Amerikada Çalışmak

Tılsımlar 3

Kablolu televizyonlar günümüzde 14.5 milyon Amerikalıya hizmet veriyor. Çok büyük olasılıkla, 1980’lerin başlarında bu rakam daha da artacak. Bu alanda çalışan uzmanlar, 1981 yılı sonunda kablolu televizyon abonelerinin sayısının 20 ila 26 milyon arasında olacağını, Birleşik Devletler’deki tüm evlerin yarısında kablolu televizyon bağlantısı bulunacağım düşünüyorlar. Bakır tel tarihe karışarak yerini kıl inceliğinde elyafla ışık ileten fiber optik sisteme bırakırken, bu yönde gelişmeler daha da hızlanacak. Yeni baskı teknolojileri ve fotokopi makineleri gibi ofis sistemleri gibi, kablolu televizyon sistemleri de seyirci kitlelerini küçültecek. Bütün bunlara ek olarak, kablolu sistem abonelerin sadece televizyon izlemenin ötesine geçerek çok daha çeşitli hizmetlerden doğrudan yararlanmalarını sağlayarak, çift taraflı iletişim aracı olarak da geliştirilebilir.

1980’lerin başlarında Japonya’da bütün şehirler, kullananların program izlemenin yanı sıra, fotoğraf ve veri alışverişi, sinema ve restoran rezervasyonu gibi hizmetlerden de sadece bir numara çevirerek yararlanmasına izin verecek. Yine hırsız ve yangın alarmları da aynı şekilde işleyecek.

Osaka’nın varoş semtlerinden biri olan Ikoma’daki bir yerel televizyon kanalı, benimle HiOvis sistemi hakkında bir röportaj yapmıştı. Bu sistem kapsamında her abonenin evindeki televizyonun üzerine bir mikrofon ve bir kamera takılıyordu. Böylece televizyon seyircisi istediği takdirde programa katılabiliyordu. Röportajım devam ederken, abonelerden biri olan Bayan Sakamoto kendi evinin salonundaki düğmeye bastı ve pek akıcı denemeyecek bir İngilizce ile beni selamlayarak sohbete başladı. Onunla konuşurken, hepimiz onu ve arkasında salonun içinde koşturan küçük oğlunu görebiliyorduk.

Ayrıca, HiOvis, müzik, yemek, eğitim gibi birçok konunun yer aldığı bir video kaset kütüphanesine sahip. Seyirciler belli bir şifre girerek, günün herhangi bir saatinde istedikleri video kaseti izlemek için bir bilgisayara bağlanabiliyorlar.

HiOvis sisteminin henüz sadece 160 hanelik abonesi var ama Japon devleti tarafından desteklenmesinin yanı sıra, Fujitsu, Sumitomo Electric, Matsushita ve Kinetsu gibi büyük firmalar da projenin arkasında yer alan isimler arasında. Bu son derece gelişmiş sistem, fiber optik teknolojisini kullanıyor.

Bir hafta kadar önce Columbus’ta Warner Cable Corporation’ın Qube sistemini inceledim. Qube abonelerine otuz televizyon kanalı sunuyor (Birleşik Devletler’in her yerine yayın yapan büyük kanalların sayısı sadece dört olmasına rağmen) ve okul öncesi çocuklardan meslek sahiplerine, akademisyenlerden “bekâr yetişkinler”e kadar çok çeşitli kesimlere hitap eden programlar yayınlanıyor. Qube, dünyadaki en gelişmiş, ticari kullanım açısından potansiyeli en yüksek olan kablolu televizyon sistemidir. Abonelerine hesap makinelerine benzeyen küçük birer alet vererek, istasyona bağlanma uzaklığını sadece bir düğme mesafesine indiriyor.

Seyirci bu düğmeler sayesinde Qube stüdyolarıyla veya bilgisayarlarıyla haberleşebiliyor. Time dergisi sistemi anlatırken heyecanını gizleyemiyor ve şöyle diyor: “Aboneler sadece bir düğmeye basarak yerel politika tartışmalarına katılabilir, eski eşyaları için garaj satışları ilanı verebilir, bir hayır kurumu için antika eser açık artırmalarına katılabilir, bir politikacıya soru sorabilir, amatör sanat yarışmalarında oy kullanabilir.” Dahası, “böylelikle tüketiciler o civardaki süpermarketlerin fiyatları arasında kıyaslama yapabilir veya bir Çin restoranında rezervasyon yaptırabilir.”

Ama bugün büyük ve geniş kitlelere hitap eden televizyon ağlarının karşılaştığı sorunlar, kablolu sistemlerle sınırlı değil.

Bir önceki yazımız olan Akrep burcu Çin Astrolojisi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment