Genellikle olağan kabul ettiğimiz bir duyu yeteneğimiz, bedenimizin boşlukta nasıl konumlandığını bilebilmemizdir. Bu yetenek, bedenimizin çeşitli kısımlarının birbirine göre nerede olduğunun ve aynı zamanda bedenimizin yerçekimine göre nasıl konumlandığının ayırdmda olmayı içerir. Bedenin, herhangi bir amaca yönelik bir hareket yapmak için bu duyulara gereksinimi vardır.

Kinestetik duyu, insanların, iskelet kaslarındaki hareketin ayırdmda olmasına yardım eder. Bu duyu, eklemlerimizde yer alan kinestetik alıcı hücreleri yoluyla çalışır; fakat bazı kinestetik bilgiler de kaslardan ve tendonlardan gelir. Bu alıcı hücreleri, kaslarımız ve eklemlerimizdeki değişimleri ayırt eder. Bu mekanik enerjiyi, omurilikteki yolaklardan giderek sonunda beyne ulaşan elektrokimyasal enerjiye dönüştürürler. Bu duyunun varlığını, sadece, olmadığı zaman, örneğin bacağımız “uyuştuğunda” ve yürümekte güçlük çektiğimiz zaman fark ederiz.

Diğer konum duyıısu ise dengemiz hakkında, yerçekimine göre nerede olduğumuz hakkmda, hızlanma ve yavaşlama hakkında bilgi veren geçit (vestibular) duyusudur. Bu duyu, yerçekiminin kaynağına göre başın konumu ve hareketi ile belirlenir.

Geçit duyusunun, iç kulağımızın derinliğindeki alıcı tüy hücreleri ile ayırdına varırız. Uyarıldıkları zaman bu hücreler, beyne sinirsel içtepiler gönderir. Aşırı derecede uyarıldıklarında, hareket hastalığı denilen baş dönmesi ve mide bulantısı hissi verir.

Bir önceki yazımız olan DİŞİ KEÇİ’NİN KALBİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment