İKİNCİ ÇAKRA (Tutku)

Sankritçe’de SVVADHISTHANA veya merkez denilen ikinci fal bakma çakrası göbeğin birkaç santim altında ilk bel omuru bölgesinde yer almaktadır. Bir kadında yumurtalıklara ve erkekte testislere ve ilgili hormonlarına yaşama kuvveti sağlamaktadır. Çakra kanalı erkek ve kadın cinsel organları, böbrekler, mesane ve dolaşım sistemine yaşama kuvvetini iletmektedir.

Aynı zamanda fal bakma çakrası gibi yaşama enerjisi ile gelişen bir odak sağlamaktadır. Bu çakra tat alma duyusu ve derin hayati nefesten de sorumludur. Çin tıbbına göre derin nefes almayı böbrekler mümkün kılar, böbrekler güçlü ve canlı iken nefesi ciğerlerin altına doğru çekerler. Böbrekler zayıfsa nefes sığdır ve kişi gergin, sinirli ve korku doludur.

İkinci çakranın bloke edilmesi, kapanması veya herhangi bir arızası böbrekler, mesane cinsel organlar ve sırtın alt bölgesi ile ilişkili hastalıklarla sonuçlanabilir.

Kişinin kendisini bir Kadın veya bir erkek olarak nasıl ifade ettiği de dahil olmak üzere cinsiyete ait tüm duygusal ve fizyolojik konular ikinci çakradan doğar.

Çakranın ana biyolojik fonksiyonları cinsel organların idamesi, seks güdüsü, fiziksel mutluluk isteği ve bir cinsel ilişkiye girmek ile ilişkili tüm sosyal konulardır. Kişi yalnız başına seksi gerçekten yaşayamaz ve bunun sonucunda ikinci çakra bizi fal bakma çakrası gibi birinci çakranın bireyselleşmiş durum ifadesinden bir eş ve sosyal etkileşim arayışına yönlendirir.
İkinci çakra kişiliğin merkezi olarak kabul edilir.

Japonya’da HARA veya ağırlık merkezi olarak bilinmektedir. HARA kişinin üzerinde fiziksel, duygusal, psikolojik ve ruhsal dengesini idame ettirdiği temeldir. Güç ve canlılığın merkezidir. Kişi ortam şartları ne olursa olsun dengesini HARA’dan korur ve böylece kendisini ve çevresini parmağını kaldırmadan kontrol eder. İkinci çakra turuncu renk ile ve su elementi ile ilişkilidir.

Deniz canavarı veya deniz yılanı ile sembolize edilir, dünya için fil ne ise okyanuslar için deniz canavarı odur. Denizin rahatsız edici yüzeyinin altında yer alan çok büyük gücün ve gizemin vücuda gelmesidir. Su tabii ki doğurganlığı, rahmi ve spermleri ve yumurtayı taşıyan vücut sıvılarını akla getirmektedir.

O bilinçsiz aklı ve dalgaları altında yatan sonsuz sırları sembolize eder. Su ve yılanın gezegen üzerinde yaşamın evriminde canlı yaratıkların özellikle okyanuslarda yaşadıkları erken bir aşamayı temsil ediyor olması bu imge ile tutarlıdır.

Okyanus gezegende yaşamın annesidir, içinden hepimizin çıktığı rahimdir. Aslında, her birimiz annemizin rahminde iken, okyanustan karaya geçtiğimiz eski yolculuğumuzu taklit eden bir sürüngensel aşamadan geçeriz.
Yani ikinci çakra temel olarak seks ve sevişme ile ilişkili davranış veya içinde sevişebileceğimiz bir ilişkiye girmek ile ilgilidir.

Bir önceki yazımız olan DİŞİ KEÇİ’NİN KALBİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment