fal

Tarot falı İmparator kartı ne anlama gelir?

İMPARATOR

İMPARATOR, TAROT KOZLARINDAKİ SÜRECE ERİLLİĞİN KARANLIĞINDAN BİR İŞARET GETİRİR. İLK ÖNEMLİ ERKEK FİGÜR OLARAK, AKTİF, DIŞADÖNÜK VE YAPICI ENERJİLERİ SEMBOLİZE EDER.
İmparator kartlarındaki gelenekselliğe uygun olarak, bu tarottaki İmparator da bacaklarını 4 sayısını belirtecek biçimde durmaktadır. 4 sayısı, İmparator’un diğer ismi olan Jüpiter gezegeninin astrolojik simgesidir.
İmparator bir elinde İmparatoriçe’nin eşi olduğunu belirten ve kendi statüsünü simgeleyen, erkek ve dişinin sembolleri asa ve küreyi tutmaktadır. Bu kart tasarımında boynuz sembolleri, bu kartın, Mars gezegeni, Koç burcunun işareti ve eril güç ile ilişkisini kuran objelerdir. İmparator’un boynuzlu taçı da benzer olarak tüm savaş tanrılarının yiğitliğindeki varlığının erilliğini simgelemektedir. Boynuzlar ayrıca güneşe ve aya ait semboller olduklarından ve çok sayıda mitolojideki ana tanrıçalar ile ilgilerinden dolayı, İmparator’un İmparatoriçe’yle olan ilişkisini gösterirler. Doğal enerjiyi simgeleyen kırmızı elbiseli İmparator, elmas şeklindeki iki sütun ile çevrelenmiş krallığını izlemektedir. Boynuz simgeleri, bu sütunları süslemektedir; bu simgelerin altındaki salyangozların krallığın uzandığı topraklar üzerindeki dişil, aya ait enerjileri simgeler. İmparatoriçe tarafından simgelenen dişil ruh olmadan İmparator’un gücü toz parçacıklarına ayrılabilir. Her iki sütunun üstünde bulunan iki kartal kanatlarından biri ile İmparator figürünü gölgelemektedir. Kartal gökyüzü tanrılarını simgeleyen bir semboldür, onların sersemletici ve gösterişli görünümlerinin derinliklerinde, Hint Vişnu, İskandinav Odin, Yunan Zeus ve Romalı Jüpiter yer almaktadır. Bu kuş; gücün, sadıklığın, dayanıklılığın, iyi şansın ve ilhamın sembolüdür. Romalı imparatorların gözde sembolü kartal, diğer tarot tasarımlarında olduğu gibi, bu kartta da kullanılmıştır.

Dünyevi Güçler
İmparatoriçe’nin eşi olan İmparator, eril gücü, yaratıcı potansiyeli ve maddesel dünyadaki güçleri sunmaktadır. Numarası olan 4 sayısı;
yapının, gerçek formunun, istikrarın ve kuruculuğun sayısıdır. Deli başladığı serüvende; maddesel dünya, yapı ve
İmparator’un sunduğu eylem ile karşılaşır.

Bazı destelerde Juno (eski Romalıların evlilik tanrıçası) gezege ninin^şi Jupiter olarak isimlendirilmektedir. Eski tarot figürlerinde de, İmparator’un bacakları Jupiter gezegeninin astrolojik simgesine benzeyen 4 biçiminde gösterilmektedir. VI Charles’ın tarot destesinde İmparator, üzerinde zambak figürü olan, Fransız hükümdarlığının ve sihirli zambağı ile verimini arttırarak tanrı Mars’ı yaratan, eski Romalıların evlilik tanrıçasının sembolü, bir asa taşımaktadır. Fransız Devrimi dönemindeki destede, Büyükbaba figüründe olan İmparator, elinde zambağı andıran bir yonca tutmaktadır.

Daha sonraki destelerde ortaya çıkan İmparator’un Mars ile olan bağlantısı, onu mitsel ve İmparatoriçe Venüs’ün astrolojideki eşi olarak karşımıza çıkartır. İmparator Mart ayını doğa ve verimlilik için feda eder. Venüs’ün mitsel aşıklarından biri olarak barış getirici ‘Uyum’u yönetir. Uyumlu ve dengeli bir yaratı, İmparator ve imparatoriçe tarafından simgelenen aktif ve yaratıcı enerjileri gerektirir.

İmparator’un agresif ve yıkıcı yönleri, savaş düşkünü Mars ve yıldırım düşürme düşkünü Jupiter ile ilgili öykülerde karşımıza çıkmaktadır. Hiçbir içgüdü, sezgi ya da etki olmadan; işbirliği yerine egemenliği, barış yerine savaşı tercih edebilecek kadar zalim ve soğukkanlı olabilir. Bazı bilgeler Kule ile İmparator birleşiminin, 14.yy.da Kutsal Roma İmparatorluğumun çöküşünü haber veren politik bir mesaj olduğunu iddia etmektedirler. Diğerleri aym çiftleşmenin, dünya üzerindeki tüm güç ve zenginliklerin geçiciliğini, yenilgi getirici bir yıkımı sembolize ettiğini ileri sürerler.

Yıkılış öncesi intikamcı almyazısı ve kıskanç tanrıçaların gurur nedeniyle sergiledikleri misilleme örnekleri bir çok mitolojide görülmektedir. İmparator’un gücü geçici bir güçtür ve onun gerçek krallığı sadece İmparatoriçe’nin varolabilir yöneticiliğe sembolik olarak tanrıçalarla evlendikten sonra uygun görülen eski İrlanda ve Sümer kralları gibi!

Verimsiz güç temaları, Rider Waite destesinde de karşımıza çıkmaktadır. Burada imparator’un krallığı, sert kayalı ormanlardan oluşan kısır ve çorak, İmparatoriçe’nin verimliliğinden yoksun olarak gösterilmektedir. Bir eş olarak, ölüme kurban edilmiştir, İmparator ve bu durum aynı zamanda sadece tek başına erkek bir tanrı ile yönetilen bir hükümdarlığın yetersizliğini sembolize eder. İmparatoriçe olmadan İmparator’un yaratıcı güçleri meyva vermeyecektir. Simyanm kral ve kraliçesi Sol ve Luna her zaman bölünemez ikili olarak sunulmaktadır; güneşe ve aya ait güçler, simya çalışmalarını sonuca götürecek, ayrılmaz güçlerdir. İmparator ve imparatoriçe’nin tarottaki kral ve kraliçe olarak sihirli evlilikleri Aşıklar olarak sunulur. Görkemli eril figürü ile İmparator, İmparatoriçe’nin sonsuz bilgeliğini ve serinliğini arar. Tarot kozlarının açılımında, Deli, olgunluk ve büyüme için, İmparator ve İmparatoriçe’nin her ikisinin de niteliklerine sahip olması gerektiğinin farkına varır.

Düzün Anlamı
İmparator kartı maddesel dünyayı belirten bir kart olup, güç,hırs ve dünyevi başarılar için gösterilen eylemi simgeler. Otorite figürleriyle sorumlu bir tavırla ilgilenmenizin, pratik planlar yapmanızın ve kendinizi değerlendirmenizin tam zamanı olduğunu belirtir. İmparator, otoriteyi bir çok anlamda sembolize edebilir; devlet ile ilgili departmanlar, çok uluslu şirketler gibi güçlü ve büyük organizasyonların habercisi olabilir. Bu organizasyonlarla ilgili kişiler de bu kartla belirtilebilir. Daha bireysel olarak da, güçlü ya da otoriteye sahip herhangi bir eril figürü temsil edebilir. Bu kişi patronunuz, babanız ya da toprak sahibiniz olabilir. Sizin ya da hakkında öğrenmek istediğiniz kişi için açıldığında ise; işinizde gerçekleşen bir promosyonun, diğer bireyler üzerinde kontrol ve başarı gücünün ya da daha basit anlamıyla hırs ve devinimde bir artışın göstergesi olabilir.

Yaşam alanınızdaki bir insan figürü olarak ise; İmparator genelde mülkiyet sahibi birini ifade eder. Söz konusu, şirket ya da organizasyonların kontrolünü elinde tutan başarılı bir erkek olabilir. Diğer kartlar bu insanın sizi niye etkilediği konusunda daha fazla yorum yaratacaktır. Bireysel ilişkiler için; İmparator duygularını gölgeleyerek sessiz gücünü hakim gösteren bir erkeği ifade eder. Tutku ve karizma sahibidir ama her fırsatta sevdiği insan ve arkadaşları üzerinde egemen olmak isteyecektir. Bu tip insanlar, bireysel ilişkilerinde sadık olmadıklarını hissettiklerinde ilişkiye son verecek insanlar olmalarına rağmen, hissettiklerinin tam anlamıyla ne olduğunu anlamak pek mümkün değildir. Tüm alanlarda başarıya olan tutkuları çok fazla olduğu için sevgi ilişkilerinde kolaylıkla uzlaşmaya varamazlar.

Tersin Anlamı
İmparator kartı ters açıldığında, güç ve kontrol ile ilgili konulan vurgular. İşinizde, aşk ve dostluk ilişkilerinizde herhangi bir zorlukla karşılaşacağınızın habercisi olabilir. Yaşam yolunuzda kurallar, düzenlemeler ve hukukla ilgili labirentler ile karşılaşabilirsiniz ve bunlar arasında, kendi yolunuzu seçmeye çalışırken bulabilirsiniz kendinizi ! Olumlu davranışlarda bulunmaya yönelerek, bu kez otorite karşısında direnmeyi ve ona savaş açmayı denemeyin söz konusu patronunuz, babanız ya da vergi memuru olsa bile !
Ters İmparator, sizin için açıldığında kendi otoriteniz ve devini mizde enerji yitimine uğradığınızı hissedebilirsiniz. Güç yitimi kendini, enerji ve işinizde ilgi kaybı ya da kendinizi ifade etmede yetersizlik olarak gösterebilir. Başka bir bireyi ifade ettiğinde, kendi nedenleri doğrultusunda sizi kullanmayı hesap eden birinin estireceği soğuk rüzgarlar karşısında sizi uyanr.

TAROT FALI KADER ÇARKI KARTI

indir (1)

Kaderdeki iniş ve çıkışlar geleneksel olarak çarka yapıştırılmış olan figürlerle ifade edilir. Bunlar daima yaşamın olumlu ve olumsuz olaylarını deneyimlerler. Bir çarka bağlı olma fikri doğu kökenlidir, kaderin görkemli çarkını ve bireyin yaşamı boyunca bağlı olduğu kaderi gösterir. Çark, kuyruğu ağzında olan bir yılan figürü ile çevrilmiştir.
Bu sembol, Ouroboros olarak adlandırılır ve yaradılışı, ölümsüzlüğü ve sonsuzluğu simgeler. Ouroboros, yılan gibi kıvrılan bir sihir kralına, onun evrenin ve bütün yaratıların sembolü olarak gören ortaçağ büyücüleri ve simyacıları tarafından verilen bir isimdir.Burada Ouroboros, sekiz köşeli bir yıldızı, bütünü ve insanoğlunun eriminin ve ya anlama gücünün ötesinde kuşatan kutsal güç örneklerinin sembolünü kollan arasına almaktadır.

Zodyak’m dört değişmez işaretinin sembolik figürleri, bu kartın dört köşesinde de görülmektedir. Bunlar Zodyak’taki Boğa burcunun ve ilk bahar mevsiminin sembolleridir. Toprak elementinin ve fiziksel duyarlılığın sembolüdür. Aslan figürü, yazın yükselişini ve hasat zamanını gösterir. Ateş elementi, sezgi ve hayal gücünü simgeler. Anka kuşu / Kartal figürü, son bahar mevsimini belirtir. Akrep burcu, su elementini, duygulan ve cinselliği temsil eder. Kova burcunun meleği, kuzeydeki kışın kalbi Ocak ayını simgeler. Bu burç, düşüncenin gücünü, hava elementini ve bütün yaşayan canlılann yapı taşı sayılan, eski dünyanın dört elementini sembolize eder. Bu yüzden Kader Çarkı, zihinsel, fiziksel, duygusal ve tinsel odaklan simgeler.

Çark Dönüyor
Kader Çarkı 10 numarada yer alır ve bu numara, son ile başlangıcı belirtir. Çark sürekli döndüğünde tarot kozlarından ikinci tinsel döneme rastlar. Deli artık bir dönüş noktasına ulaşır; çünkü bilinçsizce ölüler diyannm girişinde durmaktadır.

Bu çark, Zodyak’m değişmez dört işaretinin sembolleri ile çevrilmiştir: Boğa, Aslan, Akrep burcundaki Anka kuşu ve Kova burcundaki melek figürleri! Dönemsel sembol olarak çark, yaradılışı ve astrolojinin yedi gezegenini simgeler. Jüpiter astrolojideki iyi kaderle birleştirilmiş bir gezegenidir. Bununla birlikte, bu gezegen bereketini sadece toprak için çalışanlara hediye edebilir.

Kader çarkının kökleri eski medeniyetlere uzanır. Etrurya’lı tanrıça Vortumna eski Roma’daki talih tanrıçası Fortuna zamanın dönüşünü kontrol eden tanrıça olarak anılır. Ortaçağ imgeleri, sıklıkla insanları kader çarkında yol alırken göstermiştir zenginlik ve fakirlik döngüsü. Keltik Çarkı ise başka bir tanrıça olan Arianrhod’a aittir. Bu tanrıça, gece gökyüzünde Samanyolu olarak ortaya çıkıp, yeniden doğuş ve dünyasal ölümün ötesinde cennete giden yoldur. Ortaçağa kadar, tanrıçalar ve çarkları, kadınlara verilen asalet ünvanı Dame ile bütünleştirilmiştir. Kader Çarkı günümüzde de yaygın olarak anılan bir semboldür ve söz konusu tanrıçalar Şans Kadınlarını sembolize ederler. Deli, artık ölüler diyarmdadır.

Düzün Anlamı
Parlak, canlı ve kişisel olmayan enerjiyi semboller. Değişimi, kaderin beklenmedik getirilerini gösterir. Kontrol dışı deneyimleri belirtmekle birlikte, yapılacak planlar hiç birşeyi değiştiremeyecektir. Romalı filozof Ovidius’un İ.Ö. 43, İ.S. 17 sözleri bu kartın anlamı ile örtüşür: ” Şans herzaman güçlüdür, yeter ki bir oltanız olsun, en bereketsiz gölde bir balık olacaktır. ”

Kader çarkı bir kişi için söz konusu olduğunda, siz yaratıcı bir enerjiye sahipken düzeninizi bozabilir. Çevreleyen kartlar bu enerjinin hayatınızda nasıl etkili olacağını gösterecektir. Yaşamınızda her hangi bir konuda olacak değişikliği haber vermektedir. Dolayısıyla çevre kartların yorumu oldukça önemlidir.

Bu kart bir bireyi temsil ediyorsa, duygusal yaşamınıza daha geniş bir alan müjdeliyecektir. Eğer bir aşk ilişkisi söz konusu ise, bu ilişki uzun süreli olmasa da sizi bir dönem özgür kılacaktır. Kader ile gelebilecek bir mutluluk belirtiliyor.

Tersin Anlamı
Size meydan okuyucu yeni gelişmeler söz konusudur. Geçmişteki deneyimlerinizin sonuçlarını görmeye başlıyorsunuz. Karşılaşacağınız olgular geçmişteki deneyimlerinize göre olumlu ya da olumsuz olabilir. Kader çarkı daha ayrıntılı bir yaşam sunuyor.

KADER ÇEMBERİ

KADER ÇEMBERİ

Yuvarlaklardan birinin üzerine kapalı gözle kaleminizi bastınn. Ve çıkan numarayla sonucu öğrenin.
1 Mesleğinizle ilgili bir para elde edeceksiniz.
2 Büyük bir kayıp olacak ama altından iyilik çıkacak.
3 Tanıdık birinin isteyeceği ödünç parayı vermeyin.
4 Küçük risk alırsanız kazancınız az olur.
Büyük risk alırsanız kaybınızda çok olur.
5 Cesur bir şekilde hedefe atılın. Çünkü bu sayede kazancınız büyük olacak.
6 Yaptığınız işte para ve emeğiniz boşa çıkacak.
7 Kaderiniz değişebilir.
8 Elinizin altındaki parayı değerlendiremiyorsunuz.
9 Para konularında kimsenin fikrini almayın. Şanslı çıkacaksınız.
10 Kalabalık bir yerde para ve değerli bir şeyinizi kaybedeceksiniz.
11 ihtiyacınız olduğunca birinden para yardımı göreceksiniz.
12 Uzak bir yerden güzel bir hediye size gelecek.

BAŞKA BİR FAL

BAŞKA BİR FAL

Kazak’lar arasında çok yayılmış olan diğer bir falcılık şekli de, ateşte bir müddet tutulan koyun kürek kemiğinin sıçramasına göre bakılan faldır.

Bu falcılık da, aynı şekilde gerek falcılığı meslek edinen ve gerek edinmeyen kimseler tarafından icra edilir. Kaybolan bir atm gittiği yol, bir hırsızın takibi için gereken ip ucu veya kaybolan bir şeyin aranması, kürek kemiğinin sıçramasına bakılarak kolaylıkla tespit edilir.

Kürek kemikleri muayyen dualarla temizlenmeli, etleri dişle koparılmamak ve kıkırdakları bıçakla kesilmemelidir. Bundan başka, fala bakmaktan kullanılan kürek kemiği derhal köpeklere atılmaz, yoksa eve uğursuzluk getirir, bundan dolayı ancak muayyen dualar okunduktan sonra parçalanmak suretiyle köpeklere atılır.

Arkasını kapıya dönerek oturmuş olan falcı, gelecek hakkındaki tahminlerini tamamladıktan sonra arkasına fırlatır, kemik kapının yukarısına isabet ederse, bütün söylenenler gerçek olacaktır.

UĞUR SAYISI 2 OLANLAR

UĞUR SAYISI 2 OLANLAR

Özelliği: Duyarlı.

Uğurlu Taşı: İnci ve Yeşim.

Uğurlu Rengi: Yeşil.

Uygun Partneri: 1,4 ve 7.

Uğur sayısı 2 olanlar, güçlü bir iradeye sahip kimseler olarak bilinirler. Maddi ve manevi açıdan dirayetli ve kuvvetlidirler. Bulundukları ortama gayet iyi bir uyum gösterirler. Sakin görünüşleriyle birlikte, oldukça kibar, duygusal ve modern bir karakteri vardır. Duygulu olmaları onlara paylaşmayı, dürüstlüğü ve yeteneklerini ortaya koyma özelliğini verir.

Sanata karşı yetenekli olmalarından dolayı yaşamı algılayış biçimleri de aynı ahenk içinde gerçekleşir. Ancak ideallerine ulaşmakta zorluklar çıkartılırsa hırçınlaşırlar ve kabalaşırlar.

Yaşamın zorluklarına karşı morallerini hiç bozmadan karşı koyma güçleri vardır. Kendilerine güvenmenin gerekli başarıya sağlayacağını bilirler, ancak bu konuda pek dengeli değillerdir. Disiplinli bir yaşam sürmeye çalışırlar. Duygusallığın ve iyi niyetliliğin sorunların üstesinden gelmek için gerekli olduğunu düşünürler.

Verilmesi en zor olan kararlar karşısında bile cesaretlerini yitirmezler. Yaklaşımlarında içten ve dürüsttürler, ilişkilerinde karşı taraftan da aynı yaklaşımı beklerler. Espri yetenekleri ve olaylara esprili bir şekilde yaklaşmaları ilişkilerinde bir yansıma olarak görülür.

Gelişmeye ve yeniliklere açıktırlar. Bunlan kendi hayatlarına uygulamakta hayli beceriklidirler. Bir şeyler icat etmeye bayılırlar.

Hisleriyle çevrelerini yönetebilirler. Giriştikleri her işe meydan okurlar. Çıkarlarının büyük önem taşıdığı işlerde iyice yoğunlaşırlar. Paraya aşırı düşkünlükleri vardır, ancak parayı pek değerlendirdikleri görülmez, gereksiz harcamalarla paralarını tüketirler.

Gaybı Bilmenin Manası

Gaybı bilmenin manası

İnsanın malumatı, maddimanevi çok farklı bir buud arz etmektedir. Evet, “Allah’ın bildirmesi ile insanlar, “gayb” dediğimiz ve insan ilmine perdeli olan malûmatları da bilebilmektedir.
İnsan, ilminin muttali olamayacağı kadar uzak mazi ve istikbale ait hadiseler ‘’gayb” kabul edilmektedir. Gaybı da Allah’tan başka hiç kimse bilemez. Ancak bu ifadeyi çok iyi anlamak gerek. “Gaybı sadece Allah bilir” demek, Cenabı Hakk, gaybı kimseye bildirmez, demek değildir. Nitekim âyette bu husus açık ifade edilerek, istisna yapılmıştır. “O bütün gaybı bilir. Fakat gaypla nnı kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda (mesajı korumak için) o elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler yerleştirir.”293 denilmiştir. Peygamber böylece Allah adına konuştuğunu ispat etmiş olacak ve bu da onun hesabına mu’cize sayılacaktır.

Diğer taraftan seviye farkı çok değişik olmakla beraber, Cenab ı Hakk bazı veli kullarının da gözlerini açar, onlara, başkalarının göremedikleri noktaları gösterir. Yani bazı kimselerin fıtratlarında bu duyuya ait meleke mevcuttur. Hatta bazı medyumlar da böyle bir ruhî melekeye sahip olarak yaratılmışlardır.

Onlar da kendi cehd ve gayretleriyle, Cenabı Hakk’ın fıtratlarına yerleştirdiği bu melekeyi çalıştırır ve istikbale ait çok meseleleri hissedebilirler. Ancak bunların hiçbiri, mutlak gaybı bilmek değildir. Mutlak gaybı bilmek, Allah’a mahsustur. Peygamberlerin, velilerin ve medyumların bildikleri ise, mutlak gayba göre oldukça sınırlı ve mahduddur. Ve yine bu da ancak Allâmü’lGu yûb’un bildirmesiyledir. Yoksa normal şartlarda ve beşeri ölçüler dâhilinde, gaybı bilmek, maziyi ve istikbali, hadiseleriyle ihata etmek imkânsızdır.

Kur’ânı Kerîm, gaybe ait verdiği haberler ile beşerin dikkatlerini üzerine celbetmiş mû’ciz bir tır. Ne bir velinin ne de herhangi bir medyumun gaybtan haber verme hususunda Kur’ân’la boy ölçüşmesi mümkündür. Zira Kur’ân, Ezel ve Ebed Sultanı olan Cenâbı Hakk’m kelâmıdır ve verdiği haberler de ezel ve ebed kaynaklıdır. Bu meyanda Peygamber Efendimiz (sailallâhu aleyhi ve sellem) de zaman zaman, ilmi gaybe mazhar olmuştur. Ve mazhar olduğu bu lütuflar, O’nun nübüvvetinin birer mu’cizesi olarak addedilmiştir.

Tarot Falı Kupaların Şövalyesi

Kupaların Şövalye

Şövalye, belinden aşağısı balık şeklinde olan efsanevi deniz adamı figürü ile gösterilmiştir. Deniz atlarını kuyruklarını bir kalp oluşturmak için birbirlerine dolamışlardır. Bu kalp, koşulsuz sevgi ve merhamet niteliklerini yücelterek, duygunun bilgeliğini sembolize eder. Sivri uçlu deniz kabukları ve deniz otu ise sualtı krallığını simgeler.

Tarot Falı Kupaların Şövalyesi Düzün Anlamı
Bu figür, ortaçağ dönemindeki Saray Aşk Şiirleri akımının en önemli kahramanlarından olan Şövalye Grail’ in öykülerinin esintilerini getirir Kupalar takımına! Dolayısıyla bu kart ile temsil edilen bir birey, bu şövalyenin niteliklerini taşımaktadır. Duyarlılık, sanatsal yaratıcılık, ruhsal içgüdüler ve yenilikçi özellikler, bu şövalyenin en önemli nitelikleridir. Aşk konusunda ise, bu kart yaşamınızda özel bir sevgilinin belireceğini belirtir. Böyle bir durumda, söz konusu aşk, oldukça özel ve rüya gibidir saf kimyasıyla romantizmin doruklarında dır.

Bir haberci olarak, Şövalye size yaratıcılık ve aşk duygularını getirmektedir. Bu duygulara özgü enerji akışı bütün bedeninizi saracak. Şimdi, yüreğinizin sesini dinleminiz gerektiğini söylüyor!

Tarot Falı Kupaların Şövalyesi Tersin Anlamı
Kendi rüya ve duygularında yoğunlaşamayan ya da aktif yaşamdan geri çekilen bir kişi söz konusudur. Bu kişi kendi özüyle bütünleşiyor, fakat hata yapmaktan korku duyduğu için durgunlaşıyor. Ters Şövalye kartı, aynı zamanda sevgilinin terk edeceğini haber veriyor ; durumları ve etkileri ortaya çıkarmak için çevere kartlarında yoğunlaşın.

Tarot Falı Kupaların Şövalyesi Soyut / Genel Anlamı
İçsel dünyada ve sezgi dünyasında yoğunlaşma, sanatsaLeğilim lerin artışı vurgulanır. Yaratıcılığa özgü yeteneklerin ve ruhsal ufkim genişleyeceği alanlar belirtiliyor. Eğer kendi yönünüzü yitirdiğinizin farkındaysanız, bu kart size, izlemeniz gereken en üretken yolu sunuyor.

Küçük Taşlarla Fal Bakmak (Tark)

Küçük Taşlarla Fal Bakmak (Tark)

Çoğulu “turuk” olan tark, kelime olarak “çalmak, dövmek, çekiçlemek” anlamlarına geldiği gibi şamar atmak için de kullanılır. Terim olarak ise, küçük taşlarla fal bakmaya denir. Söz konusu kelimeden türeyen “istedrake” fiili bu anlama uygun olarak “küçük taşlarla fal açandan fal açmasını istemek” anlamındadır.

Küçük taşlarla fala bakana da kelimenin yapısına uygun olarak “tavarik” denir. Bundan başka tark kelimesi “gece vaktinde beraber gelmek, saz, müzik aleti her çeşit nağme, ses ve ağız hurma ağacı, akıl zayıflığı, develerin girip kirlettiği su” gibi anlamlara da gelmektedir. Pamuğu yünle karıştırarak ya da küçük taşlarla çakıllar üzerinde çizgiler çizerek kehânette bulunmaya da tark denilmiştir.

Bir başka tanıma göre tark, nohut falı gibi taşlarla fal açmak demektir. Genel olarak taş falı denilen tark, yedi taşla yapılır. Taşlar elde karıştırıldıktan sonra yere atılarak aldıkları şekle göre fala bakılır. Hadislerde tark; kehânetin bir çeşidi olarak belirtilmiştir. Çok eski bir tarihe sahip olan falcılığın, eski kültürlerde olduğu gibi, Cahiliye devrinde de geniş halk gruplan arasında yaygın olduğu ortadadır.

İnsanın Dış Görünüşüne Bakarak Tahminde Bulunma (Firâset)

Firâset kelime olarak; bir işin iç yüzüne nüfuz etme mahareti, görüş, keşfetme, sezme, ileri görüşlülük, tahmin ve anlamada dikkatli düşünüp isabet etme gibi anlamlara gelir. Firâset kelimesi dar anlamda, insanın dış görünüşüne bakarak onun ahlâk ve karakteri hakkında tahminde bulunmayı ifade eder. Firâset, fe rase fiilinden türemiştir ve “et” vezninde bir isimdir. Rey, zan ve idrakte dikkati nazar ederek isabetli olmaya da denir.

Firâset, terim olarak insanları huy açısından değerlendirirken, yaratılıştan gelen renk, şekil, konuşma ve uzuvlarını göz önüne alarak hüküm verilen bir fal türüdür. Aynı zamanda firâset, olaylar arasındaki herkesin fark edemeyeceği gizli ve karmaşık olan benzerlik ve münasebetleri, doğuştan sahip olduğu bir kabiliyetle meleke kazanma gibi kazanılan tecrübelerle de istikbâle dair bazı olaylar hakkında önceden tahminlerde bulunma, Allah vergisi olarak sıradan insanlardan farklı bir zekâ ve idrak üstünlüğüne sahip olduğu kabul edilen bazı özel insanların kendisindeki bu kabiliyetle diğer insanların hâllerini ve eşyanın hakikatini anlayabildikleri keramet cinsinden bir sır, içe doğuş, düşünce, zan, sezgi ve bu içe doğan şeylerde isabet etme anlamına da gelmektedir. Firâset, insanın yaratılışında bulunan gizli mânâları keşfetme ve akıl yürütme gücü diye de ifade edilmiştir.

Firaset özellikle eskiden cariye ve köle satın almakta kullanılmıştır. Firâset, kıyâfet ilminden daha eski çağlara dayanır. Örneğin, gerçekle uyuşmayan bu fala göre insanlar; saçlan yumuşak olanlar kötü huylu ve korkak; saçı sert ve kıllı olanlar cesur, yiğit; gözleri büyük olanlar hilekâr ve hırsız; küçük gözlü olanlar utanmaz ve arsız kabul edilir. Yine bu fala göre insanın elinde, ayağında veya alnında bulunan çizgilerin uzunluğu, kısalığı, genişliği ve yakınlığı o kimsenin ömrünün uzun veya kısa olacağına, mutluluk ve mutsuzluk içinde yaşayacağına bir işarettir.

Âlim şair Nevnin fal yorumu

Âlim şair Nevnin fal yorumu

Kanunî devrinde şehzâdelere hocalık etmiş meşhur şair ve âlim Nev‘î (ö. 1007/1599) tefe’ül hakkında “Bu ilimde Allahü Tealâ’ ya hüsni zan vardır. Nitekim ‘Ben kulumun zannı üzereyim.’ kutsî hadisi bunu teyit etmektedir. Burada kastedilen kulum beni nasıl zannederse (bilirse) ona öyle davranır, muamelede bulunurum demektir. Dolayısıyla, “bu ilim insanın sıkıntı ve ızdıraplannı ortadan kaldırarak huzur ve sükûnete ulaştırır.”

“Bu ilim sebebi ile hatırı harab defi hafakan u izdir ab kılub karar ve sekinet bulur.” demiştir.
Aynca o bir şiirinde de şöyle demektedir:
Fal itdüm idi Mushafı hüsninde geldi “lâ,”
Bildüm ki ışkun itse gerek nefyi masiva,
Böyle bir murad(ı) mı var aşık olânun,
Yaran yanunda olmaya ağyarı bedlikâ.

Nevi, tefe’ülün insan üzerindeki bazı müspet psikolojik etkilerinden de bahsetmiştir. O bu meyanda “Kalpleri kırık huzursuz ve perişan olanlara itminan ve kuvvet verir. Ticaret ehli ve ihtiyaç sahipleri için önemli faydalara tam yöneliş ve halis niyetli olmaya sebep olur.” demektedir.

Tarot Falı Büyük Arkana Serisi

Büyük Arkana

 

EN BÜYÜK GİZLER OLARAK TANIMLANABİLECEK BÜYÜK ARKANA, TAROT SEMBOLLERİNİN BAŞLICA KOLLEKSİYONUDUR. KARTLARDAKİ KARAKTERLER BAZI İLGİNÇ RÜYALARI ANIMSATIR İNSANA, GEÇMİŞİN GİZEMLİ TÖRENLERİNDEKİ SERÜVENLERİ, YUMUŞAK KALPLİ DELİNİN REHBERLİĞİNDE BAŞLAR KARTLARIN HER BİRİ BİLGELİĞE DOKUNARAK VE DE KENDİ GİZEMLERİNİN YÜREĞİNİ KORUYARAK GEZİNİRLER GEÇMİŞİN İMGELERİNDE. VE TAROT KARTLARI DERİN ANLAMDA İNCELENDİĞİ ANDA TİNSEL BİR MACERANIN KAPILARINI ARALAYARAK, GİZEMLERİ ÖĞRENME YOLCULUĞU BAŞLAYACAK.

Böylesine heyacan verici serüvenlere; efsaneler, peri masalları, mitler, ve eski gizemli dinlerin öğretilerinde rastlanır. Bu serüvenlerdeki öğeler ise o çağa ait bireysel büyüme devinimlerinde, astrolojide, psikanalizde, pozitif düşüncede ve hatta çağ boyunca gelişen tıpta oldukça belirgindir. Fakat bununla birlikte bu eylemler sembollerin sözsüz ve yoğun gücünü kaçırdıkları ve mitleri yıkmaya çalışarak daha gizemli ve sihirli olmayı hedefledikleri için geleneksel öğretilerin baştan çıkancı büyüsünden yoksundular. Büyük Arkana’nm yaratıcıları bu eksildiğin bütünüyle farkındaydüar. Çoğunluğunu okuma yazma bilmeyenlerin oluşturduğu bir dünyada, resimler sözcüklerden daha baştan çıkarıcı ve önemliydüer.Tarot kartlarındaki resimlerin anlatacağı karmaşık öyküler tüm olgular gözönünde tutulduğunda aydm düşününün sezgiye dayalı kavrayışından daha uygun gözükmekteydi.

Sözünü ettiğimiz, tarot kartlarının yolculuğu dairesel bir devinim içindedir. Kader Çarkı ortada sürekli olarak döner, Dünya ise hem kartların her dönüşteki başlangıç yerini hem de son kozu simgeler bunu ise yaşamın,ölümün ve yeniden doğuşun sonsuz sarmalında yeni bir kavise girerek yapar.

On bir çifti oluşturan yirmi iki imge vardır. İlk onbir kart dış dünyayı, hayatın ilk aşamalarını, denemeleri, meydan okuyuşları ve ödülleri simgeler. Kader Çarkı’ndan (X) sonra gelen, ilk onbir kartın diğer eşleri ise başlangıcın ikinci aşamasını, daha derin bilgileri ve içsel deneyimleri sunar. Daha fazla keşif amacıyla, tüm kartlar içsel dünyalardaki birbirinden farklı durumları belirtebildiği gibi dış dünyadaki gerçeklere ait olaylara da ışık tutabilir. Sözünü ettiğimiz bu sunumlar genellikle eşzamanlıdır içsel devinim ve değişikler somut dünyayı etkileyebildiği gibi maddesel dünyadaki olgular içsel dünyanın tamamlayıcısı, analizcisi ve değiştiricisi konumundadır. Çiftler iç ve dış dünyaları tanımlayarak bu dünyalara ayna olan Büyük Arkana’nın yapısı ile bütünlük içindedir. Herhangi bir çifti oluşturan imgelerin anlatımında, her iki eşin imgeleri birbirine bağıntılı olarak anlatılır. Anlatımın geri kalan bölümü ise kartların doğasına göre konuyu inceler.

Tarot kartlarındaki kozların başlangıç seyahati ise yaşamın kendisini yansıtır ruhsal meydan okuyuş bir iş fırsatınmış olanağının, yeni bir bebeğin ya da arkadaşlığın habercisi olabilir ve bunlar gibi yaşamın içinden kopup gelen bu olaylar yeniden doğuş duyumunu getirebilir insanoğluna! Tarot öğretilerinin altındaki felsefenin ışığında madde ve ruh bir bütün olarak algılandığında, tüm bölünmeler ya da uzlaşmazlıklar anlamsızlığa doğru ilerler.
Rönesans Tarotu’nda kart çiftleri arasındaki ince çizim bağıntılarını, bu çiftlerin birbirleriyle olan ilişkilerini vurgulamak ve Büyük Arkana’yı rastgele oluşmuş imgeler serisi gibi algılamak yerine bir bütün olarak kavramanızı sağlayabilmek adına gerekli gördük. Aşağıda, kartların öykülerinin, Sonsuzluk Çarkı’ndaki konumlarının ve birbirleri olan ilişkilerinin özetini bulacaksınız.

Kahinlik

Kahinlik

Fahreddin erRâzî’ye (ö. 606/1210) göre , kâhinlik iki kısımdır: Birincisi, bazı insanların yaratılıştan sahip oldukları kişisel özelliklerinden dolayıdır ve bu durum çalışmakla olamaz. İkincisi ise, cin ve şeytanlarla temasa geçmek ve doğru yoldan sapmakla edinilen kehânettir. Bazı İslâm bilginlerine göre kâhinlik insan nefsinin özelliklerindendir. Çünkü insan nefsi beşeriyetten sıyrılarak, kendisinden yüksek olan ruhanîyetle yükselmeye müsaittir. Nitekim Mes’udî (ö. 345/956) Hattâbî (ö. 388/998) ve İbn Hâl dun (ö. 780/1378) gibi İslâm âlimleri bu görüşü paylaşmışlardır.

Bazı kimselerin fıtratlarında bu duyuya ait meleke mevcuttur. Hatta bazı medyumlar da böyle bir ruhî melekeye sahip olarak yaratılmışlardır. Onlar da kendi cehd ve gayretleriyle, Cenabı Hakkın fıtratlarına yerleştirdiği bu melekeyi çalıştırır ve istikbale ait bazı meseleleri hissedebilirler. Ancak bunların hiçbiri, mutlak gaybı bilmek değildir. Mutlak gaybı bilmek, Allah’a mahsustur. Peygamberlerin, velilerin ve medyumların bildikleri ise, mutlak gayba göre oldukça sınırlı ve mahduddur. Ve yine, bu da ancak Allâmü’lGuyûb’un bildirmesiyledir. Yoksa normal şartlarda ve beşeri ölçüler dahilinde, gaybı bilmek, maziyi ve istikbali, hadiseleriyle ihata etmek imkânsızdır.

Burada şu hususun belirtilmesi gerekir: Peygamberler bir an için beşeriyetten sıyrılarak ruhanîyet derecesine yükselirler. Ancak onların bu beşeriyetten sıyrılıp ruhanîyete ulaşmalan kendi çalışmaları sayesinde elde edilmiş değildir. Beşerin tabiatında ise, cismânilikten kısmen sıyrılıp ruhanîyete ve melekiyete yükselme istidadı bulunduğundan, bazı insanlann nefis ve ruhları da istedikleri vakit ten ile ilişikli olan iş ve hâllerden sıynlarak tabiî istidatlan ile manevî âlemlere dalabilirler. Bu sınıf insanlar ancak diğer bazı teknik vasıtalar yardımıyla maddîlikten sıynla bilirler. Onlar, peygamberlerin yapabilecekleri büyük harikaları yapmakta aciz oldukları için, sadece his ve hayal ile bilinen bazı küçük cüz’i işlere ve bu gibi vasıtalann yardımına başvururlar. Şeffaf cisimlere ve hayvan kemiklerine veya rastgele çıkagelen kuşa ve hayvana devamlı ve dikkatlice bakarak veya vezinli ve kafiyeli sözler icat ederek kendilerinden geçerler, istidatları nis betinde gaybî âlemlere ulaşarak bazı bilgileri başkalanna haber verirler. İnsanların tabiatında bulunan bu kuvvete, kehânet veya kâhinlik; bu istidat sahibine de kâhin denir. Bazıları müneccim ve tabibe de kâhin demişlerdir.

Kâhine, yaptığı kehâneti karşılığında “hülvan” adı verilen bedel verilirdi. Bu herkes için değişen bir miktardı. Kâhine bir bedel verilmezse haberinin doğru çıkmadığına inanılırdı. Çünkü kâhine verilen ona değil, haberi kâhine bildiren cine vb. verilmiş sayılırdı. İslâm, kehâneti yasak ettiği gibi hülvanı da kaldırmıştır .

Kehânet kâinattaki sırlara vakıf olduğunu iddia ederek, tabiî hadiselerden geleceğe dair işaretler çıkarıp gaybdan haber vermek, cinlerin ve nesnelerin isim, konum ve durumlarını esas alarak kaybolan eşyanın yerini bildirme gibi şeyleri haber vermek demektir. Kâhin, kendisinin cinden bir dostu olduğunu ve kendisine ileride olacak hâdiseleri haber verdiğini iddia eden kimsedir. Kehânette kâinattan geleceğe ait haber vermek ve esrarı bildiğini iddia etmek esastır. Kâhinlerde hayal kuvveti son derece işlek olur. Çünkü hayal cüz’i olan şeyleri bilmenin alet ve vasıtasıdır. Hayal, uyku ile uyanık hâllerde cüz’iyata nüfuz eder. Bunun bir sonucu olarak muhayyile kâhin için bir ayna hizmetini görür. Kâhinin ilhamı şeytandan geldiği için o, aklî olan şeyleri anlamakta kemal derecesine erişemez. Kâhinlerin en belirgin vasıfları, aşağı derecede olan gaybî âleme ulaşmalarını sağlasın diye vezinli ve secili sözleri icat etmektir ki, eseci’, “cin sesi, an vızıltısı deve homurtusu” mânâlarına gelir ve kâhin bu sesler arasında kontak kurarak secili sözleri okumaya başlar. Bu hareketin bir sonucu olarak kalplerine bir şeyler doğar. Kâhinler bu yabancı vasıtalar yardımı ile diline geleni söyler, bazen doğru söylediği gibi çoğunlukla da yalan söyler. Sözlerine inanılmaz.

Çoğu kez gaybdan haber aldıklarını sanarak zan ve tahminlere dalar, süslü sözlerle insanları aldatırlar. Allah’ın Elçisi (saliallâhu aleyhi ve sellem) bu gibiler hakkında “Bu kâhinlerin vezinli ve kafiyeli sözleridir.” demiştir. Yani “Min sec’i’lKühhan” buyurmakla bu vezinli sözleri kendilerine aittir demiş ve bu tarzı yasaklamıştır. Yine Hz. Peygamber (saliallâhu aleyhi ve sellem) kâhin olarak tanınan İbn Sayyad’ın hâlini anlamak ve onu sınamak üzere: “Bu iş sana nasıl geliyor? diye sormuş, İbn Sayyad “Elde ettiklerim bazen doğru, bazen yalan oluyor.” diye cevap verdiğinde, Hz. Peygamber (saliallâhu aleyhi ve sellem) “Senin bu işin karışıktır, peygamberliğe ise asla yalan karışmaz”, demiştir. Çünkü peygamberlik başkalan tarafından yol gösterilmeden ve herhangi bir yabancının yardımına başvurmadan sırf Allah’ın bir ihsanı olarak peygamberin zatının manevî ve ruhanî âlemlerle münasebete geçmesidir.

Bediüzzaman Said Nursî hazretleri, kâhinlerin, başta meşhur Şık ve Satîh olarak, ruhânî ve cin vasıtasıyla gaybdan haber veren ve şimdi medyum denilen, mütevatir sahih bir rivayetle Peygamberin (Aleyhissalâtü Vesselâm) geleceğine ve Fars devletini kaldıracağına açık bir surette haber verdikleri ve şüphe kaldırmaz bir tarzda, yakında bir Peygamberin Hicaz’da zuhurunu mükerrer söylediklerini; ârifi billâh kısmından, Peygamberin (Aleyhissalâtü Vesselâm) cedlerinden Kâ’b İbni Lüeyy ve Yemen ve Habeş padişahlarından Seyf ibni Zîyezen ve Tübba’ gibi çok âriflerin, o zamanın evliyaları, pek açık bir şekilde, Muhammed’İn (Aleyhissalâtü Vesselâm) risaletinden haber verip şiirlerle ilân ettiklerini bildirir. On Dokuzuncu Mektup’ta, ehemmiyetli ve kat’î bir kısmı yazılmış. Hattâ o padişahlardan birisi demiş: “Ben Muhammed’e (Aleyhissalâtü Vesselâm) hizmetkâr olmayı, bu saltanata tercih ederim.” Birisi de demiş: “Ah! Ben ona yetişseydim, onun ammizâdesi olurdum.” Yani, Hazreti Ali (radıyailâhu anh) gibi fedai bir hizmetkârı ve veziri olurdum. Her ne ise, tarih ve siyer ları bu haberleri tamamen neşr ile, bu ârifler, risaleti Muhammediyeye (Aleyhissalâtü Ves seiâm) kuvvetli ve küllî bir şehadetle sadıkıyetine imza basıyorlar.

Hem o ârifler ve kâhinler gibi risaleti Muhammediyeyi gaybî haber veren ve sözleri işitilen ve şahısları görünmeyen, “hâtif” denilen ruhânîler, pek sarîh bir surette, Muhammed’in (Aleyhissalâtü Vesselâm) nübüvvetinden haber verdikleri gibi, çok muhbirler, hattâ saneme puta kesilen kurbanlar ve sanemler ve mezar taşları nübüvvetinden haber vermeleriyle onun risaletine ve hakkaniyetine imza basıp tarih lisanıyla şehadet etmişler.

Bazılarına göre ise kâhin, sihir yapan kimse, bazılarına göre ise, arraftır. Zan ve tahminle gaybdan haber veren kimsedir. İmam Suyutî’nin “Muhtasaru’nnihaye”sinde zikredildiğine göre kâhin ilerde olacak hadiselerden haber aldığını ve sırları bildiğini iddia eden kimsedir. Diğer bazılarına göre de kâhin, cinlerden bir dostu olup, kendisine bütün haberleri getirdiğini iddia eden kimsedir. “Nihayet’ülHadis”te beyan edildiğine göre Araplarda Şık ve Satıh gibi kâhinler varmış. Bunlardan bazıları kendisinin bir tabiî bulunduğunu ve ona haber getirdiğini söyler; bazılarının da olacak şeyleri bazı mukaddimelerle bildikleri ve gaybdan haber verdikleri rivâyet olunmuştur.

Bazı âlimler, Kur’ân’da anlatıldığı gibi, Hz. Muhammed peygamber olarak gönderilmeden önce gökleri aşarak, gökten haber almalarına engel olmak üzere şeytanlara alevli ateş parçalarının (şihap) atıldıklarından istidlal ederek, Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) zamanından beri kehânetin arkasının kesilmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Çünkü kâhinler haberleri meleklerden değil, şeytanlardan alırlar. Fakat bu, kehânetin kesilmiş olduğunu ispat etmek için bir delil teşkil etmez. Zira âyet, şeytanların gökten ancak peygamberlerin gönderileceğine dair haberleri almaktan menedilmiş olduklarını ve peygambere gelen vahye ulaşamayacaklarını anlatmaktadır. Üstelik iddia edilen bu yasak, Hz. Mu hammed (saiiailâhu aleyhi ve sellem) peygamber olarak gönderilmeden önceki döneme aittir.142 Bundan sonra, bu yasağın kaldırılmış olmasının mümkün olduğu söylenebilir. Görünüşünden anlaşıldığına göre bu doğrudur. Çünkü, peygamberlik güneşi her tarafı aydınlatınca ortada karanlık düşünce ve cevabı bilinmeyen sorular kalmadı. Her bir şeyin ifade ettiği sırlı mânâların şifreleri çözüldü. Gerçekler gün yüzüne çıktı. Kâinatın ifade ettiği anlamlar ifadesini buldu. Artık bundan sonra bu ilim ve bilgilerin nurları sönmüş ve rağbetten düşmüştür. Çünkü vahiy, güneş gibi her nurun aydınlığını karartmıştır.