Yay Burcu Annelik Rehberi

Hamile kaldığınız günden itibaren genç kızlık hayatına veda ettiğinizi, dokuz ay sonra başınıza annelik tacı giydirileceğim seziyordunuz. Maalesef kadınların çoğu bu tacı layıkıyla taşımayı bilemezler. Bu çocukla sevdiğiniz erkeğe daha sıkı bağlanmış olacaksınız. Çünkü doğacak bebek sadece sizden değil babadan da bir parça taşımaktadır. O sizin sevginizin ortak meyvesidir. Doğumun zor geçeceğini düşünmek yerine, bebeğinizin sağlıklı doğduğunu, onu bağrınıza bastırdığınızı, sütünüzle beslediğinizi hayal edin. Bu hayal sizi muduluklar ülkesine götürecek, kuruntularınız hafifleyecektir. Siz şu anda Faust’u oynuyorsunuz. Mefısto’nun zihninizi bulandırmasına, imanınızı zayıflatmasına izin vermeyiniz. Herhalde, Goethe’nin ünlü eserini okumadığınızı söylemeyeceksiniz değil mi?

Size sıkıntı veren ikinci meseleye gelelim. Sizi ansızın sarıveren şu meşhur “aş yerme”veya halk deyişiyle “aşerme” denen şeyin mahiyetini öğrenmek istiyorsunuz. Aylarca yemeseniz aklınıza bile gelmeyen şeylere önüne geçilmez bir istek duyuyorsunuz. Durup dururken canınız alabalık istiyor. Salatalık turşusu burnunuzda tütüyor. Baharatlı ve ekşili şeyleri içiniz çekiyor. Kocanıza söylemekten utanıyorsunuz. Bazen de evvelce çok sevdiğiniz bir yemekten tiksiniyorsunuz, kokusu bile sizi rahatsız ediyor. Bunun anlamı nedir, biliyor musunuz? Vücudunuz daha evvel kendisinden esirgediğiniz şeyleri istiyor. Bunlar genellikle bebeğin gelişmesine katkıda bulunan vitaminler, tuzlar ve kireçli maddelerdir. Dahası siz yavaş yavaş anne oluyorsunuz. Vücudunuzda sizi anneliğe hazırlayacak hormonlar üretiliyor. Salgı bezlerinin hormon üretebilmesi için bazı özel maddelere ihtiyacı var. Bunlar, aşerme sırasında canınızın çektiği yiyeceklerde bol miktarda bulunmaktadır.

Bunu söylerken, canınızı çeken her şeyi bolca yiyebilirsiniz demek istemiyorum. Ölçüsünü kaçırmamak şartıyla arzu ettiğiniz her şeyi yiyebilirsiniz.

Hamilelik ve ay hâli kadınların vücudarında hızlı bir değişmenin olduğu kritik dönemlerdir. En mutlu kadınlar bile bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanırlar. Ara sıra içinizi saran sıkıntı ve karamsarlığın sebebi budur. Hamilelik ve ay hâli zayıf iradeli kadınlar için bir sınavdır. Bu sınavı başarı ile atlatamayan, akla gelmedik saçmalıklar yapan pek çok kadın tanıdım.

Kendi kendini aldatan, geçerli ahlak anlayışının gereği olarak doğacak çocuğuna seviniyor görünen anneler de bilirim. Tedavi ettiğim vakalar arasında biri var ki hiç unutmam.

Hastanede yatan genç bir hamile kadına “hamilelik zehirlenmesi sonucu devamlı kusma” teşhisi koymuşlar. Her türlü tedavi sonuç vermediği için son çare olarak operasyona karar verilmiş. Operasyonun yapılacağı gün, birden bire kocasının aklına ben geliyorum. Bir zamanlar annesinin asabi bir mide rahatsızlığını tedavi etmiştim. Gelip beni buldu, durumu anlattı, “aman doktor karıma bir kere de siz bakın, belki ameliyata gerek kalmayacak bir rahatsızlığı vardır,” dedi.

Perdeleri kapatılmış bir odaya girdim. Hasta, yatakta bir cenaze gibi sapsarı yatıyordu. Başında, elinde leğen hazır bekleyen beyaz kepli bir hemşire duruyordu. Hasta, yediğini kustuğu için, günlerdir midesine birkaç damla soğuk sütten başka bir şey girmemiş. Bunun için devamlı serum verilmiş. Hemşireyi elindeki leğenle birlikte odadan dışarı çıkardım. Kocasına, “lütfen bizi hasta ile yalnız bırakır mısınız?” dedim. Adam itiraz etmeden dışarı çıktı. Odanın kapısını kapattım. Kusmak üzere olduğunu söyleyen ve korku içinde leğen isteyen hastanın elini tuttum, “korkma kızım, dedim, rahatına bak, artık kusmayacaksın.” Bana hayretle bakıyordu. Baba şefkatiyle dedim ki:

“Sevgili yavrum, çocuğunuzun olmasını neden istemiyorsunuz?” Hayreti bir kat daha arttı. Yarım ağızla çocuğunu istediğini söyledi.

Konuşmamız uzadıkça uzadı. Yavaş yavaş bana açılmaya başladı. Kocasından önce birini sevmiş. Ancak bu genç adam işsiz güçsüz, babasının cebine koyduğu harçlıkla geçinen zengin bir ailenin tek çocuğuymuş. Kızın babası işsiz güçsüz adamdan koca olamayacağını, bu sevdadan vazgeçmesini söylemiş. Kızcağız sevgisini içine gömüp babasının sözünü tutmuş. Babası kızını bu işsiz gençten kurtarmak için ilk isteyene yani şimdiki kocasına vermiş. Kocası iyi bir insandı, ancak eski bir hastam olan annesi için aynı şey söylenemezdi. Sinirli, geçimsiz, mutsuz, dedikoducu bir kadındı. Taze geline çektirmediği kalmamış. Kocası da bunun farkında olduğu için annesinden ayrılıp başka bir eve taşınmış. Fakat kadıncağız kocasının bir gün annesini tekrar yanına alacağından korkuyormuş. Çocuğun doğması halinde ayrılmalarının daha zor olacağını düşündüğü için hamileliğini bir türlü kabullenemiyordu. “Peki, kocanı seviyor musun?” dediğimde yüzü kızarmış, “iyi bir insan” demekle yetinmişti. Acaba gönlü hâlâ eski sevgilisinde miydi? Doktor da olsam, bu kadarım sorma yetkisini kendimde bulamadım.

“Artık niçin kustuğunun farkındasın; karnındaki günahsız yavrunun hatırı için artık kusmayacağına dair bana söz ver” dedim ve ekledim: “Kayın validen eski bir hastamdir. Kocanla konuşacağım, annesini senden uzak tutmasını söyleyeceğim, beni dinleyecektir.” Son sözlerim üzerine gözleri parladı. “Eğer bana bu iyiliği yaparsanız size ömrüm oldukça dua ederim,” dedi.

Söz verdiğim gibi, kocasıyla konuştum. İyi bir insandı, bana güveni ve saygısı vardı Annesini karısından uzak tutacağına dair söz verdi. Kadını hastaneden çıkarıp evine gönderdim. Canının istediği her şeyi yiyebileceğini söyledim. Kadın evine gittikten sonra bir hafta içinde iyileşti. Kadın çektiği açlığın acısını çıkarmak istercesine canının istediği şeylerin bir listesini yapıp kocasına veriyor, adamcağız da çarşı pazar dolaşıp bunları temin ediyordu.

Yay Burcu Annelik Rehberi_2.jpg

Bir önceki yazımız olan AKREP BURCU (SCORPIO) başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment