Tekonoloji ile çalışmak

indir

İleri teknoloji ülkelerinde daha şimdiden gözlemlediğimiz çatışmalar, bu savaşta iki değil, üç tarafın olacağını düşündürüyor. Her şeyden önce, hâlâ İkinci Dalga enerji temelinin devamından kazanç sağlayanlar var. Bu kişiler, kömür, petrol, doğal gaz, nükleer enerji gibi enerji kaynaklarının ve teknolojilerinin kullanımının devam etmesi için kaçınılmaz bir şekilde diretecek, diğer bir deyişle, İkinci Dalga’nın olduğu gibi devam etmesi için savaşacaklardır. Petrol şirketlerinde, demiryolu, otobüs, denizyolları kurumlarında ve ilgili oda ve sendikalarda odaklanmış olduklarından, İkinci Dalga güçlerinin pozisyonu sağlammış gibi görünmektedir.

Üçüncü Dalga enerji temelini savunanlar ise tüketiciler, çevre koruma grupları ve organizasyonları, bilim adamları, bu alanda çalışan yeni girişimciler ve taraftarları dağınık bir düzendedirler, maddi güçleri zayıftır ve çoğunlukla politik konularda deneyimsiz ve beceriksizdirler. İkinci Dalga’nın savunucuları, onları başından beri maddi gerçekleri önemsemeyen, teknoloji tutkunu hayalperestler olarak gösterdiler ve bunda da bir hayli başarılı oldukları inkar edilemez.

Dahası, Üçüncü Dalga’nın savunucuları, halkın gözünde başka bir grupla karıştırılırlar: Daha mantıklı, daha bilimsel, daha yenilikçi bir enerji sistemini değil, daha ziyade Birinci Dalga enerji sistemini savunarak endüstri öncesi döneme geri dönmeyi isteyenlerle! Bu gruptakiler, en uç noktada, doğanın korunması için teknolojinin büyük ölçüde ortadan kaldırılması, toplumun hareketliliğinin sınırlanması, şehirlerin boşaltılması ve israftan kaçman bir kültürün benimsenmesi gerektiğini düşünürler.

İkinci Dalga taraftarları, halkla ilişkiler uzmanları ve politikacıları, bu iki grubu birleştirerek halkın kafasını daha da karıştırdıkları gibi, Üçüncü Dalga taraftarlarının savunmayı bırakıp harekete geçmesini önlemektedirler.

Bana kalırsa, sonunda ne Birinci Dalga ne de İkinci Dalga savunucularının politikaları başarılı olacak. İlk gruptakiler, kendilerini insanoğlunun ve tarihin doğasına aykırı bir hayale kaptırmış dürümdalar; ikinci gruptakiler ise, varlığı sonsuza dek sürdürülemeyecek bir enerji temelini savunmaya ve yaşatmaya çalışıyorlar.

İkinci Dalga’nm temel aldığı enerji sisteminde durmadan artan fiyatlar ve enerji teknolojisinin dur durak bilmeden yükselen yatırım masrafları, endüstri çağının aleyhine işleyen gerçeklerdir. İkinci Dalga yöntemlerinin çoğunlukla enerjiyle yapılması gereken küçük bir iş için dev enerji israflarını gerektirmesi, buna eklenen diğer bir olumsuzluktur. Hava kirliliği sorununun giderek daha büyük boyutlara varması ve nükleer tehlikeler, yine İkinci Dalga’nm gücünü zayıflatan gerçeklerdir. Birçok ülkede binlerce insanın nükleer reaktörlerin kurulmasını, madenlerin talan edilmesini veya dev santrallerin yapılmasını engellemek için polise bile karşı gelmesi, İkinci Dalga için eksi puanlardır. Henüz endüstrileşmemiş ülkeler kendilerine has bir enerji sistemine sahip olmak isterken ve dahili kaynakları için giderek artan fiyatlarda diretirken, İkinci Dalga günden güne ivmesini kaybetmektedir.

Kısacası, nükleer reaktörler, kömürü sıvılaştıran veya gaza dönüştüren tesisler ve benzeri teknolojiler ilerici adımlarmış gibi görünseler de, aslında hiçbiri, çok çeşitli ve çok yönlü çelişkiler içinde kıvranan İkinci Dalga’ya ait eğreti önlemler olmanın ötesine geçemiyor. Bazılarından geçici olarak yararlanılabilir ama yine de, temelde geriye dönük adımlar oldukları bir gerçektir. Diğer yandan, İkinci Dalga taraftarları güçlü, Üçüncü Dalga savunucuları etkisiz gibi görünseler bile, kimse yanıltıcı bir görüntüye bakıp da geçmiş üzerine kumar oynamak istemez. Sormamız gereken soru, İkinci Dalga enerji temelinin çöküp çökmeyeceği, yerini başka bir sisteme bırakıp bırakmayacağı değil, ne zaman yıkılacağı ve ne zaman yerini başka bir enerji sisteminin alacağıdır.

Bir önceki yazımız olan Akrep burcu Çin Astrolojisi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment