İlluminati

İslam’da Mesih İnancı

İslam’da Mesih inancı, Yahudilik ve Hıristiyanlıkta olduğu gibi iman esaslarından olan bir doğma değildir. Yani İslam Dini’ne ait kurtarıcı Mesih inancı kutsal kitap olan Kuran’da bulunmamaktadır. Kuran’da Mesih kelimesi 10 defa geçmektedir (Ali Imran45/Nisa157171172/Maide 17177275/ Tevbe3031), Kuran’da gecen bu kelimeden kasıt Hz. İsa’dır. Kuran Hz. İsa’dan bahsederken onu tanımlayıcı bir lakap olarak Mesih kelimesini kullanır. Kuran Hz. İsa’dan bahsederken “Mesih, Meryem oğlu Mesih veya Meryem oğlu İsa Mesih” şeklinde tasvir eder. Kuran Hıristiyanları Hz. İsa hakkında ileri sürdükleri “Tanrının Oğlu, Tanrı” olduğu konusundaki inançlarının yanlışlığı vurgular ve bir insan peygamber olduğunu söyler. Ama kurtarıcı, beklenen bir Mesih olduğu konusundan hiç bahsetmez. Kurtarıcı Mesih diye hiç bir kimseyi yüceltmez. Bu iddiayı Tarot falı gibi doğrulayıcı hiçbir kanıt ileri sürmez. Çarmıhta öldürülüp tekrar dirildiği şeklindeki iddiaların asılsız olduğunu söyler. Kuran’a göre Hz. İsa eceliyle ölmüştür ve tekrar yeryüzüne döneceğinden de söz etmez. Tabi böyle olunca da Kuran’ın tanımladığı İsa, Hıristiyanların tanımladığı beklenen Mesih tanımına hiçbir şekilde uymadığı ortadadır. Kuran’daki çeşitli ayetlerin yorumlarında Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne geleceği şeklindeki ifadeler ise zorlama yorumlardır:

“Bizim bilmemiz gereken şey, “Hz. İsa’nın ahiretten önce kıyamet alametlerinden biri olarak tekrar yeryüzüne dönerek Deccal’ı öldürmesi, Hz. Muhammed’in ümmetinden birisi sıfatıyla yeryüzünde bir müddet kalması, İslam barış ve huzurunun gerçekleşmesi” hususunun İslam geleneğinde yer almasıdır. Bu yer alışın sebebi ise, yukarıda kısaca izah ettiğimiz olaylar zincirinin hadislerde geçmesi ve bazı ayetlerin de aynı hadiseye işaret etmesinin, müfessirler arasmda tartışma konusu yapılmasıdır. Asrı Saadetten günümüze kadar devam ede gelen İslam sürecinde bu ayet ve hadisler farklı bir şekilde yorumlanmış, Müslüman dünyada meydana gelen birtakım sosyal ve siyasi hadiseler de bu yorumların ortaya çıkmasında ve değişik mecralara çekilmesinde önemli rol oynamıştır.”

İslam inancında, Kuran kıyamete yakın beklenen bir kurtarıcı önde geleceğinden bahsetmemesine rağmen, hadislerde açıkça “yol gösterici, rehber” manasına gelen MEHDİ beklentisi vardır.5 Bu beklenen Mehdi özellikle İmamiyye Şia’smda iman esasları arasındadır ve beklenen Mehdi, Hıristiyanlıktaki Mesih gibi, kayıp onikinci imam tekrar yeryüzüne geri gelecektir. Sünni guruplarda beklenen Mehdi, kıyametten önce gelip tekrar İslam’ı hâkim kılacak ve adaleti sağlayacak bir liderdir. Mehdilik ve Mesihlikle ilgili hadisler üzerinde çeşitli âlimlerce lehte veya aleyhte birçok çalışma yapılmıştır:

“Bütün bu görüşlerden sonra bir değerlendirme babmda şunları söyleyebiliriz. Kuran’ı Kerim’de Mehdi meselesiyle ilgili açık bir hüküm ve haber yoktur. Malum olduğu gibi Mehdinin geleceği Rasulullah(s.a.v.)’e nisbet edilen birçok habere dayandırılmakta ve bunlardan hareket ederek özde aynı fakat teferruatta farklı sonuçlara varılmaktadır. Biz burada Mehdinin yaşı, kimliği, nesebi, geleceği, yer ve zaman gibi hususları ihtiva eden hadisler hakkmdaki farklı değerlendirmelerin tartışmasını doğru bulmuyoruz ve bunların teferruatla ilgili kabul ediyoruz. Çünkü birbirlerini tekzip eden görüşlerin içinde ya bir tanesinin doğru diğerlerinin yanlış olduğunu biliyoruz. Şayet Mehdiyi bekleyen bazı çevreler kendilerini şartlandırarak belli yorumlara takılıp kalırsa işte
o zaman gelebilecek mehdi onların beklentilerine ve siparişlerine uygun düşmeyebilir. Belki de Mehdi geldiğinde ona karşı ilk çıkacaklar, bu çevreler olabilecektir.”

Bu konulara meraklı olanların dikkatini benzer bir konuya çekmek isterim. Kıyamete doğru Mesih’in gelişiyle ilgili birçok hadis gibi, Mehdi’nin gelişiyle ilgili birçok hadis vardır ve bunların önemli bir kısmı gerçekleşmiş durumdadır. Hıristiyanlık ve Yahudilikten çok daha isabetli olduğu görülecektir. Hem de çok ince ayrıntılarda dahi. Hıristiyanlık ve Yahudilikte Mesih’in gelişini anlatan kehanetler üzerinde pek çok çelişki olduğunu ilerleyen sayfalarda okuyacaksınız.

Armagedon Kehanetleri Evanjelizm ve İlluminati

Yahudilikte Mesih İnancı:

Mesih inancının temelleri, Yahudilerin Kutsal Kitabı Tevrat kökenlidir. Tevrat çoğunu değişik peygamberin yazdığına inanılan 39 kitapçıktan oluşur. İlk beş kitabı Hz. Musa’ya, kalan 34 kitabm çoğunun diğer peygamberlere indiği kabul edilir. Tevrat M.Ö 1400 ile M.S.90 yılları arasında değişik versiyonlardan derlenerek son şeklini almıştır.2 Yahudiler ve Protestanlar için 39 kitapçıktan oluşan Tevrat, Katolikler ve Ortodokslar için, diğerlerinin resmi kitaba dâhil etmedikleri 6 kitabı daha Tanrı’sal olduğunu kabul etmeleriyle, 45 kitapçıktan oluşur. Yani Katolik ve Ortodoksların Tevrat’ı, Yahudi ve Prötestanlardan 6 kitap daha fazladır.3 Her biri de kendi kitaplarının Tanrı’dan olduğunu savunur. Tevrat’ta Mesih konusu Yaşaya, Hezekiel, Mika, Yeremya, Daniel ve Zekerya bölümlerinde geçer. İncillerde, bir Yahudi peygamberi olan Hz. İsa’nın, Yahudilerin kurtarıcısı beklenen Mesih

olduğu iddiasıyla ortaya çıktığı görülür. Kurtarıcı Mesih tanımı, Tevrat’ta özellikle krallar için kullanılmış kelimedir. Krallar ve önemli göreve gelmiş kişiler, bu göreve atandıklarında yağla meshedilerek kutsanırlar. Mısır’dan Hz. Musa önderliğinde Filistin Toprakları’na gelen İsrail Oğullan, O’nun ölümünden sonra tam bir birlik oluşturup güçlü bir devlet oluşturamamışlardı. Bölünmüş olarak oniki İsrail kabileleri ancak savaşlarda, Hâkimler denilen dini liderler etrafında birleşebiliyorlardı. Ancak krallığı eline geçiren Yahuda kabilesinden, Beytlehemli Hz. Davut (M.Ö.1013973) zamanında güçlü bir birlik ve devlet oluşturabildiler. Bu dönemde düşmanlarına galip geldiler ve topraklarını genişletip, Kudüs’ü başkent yaptılar. Güneyde.Sina Yarımadası’ndan, kuzeyde Fırat Nehri’ne kadar olan toprakları hükümleri altına aldılar. Hz. Davut’tan sonra oğlu Hz. Süleyman zamanında da, bu muhteşem güçlü dönem sürdü ve başkent yaptıkları Kudüs’te ünlü Süleyman Tapmağı’m kurdular. Hz. Süleyman’dan sonra birlikleri tekrar bozuldu ve devletleri kuzeyde İsrail, güneyde Yahuda olmak üzere ikiye ayrıldı. Daha sonraları bunlarda Asur ve Babil krallıklarının hâkimiyetine girerek yerlerinden yurtlarından sürülmüşlerdir. Bir daha da Hz. Davut zamanını hep hayal ettiler ve hep onun gibi bir kurtarıcı beklentisi içinde oldular. Dolayısıyla Tevrat’ta Hz. Davut özel misyonla görevlendirildiği anlatılır:

1. İsrailliler’in tümü Hevron’da bulunan Davut’a gelip şöyle dediler: “Biz senin etin, kemiğiniz.

2. Geçmişte Saul kralımızken, savaşta İsrail’e komuta eden şendin. Tanrın RAB sana, ‘Halkım İsrail’i sen güdecek, onlara sen önder olacaksın’ diye söz verdi.”

3. İsrail’in bütün ileri gelenleri Hevron’a, Kral Davut’un yanına gelince, Davut RAB’bin önünde orada onlarla bir antlaşma yaptı. Onlar da RAB’bin Samuel aracılığıyla söylediği söz uyarınca, Davut’u İsrail Kralı olarak meshettiler.” (Tevrat1. Tarihler11)

4. Daha sonraki yıllarda sıkıntılı dönemlerde bu beklenti hep sürdü:

5. Ama sen, ey Beytlehem Efrata, Yahuda boylan arasında önemsiz olduğun halde, İsrail’i benim adıma yönetecek olan senden çıkacak. Onun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır.

6. Bu yüzden onu doğuracak olan kadın doğurana dek RAB İsrailliler’i düşmanlarına teslim edecek. Sonra öbür soydaşlan İsrailliler’e katılacak.

7. Gelince, halkını RAB’den aldığı güçle Tannsı RAB’bin görkemli adına yönetecek. Halk güvenlik içinde yaşayacak. Çünkü bütün dünya onun büyüklüğünü kabul edecek.

8. Halkına esenlik getirecek.” (Tevrat-Mika5)

Mesih Nedir?

Mesih ve Mesihçilik

Mesih kelimesi İbrani’ce Maşiah’tan türemiştir. Mesih; İbranicede kutsal bir amaç için yağlanmış, kutsanmış ve görevlendirilmiş kişiyi tanımlamak için kullanılır.1 Eski Yunancada karşılığı Hristos’tur. Hıristiyan ismi işte Yunanca olan bu kelimenin Mesihçiler anlamına gelen şekli Hristianos’tan türemiştir. Her inanç sisteminde bir kurtarıcı önder beklentisi vardır. Özellikle Yahudilik ve Hıristiyanlık bu beklenti üzerine kurulmuştur. Tevrat’ta krallar, kâhinler ve peygamberler kutsal yağ ile mesh edilerek kutsanırlardı. Bu kişiler Tanrı ile ilişkili kutsal kişiler olmaktadır. Dolayısıyla Mesih Tann katında kutsallığı olan kişileri tanımlamak için kullanılmıştır. Özel anlamda Mesih, Yahudiler için esarette ve sıkıntılı dönemlerde beklenen kurtarıcıya verilen isimdir. Yüzyıllardır bir kurtarıcı Mesih bekleyen Yahudiler Hz. İsa’nın Mesihliğini kabul etmediler. Eğer Aziz Pavlus’un Anadolu’daki faaliyetleri sonucunda Hıristiyanlık diye bir din ortaya çıkmasaydı, bugün Yahudi tarihinde belki Hz İsa’nın ismi bile unutulmuş olacaktı. Hıristiyanlıkta İsa figürü Aziz Pavlus’un tanımlamaları üzerine kurulmuştur.

Üç büyük semavi dinde, kıyamete yakın günlerin sonunda, dünyaya çeki düzen verecek, Tanrı’nın hâkimiyetini yeryüzüne yerleştirecek, adalet ve huzuru temin edecek ilahi güce sahip kurtarıcı beklentisi günümüzde de sürmektedir. Bu beklenti bazen bir kişi yerine, bir düzen şeklinde görülmektedir. Dinlerden uzak bir düşünce sistemi olmasma rağmen, sosyalist düşüncede bile özlenen hayal edilen ideal toplumla, sömürü tamamen ortadan kalkıp insanların kardeşçe yaşayacağı bir düzen beklentisi buna örnektir. Kurtarıcı Mesihlider beklentisi daha çok toplumlarda esaret, sıkıntı ve problemli dönemlerde bir ümit ışığı olup, toplumları harekete geçiren iç dinamik olmuştur.

Mesih veya Mesihçilik ismiyle bir kurtarıcı beklemek Yahudi ve Hıristiyanlara aittir. Yahudilikte Mesih, onları sürgün ve esaretten kurtarıp, vaad edilen topraklarda bir devlet kuracak önderdir. Hıristiyanlıkta beklenen Mesih, Hz. İsa geldiğinde kendine inananlarla birlikte bin yıl süren bir huzur dönemi kuracaktır. İşte bu dönemden dolayı Mesihçilik hareketi ayni zamanda Millenarizm veya Türkçe söylemiyle Bin yılcılık olarak da anılır.

Yeryüzünü Yiyip Bitirecek On Kral

fal bak

Dikkat edin, Incil’in kehanetinde bize son günlerde “on kralın ortaya çıkacağı” söyleniyor. Küresel bir krallık kuracaklar ve ellerindeki güç ile “yeryüzünü yiyip bitirecekler”. Ben bu on kralın İlluminati’nin Has Daıre’sindeki on adam olduğuna inanıyorum. Ve gerçekten de etkinlikleri tüm dünyaya yayılmıştır.

Güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilerin analizi ve doğrulanmış malumatların harmanlanması neticesinde, benim doğru olduğuna inandığım İlluminati’nin münhasır Has Daire’sinin etnik ve coğrafi yapılarını hesaplama olanağını buldum. İlluminati’nin on üyesi, günümüzde aşağıdaki uluslara mensup üyelerden oluşmuştur:

ABD iki üye
Kanada bir üye
Fransa üç üye
Avusturya bir üye
Büyük Britanya bir üye
İspanya bir üye
Güney Afrika bir üye

Görüldüğü üzere yüksek seçkinlerden oluşan on üyeli bu kurulda Birleşik Devletler’in iki koltuğu var. Komşusu Kanada ise üçüncü üyeyi sağlamıştır. Fakat altı üyenin tamamı aynı ilişki içindeki yardakçılarını, kuklalarını, eylemcilerini ve ajanlarını titizlikle inceledim. Sülfürlü, kaynayan ve cehennem gibi bir okyanus tabanından gelen kâbusumsu bir ahtapotun, günah yaralarıyla dolu kollarının, Beyaz Saray’ın koridorlarına bile ulaşabildiğini keşfettiğimde çok üzüldüm. Çünkü ortaya çıkan bu izleri takip ettiğimizde, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın oval ofisine bile ulaşmaktayız.

Has Daire’nin ininden başlayan sade ve süssüz örümcek ağı ipliğini takip ederek, ulusal sınırların ötesine geçip Kremlin’in küflü koridorları ve odalarına, Vatikan’ın gösterişli apartmanlarının dip köşelerine, Amerika ve Fortune 500’ün aynalarla çevrili yönetim kurulu odalarına yayılan hastalıklı ve tiksin dirici bir yapıya ulaşabiliriz.

Has Daire; kaos yaratarak ve çatışmaya, kan dökülmesine, katliama teşvik ederek büyük gücünün devamlılığını sağlar. Dünyanın süper güçlerinin casusluk teşkilatlarını, ulusal güvenlik teşkilatlarını ve silahlı kuvvetlerini kontrol ederler. Hassas dengeyi restore etmek gerekli olduğunda ve “kaostan doğan bir düzen” yaratmak istediklerinde, emirleri altındaki grupları harekete geçirmekte bir an bile tereddüt etmezler. Gerçekten de, göreceğimiz üzere “Ordo Ab Chao” (Lat. “kaostan doğan düzen”) bu entrikacı adamların ve onların şeytani hiyerarşisinin en çok hürmet edilen sözü ve en etkin yasasıdır.

Incil’deki kehanet bize dehşet verici askeri teşkilatlanmayı, ahir zamanın polis gücünü ve son günlerde doğacak olan canavarlık sistemini haber vermektedir. Bugünün doğmakta olan Yeni Dünya Düzeni’nde;, nükleer ve Tomahawk füzeleri, silah, uçak, gemi, lazer silahlar ve herhangi bir savaş durumunda yeryüzündeki herhangi bir yeri yüzde yüz isabetli vurabilecek yüksek teknoloji aletlerinin anında sevkiyatı, Daniel Kitabinda verilen küresel hâkimiyetin kehanet portresiyle tüyler ürpertici bir şekilde uyuşuyor.

İnsanoğlunun ilahi yöneticileri olma hakkı ve görevi ile yükümlü oldukları konusunda ikna olmuşlardır.
Yüzyıllar boyunca bu kibirli ve mağrur adamlar bir araya gelip muazzam bir zenginlik ve önemli hazineler biriktirmiş lerdir. Meydana getirdikleri zenginlikle öyle bir siyasi güç elde ettiler ki, dostlarını ve müttefiklerini ödüllendirebilirken düşmanlarını da acımasızca cezalandırabilecek konuma geldiler. İyiliğin ve kötülünün ötesinde olduklarına inanan Has Daire’nin açgözlü ve kötü adamları, nedensizce düşmanlarının ortadan kaldırılmasına karar verebilirler. Ayrıca, onların kirli gündemlerini kabul etmeyi reddeden cesur adam ve kadınları da merhametsizce hizaya getirebilirler.

Sonradan isyankâr ve “yalnız kovboy” olan John F. Kennedy gibi dikbaşlı hizmetkârlarla, umutsuz Mafya üyeleri Jack Ruby ve milyoner yayıncı Robert Maxwell gibi insanları etkin ve acımasız bir şekilde hallettiler. Başkan Kennedy ve daha sonra da kardeşi Robert kafalarına sıkılan kurşunlarla öldürüldüler. Lee Harvey Oswald’ın katili Jack Ruby, hapisteki hücresinde mahkemesini beklerken kendisine kansere neden olan mikroplar enjekte edildi. Gösterişli medya patronu Maxwell, yatıyla birlikte bir deniz seyahatine çıktığında feci şekilde dövülerek köpekbalıklarıyla dolu bir bölgede denize atıldı.

Has Daire’nin adamları büyük günahkârlardır. İnsanlığa karşı işlediği suçlardan ve Tanriya karşı isyanlarından zerre pişmanlık duymazlar. Suçluluk hissetmezler. “Işığın Babası” olarak gördükleri iblise yaptıkları sapıkça ibadetlerden, onların gerçekten de kötü kalpli ve şeytani olduklarını anlayabiliriz.

İlluminati’nin sözcüsü liberal basın

indir

Houston Texaslı bir Cumhuriyetçi olarak kısa süreli kongre üyeliği sırasında ABD’yi BM dünya hükümetiyle birleştirmek için bir yasa tasarısı hazırlamış olan George Bush, kongre üyeliğinden sonra CIA Başkanı, ABD Başkan Yardımcısı ve sonunda da Başkan olarak Has Daire’ye hizmet etmeye devam etti.

Bush’un, Körfez Savaşlarını sürdürmede, askerlerimiz üzerinde ölümcül virüs ve toksin deneyleri yapmada, Rus Mikail Gorbaçov ile Yeni Dünya Düzeni’nin kurulmasına yardım ve öncülük etmede ve Çin’in yaşlanmakta olan Kızıl Komünist elitlerine İlluminati’ye üye olmanın olağanüstü Tarot falı ve avantajlarını anlatmada gösterdiği dillere destan gayretler, onu şanlı ve kıdemli bir hizmetkâr yapmıştı. Emekli olduğunda Bush cömertçe ödüllendirildi. Aziz Sun Myung Moon adına düzenlenen ederler. Doğrusunu söylemek gerekirse, bürokratlar ve şirket yetkilileri, sadece kendi politik kariyerleri ya da kişisel hayatları büyük tehlike ya da risk altındaysa emredilmiş program ve gündem dışına çıkarlar.

Alt birimlerin performansları periyodik olarak fal bakma gibi gözden geçirilir. Analizler ve raporlar Has Daire’ye gönderilir. Yapılan değişiklikler, ortaya çıkan sonuçlara göre genellikle hükümet ya da finans alanlarında olur. İngiliz ulusunu, Avrupa Birliği üyeliği teklifine ikna edemeyen Margaret Thatcher yüksek pozisyonundan, yani İngiltere başbakanlığından alınırken, NAFTA ve GATT gibi Has Daire projelerini inatçı Amerika Kongresi’ne kesin bir şekilde kabul ettirmeyi başaran Bili Clinton gibi hizmetkârlar ise bolca övülüp ödüllendirilmiştir.

Eğer gerekli görülürse değersiz, sadakatsiz ya da yetersiz hizmetkârlarla en ikna edici tarzda ilgilenilir. Başkan Richard Nixon’ın en üst derece iki vekili Bob Haldeman ve John Erc hlichman, İlluminati’nin adamlarının önünde eğilmedikleri ve yüzüklerini öpmedikleri için Nixon iktidardan çabucak düşürülmüş ve rezil edilmiştir.7 İlluminati’nin sözcüsü liberal basın, özellikle de The New York Times Nixon’ı başkanlıktan düşürmek için kirli işler çevirirken, Kongre’deki yandaşlar da onu işten kovma yetkilerini kullandılar.

Ote yandan Başkan Ronald Reagan seçkinlerin planlarına uygun hareket etti, hiç telaş yapmadı, ona söylenilenleri aynen yerine getirdi ve karşılığında tam iki dönem yerini koruyabildi.
Yerleşik düzen (İllüminati) gazetesi olan The Neıu York Times, Rockefeller soyunun yükselen titanı David Rockefeller Jr.’la tam sayfa röpartajını yayımlayınca, Başkan George Bush’un kaderi 16 Ekim 1992’de belirlenmiş oldu. İllumina tici David Rockefeller o röportajda Bush’un Demokrat Partili rakibi Arkansas Valisi Bili Clinton’ın başkan olmasını güçlü faaliyetler ve eylemci örgütlerin, sivil haklar organizasyonu ve silah kontrol gruplarının önüne seriliyor.

Dünya Federalistleri, Dünya İyi Niyet Örgütü, Birleşmiş Milletler, ayrıca Masonik düzenler ve pek çok gizli dernekler gibi tek dünyacı ve küreselci gruplara, vakıflara ve organizasyonlara da çok büyük miktarda paralar dağıtılmaktadır.

Politik gidişatı ve ülkelerin ekonomik süreçlerini sadece etkilemek için değil, aynı zamanda tüm kontrolünü ele geçirmek için, İlluminati’nin öncü gruplarının gerekli para ve kaynaklara sahip olmaları konusunda özel bir dikkat ve itina gösterildi. Amerika Birleşik Devletleri’nin liderleri ve yüksek seviyeli bürokrasi ve kurumlarda çalışacak personel, özellikle ve münhasıran New York merkezli Dış İlişkiler Konseyi üyelerinden seçilir.
En güçlü üçlü bölgesel gruplaşmalar Amerika, Asya ve Avrupa arasındaki ticaret ve alışveriş, Bilderberger ve Üçlü Komisyon’un seçkin toplantılarında kapalı kapılar ardında ayarlanır. Bu arada unutulmamalıdır ki milyarlarca sivil insanın hayatını ve kaderini etkileyen politik, idari ve ekonomik kararlar, her yıl İsviçre Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’na katılanlar tarafından alınır.

İlluminati’nin kodamanları, her yıl düzenli olarak putperest seremonilerin homoseksüel etkinliklerle beraber araya ser piştirildiği, politik konuşmaların ve ekonomik anlaşmaların yapıldığı San Francisco’daki Bohemian Grove’da toplanırlar.

İlluminatİnin nihai amacı nedir?

Güçler Üzeri Bir Güç
Dünya Bankasimn Avrupa biriminin başkanlığı dâhil olmak üzere, yüksek seviyede pek çok finansal pozisyonda Illuminati’ye on yıllardır sadakatle hizmet eden ve içeriden bir kişi olan Jacques Attali; şüphesiz onların teşviki ile yazılan bir kitapta Illuminatİnin bu olağanüstü zenginlik sahibi üyelerinin sonsuz gücü hakkında ilginç bilgiler vermektedir.

İlluminati’nin iğrenç adamlarını, iblis olarak bilinen sahte vefal bak ve acayip boynuzlu tanrı Baphomet (keçi başlı şeytan) ile güçlerini birleştirmeye yönelten, gizemli istekler ve meraklı arzular demeti neler olabilir? Bu berbat insanların yaralı ruhları üzerine çöken karanlığın derinliğini ve boyutlarını hayal etmek, ne kadar acayip ama aynı zamanda ne kadar olağanüstü bir duygudur. Bu insanları, kendilerini yaratan, kendilerini çok seven ve kendi oğlunun, onlar için ve tüm dünyanın günahlarına karşılık olmak üzere çarmıha gerilmesine razı olan Tanriya karşı isyan etmek ve böylesi kötülükler yapmak için teşvik eden şeyler neler olabilir?

Güç ue iktidar Arzusu
İlluminati’nin zihinlerini meşgul eden şey para mı, yoksa güç arzusu mudur? “Aydınlanmış Kimseler”in Has Daire’sinin, son tahlilde güç ve iktidara dönüştürülebilen müthiş bir servet ve zenginliğe sahip olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. İngiliz bilge Lord Acton’un 1888’de belirttiği gibi, “Güç insanları bozar, mutlak güç, mutlaka bozar.”

İlluminati’ye kan bağı ile bağlı olan kimseler; kültür, politika, finans, endüstri, din veya Tarot falı ve eğitim gibi yaşamın çok geniş alanlarında inanılmaz bir güç ve etkinliğe sahiptirler. Şeytani bir aile olan Rockefeller ailesine üstünkörü bir bakış bile, İlluminati’nin kontrolünün boyutları konusunda insanı hayrete düşürecek ipuçları verebilir.

Rockefeller ailesinin sahibi olduğu Chase Manhattan Bank’ta 25 direktör görev yapar ve bu direktörler sırası ile 100 büyük endüstri şirketi, banka, kamu kurumu ve sigorta şirketleri ile bağlantılı ve karşılıklı işbirliği içerisinde çalışırlar.

Komplolar tertipleyen şeytani kimselerdir. Lincoln’ün meşhur sözünü yeniden ifade edersek; bu komplo, birkaç insan tarafından gerçekleştirilen, sadece birkaç kişinin faydasına olan bir tezgâhtır.

fal bak

“Birkaç kişi” diye şifreli bir şekilde bahsettiğimiz bu insanlar kimlerdir? Benim bu “birkaç kişi”den kastım, birbirine ruhani ve esrarengiz bir şekilde sıkıca bağlı, tamamıyla kötü ve ahlaksız kimselerdir. Bu insanlar, Yüce Tanriya karşı örgütlenmiş, kan bağı ve paranın bir araya getirdiği alçak ve iğrenç kişilerdir. Bu insanlar, ulusal gururdan yoksun olan insanlardır. Bunlar yeryüzü yurttaşlarıdır. Bunların bağlılığı ancak gizli efendilerine karşıdır. Bu nedenle bu insanlar, vatanseverlik sembollerini giz lice aşağılarlar. Ancak başkalarını kandırma ihtiyacı duyarlarsa bu sembolleri kullanarak kendilerini gizleme yolunu seçerler.

Illumirıati’nin Nihai Amacı
Illuminatİnin nihai amacı nedir? Onların nihai gayesi, sadece bir dünya hükümeti kurmak için zeminlerini sağlamlaştırmak ve bu amaçla tüm politik güçlerini seferber etmek değildir. Onların gerçek amacı, doymak bilmez bir iştahla ve delice bir arzu ile büyük bir zenginlik kazanmak ve harcamak için daha çok para kazanmak da değildir. Bu aşağılık insanların nihai ve gerçek amacı, arş ı âlâdaki yüce tahtında oturan eşsiz ve muhteşem insanı, Tanrıların Tanrısı, Kralların Kralı olan Isa Mesih’i devirmektir. Dikkat edin, hata yapmayın, bu muazzam ve epik bir ruhani isyandır ‘kirli, pis ve tamamen haince bir teşebbüstür. Bu isyan, Tanrimn tüm güçlerini bozguna uğrat’ mak ve onun yerine şimdiye kadar yaratılmış en iğrenç varlık olan, kötülüğü ve dönekliği ile meşhur, cennetten kovulmuş şeytanı tahta geçirmek amaçlı bir isyandır. Ancak bu isyan başarısızlığa mahkûmdur.

Bu okült (esrarengiz) dünya görüşünü destekleyen kişilere ve Smoley’e göre, “Bu kardeşlik, diğer herhangi bir teşkilata benzemez. O, gerçekten Kutsal Ruh’un tapınağıdır.”
Yine Smoley’e göre, “Bu teşkilatın üyeleri insanüstü güçlerle teçhiz edilmiştir. Hatta bu insanlar tüm inançların ötesindeki dinsel gerçeğin sahibidirler. Bu gerçek, üyelerine; tüm inanç ların arasındaki farklılıkları ortadan kaldıran ortak bir yaşam zemini sağlar.”

Gnosis dergisindeki makalesinde Smoley, bu “gizli kardeşliği” Illuminati olarak tanımlamaz. Yine o, bir dünya imparatorluğu kurmak ve dünyayı idare etmek isteyen “aydınlanmış elitler”in planlarından bahsetmez. Genellikle Richard Smoley gibi insanlar, esrarengiz bilginin niteliklerine sahiptirler. Ancak şeytan ve onun dünya üzerindeki komplosu olan Illuminati hakkındaki korkunç gerçeklere gözlerini kaparlar. Tanrı’yı reddettikleri için de bunları bilemezler ve karanlıkta yaşarlar.

Eğer biz Tanrimn önüne temiz bir kalple çıkarsak, bu Kardeşlik ve Illuminati Düzeni hakkındaki gerçekleri bilebiliriz. Eski Ahit 25:2’de şu şaşkınlık verici bölümle karşılaşırız, “Bir şeyi gizlemek Tanrimn yüceliğindendir. Ancak kralların şanı ise bir meseleyi ortaya çıkarmaktan ileri gelir.” Daniel Kitabı 12:10’da ise kıyamete yakın zamanlarda kötülerin kafalarının karışacağı, gözlerinin görmeyeceği, fakat “bilge insanların anlayacağı” yazılmıştır. Tanrimn yüreklerimize serinlik veren vaadine güvenerek, Illuminati komplosunun sırlarını ortaya çıkarmak üzere, gizemli bilgilerin burçlarını yerle bir edeceğiz.

Entrika Çemberi kitabı, bir “gizli kardeşlik” teşkilatı olduğunu tartışmaya mahal vermeyecek bir açıklıkla ispat etmektedir. Bundan daha korkunç olanı ise bu gizli saklı seçkinlerin acayip amaçları ve cehennemlik liderlikleridir. İşte bu seçkin kimseler İlluminati’dir. Bu insanlar, şu anda bile dünya çapında

İlluminati kitapları

fal bak

Hall’un kitabında atıfta bulunduğu konularla alakalı bir başka kitap ise, 19. yüzyılın sonlarında yaşayan Rus mistik ve masonu Helena P. Blavatsky’nin derlediği okült (esrarengiz) inançlar ansiklopedisidir. Blavatsky, içeriğinin kendisine “üs tadlar” veya “bilinmeyen efendiler” tarafından verildiğini de iddia ettiği15 bu kitaba Gizli Doktrin ismini vermiştir.

Blavatsky’nin Gizli Doktrin kitabı pek çok yönden Albert Pike’ın hür masonluğun kutsal kitabı kabul edilen hacimli eseri Ahlak ve Dogma kitabı ile karşılaştırılabilir. Her iki kitap da insanları daha yüce bir ruhani bilgiye eriştirecek gizemli gerçeklerin yol haritasını gösteren bir kitap olma iddiasındadırlar. Gizli Doktrin ve Ahlak ve Dogma kitablarmda savunulan ruhani bilgiyi özümseyen ve gayretli bir çalışma gösteren yüksek bilinç düzeyinin yeni üyelerinin, Tanrılık katma yükselecekleri iddia edilir.

Bu şekilde yarı tanrı haline gelen kişiler, sihirli güçlere hükmeder ve olağanüstü bir zekâya sahip olurlar. İnsanlar bir kere bu şekilde aydınlandığında ve yüksek bilgi sahibi oldu Onlara “Sen Tanrısal bir varlıksın,” der, onlar da coşkun ve heyecanlı bir ruh hali içerisinde buna inanırlar. Şeytan daha sonra bu insanlara, büyük ve esrarengiz sırrın taşıyıcıları olduklarını da fısıldar.

“Bu ruhani bir sırdır ya da gizlenmiş bilgidir,” der. “Bayağı, cahil ve sıradan insanlar bu konuda hiçbir şey bilmezler. Bu ruhani sır kadim bilgeliğin temelini oluşturur ve benim kardeşlerim ve kara meleklerim tarafından asırlardır muhafaza edilmektedir. Şimdi bu sır şenindir,” der onlara.

“Sen akıllı kimseler arasında bir devsin,” diye yumuşakça ikna eder. “Sen yüksek bir bilinç ve algı düzeyinin insanısın. Sen hayranlık verici ve tamamen güçlü yeni bir insansın. Dün yayı idare etmek ve aşağı düzeydeki ırkların efendisi olmak senin kaderindir.”

Scottish Rite Journal dergisinin ölüm ilanları sütununda, ken disi için “20. yüzyılın en büyük masonik üstadı ve filozofu” diye yazılan ve 33. dereceden mason olan Manly P. Hail, The Phoenix isimli ufuk açıcı kitabında; bu gizli doktrinden ve aydınlanmış tanrı insan (yarı tanrı) ırkının aklının üstünlüğünden bahseder.11 Gizli Doktrin bölümünde Hail; “Çağlar ve zamanlar üstü bilgelik, görebilecek göze sahip kimseler için açıklanmıştır,” diye yazar. Devamında ise Gizli Doktrin’in antik zamanlardan beri var olan ama asla sonu gelmeyecek bir hikâye olduğunu belirtir. “Ölmüş ve unutulmuş inançların küllerinden ölümsüz bir Phoenix doğacaktır, 12 diye açıklar.
Hail ayrıca; cahil ve bayağı halk kitlelerinin, Gizli Doktrin’in gerçek anlamını ve amaçlarını değerlendirmede yetersiz kalacağını alaycı bir dille belirtir:

“Gizli Doktrin’in unsurlarını anlamada yetersiz kalan hiç kimse, az bir gayretle zirvelere tırmanmayı başaramaz. Manevi Leadbeater’e göre; İmparatorlar Konseyi 1761 yılında Step han Morin’i Büyük Ustad olarak tayin etti. Daha sonra Morin, Amerika’ya esrarengiz ritüelleri getirmekle görevlendirildi. 19. yüzyılda ise siyah kurukafa ayininin tüm ritüelleri büyük üstad Albert Pike ve merkezi Washington’da bulunan Büyük Dünya Konseyi tarafından kabul edildi.

Hatalı ve işlemeyen Bir Plan

fal bak

Illuminati hem aldatan, hem de kendilerinin tanrı olduğunu söyleyen şeytanın yalanlarına aptalca teslim oldukları için kandan kaynaklanmaktadır. Illuminati bir anlamda; yüzyıllar boyu nesilden nesile aktarılan ve yeryüzündeki ticaret ve zen ginliğin üzerinde âdeta bir tekel hüviyeti kazanmış kan ve soy bağları demektir.

Beklenen Sahte Mesih
Hitler bir yalancıydı ama yine de o, bu yalanın farkında olmaksızın talihsiz ve trajik bir kurbanı oldu. Onun içi boş hayallerini, Blavatsky’nin Gizli Doktrin kitabı ile ateşleyen ise İlluminati’ydi. Hitler aslında Illuminati için başarısız olmuş bir tecrübeydi. Kendi şartları ve imkânları ile başarı arayan, efendilerine karşı çıkmış, güç delisi bir havari, başarısız bir öğrenciydi.

Tarih ve Illuminati’nin şeceresi hakkmdaki çalışmalarım bana göstermiştir ki şeytani bir dünya düzeni kurmak ve bu düzene hükmetmek için saf kan felsefesini temel alan ilk ha vari Hitler değildir. Napolyon, Büyük Frederik, Şarlman, II. Wilhelm, Lenin, Stalin ve Mao da vardır. Tüm bu kişiler ve bunların yanı sıra başka kişiler, insanoğlunun evrensel Mesihi olmak istemişlerdir.

Amerikan tarihinin en ilginç kısımlarından biri de George Washington’m başkanlığı sırasında ABD’nin, İlluminati’nin jakoben gizli ajanlarının saldırı ve tahribatlarına maruz kalma sidir. Bu durum bir noktada Başkan’ın, Fransa’ya büyükelçisini ABD’den geri çekmesi talebinde bulunmasına yol açmıştır. Gerekçe ise Fransa büyükelçisinin Avrupa Illuminati’si adına ihanete varan davranışlar içerisinde bulunmasıdır.20 1798’de George Washington şöyle yazmıştı:

“Illuminati doktrininin ve Jakobenizm prensiplerinin Amerika Birleşik Devletleri’nde yayıldığından bir an bile şüphe varsa, Onun emirlerine itaat edecektir. Hatta hava ve tüm elementlerdeki kimyasal bileşenler bile O’nun emri altında olacaktır.

Böyle Üstün insanlar yeryüzünün seçkini, gözetimi altın dakilerinin efendisi olacaktır. Onların yükselen ruhlarından hiçbir şey gizlenemeyeceği gibi, yeryüzündeki hiçbir güç onlara üstün gelemeyecektir. “Onlar Tanrimn oğullarıdır,” der Hitler.

Peki bu neredeyse inanılmaz gibi gözüken potansiyelin insandaki belirtisi nedir? Bu belirti, insanın doğası ve kanının kalitesi ile anlaşılabilecektir.

İlluminati’nin düşünceleri

fal bak

Tanrı Tarafından Takdir Edilmiş

Kuzey Amerika gibi demokratik ülkelerde yaşayan insanlara, kahramanlar ve mükemmel insanlar ailesine mensup, “ilahi bir ırkın soyundan gelen” erkek ve kadınların var olduğu fikri, hayal mahsulü hatta saçma gelecektir. Bununla birlikte, bu insanlar ve onların ataları ile ilgili bu kadar araştırma yaptık
görüş) kurucusu Helene Blavatsky; İlluminati’nin düşünceleri ne ve eylemlerine rehberlik eden hasta ve sakat felsefeyi kısa ve öz bir biçimde anlatmıştır.

İnsanoğlu şüphesiz Tanrı tarafından bilgilendirilenler ve aşağı tabaka kimseler olmak üzere iki gruba ayrılmıştır… Ruhlarında kutsal kıvılcım çakmayan kimseler, Tarot falı ve işte onlar yeryüzünün aşağı düzey ırklarındandır… Hakikaten tüm insanlık aynı kandandır ama aynı cevherden değildir. Bizler ruhlarında kıvılcımlar çakan eşsiz kimseleriz. Başkalarında bunlar yoktur.

Gizli Doktrin kitabında İllüminati için yapılan tasvirler, George Orwell’in Hayvan Çiftliği isimli müthiş kitabında anlatılanlarla mükemmel bir uyum sağlar. “Tüm hayvanlar eşittir,” dedi domuz. “Ancak bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.”

İllüminati Eski Ahit’te yazıldığı gibi tüm insanların aynı kandan geldiğini kabul eder. Ancak üstün ırkın kanındaki kimya Blavatsky’nin terminolojisini kullanırsak, fal ve cevher o ırka mensup insanların damarlarında akan ilahi kıvılcım, bu seçilmiş kimseleri diğerlerinden farklı kılar. Bu insanlar “Tanrı tarafından bilgilendirilmiş” insanlardır. Diğer insanlar ise aşağı düzey ırklardandır.

Kanlarında taşıdıkları ilahi kıvılcıma dayanarak İlluminati, kendisini aydınlanmış bilge insanların ırkından kimseler olarak görür ve diğer insanlardan üstün olduklarını iddia eder. 33. dereceden mason olan Manly P. Hail, Amerika’nın Gizli Alınyazısı kitabında; bu yüce ve asil insanların, gönülsüz ve tembel insanlığı altın bir çağa taşıyacağını iddia eder.

Eski insanlar bilge kişilerin ayrı bir ırk olduğuna inanırlardı. Bu ırka dâhil olabilmek için insan aklını, aydınlanmış bir zekâ düzeyine eriştirmek gerekliydi… Bu geniş ve gelmekte olan ırk bir gün tüm yeryüzüne hâkim olacak ve işte o zaman “Altın Çağ” başlayacaktır.

tem o kadar yaygındır ve kılcal damarlara kadar işlemiştir ki, toplumsal ve ekonomik piramidin tüm seviyelerinde etkin bir şekilde hükmünü icra eder,” diye uyarır.2 Yine Grace, bu entrika çemberini oluşturan insanların kendilerini, küresel toplum piramidinin kapak taşı olarak gördüklerine inanır.

Toplum bir piramit gibi kat kat düzenlenmiştir. Pek çok fakir insan, görece aşağı orta gelir grubu ile birlikte en tabanda yer alır. Onların üzerinde orta ve görece yüksek gelir grubundan insanlar bulunur. Daha üstte ise yüksek gelir grubuna dâhil az miktarda insan vardır. En üstte ise bir dolarlık banknotun üzerinde gösterilen piramidin kapak taşı gibi seçkin insanlar bulunur. Bu seçilmiş insanların kardeşliği, uyanık gözlerini bir an bile kırpıştırmadan tüm toplumu gözetler.

Dean Grace doğru söylüyor olabilir mi? Temel amacı tüm insanlığı köleleştirmek olan, acayip bir dinî ve politik tarikat tarafından gözleniyor ve yönlendiriliyor olabilir miyiz? Atalarına ait kan ve soy bağlarını yüzlerce yıl gerilere kadar takip edebilen ve kendilerini doğal bir aristokrasinin üyeleri olarak kabul eden dâhi ve süper zengin bir avuç insan, dünyayı kontrol ve işgal etmek için ustalıkla planlanmış bir komplonun fikir babaları mıdır?

Bu iki soruya da benim cevabım müspettir. Evet, biz gizlice gözetleniyor ve farkında olmaksızın yönlendiriliyoruz. Bizi zorbaca kontrol eden bu sinsi sistem, kötülük ve aldatma pi ramidinin en tepesinde oturan bir avuç insanın eseridir.

İlluminati anlamı

Hanedanlığın kurucusu olan Mayer Rothschild’ın bir zamanlar şöyle söylediği rivayet edilmişti: “Bir ulusun parasının basma hakkını bana verseler, kanunları kimin yaptığı hiç umurumda olmazdı.”

fal bak

Charlotte de Rothschild 28 Şubat 1994’te, Almanya Frankfurt Yahudi Müzesi’ndeki bir operada soprano olarak sahne almıştı. Burada varlıklı mirasçı, büyükbabası N. M. Rothschild’ın yaptığı bir tabloda ön sırada, ailesiyle birlikte görülmektedir.

Bugün hâlâ Rothschild hanedanı, küresel politika ve finans dünyasının pek çok alanlarında gizli manipülasyonlarına devam etmektedir. Örneğin bir süre önce Baron Eric De Rothschild ile dünya elmas ve altın kralı Harry Oppenheimer’ın, Güney Afrika’nın Vergelegen şehrinde gizlice buluşarak “içimi hoş ve zengin Chateau Lafitte 1976” şarabının tadına baktıkları basma yansımıştı.

Benim Güney Afrika’daki özel kaynaklarım, bu toplantının sadece şarap tadımından daha öte bir şey olduğunu bana söylediler. Rothschild ve Rockefeller aileleri, Güney Afrika devlet başkanı Nelson Mandela’nın temel finansal destekçileridir ve şu anda Başkent Johannesburg yakınlarında fantastik bir “kayıp şehir” inşa etmektedirler Monaco’ya, Las Vegas’a, Atlantik City’ye, Frankfurt’a ve onların tamamına rakip olabilecek, hatta onlardan daha iyi olacak bir tatil şehri .

Bunların yanısıra, Wall Street Journal ve USA Today gazetelerinin Avrupadaki bir benzeri olan The European gazetesinde; Lord J. Rorhschild ile Wall Street yatırım devi olan James Wolfenson’un, milyar dolarlık şirket birleşmeleri ve devralmalarını etkilemek ve yönlendirmek üzere bir araya geldiklerine dair haberler yer almıştı.

Ingiltere eski maliye bakanı Norman Lamont’un da bir ticaret bankası olan N. M. Rothschild’da yöneticilik yaptığı Ingiltere’den gelen haberler arasındadır.

Kıta Avrupa’sında, İsviçre’de ise Emma Rothschild, yakın zamanlarda gizli Bilderberg Grubu’nun yıllık toplantısına onur konuğu olarak davet edilmişti. Yakın akrabası Charlotte de Rothschild da, bu sırada Frankfurt’taki bir konser ve sergide Rothschild ailesinin müthiş resim koleksiyonunu sergilemekteydi. Elan dergisi Rothschild’ın galasını okuyucularına şu şekilde duyurmuştu:

Sahip oldukları güç ve nüfuzu anlatması bakımından son derece öğreticidir.
Sovyet Komünizmi’nin Bolşevik kurucularından biri olan Christian G. Rakovsky Kızıl Senfoni isimli önemli eserinde; henüz yeni kurulmuş olan uluslararası komünizmin karşısında yer alan bir Uluslararası Finans Sistemi bulunduğundan bah seder. “Bu Uluslararası Finans Sistemi’nin temel gücü para ve bankacılık sistemidir ve bu sistemin liderliğini de Rothschild hanedanından olan beş kardeş yürütür,” der.

“Aklınızdan hiç çıkarmayın, Avrupa’nın üzerinde parıldayan ve Sovyet Rusya’nın da sembolü olan beş köşeli yıldız, aslında tarihin şimdiye kadar kaydettiği en büyük zenginliğin sahibi olan beş kişilik Rothschild biraderleri temsil etmektedir,” diye uyarır Rakovsky.

Daha sonra diktatör Stalin tarafından tasfiye edilip idam edilen Rakovsky’nin bu akıbetinin; Rothschild hanedanının bahsedilmeye cesaret edilemeyen güç ve servetleri ile ilgili bilgileri açıklamış olması sebebiyle olduğu, tartışılmaz bir hakikattir. Ayrıca onların siyasi eğilimleri ile ilgili yorumlar yapması da, Rakovsky’nin bu acıklı sonuna katkıda bulunmuştur. Burada ilginç olan durum ise Rothschild hanedanının aynı zamanda dünya üzerindeki tüm devrimci hareketlerin de onlarca yıldır temel sponsorları ve destekçileri arasında olmasıdır.

Bronfman Hanedanlığı: Viski ve Para

Kupaların Uşağı

Bronfman Hanedanlığı: Viski ve Para
“Edgar Bronfman Sr., Amerika’nın kaderine ve borçlarına karar verme gücünü elinde bulunduran çok az sayıdaki seçimle gelmemiş yöneticiler listesinin bir adayı olarak değerlendi

Juan Carlos Deccal Kral mı?
Kral Juan Carlos, 5 Ocak 1938’de Roma’da doğdu, Fransız kraliyet ailesi olan Bourbon ailesinin ve şu anda ölmüş bulunan devrik İspanya Kralı XII. Alfonso’nun soyundan gelir. (Avrupa’nın pek çok bölgesinde soyluluk kan bağı ile bağlantılı olarak nesilden nesile aktarılır). 23 Temmuz 1969’da İspanya askerî diktatörü General Francisco Franko, hınca hınç dolu İspanya Parlamentosu’nda ayağa kalkmış ve “Tanrı’nın ve tarihin önündeki sorumluluklarımın bilincinde olarak Prens Don Juan Carlos de Borbon y Borbon’u varisim olarak önermeye karar verdim,” demiştir.

Habsburglara benzer şekilde, Juan Carlos da “Kudüs Kralı” ünvanını kullanmak istemektedir. Daha da ötesi, kendisini “Katoliklerin Kutsal Topraklardaki Çıkarlarının Koruyucusu” olarak ilan etmektedir. Yine Habsburglara benzer şekilde Juan Carlos da Yahudi ve siyonistlerin çıkarlarının savunucusudur. İspanya Kralı, Tarot falı ve İsrail devlet başkanı Haim Herzog ile birlikte, aralarındaki bağları kuvvetlendirmek için Madrit’teki bir Yahudi sinagogunu ziyaret etmiştir.

Habsburglarla ilgi çekici bir başka benzerlik ise bazı kimselerin, Kral Juan Carlos’un da Deccal ya da 666 numaralı canavar olabileceğini iddia etmeleridir. Bu iddiayı ileri sürenler arasındaki en önemli kişilerden biri de Kaliforniya’da yaşamış ve İncil kehanetleri konusunda uzman olan Dr. Charles Taylor’dur. Dr. Taylor’un Deccal Kral’Juarı Carlos isimli kitabı 1993’te yayımlanmıştır. Bu kitapta Dr. Taylor; Juan Carlos’un, Deccal’la ilgili Kitab ı Mukaddes’te belirtilen tüm özellikleri taşıdığını iddia etmektedir. Ölmeden önce, Dr Taylor’la, Kral Juan Carlos üzerine yaptığı çalışmalarla ilgili defalarca etkileyici görüşmeler gerçekleştirdim. Kişisel olarak, Dr Taylor’un, Kral Juan Carlos’la ilgili Deccaliyet tezini tamamen ikna edici

Habsburg Kraliyet hanedanlığının varisi Arşidük Kari von Habsburg, 1993’te Baroness Francesca Thyssen Bonemisza ile evlendiği düğün töreninde. Lon don Daily Mail gazetesi bu olayı “Avrupada yılın düğünü” olarak nitelendirmişti.

Otto van Habsburg, Charles V isimli kitabında; amacının dinî ve politik birlikteliği temel alan birleşik bir Avrupa olduğu nu, böyle bir devletin “doğaüstü bir devlet” olacağını yazmıştı.

Görünen mirasçı Kari von Habsburg’un ise “Tarih bize göstermiştir ki para kimdeyse güç de ondadır,” dediği rivayet edilir.

Bu Entrika Çemberi kitabında Deccal’in kim olduğuna ya da olabileceğine dair somut bir iddia ileri sürmüyorum, ama yine de. R. Church’un; 26 harfli Ingiliz alfabesine ve ebced hesabına benzeyen garip numaralama sistemininin hesaplamalarına dayanarak diyebilirm ki “Kari von Habsburg” isminin harflerinin nümerik karşılığının o meşhur 666 sayısı olduğu iddiası bana ilginç gelmektedir.

1912 yılında doğan yaşlı Otto van Habsburg’un Illuminati’nin gizli Has Daire’sinin bir mensubu olduğuna inanıyorum. Uygun zaman geldiğinde, büyük torunu Arşidük Kari von Habsburg da bu şeytani on kişi arasında yerini alacaktır.