Denek önceden karıştırılmış kartlan sırasıyla yazar ve sonra kartlar gerçekten kanştınldıktan sonraki sırayı kestirir.
Her beş karttan biri belirli bir simge taşıdığına göre, bir kartı doğru olarak bilme olasılığı beşte bire eşittir (ya da tüm destedeki 25 karttan 5 i). Bu ise %20’likya da 0.2’lik bir olasılık anlamına gelir. Sürekli olarak 0.2’den iyi yapan denekler, duyu dışı algılama yeteneğine sahip sayılırlar.

Rhine, içlerinden birinin 17.250 deneme sonucunda 0.32 lik bir başan oranıyla, çoğu deneklerin 0…2’den daha başarılı olduklarını bildirdi. Bu sonuçların şansa bağlı olarak ortaya çıkması olasılığı o kadar küçüktür ki, bunların açıklanmasından şans hemen hemen tamamen dışlanabilir. 1934 yılına gelince Rhine, duyu dışı algılama için çok önemli kanıtlan olduğuna inanmıştı. Diğer psikoloji lerinin birçoğunda, onun sonuçlarını doğrulamak amacıyla bu deneyler yinelendi, fakat hiçbir başan elde edilmedi.

Rhine 40’lardaki, deneylerinde yalnız tahmin işinden daha fazlasının bulunduğunu önerdiği, Altmış Yıldan Sonra Duyu Dışı Algılama adlı bir kitabın yazarları arasındaydı.

Haklıydı! Laboratuvarında yürütülen deneylerin ciddi yöntemsel kusurları olduğu bugün biliniyor. Deneyler çoğu zaman denek ve deneyi yapan kişi arasında çok az olarak ya da hiçbir perdeleme olmadan yürütülmüştü. Sonradan keşfedildiği gibi, kartlar o kadar ucuza basılmıştı ki denekler, simgenin ana hatlarını zayıf bir biçimde kartların arka yüzlerinden görebiliyordu. Dahası yüz yüze yapılan deneyler sırasında denekler, deneyi yürüten kişinin gözlükleri ya da gözlerinin saydam tabakasında kartların yansıyan yüzlerini görebiliyordu. Hatta, deneyi yapan kişinin yüz ifadesinden, ses tonundan bile bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde ipuçları yakalayabiliyordu. Bunlara ek olarak, iyi bir gözlemci olan bir denek, kartları bükülmüş kenarlar, arka yüzündeki lekeler ya da yapım kusurları gibi bazı özellikleri nedeniyle teşhis edebiliyordu.

Bazen sonuçlar yanlışlan dı. Yanlışlamanm bir örneği veri kayıt cihazıyla oynamak yoluyla anlamlı görünen sonuçlar oluşturduğu keşfedilmiş olan Rinhe Parapsikoloji Enstitüsü Yöneticisi, Walter J. Levy nin yapmış olduğu ile ilgilidir. Bir diğeri ise Rhine nın deneylerini ve sonuçlarını laboratuvarında yinelemiş olduğunu savunan S. G. Soalun durumuyla ilgilidir. Soalun deneylerine yardımcı olan Gretl Albert, sonradan, Soal un kayıt formlarında sonuçları değiştirdiğine tanık olduğunu söylemiştir. Söz konusu olan, İ den 5’e kadar olan rakamlardı. Albert, gerçek duyıı dışı algılamaları olduğunu binlerce smamada görünen Basil Shackleton adındaki bir kişi üzerindeki çalışmalar sırasında, onun söz konusu listedeki 1 rakamını 4 ya da 5 rakamlarıyla değiştirdiğini gördüğünü özellikle belirtmişti.

Bu iddianın gösterdiği yolda tüm kayıtların sonraki analizlerinde, hedef 4 ya da 5 olduğu zaman aşın sayıda 4 ya da 5 olduğu ya da tahminin 4 ya da 5 olduğu sınamalarda birlerin yokluğu doğrulandı. 19701i yıllarda, Zener kartlan, büyük ölçüde rasgele sayılar oluşturucuları ve resim ya da fotoğraf gibi daha karmaşık ve anlamlı sınama teknikleri ile değiştirildi.

Aldatmaya çok açık, kötü bir biçimde kusurlu deney bildirimleri yaygındır. İşte size diğer bir örnek. Israilli psişik Uri Geller, Targ ve Puthoff tarafından oluşturulan koşullar altında sınandığı zaman Uri Geller’den, bir sözlükten rasgele isimleri seçilen nesneleri çizmesi istendi (bir uzağı görme sınavı).

Geller, olağanüstü yüzde 54’lük bir başarı oranıyla on üç nesneden yedisini teşhis edebildi. Geller’in başarısında sadece tahmin işinden fazla bir şeyler bulunduğunu önerdikleri zaman, Targ ve Puthoff da haklıydılar. Robert ve Otis tarafından oluşturulan katı bir şekilde denetlenen koşullar altında yapılan bağımsız deneylerde Geller, tüm seri içinde bir nesneyi bile teşhis edemedi.
Psişik araştırmalara musallat olan yöntemsel eleştirilerden sakınmak için, aşağıdaki önlemler önerilmiştir.
•    Duyumsal ipuçlarından kurtulmak için, rasgele çizikler ya da işaretlerin, deneğin yanıtlarının temeli olmaması için nesneler mümkün olduğunca az kullanılır.

•    Hedefler denek ile hiçbir teması olmayan bağımsız bir yardımcı tarafından hazırlanır (çifte körlük yöntemi).

•    Hedeflerin rasgele seçimi ve sunumu, hedef serilerinin temeli olarak rasgele sayı tabloları ya da başka rasgele kaynakların kullanımı ile sağlanmalıdır.

•    Deneğin aldatma yönünden hiçbir fırsatı olmamasını sağlamak amacı ile uygun deney süreçleri tasarlanmalı ve izlenmelidir. Bir gizdeyi deneyinde denek, hiçbir zaman hedef olan nesnelerle yalnız bırakılamaz ve telepati deneylerinde alıcı ile iletişmesine izin verilemez. Hedef olan nesneler, perdelerle tamamen ya da içi görünmeyen zarflarla denekten gizlenmelidir ya da deneğin ulaşamayacağı bir yerde tutulmalıdır.

•    Denekle etkileşimde bulunan araştırmacı, herhangi bir sınama sırasında hedeflerin ne olduğunu bilmemelidir.

•    Elde edilen sonuçlar, deneyin hipotezi hakkında bilgisi olmayan, deneklerle teması olmamış ve deneklerin hangi deneysel gruba ya da koşula ait olduklannı bilmeyen bir yardımcı tarafından ikinci kez denetlenmelidir.

•    Verileri değerlendirmede kullanılan istatistikler, uygunluklarından emin olmak için istatistikçiler tarafından bağımsız olarak değerlendirilmelidir.

Bir önceki yazımız olan DİŞİ KEÇİ’NİN KALBİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment