Sesin tedavi edici gücü

Sesin tedavi edici gücü tüm büyük geleneklerde kullanılıyor. Ses enerjisini kullanan kendi kendine iyileşme uygulamalarına bütün büyük uygarlıklarda ve tüm kıtalarda rastlayabiliriz. Bu uzun süreli eğilimin nedeni nedir? Niçin dünyanın dört bir yanında insanlık içgüdüsel olarak dünyanın hep ses ya da söz tarafından yaratılmış olduğunu düşünmüştür?

Bunu anlamak için birkaç basit örnek göstereceğiz.

Sesin beden düzeyindeki etkisinin üstüne eğilirsek, akustik enerjinin (ses enerjisinin) iki önemli özelliğini buluruz:

• Hücrelerin titreştirilmesi (titreşim masajı),
• Enerjisel yapıların yeniden düzenlenmesi.

Tedavi edici sesler uygulayacağınız zaman, sesin etkisini organlarınızın içsel bir masajı gibi hissedeceksiniz. Bu masaj vücudunuzun içinde hareketsiz duran enerjinin yerinden çıkarılmasına ve kullanılmış enerjinin boşaltılmasına izin vermektedir.

Biraz tarihe geri dönelim: sesin yapılandırıcı gücünün ispatını 20. yüzyılın başında bir Fransız araştırmacıya borçluyuz. Deney çok basittir. Bakır bir levhanın üstüne demir pullar dizmiştir. Sonra bir keman yayıyla bir süre boyunca bir müzik notası çıkarmıştır. O zaman sesin demir pulları hareketlendirdiğini gözlemlemiştir: bunlar çok belirgin bir geometrik şekil biçiminde düzenlenmiştir. Deneyini gamın diğer notalarıyla tekrarlayarak, çıkarılan sese göre farklı bir şeklin meydana getirildiğini keşfetmiştir. Böylece her notanın maddeyi kendisine özgü bir geometrik şekle göre düzenleme gücüne sahip olduğunu kanıtlamıştır.

Bu deneyi kristal bilimiyle karşılaştırabiliriz. Jeologlar olası yedi kristalsi diziliş (düzen) tipinin var olduğunu keşfetmiştir (yapı ne kadar şekilsizse, düzen yoktur). Böylece, taş ne olursa olsun, mikroskopla inceleme her yerde aynı geometrik şeklin bulunmasına olanak verecektir (bir üçgen, bir kare, bir altıgen). Bu durumda taş birbirinden ayrılmaz şekilde iç içe geçen, hepsi birbirinin aynısı olan küçük bir tuğla bütünü olarak görünmektedir.

logo

Bir önceki yazımız olan Akrep Burcu Ağustos Yorumu başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment