Oksijen Yokluğu mu?

UZUN KAFA

Üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir hipotez de, ölümden dönme deneyimlerinin, hastanın kalbinin, beyne oksijenli kan sağlamasının kesilmesi sonucunda, beyindeki oksijen kaybının neden olduğu nörokimyasal değişimlerin sonucu olmasıdır. Bu hipotez, ölümden dönme deneyiminden söz eden hastaların kanlarının, sıradan beyin işlevini sürdürmek için yeterli oksijen içermediğini öngörmektedir. Bu hipotez, deneysel olarak doğrulanmamıştır. Beyin oksijensiz olmadığının saptanmasına karşın, birçok hasta ölümden dönme deneyimini yaşamıştır.

Hayalet Biçiminde Görünen Ruhlar
Hayalet öyküleri dünya çapında yaygındır. Bir kamp ateşinin çevresinde otururken hortlak öyküleri dinlemek, çoğu insanın yaşadığı kamp deneyimlerinin unutulmaz bir parçasıdır. Öykülerdeki hayaletler, ateşte yanan odunlardan, sanki büyüyle çıkarak dans eden alevlere benzer. Bunlar, gecenin havasında kaybolurken bizi geçici olarak ısıtır.
Hayalet tabiri, ölmüş birinin ruhunu ya da görüntüsünü tanımlar. Bu ruhun, genellikle yaşayanların dünyasına dönerek başka bir dünyada yaşadığına inanılır. Hayalet inancı, insan ruhunun bedenden ayrılabildiği ve bedenin ölümünden sonra da varlığını sürdürdüğü görüşüne dayanır.

Hayaletlerin, görünüp nesnelerin yerlerini değiştirdiği, kahkaha ve çığlık sesleri çıkardıkları hatta müzik aletlerinin kendi kendine çalmasına neden olduğu, belirli yerleri sık sık ziyaret edebildikleri söylenir. Gürültücü hayaletler, poltergeistler (Gürültücü ruhlar) olarak bilinir. Bu ruhlar, çevreye çeşitli eşyalar, tencere tava atmak, ayak sesleri çıkarmak ve ışıkları yakmak ve bazı elektrikli aygıtları açıp kapamak gibi kötü ve rahatsız edici olayları yaptığına inanılan ruhlardır. Aynı zamanda taş atmak, eşya ve elbiseleri tutuşturmakla da suçlanırlar.

Etkinlikleri, çoğu kez ailenin belirli bir üyesi üzerinde, birçok durumda ise bir genç üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu birey, başkalarının yanındayken az; ama genellikle yalnızken çok korkutulur.

Hayaletlerin varlığı için hangi kanıt sunulmuştur? Söylentiye göre, görmek inanmaktır. Fotoğraf makinesinin icadından sonra, çok geçmeden hayalet fotoğraflarının olduğunu öne sürülmeye başladı. Büyük bir olasılıkla böyle ilk fotoğraf, Mary Tod Lincoln un yalnızken çekilmiş bir fotoğrafını banyo ederken, fotoğrafta kocası Abraham Lincoln’un da görüntüsünün çıktığı Boston, Massachusettsli William H. Mummler tarafından 1862 de ortaya konuldu (Lincoln 1865 yılında öldü, o halde bu, onun fiziksel bedeninden sadece geçici bir süre için ayrılmış olması olacaktı.

O zamandan beri, görünüşte açıklanamayan ruh fotoğraflarının binlercesi ortaya çıktı. Çoğu oldukça kötü yapılmıştı ve aldatmaca oldukları kolaylıkla ortaya çıkarıldı. Bunlar; ruhların görüntülerini, fotoğrafın üzerine konup ya da görünen önceki manzaraya yapılan eklemelerdi.

Bu tip oyunların klasik örneklerinden birisi, Sherlock Holmes romanlarının yazarı Sir Arthur Conan Doyle’un karışmış olduğu oyundur. Doyle, Ingiltere, Cottinley Glen’de Frances Griffiths ve Elsie Wright adındaki iki genç kız tarafından çekilmiş fotoğraflarla anlatılan bir öyküyü duymuş ve buna inanmıştır. Fotoğraflardan biri önünde dans eden dört peri (söylendiğine göre küçük, insan biçimindeki doğaüstü varlıklar) ile Frances’i ve diğeri ise bir peri tarafından bir demet çiçek verilen Elsie yi gösteriyordu.

Doyle, böyle doğaüstü yaratıklara inanmak “istiyordu”. Ruhlara olan ilgisi bir hobi olarak başlamış ve Birinci Dünya Savaşı nda oğlunu kaybettikten sonra yaşamının odak noktası olmuştu. Oğluyla iletişim kurmayı çok istiyordu ve ruh dünyası kanalıyla bunu yapabileceğine inanmıştı. Peri görüntüleri, onu böyle bir dünya olduğu inancını doğrulamaya yöneltmişti. Bu konudaki müjdesini, 1921de, “Perilerin Gelişi”isimli ında verdi. Yüzlerce insan kendi bahçelerinde gördükleri perileri ona yazarak anlattı.

Ingiltere’deki Kodak uzmanlarının, negatiflerde peri resimlerinin eklenmesine ait hiçbir kanıt bulamamasına karşın, böyle fotoğrafların, oluşturulmasının mümkün olduğunu söylediler. Hilekârlık olasılığı elenmişti; çünkü kızlar böyle bir hile suçu işleyebilmek için çok küçüktüler ve fotoğraf aygıtını kullanma konusunda o kadar bilgileri yoktu (Sonradan Elsie’nin, fotoğraflarda rötüş yapma konusunda uzmanlaştığı bir fotoğrafçı dükkanında çalıştığı öğrenildi.).
Çok daha sonra, 1978’de Fred Gettings, 1915 te yayımlanan Prenses Mary nin Hediye ı adlı bir çocuk ında, Frances’in fotoğrafında ön planda dans eden dört peri kızma çok benzeyen şekiller olduğunu keşfetti. Periler, kolaylıkla kartondan kesilerek yapıştırılmış şekiller olabilirdi.

Şimdi ölmüş bulunan Cari Sağan (ondan önce de Stanislav Grof), ölümden dönme deneyimlerinin doğum deneyiminin kişisel anımsamaları olduğu hipotezini ileri sürdü. Sağan hipotezi, sezaryen ile doğanların ve bu nedenle doğum sırasında tünel deneyimi olmayanlarm (rahimin açıldığı ve doğum kanalından yavaşça itilmenin olduğu klinik evre), ölüm kıyısındaki deneyimleri içinde tüneli anlatmazlar.

Sezaryenle veya normal doğan kişiler üzerinde yapılan incelemeler, hipotezin yanlış olduğunu göstermiştir. Doğal yollarla doğanlar , sezaryenla doğmuş olanlara göre, tünel deneyimlerinden daha fazla söz etmiyorlardı. Dahası, bebeğin idrak yeteneği üzerinde yapılan çalışmalar, doğum sırasında, bebeğin beyin gelişiminin, doğum sürecinin özel ayrıntılarını anımsayacak kadar yeterli olmadığını göstermekteydi.

Bir önceki yazımız olan DİŞİ KEÇİ’NİN KALBİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment