Gaybı Bilmenin Manası

Gaybı bilmenin manası

İnsanın malumatı, maddimanevi çok farklı bir buud arz etmektedir. Evet, “Allah’ın bildirmesi ile insanlar, “gayb” dediğimiz ve insan ilmine perdeli olan malûmatları da bilebilmektedir.
İnsan, ilminin muttali olamayacağı kadar uzak mazi ve istikbale ait hadiseler ‘’gayb” kabul edilmektedir. Gaybı da Allah’tan başka hiç kimse bilemez. Ancak bu ifadeyi çok iyi anlamak gerek. “Gaybı sadece Allah bilir” demek, Cenabı Hakk, gaybı kimseye bildirmez, demek değildir. Nitekim âyette bu husus açık ifade edilerek, istisna yapılmıştır. “O bütün gaybı bilir. Fakat gaypla nnı kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda (mesajı korumak için) o elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler yerleştirir.”293 denilmiştir. Peygamber böylece Allah adına konuştuğunu ispat etmiş olacak ve bu da onun hesabına mu’cize sayılacaktır.

Diğer taraftan seviye farkı çok değişik olmakla beraber, Cenab ı Hakk bazı veli kullarının da gözlerini açar, onlara, başkalarının göremedikleri noktaları gösterir. Yani bazı kimselerin fıtratlarında bu duyuya ait meleke mevcuttur. Hatta bazı medyumlar da böyle bir ruhî melekeye sahip olarak yaratılmışlardır.

Onlar da kendi cehd ve gayretleriyle, Cenabı Hakk’ın fıtratlarına yerleştirdiği bu melekeyi çalıştırır ve istikbale ait çok meseleleri hissedebilirler. Ancak bunların hiçbiri, mutlak gaybı bilmek değildir. Mutlak gaybı bilmek, Allah’a mahsustur. Peygamberlerin, velilerin ve medyumların bildikleri ise, mutlak gayba göre oldukça sınırlı ve mahduddur. Ve yine bu da ancak Allâmü’lGu yûb’un bildirmesiyledir. Yoksa normal şartlarda ve beşeri ölçüler dâhilinde, gaybı bilmek, maziyi ve istikbali, hadiseleriyle ihata etmek imkânsızdır.

Kur’ânı Kerîm, gaybe ait verdiği haberler ile beşerin dikkatlerini üzerine celbetmiş mû’ciz bir tır. Ne bir velinin ne de herhangi bir medyumun gaybtan haber verme hususunda Kur’ân’la boy ölçüşmesi mümkündür. Zira Kur’ân, Ezel ve Ebed Sultanı olan Cenâbı Hakk’m kelâmıdır ve verdiği haberler de ezel ve ebed kaynaklıdır. Bu meyanda Peygamber Efendimiz (sailallâhu aleyhi ve sellem) de zaman zaman, ilmi gaybe mazhar olmuştur. Ve mazhar olduğu bu lütuflar, O’nun nübüvvetinin birer mu’cizesi olarak addedilmiştir.

Bir önceki yazımız olan İSLÂM’IN GELDİĞİ DEVİRDE FALCILIK başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment