Ağustos 2014

UZUN BOYLU ÖZENSİZ YAPI FALI

UZUN BOYLU ÖZENSİZ YAPI

Uzun boylu, gevşek yapılı, özensiztavırlı insanlar u fak tefek, tıknaz tiplerin aksine ağır hareket ederler ve herhangi bir şey üzerinde ağır ağır, uzun uzun düşündükten sonra karar verirler. Asla aceleye gelmezler. İyi huyludurlar. Sinirli olmakla beraber kalp kırıcı sözler söylemezler. Cesurdurlar. Hayata devamlı gülümseyerek bakarlar.

KISA GÖVDELİ, UZUN BACAKLI YAPI
Bellerinden yukarısı pek kısa, bacakları ise iyice uzun olan tipler görünüş ve hareket tarzı itibariyle beceriksizdirler. Havalıdırlar. Yaşamaktan memnundurlar ve günleri hoplaya zıplaya yaşamak isterler. Hayatları düzenlidir, fakat sürekli bir şeyler yapmak istedikleri için bu düzenli gidişten memnun değildirler. Gezmekten çok hoşlanırlar.

UZUN GÖVDELİ KISA BACAKLI YAPI
Herhangi bir işe atılırlarsa parlamaları büyük olasılıktır. Asildirler. İyi birer aile insanı olurlar. Mizahi tarafları çok yüksektir. Azim ve iradeleri sonsuzdur. Mağlup olsalar bile boyun eğmezler. İnsanlarla iyi geçinirler.

Vücüt Falı Bakma

KISA BOYLU YAPI

Kötü huyludur. İnsanları aldatır. Cimridir. Çıkarlarına dokunulmasına izin vermez. Aşık olamaz. Sevdiğine hemen ihanet eder. Şiir yazar. Çamur atar. Hilekardır. Davranışlarında denge yoktur. Yönetmek ister. Çevresinde sevilmez.

UZUN BOYLU YAPI
Değişkendir. Sakindir. Heybetlidir. İçiyle dışı birbirine uymaz. Çok duygusaldır. İhanet etmez, tam sever. Açık sözlüdür.

ORTA BOYLU YAPI
Sevecendirler. İşlerinde başarılı olurlar. Kin tutarlar. Suç işleyebilirler. Ticarette başarılı olurlar. Parayı severler. Bu yüzden insanları kandırırlar. Dostluğuna güven olmaz. Çevresinde pek sevilmez. Gece hayatına düşkündür. Uykuyu sever.

KISA VE ZAYIF YAPI
Utangaç ve çekingendirler. Az konuşurlar, içlerine kapanık ve mütevazidirler. Hayatlarında önemli bir olay olursa heyecanlanırlar. Olay kendilerini ilgilendiriyorsa elleri ayaklan birbirine girer. Herkesle dostluk kurmaya korkarlar. Ama biriyle de dost oldular mı bu bağı asla koparmazlar. Sadakatleri sonsuzdur. Uysal olduğundan karşısındakinin her şeyini kabul ederler.

KISA VE TIKNAZ YAPI
Ufak tefek, tombul yapılı insanlar oldukça sakin ve şen insanlardır. Herhangi bir topluluğa girdiklerinde etrafındakilere hayat saçarlar. Fakat fazla ilgi gösterildiğinde şımarırlar. Çabuk öfkelenip, aksileşirler. Kızdıkları zaman bağınp, çağınp kalp kırıcı sözler söyleyebilirler. Böyle durumlarda kendilerini kaybederler. Aslında iyi kalpli, iyi huyludurlar. Kin tutmazlar.

Güneş burçları

logo (1)

Gauquelin Terin güneş burçları üstünde değil ama anahtar sektörlerdeki (1 ve 4) gezegenlerin konumlarına ilişkin yakın zamanlarda elde ettikleri olumlu sonuç böylece açıklanabilir. Fransız bilim adamları, sporcular ve oyuncuların popülasyonlanna uygulanan Eysenck kişilik analizi ölçütlerine göre, Satürn içedönüklerde, Mars ve Jüpiter dışadönüklerde tesadüfen olabileceğinden daha sık doğmaktaya da yücelmektedir.53 Çalışma aynı yazarlar tarafından aynı mesleklerden gelen Amerikalılar için tekrarlanmıştır: Sonuç aymdır.54
Meslekler.

Ingiliz gazetesi The Guardian’da 1924 Mart 1984 tarihleri arasmda çok geniş bir anket yayınlanmıştır. Anketi düzenleyen A. Smithers55 1.461 847 erkek ve 842.199 kadının meslekleri ve burçları arasındaki ilişkiyi inceler. Astrolojinin en kolaylıkla öngörebileceği mesleklerin hangileri olduğu 15 astrologun yardımıyla belirlenir. Yazar, iki veri dizisi arasmda bir korelasyon bulur. Ertesi yıl, Skeptical Inquirer56 mevsimlerin etkisi, “kendi seçme”, “kendine maletme” faktörlerini öne sürerek bu çalışmaya yapılan bir itirazı yayınlar. Eysenck, daha önceden soruna dikkat çekmişti.

Başka çalışmalar. Güney Afrikalı57 bir popülasyon için, doğum mevsimleri ve meslekler arasmda hiçbir ilişki bulmazken, tersine, ordudaki subaylar (Ingiltere ve Amerika Birleşik Devletleri) açıkça daha çok yazın ya da sonbaharda doğmuş gözükmektedirler.58 Bu yüzden bir sonuca varmak zordur.

Psikolojik Testler Yöntemiyle Doğum Astrolojisinin Sulanması. Nicel kişilik testleri çok sayıdadır ama kullanımlarında her zaman zorluk çıkmaktadır. Yine de psikometrik bir analizin sonuçlarını astrolojipin gerçekleştirdiği tipo lojik analizinkilerle karşılaştırmak ilginçtir. Birçok yazar, bu işe kalkışmıştır.

Tyson, Güney Afrika’da59 SAPQ’ı (South African Per sonality Questionnaire) ve Carlson Amerika Birleşik Devletlerinde CPI’yi (480 soru içeren Califomian Perso nality înventory) kullanmıştır.

Tyson yakın çevrelerinde 15 kişiyle birarada olmak üzere 15 kız öğrenciden oluşan bir grubu ele alır. Herbiri, içlerinden biri bizzat kendisine ait olan 5 horoskopluk (2.000 sözcük içeren metin) bir kümeyi alır. 2 denek ve 3 yakın çevreden kişi kendi metinlerini doğru olarak bulmuşlardır. Diğerleri “olumlu” horoskopları, kendilerinin ki olarak tanımlarlar. Astrolog ise testin skoru hakkında bir sonuca ulaşamaz. Yazar şu sonuca varır: “Deneklerin ve yakınlarının, deneklerin horoskoplarmm hangisi olduğunu bulamamış olması horoskoplann kesin ve özgül olmadıklarını gösterir.” Astrologlarm başarısızlığı ise doğru bir analiz yapmaktaki yetersizliklerinden kaynaklanmış olabilir. Bir de, incelenen popülasyonun böyle iddialı ve başından beri zor olan bir çalışma için çok küçük olduğu belirtilmelidir; “astrolojinin geçerliliğinin az olduğu” yazarın çıkarsaması hakkında çok acele karar verilmemelidir. Yazarın, şu sonuca vardığı da doğrudur: “Astrolog ünlü bir kişidir ancak, başka astrologlar daha iyi olabilirler.”

Carlson’un daha değişik bir deneyi vardır. Yöntemsel düzenlenişi titizliğiyle dikkat çekicidir: Astrolojik karakter analizi bilgisayar üstünde gerçekleştirilir. Deneyler bilimsel (Berkeley’de bir fizik profesörü olan A. Müller denetiminde) ve astrolojik (National Council for Geocos mic Research’m onayıyla) çevrelerin onayları alınarak deneye katılan iki tarafın da deneyi bilmemesi esasıyla yürütülmüştür. Deney biri kendisine diğeri grup içinden olanlar içinden tesadüfen çeküen iki bölümden oluşur: a) her denek, 2 kişiye ait olan üç tane arasından kendi doğum haritasını seçmek ve buna l’den 10’a numaralandırılmış bir ölçek üstünde bir değer vermek zorundadır, b) astrologların eline bir doğum haritası ve üç CPI verilir, onlar da l’den 10’a numaralandırılmış bir ölçekte aynı seçimi yaparlar, a) için, astrolojiye karşı olan ya da deney öncesinden doğum haritasını görmüş olan öğrenciler deney dışı bırakılırlar; sonunda teste dahil 83 öğrenci kalır, b) içinse 28 astrologa 224 veri gelir, deney sonunda 116 denek kalır.

ZAR FALI

ZAR FALI

Bildiğimiz üç adet tavla zarını bir kabın içine koyarak iyice sallanır ve masanın üstüne dökülür. Üç zarın sayılarının toplamma göre aşağıdaki yorumların hangi numarasına denk geliyorsa o numara sizin falınız sayılır.

3) Tüm düşlerin gerçekleşeceğine işarettir. Hoş bir sürpriz var.

4) Sabırla beklediğiniz bir şeyi kısa zamanda gerçekleştireceğinize işarettir.

5) Dost çevrenize yeni tanışacağınız birisinin katılacağına işarettir.

6) Malınızın telef olmasından ötürü zarar edeceğiniz anlamına gelir. Değerli birşeylerinizi kaybedeceksiniz.

7) Hatalı davranışlarınız yüzünden kendinizi bir çıkmazın ortasında bulacağınıza yorumlanır.

8) Sizi uzaktan yakından ilgilendirmeyen bir olaydan ötürü, haksız yere suçlanacağınıza işarettir. Geçmiş bir olay yüzünden suçlanacaksınız.

9) Aile dostlarının bir araya gelebileceği bir düğüne, toplantıya ya da partiye katılacaksmıza yorumlanır. Yakında bir evlilik var.

10) Sosyal ya da ekonomik ilişkilerinizde olumlu ya da olumsuz önemli bir olaya şahit olacağınız anlamına gelir. Önemli bir toplantıya katılacaksınız.

11) Uzun bir dönem oldukça sıkıntılı günler geçireceğinize, bu durumdan bir mirastan pay alarak kurtulacağınız anlamına gelir. Yakınlarınızdan biri ölecek.

12) Kısa bir zaman içinde mektup alacağınıza, ancak buna sevinip sevinemeyeceğinizin belli olmadığına yorumlanır.

13) Kötü bir olaya karışacağınıza ve bundan ötürü büyük üzüntüler duyacağınıza yorumlanır. Gözyaşı dökeceksiniz.

14) Kısa zaman içinde gerçekleşecek yeni bir gönül üişkisine yorumlanır. Yeni bir sevgiliniz olacak.

15) Son günlerde kendinize dikkat etmeniz gerekiyor zira başınızın üstünde kara bulutların dolandığına yorumlanır. Etrafınızda tehlike var dikkatli olun.

16) Kısa bir zaman içinde size mutluluk getirecek bir yolculuğa çıkacağınıza yorumlanır.

17) Sizi seven bir dostunuz, yakınınız, sevgiliniz ya da eşiniz tarafından değerli bir hediye alacağınıza yorumlanır. Uzaktan bir hediye var.

18) Hayatınızın akışını değiştirebilecek bir olayla karşılaşacağınıza ve bu fırsatı iyi değerlendirmeniz halinde yaşantınızın tümden değişeceğine yorumlanır. Çok değerli şeylere sahip olacaksınız.

Şunu da ekleyelim: Zar falına Pazartesi ve Çarşamba günleri bakılmazmış, (nedeni belli değil, adet öyledir) Fal sonuçları en geç dokuz gün içinde ger çekleşirmiş!

KAN GRUBU FALI BAKMA

KAN GRUBU FALI

Antropoloji Profesörü Leone Bordel, insanların karakter yapılarıyla, kan gruplan arasında önemli bir bağ olduğunu ilk keşfeden bilim adamıdır.
Kişiliğimizin, heyecanlarımızın, karakter özelliklerimizin, önemli ölçüde kan gruplarımıza bağlı olduğunu öne sürmüştür. Dört ana kan grubu olan A. B. O ve AB faktörlerini inceleyerek, her birine belirli özellikler yüklemiştir.

Bu metodla; kan grubunuza göre karakteriniz şöyledir:
Son derece hassas, heyecanlı bir kişilik yansıtırlar. Yıldırım aşkına eğilimlidirler. Sık sık aşık olabilirler. Kaçamaklar yapar. Yerinde duramayan, zaman zaman çelişkiler yansıtan bir kişilikleri vardır. Ancak çok sevilir, şefkatle sevilince çok mutlu olurlar. Sadık kalabilir. Başkalarına bağımlı ve uyumlu yaşamaktan hoşlanırlar. Ancak yine de fazla üzerlerine düşülmesinden hoşlanmazlar. Sevimlilikleri sebebiyle, her zaman aranan biridirler. Dost ve arkadaş edinmekte üstlerine yoktur.

B GRUBU
İnatçı, dinamik, tuttuğunu koparan bir kimsenin kan grubudur. Haraketli, canlı ve karakter sahibi kimselerde bulunur. Zayıflığa romantizme, kaprislere katlanamaz.

Katılığa varan bir düzen ve mantık anlayışı içindedir.

Otoriter, önemli mevkilere ulaşmış kimselerde gorulur.

Ancak bu, otoriter havalan nedeniyle zaman zaman arkadaşlarını kırdıkları görülür. Bu yüzden özellikle iş çevresinde tepkiyle karşılanır, pek fazla sevilmezler. Hayatlan mutlaka başarılı olur.

Herkesle kolaylıkla geçinebilirler, sevimli topluma kolaylıkla uyum sağlayan bir yapıları vardır. Her türlü çevreye ayak uyduran, tatsız bir olay karşısında bile kolaylıkla çare bulabilen bir kişiliğe sahiptirler. Kendilerinin ve yakınlarının sorunlarını paniğe kapılmadan pratik bir şekilde çözümleyebilirler.

Saygı uyandırmaktan, gösterişten, insanlar üzerinde üstünlük kurmaktan pek hoşlanırlar.

AB GRUBU
İlgi çekici ancak ender bulunur bir karakter yapısına sahiptir. Bu grubun insanları için hayat pekte sakin ve basit değildir. Onlar heyecanı, değişikliği severler ne yapacağı belli olmayan değişken yapıları vardır. Kaprislidirler. Her zaman canlı ve hareketli yaşarlar. Monotonluk onları bunalıma iter. Bu yüzden bu gruptakilere anlayışlı davranmak gerekir.

Günümüz Astrolojisi Ve Burçların Dökümü ve Eğilimleri

logo (1)

Astrolojinin 20. yüzyılda tüm kıtalara yayıldığı söylenebi lir25; astrologlara artık yalnızca sözlerle saldırılmaktadır. Hindistan, belki de horoskopların yaşamın çeşitli olaylarını evlilikleri vb. (gazetelerin evlilikle ilgili ilanlarında horoskop istenir) yönlendirmesiyle, astrolojinin geleneklerle en fazla iç içe geçtiği ülkedir. Bir yabancının otel odasmda, kurumun astrologuyla randevu çağrısını çok doğal bir şeymiş gibi bulması rastlanan bir olaydır.

Astroloji dünyanın her yerinde aynı değildir ve yeni unsurlar ortaya çıkar.

Astropsikoloji. Bir doğum haritasının olası iki analiz yönteminden biri olarak birinci bölümde tanımlanan psikolojik tipoloji günümüzde büyük bir gelişim içindedir. Oysa astroloji, uzun yıllar boyunca kehânetle eş anlamlı tutulmuştu. Bugün de “öngörüler”den sözedilir ancak sözcüğün içerdiği anlam daha az sihirsel ve daha rasyoneldir. Belli başlı astrologlar çok sayıda psikolojik yapıtı izlerler (bu konumta özellikle [1 ve 24] arasmda gösterilen tüm göndermelere bakınız). Eski cüzi irade tartışması aşılmış gözükmektedir.

Bugün, astrolojiye başvuran kişi doğuştan gelen pikolojik potansiyellerini bilmenin, ona kendini daha iyi anlama, daha rahat kabullenme ve diğerleriyle daha rahat anlaşma konularında yardımcı olacağını anlamaktadır. Yazılı psikolojik analizlerin, astrologların çoğunun sorumluluk duygusunu gösteren genellikle olumlu ve yapıcı ifadelerle kaleme alınmış olduğunu görmek ilginçtir. Bir mizah yazan da ters giden talihle alay etmiştir: Zodyağın tüm olumsuz özelliklerini toplar ve alaycı bir şekilde “böceklerin zodyağim hazırlar.

Hümanist Denen Ekol. Kendini tanıma kavramı, bireyi daha yetkin hale getirmeyi amaçlayan hümanist ekol tarafından
yüceltilmiştir. Amerika’da ünlü filozof astrolog D. Rudhyar ve onun Fransa’daki öğrencisi A. Ruperti bu eğilimin iki önemli temsilcisidir. A. Ruperti, “Kişi, varoluş potansiyelini (doğum haritası) değiştirmekte özgür değüdir, ancak bu potansiyeli nasıl kullanacağına karar vermekte özgürdür” der [23] ve şöyle devam eder: “Kişinin kendini gerçekleştirmesi bilinçli bir süreç olmak zorundadır… İnsan bir kadere bağlı değüdir; evrende her an yeni durumlar oluşmaktadır ama hiç kimse bunlara önceden belirlenmiş cevaplar vermek zorunda değüdir. Özgürlük bu noktadadır, ama kişi onu seçmek zorundadır. Bu, sonuçta, cüzi iradeyle ilgili çok eski tartışmalara yüzyıllar içinden göndermede bulunmaktır. Cüzi irade konusuna bu kez oldukça iyimser bir tarzda yaklaşır.

“Çağlar” Kuramı. Güneş’in bahar noktasına yükseliyöî gözüktüğü referans noktası yani Koç’un ilk noktası Dün ya’dan bakıldığında takımyıldızlar zodyağı üzerinde ters yönde dönüyor gibi gözükür. Tam bir devir 2.600 yıl sürer. Eski Yunanlılar bu “ekinokslar hareketi”ni daha önceden keşfetmişlerdi. Görüldüğü gibi, astroloji bu harekete bağlı olmayan dönence zodyağmı kullanır.

Oysa, 20. yüzyıl, insanların içinde Koç’un ilk noktasının bulunduğu her takımyüdızın etkisi altından sırasıyla geçmesine bağlı olan “çağlar kurami’nm geçmesini görmüştür. Ekinokstaki Güneş, aşağı yukarı 4.000 yıl önce Boğa takımyıldızına yerleştirilmişti: Bu, boğa kültleri çağıdır (mitra, Japon tapınaklarının amblemleri, vb). Sonra “Koç Çaği’na geçilir: Bu kıyamet çağıdır. Daha sonra “Balık Çağı” gelir: İlk Hıristiyanlık’m simgesi. Son olarak, 21. yüzyılın başında yer alacak “Kova Çaği’na yaklaşıyoruz. İnsanlar bu çağ için hazırlanmalı, çünkü bu kuramı ortaya çıkaranların söylediğine göre şaşırtıcı değişiklikler olacaktır.

Kuşkusuz, son zamanlarda, daha çok değil ama daha sık sözedilen entelektüel bir yapılanma sözkonusudur.
Burçlar ve Simgeler. Knappich, “simgesel astroloji, etnolojik, sosyolojik ve psikolojik icatlara dayanarak gelişmiştir” der [26] ve ekler; “astroloji, bu bilimler tarafından ortaya konan yıldız simgelerinin gerçek değerini kontrol etmeye ve onları astrolojik çalışmaların yorumlama unsuru olarak kullanmaya çalışır.

İnanılan batıl inançlar

logo (1)

AYAKKABI: Sabahları yanlış ayağa yanlış ayakkabı giymek bütün gününün ters geçeceğine işaret.

BIÇAK: Ucu sivri bir şey armağan etmek, karşı tarafa şanssızlık getirir. Bunun için özellikle bıçak armağan ederken karşılığında sembolik bir para almak uğursuzluğu kovar. Ayrıca bıçağı doğrudan başkasının eline vermek kavgayı simgeler.

MERDİVEN: Altından geçmek uğursuzluk sayılır. Geçmek zorunda kalınırsa seksek atlayarak geçilir. Altında elle boynuz işareti yapılarak uğursuzluktan kurtulunur.

NAL: Dünyamızda en tanınmış uğurdur. Batıl inanca karşı olanları bile etkiler. İngiliz atasözüne göre fırtınaya, şimşek çakmasına, yangına karşı nazara karşı, büyüye karşı ilaç gibidir. Dikkat, satın alınmaz. Bulunması gerekir.

TAHTAYA VURMAK: Tahtaya üç kez vurmak nazarı karşılamak, engellemektir. Üç kez kulak memesini çekmek de “başa gelmesin, nazardan saklasın” anlamını taşır.

TERLİK: Terliğin tekinin ters dönmesi uğursuzluk sayılır. Hemen düzeltmek veya diğerini de ters çevirmek gerekir.

YAKUT: Mutluluğun simgesidir. Şans zenginidir. Rengini kaybetmemesi gerekir.

YUZUK: Genç kızlara armağan etmek bekar ve evde kalması tehlikesini yaşatır. Hiçbir şekilde hediye edilemez. Serçe parmakta taşımak büyüyü uzaklaştırır. Orta parmakta taşımak çağırır.

MUSKA: Nazara ve kem gözlere karşı “hoca” yazar.

ÇATLAK: Duvar çatlağı olumsuz bir haberi simgeler. Taş çatlağı şans getirir. Mercan çatlağı evliliğin simgesidir.

SÜPÜRGE: Süpürgeyi süpürürken birisinin ayağına değdirmek o kişinin kısmetini kapatır.

NAZAR BONCUĞU: Ülkemizde nazara karşı bir simgedir. Kem gözlere karşı birebirdir. Batıda yeni yeni öğreniliyor.

MAKAS: Elde ikiye bölünürse aşkta hüsrandır. Elden ele verirlerse kavgayı simgeler.

MENDİL: Armağan etmek kötü şans getirebilir. Karşılığında bir madeni para almak gerekir. Ayrılığı çabuklaştırır.

MANTAR TIPA: Özellikle şampanya patlatırken, tıpanın isabet ettiği bekar kişi için evlilik habercisidir.

DÜĞME: Ceketin düğmesini yanlış iliklemek şanssızlık. Birisine doğru iliklemek uğursuzluk sayılır.

İĞNE: Bir şey dikerken kırılırsa şans getirir. Hediye etmek kavga nedeni sayılır.

BUKET: Anglosaksonlarm inancına göre gelinin arkasını dönerek attığı buketi kapan kız en kısa zamanda koca bulur.

BATIL İNANÇLAR

BATIL İNANÇLAR

KAMBUR: Erkek kamburun sırtına dokunmak uğur getirir. Kambur kadınsa, dokunmak uğursuzluktur.

TIRNAK: Gece tırnak kesmek şeytanı çağırır.

AYAK: Yataktan sağ tarafa basarak inmek günün iyi geçmesini sağlar. Mekandan sağ ayakla çıkmak da aynı inançtır.

GÖKKUŞAĞI: İnsanm içini rahatlatır. Bakmak kötülüklerden korur. Ancak elle işaret etmek uğursuzluk sayılır.

AY: Ay çıktığında görünce değerli bir maden veya taşa bakılırsa refah ve zenginlik getirir.

SARIMSAK: Vampirlere birebir çare olduğu için yüzyıllarca evlerin duvarına asılmıştır. Nazardan saklar. Mutluluk getirir.

TÜKÜRÜK: Üç kez arka arkaya tükürmek nazarı kovar.

TUZ: Masaya tuz dökülürse, uğursuzluk sayılır. Hemen omuz üzerinden üç kez arkaya doğru dökülürse tılsım bozulur.

PİRİNÇ: Uzakdoğu’da refahın, mutluluğun simgesidir. Bunun için yeni evlilerin üzerine piriç tanesi atılır.

ZEYTİN DALI: Evlere asılırsa barışı, berraklığı, temizliği simgeler.

4 YAPRAKLI YONCA: Çok zor bulunur. Hıristiyan aleminde kutsal bir yaprak olarak anılır. Kurutup defter arasında saklamak ömür boyu şans getirir. İrlandalIlara göre vatanı kem gözlerden korur.

AMBER: Büyüye ve uğursuzluğa karşı kullanılır.

TAVŞAN AYAĞI: Geçmişte özellikle tavşan ayağı taşımanın şans getirdiğine inanılırdı. Sonraları bu sevimli hayvanlara kıyılması şanssızlık getirebilir.

YARASA: Ortaçağda gece yarasının çarptığı kişinin yedi zamanda vampirin tecavüzüne uğrayacağına inanılırdı.

FİL: Evde yedi adet biblo fil bulundurmak refaha ve şansa kapıyı açmaktadır.

BAYKUŞ: Gece baykuş sesi duymak, kötüye sinyaldir. Ses sol taraftan geliyorsa, daha kötüye işarettir. Damda öterse evden cenaze çıkacak yakıştırması yapılır. Tatarlarda öten baykuş beyazsa uğur sayılır.

BOYNUZ: Nazara karşı birebirdir. Ancak erkeğin aşk maceralarında düş kırıklığı ve başarısızlığına karşı kullanılır.

KARASİNEK: Öğleden sonra veya akşamüstü vızlarsa, tez haber demektir. Sabahları duyulan ses beklenen haberi geciktirir.

KEDİ: Cadı ve şeytanı simgeleyen kara kedi Ortaçağ’in en uğursuz batıl inancı sayılırdı.Kara kedi önünüzden geçerse tam yedi yıl bir uğursuzluk süreci başlar.

KIRMIZI BİBER: Aşırı acı olduğundan kötü ruhları kovar. Ucu sivri olanlar şans kovalar kem gözleri yakalar.

KÖPEKBALIĞI DİŞİ: Boyuna takılırsa, en büyük şans çekicidir.

SIPA: Özellikle Güney İtalya’da mafyaya karşı bir koruyucu sayılır. Her köy evinde mutlak bulunur.

UĞUR BÖCEĞİ: Üzerine konarsa yıl boyu uğur sayılır. Adı üzerinde. Ancak hiçbir zaman öldürmek ve ezmemek gerekir. O zaman uğursuzluğa dönüşür.

ÖRÜMCEK: Sabah sabah örümcek görmek tüm günün kötü geçeceğinin habercisidir.

UÇAN KARTAL: Başarıyı ve zaferi müjdeler.

AYNA: Ayna kırmak yedi yıl belaya eşdeğerdir. Bekarsanız yedi yıl evlenememekle karşı karşıya kalabilirsiniz.

ŞAPKA: Şapkayı yatağın üzerine koymak ölümü simgeler. Bunun nedeni ortaçağda ölen askerlerin miğferlerinin mezar üzerine konması ve doktorların şapkalarını hasta yatağının üzerine bırakmasından kaynaklanmaktadır.

ŞEMSİYE: Evlerde, kapalı yerlerde gerekmediği için açmak şanssızlık getirir.

ÇİVİ: Yolda paslanmış bir çivi bulmak ve bunu alıp saklamak şans getirir.

Kürek kemiği ile fal açmak

Kürek kemiği ile fal açmak

Kürek kemiği ile fal açmak Japonlar’da da görülmüştür. Araplar bu falı kadim Yunan ilimlerinden bir ilim sayarak kürek kemiği bilgisi haline getirmişlerdir.

Kürek kemiği falı, Orta Asya’daki pek çok Türk boyunda da çok yaygındır.
Kürek kemiği ile fal açtırmak isteyen adam bir kürek kemiği bulur. Bu kemiğin kaynatılmamış olması gerekir. Falcı kemiği ateşte kızdırdıktan sonra eline alıp ince tarafından tutar. Kemikte çizgiler, çatlaklar ve noktalar belirmiştir. Fala baktıran çiftçidir. Hayvanını çaldırmıştır. Fala bakan kemikte oluşan çizgileri şöyle izah ediyor:

DD çizgisinin ortasında fal sahibinin hanesidir, f ı g çizgisi b kırlarına gider ve geri döner. Bundan anlaşüıyor ki hayvan uzak yere götürülmüştür, fakat geri dönecek, bulunacaktır.
f i k yolu c arkasından geçerse, hele şu E sapının yakınından geçerse, kaybolan nesne ve hayvan çok uzaklara götürülmüştür, bulunamaz.

C işaretiyle gösterilen yere kemiğin iteği yahut kemiğin küçük kenarı denir.
A ile gösterilen yere kemiğin büyük kenarı denir, f 11 çizgisi küçük c sırtında biterse kaybolan nesne uzakta değildir; bir adamın elinde kapalı bir yerde saklıdır. Her halde bulunacaktır. Eğer bu çizgi f ı m
olarak c üzerinden geçerse kalbolan şey bulunmaz.

fon çizgisi büyük A sırtına gider ve burada biterse kaybolan şey ev çevresinde bulunuyor, f QrÇ çizgisi A sırtından geçerse kaybedilen şey veya hayvan hırsız elindedir, hayvan arkasında yük ile dağa çıkmaktadır. Kaybolan şey cansız nesne ise hırsız bunu dağda saklamaktadır. Büyük QR çizgisi üzerinden geçerse bir yabancı adam kaybolan şey hakkında haber getirecektir, st çizgisi fo çizgisini keserek A sahasının üzerinden geçip küçük c sırtına gelirse bu bir ırmağı gösterir. Hayvan su içmek üzere ırmağa gitmiştir. Eğer iki tane paralel çizgi ortaya çıkarsa bunlardan DD arasındaki f noktasından başlayan biri kaybolan hayvanın yoludur. U çizgisi f çizgisinden kısa olursa arayan adam henüz hayvana u laşmamıştır; eğer u çizgisi f çizgisini geçerse arayan adam çok uzaklara gitmiş, aradığı hayvan arkada kalmıştır. Eğer f çizgisi b alanına gider ve b alanı yanmış ise kaybolan hayvan veya nesne yandı demektir.

Falcıya göre kürek kemiği falıyla ancak kaybolan nesneler hakkında bilgi mümkündür. Başka şeyler öğrenilemez. En doğru söylenen kemik koç kemiğidir.

Falcılara göre kürek kemiği birçok kısımlara ayrılır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

a) Kazan, bb) gırtlak. W) kemiğin arkası, d) kulak. g) alın, e) kemiğin eteği, bg) kenar, bd) kara y ol. cc) kuskun. II) dil, haber, mm) engel, sefere

KRİSTAL KÜRE VEYA SU DOLU BARDAKTAN FAL BAKMA

KRİSTAL KÜRE VEYA SU DOLU BARDAKTAN BAKILAN FAL

Bu fal özellikle falcının görebildiği ya da gördüğünü sandığı şekillere, bazen görüntülerle sahnelerle kalmaktadır. Bir çeşit hipnotizma olayına meydan veren Kiristal küre falı uygulayanlara göre, olan ya da olacak olayları açıkladığı inanılır.

Kristal küre falı veya Suya bakma falı üzerine Pertev Naili Boratav’ın çalışmalarından yararlanarak, yöntem benzerliği açısından üzerinde durmak yerinde olur.

Suya bakma: Bakıcı, bir kabın içine konmuş suyun içine bakar; veya bir başkasma baktırır; çoğu kez bu medyum bir çocuktur. Bu iş için söylenmesi gerekli davet sözlerini tekrarlıyarak cinler çağrır ve onlara sormak istediği şeyleri sorar: Hastalığın sebebi, tedavi yolu vb. eğer hastalık söz konusu ise; yahut, uzakta olan, haber alınmayan kimselerin durumu üzerine bilgiler; ya da, bilinmesi dilenen, geçmişle, gelecekle ilişkili başkaca konularda bilgiler. Bakıcı sorunlarının karşılığını suyun üzerinde beliren çizgiler, yazılar, hayallerden elde ettiğini ileri sürer. Bu yöntemi kullanan bakıcılara, cindar veya cinci de derler. Cinciler erkek de, kadın da olabilirler. Niyet Kuyusu, aynı fal tekniğinin, aracı gerektirmeyen bir çeşitlenmesi sayılır.

Cinci cinleri çağırır, suda beliren şekilleri yorumlar, aynı şekilde Kristal küreyi ya da bardak suyunu kullanan veya kullalndıran (medyum her iki yöntemde sık sık kullanılmaktadır) suyun içinden çıkan ve oluşan görüntüleri yorumlar.

Su dolu bir bardak beyaz bir kağıt sı üzerine konulur. Bakıcı (medyum) sırtını ışığa vererek oturur. Bardağın etrafı nesnelerle örneğin larla ufak bir ekran, bir perde ile çevrilir, yarı karanlıkta bulunur. Bakıcı bardağın içindeki suya bakmaya başlar. Gözlerini kırpmadan, kapatmadan (yöntemde çok önemli bir noktadır bu) sanki bardağın içine değil, sanki uzaklara ya da dipsiz bir bardağa bakıyormuş gibidir. Bir noktadan sonra bu bulanmaya başlar, gölgelenir bulutlanır, (medyum’un gözüyle, tabii) ve yeniden açılır. Bakıcı artık gördüklerini sıralar.

Etimolojik araştırmalara göre, bu tür fal çeşitli ırklara mensup kavimlerde eskiden beri bilinir.

DUMAN FALI BAKMA

DUMAN FALI

Elbette fal konusunda en tecrübeli olanlar, yine eskiler ve ilkel uygarlıklar olmuştur. Her olaydan bir anlam çıkarılmıştır. Kimi, yakılan kurbanların, dumanlarına göre ahkam keserdi: Hafif, düz yükselen bir duman iyi; sağlık bolluk içinde günlere yorumlanır. Kara bir duman ise kötü ve felaket getirecek günlere işaret sayılırdı.

Kimi insanlar yüzükle fal çıkartırdı. Yüzük bir ipe bağlanır ve çevresinde harfler dizilmiş olan yuvarlak bir masanın üstünde asılırdı. Sallanan yüzü IHİ ğün durunca gösterdiği harfler sorulan soruya cevap olarak yorumlanırdı.

Avrupa’daki teozofi hareketi ve astroloji arasındaki etkileşimi anlamak için tarihle ilgili bazı bilgiler gereklidir.

Bu gizemli hareket 1875’de New York’da doğar. Mme H.P. Blavatsky’nin (soylu bir aileden gelir, 1831’de Ukrayna’da doğmuştur) yönetimi altında bir grup tarafından kurulan bu hareket, Cermen ve AngloSakson ülkelerinde şaşırtıcı bir başarı kazamr. Hareket, kurucusunun Londra’da Hintli bir prense rastlayıp ondan etkilenmesiyle başlamıştır. İlkesi, içinde gizemli kozmik kavramların yer aldığı genel bir kardeşlik ve dindarlığa dayanmaktadır.

Böylece devam ettiği görülen İngiliz astroloji hareketi, Alan Leo’nun teozofik Topluluk’la karşılaşmasından etkilenmiştir. Aşağı tabakadan olan Alan Leo (gezgin tüccar), Mme Blavatsky’nin 1889’da yerleştiği Londra’daki grubuna girer. Bir taraftan teozof olan Leo, öte yandan da büyük bir ticari yetenek gösterecektir. Lacey’le birlikte, Astrologer’s Magasi ne abonelerine, ilk defa bedava horoskoplar hediye eder.

Tahmin edilebileceği gibi, başarı çok büyük ama buna göre iş de çoktur.