Filler çok ağır yürüyor ama iki dakika bile geçmeden ilk gergedan karşımıza çıktı. Otların arasında omuzlarına kadar gömülmüş karnın doyururken başını kaldırıp bize baktı. Karşısında filler üzerinde yedi kişi onun küçücük gözleri için korkutucu bir manzara olmalı. Neredeyse on metre yakınına gelene kadar bizi izledi ve sonra ağır ağır arkasını dönüp uzaklaştı. Biz de kameralarımızla peşine takıldık. Herkes heyecan içinde. Gergedan, kalın derisi birbirine eklenmiş parçalar halinde, sanki zırh giymiş gibi görünüyordu. Tek boynuzu ve üst dudağı kalkmış, bize bakıyordu.

Vahşi bir görünüşü var ama aniden küçük kulaklarını sallamaya başlıyor ve uysallaşıyordu. Gözlerinde sanki hüzünlü bir bakış vardı. Tarih öncesinden gelen bir hayvan için son derece sakindi. Az ilerde bir bataklık geyiğiyle birlikte bir gergedan daha gördük. Geyik merakla bize bakarken, gergedan oralı olmadan otlanıyordu. Derken, bir beyaz balıkçıl sıçrayarak sırtına çıkıyor, gergedanın yemeğine saldırdı ama eli boş döndü. Onlara doğru yaklaşırken, geyik yamaçlardaki sürüsüne doğru zıplaya zıplaya uzaklaşıyordu.

Bataklığın içinden yolumuza devam ettik; her yerde gergedanlar vardı. Birisi çenesine kadar suyun içinde, diğeri otların arasından başını çıkarmış bakınıyordu. Balıkçıl kuşları kanat çırpıyor, çekirgeler ötüyor, atmacalar suyun yüzeyine pike yaparak iniyor ve bir pelikan uzakta bir kayanın üstüne konuyordu. Bizi görünce kaçışan geyikler ve bir sürü gergedan gördük. Otele döndüğümüzde, park görevlisi ertesi gün yükselen sularda fillerin yürümesi zor olacağı için parkın kapatılacağını söyledi. Daha ileri bir tarihte gelmemi önerdi, ama o zamanlar için benim aklımda dünyanın bir başka ucuna gitmek olduğundan sadece gülümsedim.

O günün sonuna doğru Assam’dan ayrılmaya hazırlandım. Gha wati’ye giden otobüsü beklerken, yağmurun başlamaması için dua ediyordum. Gergedanları bir kez daha görmeyi isterdim ama onları kendi hallerine bırakmanın daha doğru olduğunu düşünüyordum. Orada çok mutlu görünüyorlardı. Bir süre daha bu mut lukları devam edecek…
Larry Habegger bu dizinin editörlerindendir. Ayrıca, James 0’ Reilly ile ABD’deki tüm gazetelerde çıkan World Travel Watch makalelerinin ortak yazarıdır.

Uzaktan bir obua sesi geliyordu. Hint tanrıları uykularından uyanıyordu. Dostlanma veda edip karanlığa doğru ilerledim. Bir davul çalmaya başladı. Seslerin geldiği tarafa ilerledim ve bir Hindu tapınağının merdivenlerinde kendimi kalabalığın içinde buldum. Karanlıkta binlerce gaz lambası tapınağın taş duvarlarını sihirli bir şekilde yanıp sönen yıldızlarla kaplı bir cennete dönüştürmüştü. O anda ben de Hinduların Cenneti’ne adım attım.
Çanlar çalmaya başlamıştı. Ana bina yine gaz lambalarıyla aydınlatılmıştı. Bir rahip elinde “Ateş Tanrısı Agni” adına taşıdığı bir meşaleyle dolaşıyordu. Ziyaretçiler iç taraftaki tapınağı görmek için o tarafa toplandı. Binlerce yıldızla çevrilmiş, ama net bir şekilde görünen, sadece sesleri duyulan rahiplerin ilahileriyle Evren’in Merkezi, Koruyucu Vishnu oradaydı.

Bir önceki yazımız olan Başak Burcu Aylık Yorumu başlıklı makalemizde Aylık Yorumu ve başak burcu hakkında bilgiler verilmektedir.