Misyon Neden Burada Olduğumuzu Açıklar

Kupaların 2

Bilinç, beynin birleştirici rolüdür. Bilinç, tek başına tecrübeyle elde edilen, sadece beynin fonksiyonlarıyla bulunabilecek, yalnızca kalıtımsal olan veya çevreden damıtılan yeni bir benlik seviyesi değildir, sabit gerçeklerle kurduğumuz bağlantı ile benliğin işbirliği yapmasıdır. Bir zamanlar bizim için önemli olan ve emin olduğumuz şeyleri kaybedip sonra yeniden bulduğumuzda ancak bilinçleniriz.

Beyin, birçok farklı fonksiyonu tek bir merkezi zekâdan koordine ederek değil daha geniş bir birleştirici zekâ alanıyla bağlantılı olarak tek bir varlık gibi faaliyet gösterir.

The Chosen adlı enfes filmde İsrail Devleti’nin kurulduğu yıllarda New York’da yetişen iki erkek çocuk anlatılmaktadır. Çocuklardan biri hahamın oğludur ve Yahudi devletinin hiç kimsenin değil sadece Tanrı’nm malı olabileceğine inandırılacak şekilde eğitim görmüştür. Laik bir Yahudi ve Siyonist’in oğlu olan diğer çocuk ise devletin ordu gücüyle elde edilebileceğine inandırılarak eğitilmiştir.

Hikâye ilerledikçe hahamın oğlu çok başarılı bir öğrenci olur ve babasının izinden gitmeyi kendine misyon edinir. Ancak baba, bunun oğlunun kendi tercihi olmadığını ve üzerindeki geleneksel ağırlıktan dolayı bu şekilde davrandığını düşünerek kaygılanmaktadır. Oğlunun kendi tercihlerine kendisinin karar vermesini isteyen baba oğlunu reddeder. Bu durum her iki tarafa da acı vermektedir ama en çok da oğlunun kendinden uzaklaşmasına sebep olur ve onu sonsuza dek kaybedeceğinden korkan baba için bu çok acı bir durumdur.

Filmin sonuna doğru hahamın oğlu kısa kesilmiş saçları, şık takım elbisesi ile koleje giderken görülmektedir. Hahamın oğlu bu haliyle laik bir Yahudi’ye benzemektedir. Babasının cesur davranışı sayesinde, kendi yolunu bulmak için zorlu da olsa bir yolculuğa çıkan oğul için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır, babasıyla olan ilişkisi de. Filmin son sahnesinde görürüz ki babayla oğul arasındaki ilişki artık çocukluk döneminkinden çok farklı bir boyuta taşınmak zorunda kalmıştır. Film aşağıdaki hikayenin anlatılmasıyla biter.

Kral’ın doğru yoldan sapan bir oğlu vardır.
Oğula “Babana geri dön” derler.
Oğul “Yapamam” der.
Sonra babası oğluna bir mesaj gönderir, “sen bana ne kadar yaklaşabilirsen o kadar yaklaş, yolun geri kalanını da ben gelirim.”
Bu hikâye misyonumuz ile aramızdaki ortaklığı anlatmaktadır. Biz elimizden geldiğince gelelim, geri kalanında mutlaka bize yardım edilecektir. Bu gerçeği daha net ve görünür kılan şey, misyonumuzun farkına varmaktır. Aslında o her zaman oradaydı. Biz sadece onun orada olduğunu görebilmemizi sağlayacak zekâ ile irtibat halinde değildik.

Leave a comment