlikte bin yıl egemenlik sürdüler. 5 İlk diriliş budur. Ölülerin geri kalanı bin yıl tamamlanmadan dirilmedi.” (Vahiy20)

Mesih ne zaman gelecek?

Tekrar gelişle ilgili olarak kullanılan bir ayet de şöyledir:

“And olsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahit olacaktır.” (Nisa Suresi, 159)

Bu ayette de dikkat edilirse, yine Hz. İsa gelecek diye bir anlam ya da ima yoktur. Sadece Kitap ehlinden olanların ölmeden önce ona inanacaklarım bizlere bildirmektedir. Bu ayetten yola çıkarak, Kitap Ehli’nin ölmeden önce Hz. İsa’ya inanması ancak onun gelmesiyle olur. Öyle ise Hz. İsa gelecektir gibi yorumlar yapmak yanlıştır. Burada ayette olmayan bir şart ortaya atılmış ve açıkça ayetin anlamı çarpıtılmıştır. Bir kere ayette Kitap Ehli’nden olanların, kıyamete yakın bir zamanda, Hz. İsa’ya iman edeceklerine dair bir ifade yoktur. Bu ayette tüm Kitap Ehli kastedilmektedir. Ayrıca ölümlerinden önce Kitap Ehlj’nin iman etmeleri için, Hz.

İsa’yı görmeleri gibi bir şart da, ayete göre söz konusu değildir. Hz. İsa’nm sağlığında bile onu görüp, kitap ehlinden iman etmeyen birçok kişi olmuş ve hatta onu öldürmeye bile kalkmışlardır. Bu olsa olsa böyle olur mantığıyla bu sonuç çıkartılmış, Kuran’da bildirilen dışında ön yargıyla ulaşılmış bir iddiada bulunulmuştur. Ayrıca ayetin devamı dikkatli okunduğunda çok önemli bir gerçek ortaya çıkacaktır. Hz. İsa ölümlerinden önce kendisine iman edenlerin hakkında kıyamet günü aleyhlerinde şahitlik yapacaktır. Bu ayetin Arapça metninde “aleyhim” ifadesi geçmektedir. “Aleyhim” kelimesinin “onların üzerine” veya “aleyhlerine” anlamlan vardır. Bu kelime şahitlik yapmak fiiliyle kullanıldığında bu şahitliğin olumsuz olduğu yani aleyhlerine olduğu anlaşılmaktadır. Kuran’da bu iki kelimenin geçtiği ayetlere bakıldığında bu anlaşılacaktır. Örneğin:

“Sonunda oraya geldikleri zaman, işitme, görme (duyuları) ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik edecektir.” (Fussilet Suresi 20)

Ayetin devamıyla düşünüldüğünde, kitap ehlinden, ölümlerinden önce Hz. İsa’ya iman edenlerin imanımn, makbul bir iman olmadığı anlaşılmaktadır. Aksine Hz. İsa onların aleyhlerine şahitlik yapacaktır. Bu iman Firavun’un imam gibi kabul edilmeyen bir imandır. Üstelik burada söz edilen kitap ehli, kıyamet gününe yakın olanlar değil, Hz. İsa’dan sonra yaşayan tüm kitap ehlini kapsar. Bunların hepsi ölümlerinden önce, Hz. İsa’nm Allah’ın elçisi olduğuna iman etmektedirler. Fakat ölüm anından önce olan bu iman, makbul bir iman değildir.Hesap günü İsa onlardan şikâyetçi olacaktır .Yukarıdaki ayetin önce ve sonrası okunduğunda, burada kitap ehlinden Yahudilerin eleştirildiği görülecektir.

Şimdi ayetin başma dönersek, bu ayetin neresinde Hz. İsa tekrar yeryüzüne gelecek şeklinde bir anlatım ya da ima vardır? Neye dayanarak böyle bir sonuç çıkarılmaktadır? Görüleceği gibi bu iddia sadece bir vehimdir ve bu yanlış yorumlar Kuran’a ait değildir. Zuhruf suresindeki bir başka ayet de

yine anlamı dışında Hz. İsa’nın gelişiyle ilgili kullanılmaya çalışılmaktadır.

