KOVA BURCU (AQUARIUS)

indir (2)

KOVA (AQUARIUS)

Sembol

Kova’nm glifi bir çift, paralel dalga biçiminde çizgi -genellikle su zannedilir. Oysa bu çizgiler, bilginin sembolü, yılandır.

Cennette, yılan Havva’yı bilgi ağacının meyvasmı yemesi için baştan çıkarmıştır. Havva yiyince, Tamı onu ve Adem’i bahçeden atmış ve dünya tarihim başlatmıştır.

Ancak Havva bu bilgiyi kazanırken önemli bir şeye daha neden olmuştur. Bu tek Kova’sal hareketle, güvenlikten ve hatta akıldan daha değerli, bir niteliğe hayat vermiştir.

İnsan özgürlüğünü doğurmuştur.

Son Nokta

Özgürlük Kova’nm son noktası. Ne demek? Bireysellik. Kendi yolunu seçme yeteneği. Ne istiyorsak onu yapabilme. İster anne, baba, ister başkan veya başka bir otorite figürü olsun, kimseden emir almama.

Söylemesi yapmasmdan kolay.

Bireyselliğimizin karşısında muazzam güçler durmaktadır. Eğer izin verirsek bu güçlerin akınüsıyla sürüklenip durabilir ve sonunda, dans eden maymunlara dönüşebiliriz. Arkadaş baskısı. Yerleşik kalıplara uyma. Sosyalleşme. Kabul edilme arzusu. Bunları bir kenara bırakın. Te116

melde iki efendiye hizmet ediyoruz: kendi doğal yapımız ve çevremiz-dekilerin istekleri, kaprisleri. Özgürlüğümüz derhal taviz veriyor.

Kova için bu taviz lanetlidir. Kova’nm en ölümcül düşmanı kabile içgüdüsüdür. Eğer buna kapılırsa herşeyi kaybeder. Gündelik varoluş komedisinin sıradan karakterlerinden birisine dönüşür.

Kova ve taviz: barış ve nükleer savaş başlıklarının birarada bulunması gibi.

Kova, kabile iç güdüsüyle baş edebilmek için gerçeğe mutlak bir bağlılık geliştirmek zorundadır. Sonucu ne olursa olsun, gördüğünü söylemelidir. Özgürlüğüne, doğrudan bir zorlama veya sinsi bir ikna yoluyla, meydan okunduğunda direnmelidir. Bir sürgün gibi, kaderini -kendi topluluğunun değerleri ve motivasyonlarıyla sonsuza dek uyumsuzluk- gönüllü olarak kabullenmelidir.

Kova’nm son noktası? Taviz vermeden kendini ifade. Kusursuzlaşü-rılmış bireysellik.

Strateji

Kova’yı Milattan Önceki zamanlarda duvarlarla çevrili bir yerleşim olarak düşünün. Vahşet kol geziyor. Her yerleşim farklı bir kültür ve komşu yerleşimlerle aradaki gerilim bitmek bilmiyor.

Eğer Kova’mn duvarları bir kuşatmanın baskısına dayanamayıp yıkılırsa, kültürü de yok olacak. Galip ordular Kova’mn kralım öldürüp, tapmaktaki tanrılarını kaidelerinden söküp atacaklar, yerine kendi tanrılarını dikecekler.

Teslim olmak söz konusu bile değil. Düşman bir kere kapıdan girerse, ardmdan katliam ve tarihe gömülme gelir. Kova için bir tek strateji vardır: ne pahasına olursa olsun savunmak. Anlaşma yok. Taviz yok. Sadece taş ve havan topunun kesin gerçekliği var.

Duvarla çevrili yerleşim benzetmesi çok uygun, ama şimdi tarihi bir toplumun kültürel bütünlüğünden söz etmiyoruz. Bir insanın özgürlüğü ve bireyselliğinden söz ediyoruz.

Düşman duvarların dışında sıralanmış. Kapıların önünde toplanmış, kırmak için demir uçlu kalın kütüğü, şahmerdanı hazırlıyorlar.

Kova için, bu kütük bir çok biçim alabilir, ama özünde, içinde yaşadığımız kültürün yerleşik davranış düzenine uymamız için bize uyguladığı baskıdır.

İçsel olarak, hepimiz kendimize özgü eğilimlere ve değerlere sahibiz. Ama genellikle toplumun bizim için farklı planları vardır. Konuşmaya başladığımızdan beri, başarı, terbiye ve akıllılığın ne olduğunu anlatan tanımlamalarla programlanıyoruz. Bir çoğumuz için bu düzene uymak doğal, hatta yararlıdır. Ama, Kova için bu bir ölüm cezası demektir.

Kova şahmerdana direnmek zorundadır. Kültürünün zorlamalarına karşı savaşması şarttır. Stratejisi, bireyliğinin buyruklarım dinlemek, çevresindekilerin öfkesine, şüphesine ve yuhalamasına rağmen, kendi seçimlerini yapmaktır.

Parolası “herkes deli olduğumu düşünse bile, ben akıllı olacağım”dır.

Eğer bu parolayı uygularsa, toplum özgürlüğünü zorla -hapis veya tımarhane- elinden almaya kalkışabilir. Bunlar gerçek şahmerdanlardır. Genellikle kültürel baskılar çok belirgin değildir: “Bu şekilde davranmaya devam edersen bir işte barınman çok zor. Seni aç ve güvencesiz bırakırız, rahatsız ederiz.” Veya: “Sen devam et, seninle alay edeceğiz. Deli diye damgalayacağız. Hiçbir üretimini ciddiye almayacağız.”

Bu şahmerdanlar yetmezmiş gibi, Kova’nın düşmanlarının ikinci bir numarası daha vardır. Şehrin duvarları içine ajanlar yerleştirmişlerdir. Görevleri kale kapılarım içeriden açmak olan casuslar. Kova’da bu ajanlar onu seven insanlar biçimim almışlardır. Ve gerçekten de onu severler. Ancak bu, onu anladıkları anlamına gelmez.

Ajanlar Kova’nın savunma mekanizmalarını çoktan bozmuşlardır. Duvarları çoktan aşmışlardır. Bunlar eşler olabilirler. Bunlar arkadaşlar olabilirler. Bunlar genellikle ebeveynlerdir. Ve Kova seçimlerini yaptıkça, müthiş bir baskı oluştururlar. Tekrar düşünmeye zorlarlar. Kendi bek118

lentilerine uymaya zorlarlar.

Nasıl? Kalpleri belki doğru yerdedir, ama, farkında olsalar da olmasalar da, yöntemleri çok tehlikelidir, haincedir. Bunlar Kova’nın sorumlulukları nedeniyle kendisine ihanet etmesi gerektiğine inanmasım sağlarlar. Eğer Kova onları gerçekten seviyorsa, yuvarlak deliklerle dolu bir toplumda kare bir pim olduğu için yaşadığı fırtmayı izlemelerine fırsat vermemesi, yuvarlak deliklere uymak için yuvarlanması gerekir.

Bu casuslara karşı koymak, şahmerdana direnmekten daha zorlu bir sınavdır. Kendi özgürlüğünü savunurken, acı dolu ve ürpertici bu meydan okuma karşısmda, çelik gibi olması gerekir. Kendisini seven insanların kalplerini kırmak zorundadır. Her ne kadar, bu insanların hayal kırıklıkları ve acıları, kendilerinin Kova’yı hamur gibi yoğurup, istemediği bir kalıba sokmak arzularından kaynaklansa bile hissedilen acı gerçektir. Kova bir tek tavizle bu acıyı dindirebilir. Ama yapamaz. Olduğundan daha farklıymış gibi davranamaz.

Kova katı yürekli midir? Hayır, ama genellikle öyle görünür. Yolu, onu gerçek bireyliğin berrak ve ince stratosferine götüren, çetin bir yoldur. Ve eğer onun bu yükselişi aşağıda kalanları hayal kırıklığına uğratıyorsa, bazen kırık kalplerin özgürlüğünün bedeli olduğu bilgisiyle yamna alabildiği kadarım alması ve bu acıyla yaşaması gerekir.

Kaynaklar

“Her yıl mısır ekmeden önce bir bakireyi yağmur tanrısına kurban ederiz. O da her yıl bize karşılığım verir, yağmuru yollar. Buna rağmen, sen şimdi kimseyi kurban etmemiz gerekmediğini, yağmurun yine de yağacağım söylüyorsun”

Onbin yıl önce bazı Kovalar bu sözleri duyup, silahlarına sıkı sıkı sarıldılar. Bu inançları nedeniyle öldürülmeyenler, insan tarihindeki gidişatın değişmesini sağladılar.

Niçin? Çünkü doğruyu gördüler ve kimse onları aksine inandıra119

madı. Gün gibi ortada olana baktılar ve kimsenin göremediğini gördüler.

Akim radikal bağımsızlığı için bir kelime vardır. Bu kelime Kova’mn en önemli kaynağım anlatır. Bu kelime dahidir.

Dahi bize aşırı zeki olarak öğretilmiştir, ancak bu yanıltıcıdır. Zeka dahi için bir araçtır. Deha yeniyi düşünebilme, eski problemleri yeni yöntemlerle gözden geçirme yeteneğidir. Deha bize öğretilmeyen yollarla düşünebilme yeteneğidir. Ve Kova bu yetenekle donatılmıştır.

Bu yıl bir bakireyi kurban etmeyelim: bu isyankar düşünceyi üreten insan, amnda büyük bir dirençle karşılaşmıştı. Köyde belki bin kişi yaşıyordu. Eğer öyleyse, bunun dokuz yüz doksan dokuzu bu önerinin delilik olduğunu düşünmüştü. Ama bizim Kova kahramanımız bunun gerçek olduğunu biliyordu ve bu kuşkusuzluk onu kurtardı. Ve bugün bile kurtarmaya devam ediyor. Kova, hiç kimse onunla aym fikirde olmasa bile, seçimlerinin doğru olduğundan emindir.

Kova’mn ikinci bir kaynağı vardır. O olmadan dehası fazla işe yara-yamaz. Salt bilgi, inşam kendisine doğru uzanmış suçlayıcı parmaklara direnmeye hazırlayamaz. İkinci kaynağı azaltılamaz, boyun eğmez inatçılığıdır. Ayaklarım yere sıkıca bastımı, Alplerdeki Matterhorn tepesi bile sabah rüzgarında uçuşan bir toz tanesi gibi görünür. Hiçbir şey Ko-va’yı kıpırdatamaz.

Karanlıklar

Bu inatçılık Kova’mn stratejisine hizmet eder. Kabile iç güdüsünün ağırlığına direnebilmek için, yılmaz bir emin olma duygusuna ihtiyacı vardır. Ruhunun derinliklerinde bir yerlerde, sarsılmaz bir güvenle, algılama gücünün sağlamlığına, başkaları aksini savunsa bile, inanmaktadır.

Ancak aym inatçılık onu mahvedebilir.

Kova bireyliğim yapay bir şekilde ifade yolu geliştirip, bunu bütün inatçılığı ile savunabilir. Blue jeanden başka bir şey giymeyi reddedebilir. Genel müdürün yanında argo konuşma konusunda direnebilir. Klasik müzikten başka bir şey dinlememekte inat edebilir. Bu tür egzan-triklikler genellikle önemsiz ve zararsızdırlar. Ancak en büyük tehlikeleri Kova’yı gerçek yolundan, bireyleşmekten, saptırmalarıdır.

Bu tuhaf inatçılıklar Kova’nın gölgesidir. Kendi hayatım biçimlendirmek konusunda direneceğine, toplumun baskılarına gönülsüzce razı olur. Temel olarak geleneksel bir yolu izler, doğru gelişimsel uğraşılardan yan çizer. Ve mevcut özgürlük, isyankarlık duygularını daha güvenli görünen arenalarda sergiler.

Dahi yok olur. Karşı çıkış kalmaz, devrimci düşünceler kalmaz. Sadece, kalabalığın içinde dolaşan, öngörülebilen bir hayat sürdüren ve bu hayatı temelde zararsız, ama insanı çileden çıkaran tuhaflıklarla renklendiren isimsiz bir yüz kalır.

Kova’mn gölgesi daha da karanlık olabilir.

Gelenekçilik bir kusur sayılmaz. Çoğumuz doğuştan geleneksel insanlarız. Topluma uyduğumuzda, kendimize de uyarız. Kova’da ise durum farklıdır. Onun için gelenekçilik bir maskedir. Bu maskeyi takmayı tercih edebilir, ama eğer takarsa ödeyeceği bedel çok yüksektir: artık sürdürdüğü hayat kendisine ait değildir.

Kova’mn bu karanlık yoldaki yolculuğu dışarıdan başarılı görülebilir. Dengeli, ağır başlı ve nazik olabilir. Servet sahibi ve nüktedan olabilir. Ancak kendisini bir yabancı gibi hissetmektedir. Bir başka ülkede sahte hüviyetle dolaşan ajan gibidir.

Kova yabancılaşmıştır.

Bu durumda en yakınındakiler bile onun kim olduğunu bilemez. İlişki seyrini sürdürür, ama aradaki uzaklık hep hissedilir. Mesafelidir, hatta belki soğuk veya duygusuz. Güzel konuşur. Sorumluluklarım yerine getirir. Doğru şakalara güler. Şaka yapar. Ama kimseyi kandıramaz. Herkes çok önemli bir noktanın açığa çıkamadığım bilmektedir.

Buz gibi gözlerin arkasmda boşluk ve kayıp bir insan bulunmaktadır.

Bir önceki yazımız olan Terazi burcu ve olumlamaları başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment