logo (1)

Biz gittiğimizde Durga festivali için hazırlıklar sürüyordu. Bir sanatçının gri renkte bir kilden yaptığı tanrı figürünü bambu ve sazlardan bir çerçeve içine yerleştirişini izledik. Bu mesleği babasından öğrenmiş olduğunu anlattı. Sanatçıların çoğu, zaten kuşak Jar boyunca babadan oğula geçen bir kast mesleği olarak bunu sürdürüyordu.

Aloke Sen gibi bir akademi öğrencisi ise toplumsal eleştiri amaçlı figürler üzerine çalışıyordu. Bilgi Tanrıçası Saraswa ti’nin zincire vurulmuş şekilde bir heykelini göstererek, “Bugünkü eğitimin zincir altında oluşunu anlatmak istedim” diye bir açıklama yaptı, “Bugün artık gençlere sadece somut şeyler öğretiyorlar.” Aloke’nin yaptığı Durga heykelleri çok rağbet görüyordu.

Bunun nedeni de, Aloke’nin mesajlarının anlaşılmazlığıydı. Örneğin, Durga’nın savaştığı şeytanları kötülüğün simgesi yaratıklar şeklinde değil de sıradan kadın ve erkek figürleriyle tanımlıyordu. “Bu figürlerle her insanın içindeki kötülüğü göstermek istedim” diye açıklıyordu. “Şehvet, öfke, gurur, saplantılar, açgözlülük ve kıskançlık duygularıyla insanları göstermek istedim.”

Aloke’nin bir tek tablosu yirmi bin dolar değerinde. Durga’nın bir şeytanı kılıcıyla keserken gösterdiği bu tablo, sokaklarda kurulan sahnelerin en büyük dört tanesinde kullanılacak. Dört gün dört gece süren Durga festivali boyunca insanlar bu tür eserleri izleyecek ve dördüncü gecenin sonunda bu eserler bambu sedyelerle Ho oghly nehrinin kıyılarına taşınacak ve nehre atılacak…

Beş yıl kadar önce Ruja beni Durga Festivali’ne götürmüştü. Bir Kalkütalı’nın bakış açısıyla olayı izlememi istiyordu. Nehir yolu üzerinde yüzlerce Bengalli müzisyenin ortasında taksiden indik. Gecenin karanlığında Bengalli gaydacıların eşliğinde adeta bir İskoç kutlaması yaptık. Nehrin kıyısına geldiğimizde olay koptu. Herkes Durga resimlerini ve heykellerini var gücüyle Ganj’ın sularına fırlatmaya başladı. Bu tanrı heykelleri Bengal Körfezi’ne kadar sürüklenip tekrar kil halinde aslına dönerek yok olacaktı.

Durgas festivali Aloke’nin bir sanatçı olarak kendi kendini kanıtladığı bir olaydı ama aynı zamanda da en büyük kâbusuydu. “Bu formlar benim yarattığım şeyler. Onlar benim çocuklarım gibi. Artık atölyem dolup taşıyor ama yakında burası boşalacak ve benim için acı çekme süreci başlayacak. Onları, eserlerimi, çocuklarımı Ganj’ın sularına atmalarına dayanamıyorum!”

Ama acı çekme konusunda Aloke’nin diğer Kalkütalılara kıyasla daha iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Sonuçta, çoğu Kal kütalı sanatçı ve yazara konu olan bu çürümüşlük ve ölüm olgusu onlar için bir geçim kaynağı.

“Bu inançlar size bir malzeme oluşturuyor” diye Satyajity Ray durumu çok güzel ortaya koymuştu. “Stockholm’da yaşıyor olsaydınız ancak Bergman gibi filmler yapabilecektiniz. İnsan psikolojisi filan.”

Raja ve Dakoo ona katılıyorlardı. Onların işi yaşadıkları kente duydukları aşk ve nefretle iç içeydi. Bu çelişkiyi de, Aparna Sen çok güzel özetlemişti. Film yapımcısı ve aktris, aynı zamanda Kalkü ta’nın en tutulan kadın dergisinin editörü olan Aparna Sen bu kentten nefret ettiğini açıkça söylemekten kaçınmıyordu. “Ama ben bu kentin sabah ve akşam görüntüsünün ne olduğunu biliyorum. Sokaklarının halini, gölgelerin düşüşünü… Bundan ne kadar nefret de etsem, başka bir yerde çalışmayı düşünemem bile!”

Julin Crandall Hollick 1988 ile 1990 yılları arasında ABD’nin National Public Radio’sıında Hindistan muhabiri olarak çalışmıştır. Halen Hindistan’da çıkan The Sunday Times’da köşe yazarı olarak gö reı> yapan Hollick iki ülke arasında gidip geliyor.

Kalküta metrosu son derece temiz, dakik ve asla çiş kokmayan bir yer. Hiçbir şeyin temizliğinden emin olamayacağınız, hiçbir şeyin dakik olmadığı ve her yerin çiş koktuğu bir ülkede tüm metro istasyonları çiçekler, duvar resimleri ve kabartmalarla ve ayrıca televizyonlarla dolu. Hint Müzesi’nin altındaki istasyonda cam vitrinlerde sergilenen çok değerli heykeller sapasağlam duruyor. Ücret bir rupi (beş sentten biraz fazla); yani, New York’un pis ve güvensiz, lağım kokulu, suçtan geçilmeyen metrosu için vereceğiniz ücretin yirmide biri!

Bir önceki yazımız olan Akrep burcu Çin Astrolojisi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment