Evrenin gizli sırları

Maddenin bu yoksulluğu, bizi sadece diğer kültür ve kuşaklardan yalıtmakla kalmaz (onlar yarattığımız eserlerde bize ait çok az şey bulabileceklerdir), bizleri de şimdi, günlük yaşamda öyle ya da böyle basit yollarla birbirimizden yalıtır.

Maddesel şeylerin bilincin fiziğini yansıtıp yansıtmamaları, yansıtmadıklarında yaşanılan yoksulluk ve yabancılaşmadan söz edince aklıma Londra’da yaşarken yakınlarında oturduğum iki park geldi. Bunlardan biri yerel şehir belediyesinin sorumluluğundaydı, diğeri de o bölgedeki dokuz sokakta yaşayan sakinlerin.

Şehir parkı, yüzyıl boyunca bölge dışında yaşayan maaşlı bahçıvanlar tarafından gelişigüzel bakılmış, tasanmlanmış, ekilmiş, biçilmiş bir park. Belli ki üzerinde fazla düşünülmeden seçilmiş çalı ve ağaçların karışımıyla donatılmış fal bak ve geniş ve düz bir alana yayılmış, tabanı asfalt ve gölgeliği olmayan, oyun alanı yüksek tellerle çevrili bir park. Parkı, bitişiğindeki yoldaki yüksek tuğla ve beton binalardan görsel olarak ayırmak için hiçbir şey yapılmamıştı.

Bu park çok sıkıcıydı. Ne tasarımı ne de yeşillendirme planında devinim ve tutarlılık vardı. Parka, yıllarca kendilerinden hiçbir şey katmayan profesyonel işçiler bakmaktaydı. Çevresiyle ve müdavimleriyle arasında hiçbir yaratıcı diyalo ğu yoktu: Hiçbir insan dünyasının parçası değildi. Daha çok kişisel şiddetin (sarhoş kavgaları, soygunlar ve isyan gösterileri) sergilendiği, pislikten geçilmeyen ve sık sık tahribata uğrayan bir yerdi.
Daha küçük olan mahalle parkı ise, uzun uğraşlardan sonra kendi haline bırakılmış bir arazide kurulmak üzere belediyeden zorla koparılmış fonla, tamamıyla mahalle sakinleri ve çocukları tarafından planlanmış, inşa edilmiş ve yeşillendiril miştir. Belediye planlamacılarının aptalca şatafatlar diye nitelendirip karşı çıkmalarına karşın, parkın bir kenanna tepe yapmak üzere kamyonlar dolusu toprak getirilmiştir. Mahalle sakinleri ekilecek bitki ve çiçeklerin birbirleriyle uyum ve tezat ilişkilerini düşünerek, renklerini ve dokularını kendileri seçmişlerdir. Oyun bahçesinin oyuncaklarını canlı renklerden seçip etrafını annelerin oturabilecekleri, ağaç gölgeleri altındaki banklarla donatmışlardır. Bütün park, mahalle halkının boyadığı Viktorya dönemi tarzı dövme demirden korkuluklarla çevriliydi.

İki yıl boyunca yeni dikilmiş fideler dönüşümlü olarak sulandı, bir grup mahalle sakini de yabani otları ayıkladı. Fakat zamanla parkın ilk kurucularından olanlar yavaş yavaş mahalleden taşınmaya başladıkça geride kalanlar parkın sonunda belediye görevlilerinin daha baştan söyledikleri gibi tahribata maruz kalmasından ve kötüye kullanılmasından korkmaya başladılar. Çoğunlukla işçi sınıfının ve göçmenlerin yaşadığı bir bölgeydi ve parkı ziyaret edenlerden pek azı parkın hangi şartlarda kurulduğunu biliyordu. Fakat bu korkular yersizdi. Şehir parkını tahrip eden çocuklar bu parka özenli davrandılar. Ana alışveriş caddesindeki çöp kutularını fazla önemsemeyen göçmen anneler, bu parktaki çöp sorununa hep ihtimam gösterdiler. Meçhul “bazı kişiler” otları biçti ve park hep güzel kaldı.

Bir önceki yazımız olan Akrep Burcu Erkeği Kadını Özellikleri başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment