Ses dalgaları, mekanik bir basınç yapan ya da havadaki molekülleri iten eşit aralıklı sarsıntılardır. Havadaki bu moleküller, havada bulunan diğer moleküller ile çarpışır, sonra onlar da havanın diğer molekülleri ile çarpışır; böylece üç boyutlu bir mekanik enerji oluşur.

Bu dalgalar, insan kulağının çeşitli kısımlarından iletilir ve sonunda kulağın derinliğindeki cochleada. bulunan binlerce tüy hücresine ulaşır. Özel tüy hücreleri (işitme alıcıları) titreşirler ve ses dalgalarının mekanik enerjisini, duyumsal sinir hücreleri tarafından beyne iletilen elektrokimyasal enerjiye dönüştürür.

Ormanda bir ağaç düşerek havadaki molekülleri sarstığı zaman, ses dalgaları oluşturur. Eğer yakında bir yerde, ortaya çıkan enerjiyi, insan beynine kaydolan elektrokimyasal içtepilere dönüştürecek hiçbir işitme alıcısı yoksa sonuç duyulmayan bir sestir.

Görme

Göze giren ışıklar, gözü n arka yüzündeki bir sinir hücreleri ağı olan retinaya ulaşır. Bu ışıklar farklı enerjilerde elektromanyetik dalgalardır, hepsi saniyede 300.000 kilometrelik bir hızla yol alırlar.

Retinadaki ışık alıcıları (çomak ve koni hücreleri) elektromanyetik enerjiyi, optik sinir (algılayıcı sinir hücreleri) tarafından beyne iletilen elektrokimyasal enerjiye dönüştürür. Dalgalar özünde renksizdir, içtepileri “renk” olarak “yorumlayan” beyindir. Renk, zihinde oluşan bir deneyimdir. Alan, dönüştüren, ileten ve yorumlayan bir sürecin deneyimsel sonucudur.

Bir önceki yazımız olan DİŞİ KEÇİ’NİN KALBİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment