astroloji ay burcu

Astroloji para durumu

Paraya ve onun hayatımızda temsil ettiği şeylere karşı bu isyankâr tutum bizi parayı elde etmekten alıkoyan şeydir, ama kirli komün hayatları yaşayan hippilerin aksine, dünyaya ya da içinde yaşadığımız toplumlara isyan etmememiz gerektiğini fark etmeliyiz. Bir seviyede kendimizi koşulların kurbanı olarak hisseder, finansal başarısızlıklarımızın kabahatini her zaman kendimizin dışında bulmaya çalışabiliriz. Kurbanların herhangi bir gücü yoktur ve hayattaki konumları için her zaman kendileri dışındaki herkesi ve her şeyi suçlarlar. Bir anlamda bu, hayata adil olmadığı için isyan etmek demektir.

1970’lerde Austin’deki Teksas Üniversitesi’nde öğrenciyken, hippilerin işlettiği küçük bir sağlıklı gıda dükkanı olduğunu hatırlıyorum; adı “İyi Yemekler” olan bu yerde genellikle hippiler takılıyor olurdu. Ahşap tabanların yürüdükçe gıcırdadığı eski bir binaydı. Oranın koku ve enerjisini, verdiği duyguyu çok sevmiştim. Ama orayı seven tek kişi belli ki ben değildim; çok kısa bir süre içinde büyüdü ve şimdi “Whole Foods” adı altında işletilen çok büyük bir ulusal şirket. Belli ki 60’h yılların bazı çiçek çocukları paranın kötü bir şey olmadığını fark etmiş. En sonunda hippi bilinci değişti ve gerçekliğe uyandı.

Diğer bir yanlış anlaşılma paranız varsa spiritüel biri olamayacağınız şeklindedir. Hıristiyanlıkta İncil’e atıfta bulunan ve paranın tüm kötülüklerin kökeninde yer aldığını ifade eden birçok söylem yer almaktadır. Bunlar yanlış yapılmış yorumlardır ve bu da bizim zenginliğin bir şekilde kötü olduğuna dair inançlarımız olduğunu kanıtlar. Eğer paranız varsa cennete kabul edilmezsiniz. Doğal olarak bu inanç sizin fakir olmaktan memnun olmanızı sağlar. Acı çekmenin ve dünya nimetlerinden uzak bir hayat sürmenin cennete giriş bileti olduğuna inanılır. Bu gerçekten de dünyadaki birçok kültür ve dinin ortak inancıdır. Özellikle Hindistan’da çok yaygın bir inançtır. Onlar acı çekmenin aydınlanmanın temeli olduğuna inanırlar. Oruç tutarak ve fakir kalma yemini ederek kendimizi yoksun bırakmamız gerektiğine inanırlar. Tüm bu inanışlar gücü elinde tutan kişiler tarafından nesilden nesile aktarılmaktadır çünkü bu kitleleri kontrol altma alma ve baskı altında tutma yoludur. Ama kontrolü elde tutanların bu zihniyeti bile kısıtlardan biridir çünkü onlar da herkese yetecek kadar bolluk olmadığma inanır.

Acı dolu bir yaşamın karmayı iyileştirdiğine, azizlerin de dünyayı iyileştiren insanların karmasını üstlendikleri için acı çektiklerine inanılır. Bir kere yaşam boyu acı çektikten sonra cennete gideriz. Cennetin her şeyin kusursuz güzellikle olduğu bir yer olduğu düşünülür; istediğimiz her şeyi her an elde edebildiğimiz bir yer. Tanrı ile birlikte olduğumuz için acı, hastalık ya da ölüm söz konusu değildir ve sevgi her yerdedir. Yani yeterince acı çekecek olursak öldükten sonra ödüllendirileceğimize inanmamız gerekiyor. Tüm bu materyalist zengin insanlar hak ettikleri ödüle kavuşacaktır, o da cehennemdir. Bu kurban bilincini öne çıkaran bir yaklaşımdır. Zamanımızdaki tüm azizler acı çeken kurbanlar olarak betimlenir. Ya çarmıha gerilmiş ya da taşa tutularak öldürülmüşlerdir. Bu dünyanın sunduğu güzel şeylerden herhangi birine sahip olmalarına imkân yoktur. Bu dünyanın fînansal krizlerle, yaşamın değerini düşüren felsefelerle dolup taşan bir karmaşa olmasına şaşmamalı. Şimdi bu dünyanın güzellikler ve herkes için bollukla dolu bir yer olduğunu anlayıp gücü tekrar elimize almanın zamanı. Artık uyanma zamanı! Paraya ilişkin tutumlarımız ruhsal bir seviyede kendimiz ile ilgili çok sayıda gerçeği ortaya koyar. Eğer para ile ilgili meselelerimizi gerçekten anlayabilirsek gerçek spiritüel büyüyüşümüzü de anlayabiliriz.