Ayet şöyledir:

“Şüphesiz o, saat için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf Suresi: 61)

Bu ayette o sıfatının Hz. İsa olduğunu söyleyip, onun kıyamet saati için bir ilim olması için ancak kıyametten önce gelişiyle olabileceği iddia edilmektedir. Bu ayette geçen “o ” zamiri hakkında iki farklı görüş var. Biri “o ” zamirinin Kuran’ı işaret ettiği diğeri ise ” o” zamirinin Hz. İsa’yı işaret ettiğidir. “O” zamirinin Hz. İsa’yı işaret ettiğini kabul etsek bile, ayetin direkt anlamından Hz. İsa’nın yeniden yeryüzüne gelişini söyleyen ya da işaret eden bir ifade bulunmadığı görülecektir. Bu ayette de diğerlerinde olduğu gibi bir ön kabul yapılıyor ve Hz. İsa’mn kıyamet için bir ilim olması için ancak kıyametten önce gelişiyle olabilir denilmektedir. Örneğin bir başka Kuran ayetinde “kıyamet yaklaştı” şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Günümüzden 14 asır önce de Kuran’ı okuyan bir kişi bu ayetle karşılaştığında kıyametin yaklaşüğım okumaktaydı. Fakat aradan 1450 yıla yakın bir zaman geçmiştir. Hala kıyamet kopmamıştır ama kıyamet bize yakındır. İnsanlık tarihine göre yaşanan zaman, ayetin ifadesiyle kıyamete yakın bir zamandır. Ama kıyametin kopması daha asırlarda sürebilir veya yarın da kopabilir. Bunun gibi ayetin ifadesiyle Hz. İsa kıyamet için bir ilimdir. Yani Hz. İsa ile ilgili bir şey kıyametin saatinin bilgisini verecektir. Fakat ayette Hz. İsa’dan hemen sonra kıyamet kopacak gibi bir anlatım yoktur. Hz. İsa’mn tekrar geleceğini iddia edenlerin, kendi görüşleri doğrultusunda kullanmaya çalıştığı ayetlerden birisi de şöyledir:

“Ve: “Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir
bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.” (Nisa Suresi:157)

Bu ayette geçen “onu öldürmediler ve onu asmadılar.” İfadeden yola çıkarak Hz. İsa’mn öldürülmediği ve aşılmadığı dolayısıyla hala canlı olduğu ve tekrar yeryüzüne döndürüleceği iddia edilmektedir. Oysa ayet ön yargılardan sıyrılarak okunduğunda böyle bir anlatımın olmadığı açıkça anlaşılacaktır. Burada söylenen şey Hz. İsa’yı öldürmeye çalışan kişilerin onu öldüremediği ve aşamadığıdır. Yani inkarcılar Hz. İsa’ya bir zarar verememişlerdir. Fakat bu Hz. İsa’nm vefat etmediği ve tekrar yeryüzüne gönderileceği anlamına gelmez. Örneğin: müşrikler Hz.Muhammed’i ne öldürebildiler ne de asabildiler. Böyle olması Hz. Muhammed’in ölmediği anlamına gelmez. Hz.Muhammed başka bir vesile ile vefat etmiştir. Yukarıdaki ayette de Hz. İsa’nm inkarcılar tarafından öldürülmediği vurgulanmaktadır. Fakat bu başka bir vesile ile Allah onu vefat ettirmiş ve kendi katma yükseltmiştir. Dolayısıyla da bu ayetteki ifadelerde ne Hz. İsa’nm vefat etmediği gibi bir anlam vardır, ne de tekrar yeryüzüne döneceğine dair bir anlatım mevcuttur. Temel olarak Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne dönüşüne delil olarak gösterilmeye çalışılan ayetler bunlardır. Görüldüğü gibi ayetlerde bildirilen Hz. İsa’mn öldüğüdür. Bunun ötesinde Kuran’da hiçbir ayette tekrar yeryüzüne döneceğine dair bir ifade yoktur. Ancak şu da bir gerçektir ki, Allah dilerse ölüden diriyi de çıkarır.

Elçilerin İşleri

Hz. İsa’nm göğe alınmasından bahseden yalnızca Luka’dır. Ama oda, bizzat kendi yazdığı söylenen iki ayrı eserinde, böyle önemli bir olaym oluşunu çelişkiler içinde anlatmaktadır. Luka kendi İncilinde göğe çıkma olayım, Hz. İsa’mn dirildiği günün ertesinde, pazartesi günü gerçekleştiğini yazarken yine kendi eseri olan /”Elçilerin İşleri” isimli eserinde ise bu olaym dirilişten kırk gün sonra olduğunu yazmaktadır:

“3-İsa, ölüm acısını çektikten sonra Tarot falı gibi birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı’nın Egemenliği hakkında konuştu.” (Elçilerin İşleri)

Buyrun, Pavlus Hıristiyanlığı’mn Hz. İsa hakkında, son derece önemli bir iddiasının gerçek yüzü. Mademki, böyle son derece büyük bir mucize oldu, O’nun hayatım anlatan üç eserde bundan niçin bahsedilmemiştir. Dördüncüde ise birbirini tutmayan ifadeler. Hz. İsa’nm ikinci geliş İncillerde yirmiye yakın yerde zikredilir:

“24-Kılıçtan geçirilecek, tutsak olarak bütün uluslar arasına sürülecekler. Yeruşalim, öteki ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek onların ayaklan altında çiğnenecektir Güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler görülecek. Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler.

26-Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar korkudan bayılacak. Çünkü göksel güçler sarsılacak.
zaman İnsanoğlu’nun bulut içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.” (Luka21)

Hz. İsa’nm kendi ağzından ikinci geliş açıkça görülmektedir. Pavlus Hıristiyanlığında ölen sonra dirilen göğe alman, daha sonra da insanları kurtarmak ve yargılamak için tekrar gelecek olan Tanrı anlayışı en önemli teolojik temellerdir. Bu anlayış bütün ilk çağ dini anlayışlarının ortak özellikleridir. Roma împaratorluğu’nda da Tanrı anlayışı böyleydi. Bu gizemli dinlerde Tanrılar İnsanları kurtarmak için kendilerini feda edip dünyadan ayrılırlar ve geride kalanları yargılamak üzere tekrar dirilirler. Pavlus Hıristiyanlığında da bu aynen böyledir. Hz. İsa’nm ikinci gelişini ilerleyen bölümlerde tartışacağız.

Hz. İsa’nın ölümü

Buraya kadar Hz. İsa’nın Tanrılığını, İncil’in durumunu, Tevrat ve sünnet hakkında söylenenleri inceledik. Tabi bu önemli teolojik esaslar hakkmda bu kadar kısa bir inceleme yetersiz olabilir. Ama sanırım bu esasların tartışmasız doğrular olmadığı konusunda bir fikir vermiştir. Asıl konumuz bunlar olmadığından, konuyu uzatmamak amacıyla kısa kestik. Yetersiz görenler bu konuları daha geniş inceleyen eserlere bakabilirler. Şimdi gelelim Hz. İsa’nm ölümüne. Hıristiyanlık inancı tamamıyla HZ. İsa’nın çarmıhta ölümü üzerine bina edilmiştir. Hz. İsa Hıristiyan Teslis inancma göre, Bakire Meryem’den dünyaya insan olarak doğmuş bir Tanrı’dır. Bu durumda hem insan, hem de Tanrı olmaktadır.

Hıristiyanlıkta Tanrı inancı BABAOĞULKUTSAL RUH olmak üzere üç kimliktedir. Yani tek olan Tanrı hem baba, hem oğul, hem de kutsal ruh olarak daima üç kimliktedir. Bunların üçü de sonsuzdan beri Tanrı’dır. Her bir şahsiyetin farklı görevleri vardır. Yani aralarında görev taksimi vardır. Oğul Tanrı olan Hz. İsa’nm en önemli görevi de kurtuluşu sağlamaktır. Dünyaya geliş sebebi de insanların kurtuluşunu sağlamaktır. Hınstiyan inancında Hz. Adem’den beri bütün insanlar günahlıdır. Bu günah, insanlığın babası olan Hz. Âdem’in cennetten kovulmasına sebep olan yasak meyveyi yemesidir.

Böylece cennette Tanrı’mn sözünü dinlemeyip yeryüzüne günahlı olarak kovulmuştur. Günah sebebiyle Tanrı’dan ayrı düşmüştür. İşte Tanrı oğul kimliği ile bakire Meryem’den insan olarak İsa şeklinde doğmuştur. Bir Tanrı neden dünyaya insan olarak gelir diye sorarsanız, insanlarla barışmak, onların günahlarını bağışlatarak yeni bir antlaşma yapmak için geldi. Yalnız bu kez sadece Yahudilerle değil bütün insanlıkla. Pekala, insanları Tanrı’dan ayırmış bu asli günah nasıl bağışlanacak? İşte yine bir Tanrı olan, ama Tanrı’mn biricik oğlu olan Hz. İsa’yı, Baba Tanrı fidye olarak çarmıhta insanlar için canını versin diye, bu fidye ile insanların günahlarını bağışlatsın diye göndermiştir Yani Hıristiyanlıkta Hz. İsa çarmıhta öldürülmek için dünyaya gelmiştir:

“Incil’in tüm öğretişinin, hatta Mesih inancının özünün, İsa Mesih’in tarihsel ölümü gerçeği üzerinde kurulduğu bellidir.

Eğer İsa çarmıhta ölmediyse, Mesih İnancı’nın tüm yapısı iskambilden bir şato gibi bir anda çöker. İncil yazarlarından Tarsuslu Pavlus’un belirttiği gibi, İsa Mesih ölüp yeniden dirilmeseydi, Mesih İnanlısı’mn inancı boştur, acıklı bir aldatmacadan başka bir şey değildir.”10

Hıristiyanlığın kurucusu Pavlus İncil’deki mektuplarında konuyu işler:

Ama şimdi Yasa’dan bağımsız olarak Tanrinırı insanı nasıl aklayacağı açıklandı. Yasa ve peygamberler buna tanıklık ediyor.

Tanrı insanları İsa Mesih’e olan imanlarıyla aklar. Bunu, iman eden herkes için yapar. Hiç ayrım yoktur.

Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’mn yüceliğinden yoksun kaldı.

İnsanlar İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tann’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.

Tanrı Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı.

Öyleyse neyle övünebiliriz? Hiçbir şeyle! Hangi ilkeye dayanarak? Yasa’yı yerine getirme ilkesine mi? Hayır, iman ilkesine.” (Romalılar 3)

Daha önce de belirttiğimiz gibi Pavlus ve Hz. İsa’mn Havarileri arasmda dinin esasları arasmda büyük çekişmeler vardı.

Maalesef mevcut İnciller, Pavluscu metinler içerdiğinde (Yakup’un Mektubu Hariç), Pavlus karşıtı görüşler için, sizlere resmi İncillerden fazlaca kanıt sunamayacağız. Ama bu çekişmenin en önemli ayağının çarmıh ve sünnet olduğunu Pavlus’un yazdıklarından anlıyoruz:

“Bakın, size kendi elimle ne denli büyük harflerle yazıyorum!

Bedende gösterişe önem verenler, yalnız Mesih’in çarmıhı uğruna zulüm görmemek için sizi sünnet olmaya zorluyorlar.

Oysa sünnetlilerin kendileri bile Kutsal Yasa’yı yerine getirmiyor, sizin bedenlerinizle övünebilmek için sünnet olmanızı istiyorlar.

Bana gelince, Rabbimiz İsa Mesih’in çarmıhından başka bir şeyle asla övünmem. O’nun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için ölüdürl, ben de dünya için.

Sünnetli olup olmamanın önemi yoktur, önemli olan yeni yaratılıştır.” (Galatyalılar6)

On emir

Aynı Şeyleri Kuran’da da Görmekteyiz;

“91.. ..De ki: Öyle ise Musa’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği Kitab’ı kim indirdi? Siz onu kağıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz.” (Kur’an-Enam6)

Hz. Musa’ya Sina dağında verilen ve iki taş levhaya yazılan sadece on emir olduğu anlaşılıyor. Çünkü 264 sayfalık beş kitabın bir gecede ne yazılabilir, nede bunların yazıldığı taş levhalar taşınabilir. Ayrıca Hz. Musa’nın döneminde kullanılan Mısır yazısı olan resim yazısıyla böyle uzun ve edebi yazıların yazılması mümkün değil. Konuyu uzatmadan kısaca belirtmek gerekirse, bu konuda yapılan araştırmaların sonucunda, Hz. Musa’nın yazdığı iddia edilen ilk beş kitabın, aslında yıllar içinde dört farklı kaynaktan derlendiği ispat edilmiştir. Birinci kaynak, MÖ.9. yüzyılda güneydeki Yahuda krallığında derlendiği tahmin edilen, Tanrının adım Yahve olarak tanımlayan ve bundan dolayı ismi Yahveci metin olarak anılan kaynak. İkincisi, MÖ.7 yüzyılda kuzeydeki İsrail krallığında derlendiği sanılan, Tanrı’mn ismini Elohim olarak tanımlayan ve Elohimci metin olarak anılan kaynak. Üçüncüsü, daha çok mabetteki kâhinlerin yapması gereken işleri anlatan MÖ.6. yüzyılda Babil sürgünü döneminde derlendiği sanılan Kâhinler kaynağı. Dördüncüsü ise, bu anlatılan üç kaynağı birleştirip, Tevrat’a son şeklini kazandıranlar olduklarından, derleyiciler olarak anılan kaynaktır. Bu kaynak iki kısımdır: Birincisi, Yahveci ve Elohimci kaynaklar ile Kuzey Krallığında Kral Yoşiya zamanında yazılan Yasanın Tekrarı kitabını MÖ. 6.yüzyılda derleyen kaynak, ikinci kaynak ise M.Ö. 4. yüzyılda Kâhinler kaynağı ile önceki derlemeyi birleştiren ikinci derleyici kaynaktır. Bu derlemeler esnasında, derleyiciler derledikleri metne birçok yeni yorumlar üave ettikleri zaman ve olayları son duruma göre şekillendirdikleri bir gerçektir.

Konunun başka bir uzmanı olan Prof. Dr. Richard E. Friedman ise yazdığı “Kitabı Mukaddes’i Kim Yazdı” isimli eserinde ise ufak bir farklılıkla derleyicileri bir kaynak olarak saymaz bunun yerine Kral Yoşiya döneminde MÖ. 6. yüzyılda yazılan “Yasanın Tekrarı” kitabım derleyicilerin yerine dördüncü kaynak olarak belirtir.41 Yani bu durumda Tevrat’ta, tıpkı İncil gibi aynı olayların anlatıldığı dört ayrı kaynağa sahiptir. Fakat bir farkla, İncillerin Matta, Markos, Luka ve Yuhanna kaynakları ayrı ayrı kitaplaşmış, Tevrat’taki beş kitap ise, dört ayrı kaynağın birleştirilmesiyle oluşmuştur. Prof. R. E. Friedman doktorasını 1978 yılında, Harvard Üniversitesi İbranice Kitabı Mukaddes ve Yakındoğu dilleri ve medeniyetleri bölümünde tamamladı. Cambridge ve Oksford üniversitelerinde ve Kudüs’te bulunan Amerikan Doğu araştırmaları Okullarında değişik görevlerde bulundu.

Yazar eserinde, Tevrat konusunda araştırma yapanların bu farklı kaynakları, ayni olayların Tevrat’ta aynı sayfada tekrarlanmasıyla fark ettiklerinden ve bu farklı tekrarlaman bölümlerde dil, anlatım ve kullanılan terim farklılarında keşfettiklerinden bahseder. Eserinde bu farklı kaynaklardan oluşan bölümleri ayrı ayrı tasnif eder ve Tevrat’taki ayni konuda verilen bir çok yer, isim ve sayı farklılıklarının bu değişik zamanda yazılmış bu kaynakların birleştirilmesinden kaynaklandığı konusunda bol bol deliller sunar. Prof. Richard E. Friedman’la bu konuda yapılan röportajı aşağıdaki adreste görebilirsiniz.

http:/ / www.beliefnet.com/Faiths/2004/Q2/TheEditorialTeamBehindTheBible.aspx?p=4

Tevrat’la ilgili faydalandığımız kaynak eserlerden biri olan ve bu konuda kendisinden yaralandığımız, Prof. Baki Adam’ın Doktora Tezi olan”Yahudi kaynaklarına göre Tevrat ve Yahudi Hay atandaki yeri” isimli eserde, bu konuda daha pek çok ayrıntılı bilgiye yer verilmiştir. Ülkemizde meşhur misyonerlerden Daniel Wickwire, “Yahudi, Hıristiyan ve İslam Kaynaklarına Göre Kutsal Kitabın Değişmezliği” isimli eser yazıyor ve Prof. Baki Adam’m bu eserini inceleyip, bu eserden kitabının 206 ve 207. sayfalarına almaya değer gördüğü birbirine benzer satırlardan bir kısmını bizde görelim;

“Bugünkü Ortodokslar, bu bakımdan, klasik Yahudilik anlayışını aynen devam ettirmektedirler. Tevrat’m bütün harf ve kelimeleriyle Allah’ın Musa’ya dikte ettirdiği ilahi bir vahiy kitabı olduğuna mutlak olarak iman etmektedirler. Hiçbir değişikliğin meydana gelmesine izin vermemektedirler. Yahudiler, bugün ellerinde halen mevcut olan Tevrat’ın, ne bir harf eksik ne de fazla, Musa’ya Sina’da verilen aynısı olduğunu iddia etmektedirler.”

İsrail’de TelAviv Üniversitesinde yapılan doktora çalışması sonucu yazılan ve yukarıdaki birçok alıntı yaptığımız bu eserden, misyonerin yaptığı alıntı, kitabm sadece “Çağdaş Yahudiliğin Tevrat’a bakışı” bölümündeki, Yahudilerin Tevrat hakkmdaki, kendilerine ait değerlendirmeleridir. Koskoca eserden çıkarılan sonuç bu demek ki! Yazara ait olmayan ve herkesin bildiği bir kısım Yahudi din adamlarının kendi iddiaları. Elimizdeki Tevrat’ın, tarih içinde nasıl değişikliğe uğradığını ispatlayan bu eserden, yukarıda yapılan alıntı ile Tevrat’m bir harfi bile değişmediği konusuna katkı yapılmaya çalışılmaktadır. Bu düşüncedeki yazarlara yardımcı ol

mak için, konunun daha doğru anlaşılmasına katkı sağlaması amacıyla şimdi de kendi kaynaklarından alıntılar yapalım.

Tevrat’ı Kim Yazdı?

Tevrat, Yahudiler gibi Hıristiyanların da İncil’le beraber kutsal kitap olarak kabul ettikleri ve içinde bazı Armagedon Kehanetlerini banndırdığı için kısaca ondan bahsetmemiz gerekir. Tevrat; Hz. Musa’ya gelen vahiylerin ve diğer Yahudi Peygamberlerinin kitaplarının toplandığı, Eski Ahit’in ilk beş kitabına verilen isimdir. Arapça bir kelime olan Tevrat’ın, İbranice en yaygın karşılığı Torah’tır. Eski Ahit kavramı ise, daha çok Hıristiyan inancında, Yahudüerin Kutsal Kitabının tümü için kullanılır. Tevrat dediğimizde ülkemizde de, Kanondaki bütün Yahudi din kitaplarının hepsine verilen isimdir. İbranice’de kanondaki kitapların hepsi için verilen isim TANAKH’tır. Hıristiyanların kullandığı Yunanca Tevrat tercümesinin ismi Tarot falı gibi Septuagint (yalnızca ilk beş kitabın ismi Penteteuch), Latincesinin ismi Vulgate’dir. Tevrat (Eski Ahit), Hz. Musa’ya ait olduğuna inanılan ilk beş kitapla beraber, diğer Yahudi Peygamberlerine ait bir çok kitaptan oluşur. Bugün Yahudilerin Kanon (resmi kabul olunan) olarak kullandığı Kutsal Kitabı olan Tevrat (TanakhEski Ahid), 3 ana bölüm ve toplam 39 kitaptan oluşmuştur. Bu bölümler.

Tevrat (torah):Yaratılış (Tekvin), Mısırdan çıkış (çıkış), Levililer, Çölde Sayım (Sayılar), Yasanın Tekrarı (Tensiye) olmak üzere toplam 5 kitaptan oluşur. Peygamberler (Nevi’im): Yeşu, Hakimler, î. Samuel, II. Samuel, I.Krallar, 11. Krallar, Yeşaya (İşaya), Yeremya, Hezekiel. On iki Peygamber (Şnayim Asar): Hoşea, Yoel, Amos, Ovadya, Yunus, Mikha, Nahum, Habakkuk, Tsefenya, Haggay, Zekarya, Malaki. Kitaplar (ketuvim): Mezmurlar, Süleyman’m Meselleri, Eyüp, Neşideler Neşidesi, Ruth, Yeremyanın Mersiyeleri, Vaiz, Ester, Daniel, Ezra, Nehemya, I. Tarihler, II.Tarihler.

Yahudiler Tevrat’ın ilk beş kitabının Hz. Musa’ya Tanrı tarafından verildiğine ve hiç bir değişikliğe uğramadığına inanırlar. Eski Ahit’i oluşturan kitaplar, M.Ö.1400 ile 400 yılları arasmda, uzun zaman dilimi içinde yazılmış birçok peygamberin kitabmı içermektedir. Sürgün yıllarında kaybolan Tevrat’a Babil sürgünü dönüşünden sonra Ezra başkanlığında bir heyet tarafından MÖ: 450 yıllarında tekrar derlenmiş olup MÖ: 150 Makkabiler dönemine kadar ilaveler olmasma rağmen M.S. 90 Yamniya konsilinde bazı bölümler çıkarılarak son şeklini almıştır. Yahudiler Tevrat’ın ilk beş kitabını Hz.Musa’mn yazdığına inanırlar. Ama bu konuda incelemeler yapan uzmanlar durumun hiçte sanıldığı gibi olamayacağı kanısına varmışlardır. Gerek yazının tamamının gidişindeki ifade farklılıkları, gerek tek yazara ait olamayacak anlatım farklılıkları ve gerekse ayni olayların anlatımındaki metin içindeki gereksiz tekrarlar konuların değişik yazarlar tarafından derlendiğini ortaya koyan delillerdir. Mesela Hz. Musa’nın ölümünden sonrasını anlatan sekiz cümleyi kim yazmıştı? Yine Hz. Musa zamanında var olmayan şehirlerden ve olaylardan bahsedilmekte. Hayatında hiç gitmediği Ürdün Nehrinin doğu yakasından bahsedilmektedir. Tann’nın ismi bile Yehova mı, yoksa Elohim mi belli değil? İlk vahyin geldiği dağm ismi Sina mı, Horeb mi; Hz. Musa’nın kayınpederi Yetro mu, Ruel mi? Hz. Harım Hor dağında mı Moserada mı öldü? Hz. Nuh tufanda gemiye her hayvandan iki çift mi yedi çift mi? aldı gibi birbirlerini aym konuda tekzip eden daha başka bir sürü ayet. Peygamberlerin hayatlarıyla ilgili bir sürü yüz kızartıcı ahlaksızlık ve haksızlıkları nasıl izah edilir? Tanrı Yahve ile ilgili birçok yanlış benzetme ve insana ait birçok sıfatlar. Bir de ‘Ezgiler Ezgisine’ merak eden bir baksm neler görecek! Ayrıca Tevrat’taki diğer peygamber kitapları olan Yeşeya, Yeremya, Hezekiel, Daniel ve Mika kitaplarında gerçekleşmeyen birçok kehanet vardır. Bunları ilerleyen sayfalarda ayrıntısıyla göreceğiz.

Ayrıca Yaratılış Kitabında anlatılan evrenin yaratılışındaki bilimsel çelişkiler v.s. Ayrıca Tevrat’m özünden sapıldığı konusunda bu iddialarımızı fazla abartılı bulabilirsiniz. Ama bu konuda hem Yahudi peygamberleri, hem de Hz. İsa Yahudileri uyarmıştır. Bu konularda Tevrat’ta da çeşitli uyarılar bulunmaktadır;

“8 “‘Nasıl, biz bilge kişileriz, RAB’bin Yasası bizdedir, diyebiliyorsunuz? İşte, bilginlerin yalancı kalemi Yasayı yalana çevirmiş.

9 Bilgeler utandırıldı, Yıldırılıp ele geçirildi. RAB’bin sözünü reddettiler. Nasıl bir bilgelikmiş onlarınki? (TevratYeremya8)

“16 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, “Size peygamberlik eden peygamberlerin Dediklerine kulak asmayın, Onlar sizi aldatıyor. RAB’bin ağzından çıkanları değil, Kendi hayal ettikleri görümleri anlatıyorlar

30 “İşte bunun için sözlerimi birbirlerinden çalan peygamberlere karşıyım” diyor RAB.

31 “Evet, kendi sözlerini söyleyip, ‘RAB böyle diyor’ diyen peygamberlere karşıyım” diyor RAB.

32 “Uydurma düşler gören peygamberlere karşıyım” diyor RAB. “Bu düşleri anlatıyor, yalanlarla, boş övünmelerle halkımı baştan çıkarıyorlar. Ben onları ne gönderdim, ne de atadım. Bu halka hiç mi hiç yararlan yok” diyor RAB.

36 Bundan böyle, ‘RAB’bin bildirisi’ lafını ağzınıza almayacaksınız. Herkesin sözü kendi bildirisi olacak. Yaşayan Tann’nın, Her Şeye Egemen RAB’bin, Tanntnız’ın sözlerini çarpıtıyorsunuz siz.” (TevratYeremya23)

İncili Kim Yazdı?

Armagedon Kehanetlerini doğru anlamamız için bu kehanetlerin zikredildiği kitapların nasıl yazıldığım da bilmemiz gerekir. Kehanetlerin güvenilir olması bunların bulunduğu kitapların güvenilir olmasma bağlıdır. Doğru din ve iman bu dünyada insan için en önemli konudur. Dünya üzerinde dinlere baktığımız da, genelde hepsi belli bölgelerde taraftar bulmuştur. Bunun en önemli nedeni, bu dinlerin kurucularının, tarihin değişik dönemlerinde bu bölgelerde yaşamış olmalarıdır. Bu önderin mesajını duyan insanlar da, bu dinin takipçileri olmuştur. Haberleşme imkânlarının çok kısıtlı olmasın nedeniyle insanlar, kendi bölgelerinin dışında gelişen diğer inançlardan pek haberdar olmadıklarından, her bölge insanı, kendi inandıkları dinlerinin tek doğru olduğu inancına sahipti. Böylece her doğan yeni çocuk da dinini başkalarıyla kıyas imkânı olmadığından ailesinden taklit etmektedir. Genelde din değiştirme, ya bölgeye gelen yeni bir din önderinin Tarot falı ve öğretileriyle veya başka bir dine sahip insanların, kendi bölgelerini istila etmesi ve istilacıların kendi dinlerini bu toplumlara dikta etmesiyle olmuştur. Maalesef yeterli bilgi akışı olmadığından, başka bölgelerde gelişen yeni dinler hakkında insanların pek haberi olmadığından, her insan anne ve babasından öğrendiği dinlerinin en doğru olduğuna inanmıştır. İşte en büyük insanlık problemi budur. “İnsanlar kendilerinin dışındaki bölgelerde bulunan dinlerden haberi olmadan ve hiçbir araştırmaya gerek duymadan kendi inançlarının dünyada tek doğru olduğuna inanması veya tek taraflı propagandayla inandırılması ve asıl önemlisi bu uğurda yapılan savaşlar.”

Günümüzde gelişen bilim ve haberleşme vasıtalarıyla insan artık kendisine uzak bölgelerde neler olduğunu, kendi bölgesinde tonlumunda öğrendiği gerçeklerin dışmda başka gerçekleri de öğrenme imkanı yakalamıştır. Yeter ki önyargısız bir şekilde araştırabilsin. Maalesef insanlar pozitif bilimleri öğrenme ve kabul etmede gösterdiği önyargısız yaklaşımı inanç konusunda fazla gösterememektedirler. Daha çok kendi inançlarını doğrulayan sonuçlan kolayca görüp kabul ettikleri halde, bunların çelişkilerini de kolayca görüp kabul edememektedirler. Bu da insanlann doğruyu çabuk bulup kabul etmesini engellemektedir. “Hz. İsa Hıristiyan mıydı?” isimli eserimizde, Hıristiyanların Kutsal Kitabı’nda özellikle İncil’i oluşturan kitapların birbiriyle ve Tevrat’la olan
çelişkileri ön yargıdan uzak bir şekilde ortaya koymaya çalıştık. Tabi biz bunları yaparken birileri de “Kutsal Kitabın Değişmezliği” hakkında kapsamlı eserler sunmaktadır. Her inanç sahibinin kendi doğrularını savunması kadar doğal bir şey yoktur ve ayni zamanda bu bir haktır da. Daha önce belirttiğimiz gibi, her inanç sahibi genelde kendi doğrularını destekleyen gerçekleri taraftarlarına sunmakta ve çelişkileri ise, ne kadar bilimsel olsa bile görmezden gelmektedir. Bu da insanların doğruları öğrenmede en büyük engel teşkil etmektedir. Bu yazımızda “Incil’i kimler ve nasıl değiştirdi” konularına açıklık getirmek ve bu gerçekleri araştıranlara, ön yargıdan uzak bir şekilde delilleriyle sunmaya çalışacağız. Bu çalışmamızda genel de İncil ve Hıristiyan dini üzerinde, yine bu konunun uzmanı Hıristiyan bilim adamlarının görüşlerinden yararlanacağız. Yani kâfir, ateist veya Hıristiyanlığa ön yargıyla yaklaşan diğer din mensuplarının yanlı görüşleriyle değil.

Aslmda fazla kaynak aramaya gerek de yok. “İNCİL NASIL DEĞİŞTİRİLDİ?” isimli, bu konuda en yetkili ABD’li bir uzmanın eseri, dilimize 2007’de tercüme edilmiş çok kıymetli bir esere sahibiz. Kitabın yazarı olan BART D. EHRMAN, ABD’de North Carolina Üniversitesi’nde din araştırmaları bölüm başkamdir. İncil tarihi, erken dönem kilisesi ve İsa’nın hayatı konularında otoritedir. Barth D. Ehrman yazarak google’dan sitesi bulunabilir. Bakm yazar neler diyor:

“Yeni Ahit’in Grekçe el yazmalarım yoğun bir şekilde inceledikçe …..söylenecek tek şey orijinallerin Tann sözü olduğu, ancak bizim orijinallere sahip olmadığımızdı…. Üstelik tüm kilise tarihi boyunca Hıristiyanların büyük çoğunluğu orijinallere ulaşamadı ve bu da onların Tanrı sözü olduğunu tartışmalı bir konu haline getirmiştir. Sadece orijinallere değil orijinallerin ilk kopyalarma da sahip değiliz…….Sahip olduklarımız daha sonraçok sonrayazılmış kopyalardır. Ve bu kopyaların her biri diğerinden binlerce yerde farlılık gösteriyor …..Bu, İncil’in Tanrı sözü olduğu görüşüm için bir problem haline geldi, çünkü fark ettim ki ilkin Kutsal Kitap’ın sözlerini esin veren Tanrı için, onları korumak daha zor olmamalıydı……..Sözlere sahip olmamamız şüphesiz, benim çıkardığım sonuçonları bizim için korumadığım gösteriyor. Ve eğer bu mucizeyi gerçekleştirmediyse, daha önce o sözleri esinleme mucizesini gerçekleştirdiğim düşündürecek bir sebep de yok gibi görünüyor. Kısacası, Grekçe Yeni Ahit üzerinde çalışmalarım ve onu içeren el yazmalarında yaptığım araştırmalar, beni, Incil’in ne olduğu hakkmdaki fikrimi gözden geçirmemi sağladı.” (say22, 23)

“(Önceden fikrim) İncil7in tamamıyla ve vahiy, Tanrının değişmez sözü olduğu temeline dayanıyordu. İncil bana pekala insan yapımı bir kitap gibi görünmeye başladı. Kutsal metinleri insan yazıcılar kopyalamış ve değiştirmiş oldukları gibi aym zamanda Kutsal Yazıların başlangıçta da insan yazarlar tarafından yazılmışlardı. Bu, başmdan sonuna kadar insani bir kitaptı…Tanrı tarafından esinlendiklerini hissettiler fa

kat kendi bakış açıları, kendi kanaatleri, kendi istekleri vardı; bu bakış açıları, kanaatler, görüşler ve inanışlar da söyledikleri her şeyi şekillendirdi….Markos, Luka’nm dediğinin aynım söylemedi…. Yakup, Pavlus’tan farklı…. Dolay ısıyla Incil, pekala insani bir kitaptır.” (say24) (Bu görüşleri için ilerleyen sayfalarda bol bol kanıtlar sunduğunu göreceğiz.)

Yazar 2000 yıllık tarih içinde kopya edilen İncillerde, yazıcılar tarafından yapılan elyazması kopyalarındaki hataları belirtir.