Balık Burcu Anneleri

Çocuk yaratılışta cahil ve vahşi tabiatlıdır. Benmer-kezci bir kişiliğe sahiptir. Paylaşmayı, iş birliği yapmayı ve kurallara uymayı bilmez. İstediği şeyin anında yerine getirilmesini ister, yoktan anlamaz. Deneme ve öğrenme adına her şeye el atmak ister; kırılacağını, bozulacağını ve kendisine zarar vereceğini düşünmez. Yaptığı şeye neden kızdığınızı da anlamaz. Çocuğun vahşi tabiatını ehlileştirmek anne ve babanın görevidir. Medenileştirmenin sihirli anahtarı sevgidir. Ölçülü ve yerinde kullanılan sevginin açamayacağı kapı yoktur. Çocuk, insanı insan yapan bütün bu sosyal davranışları aile içinde yaşayarak öğrenecektir.

Bir insanın çocukluk günlerini kaç yaşma kadar hatırlayabileceğim soruyorsunuz. Hafızanın henüz nasıl işlediğini tam bilmiyoruz. Hafızanın işlevi sadece hatırlamaktan ibaret değildir. Yeni şeyler öğrendikçe eskilerini unuturuz, ama bu hafızamızdan silindiği anlamına gelmez. Çocukluk anıları da böyledir. Unuttuğumuz veya hatırlamak istemediğimiz acı olayları bilincimizin alt katmanlarına gömeriz. Bilinçaltına gömülen hatıralar ve tecrübeler, biz farkında olmadan davranışlarımızı etkileme gücüne sahiptir.

Bugünlerde tedavi ettiğim yaşlı bir erkek hastam var. Bu adamcağız, karısını severken ısrarla hotozlu bir şapka giymesini istiyordu. Neden böyle yaptığını sorduğumda cevap veremiyordu. Daha önce, çenesinde et beni olan kadınlara karşı ilgi duyan bir erkek tedavi etmiştim. Aile araştırmasında bu adamın çocukluğunda kendisine yetiştiren dadının çenesinde et beni olduğunu ortaya çıkarmıştım. Yaşlı hastamda da buna benzer bir sonuca ulaştım. Onu yetiştiren dadı hotozlu bir şapka giyiyormuş, ama adam dadısının hotozlu şapka giyen bir bayan olduğunu çoktan unutmuştu. İki hastam da gerçeği benim araştırmalarım sonunda öğrenmişti.

Ben şahsen iki yaşıma kadar olan andarımı net olarak hatırlayabiliyorum, ama öyle insanlar var ki, ancak beş yaşma kadar olan andarmı hatırlayabildiklerini söylüyorlar. Bazı kimseler, birinci yaşlarına ait anıları hatırlayabildiklerini iddia ediyorlar, demek onlar benden daha zekiler. Büyük Rus şairi ve romancısı Tolstoy bu dâhilerden biridir. Çocukluk isimli hikâyesinden bir bölümünü buraya alıyorum: “Bunlar benim ilk hatıralarım, fakat hangisinin daha önce, hangisinin daha sonra olduğunu bilmediğim için sıraya koyamayacağım. Bunların gerçek mi, yoksa rüya mı olduğunu da söyleyemiyorum. Mesela şu bebeklik hatırama bakın: Sımsıkı bağlıyım, ellerimi oynatamıyorum. Ağlıyorum, bağırıyorum, ama kimsenin beni ciddiye aldığı yok. Ağlamaya devam ediyorum, bu ağlamalarım bana bile ıstırap veriyor, fakat kendimi tutamıyorum. Nihayet birisi üzerime eğiliyor. Ben ıstırabımı dindirmek için ellerimi çözeceğini beklerken, o yorganı üzerime sıkı sıkıya örtüyor. Bunun kim olduğunu söyleyecek kadar ileri gidemem. Üzerimi örten yalnız değildi, yanında biri daha vardı. “Ne oluyor bu bebeğe, neden ağlıyor?” diyordu. Demek ağlamalarıma kayıtsız değiller, ama yine de ellerimi çözüp beni rahatlatmıyorlardı. Belki de ellerimin bağlı olması gerektiğine inanıyorlardı. Ben bunun yanlış bir şey olduğunu ve beni sıktığını biliyordum, ağlamalarımla anlatmaya çalışıyordum. Beni seven bu iki insan, kundağımın dantellerini tırmalarım diye mi kollarımı bağlıyorlar? Kundağın dantelleri benden daha mı kıymetli? Hür olmak ve ellerimi kullanmak istiyordum, ama bunu elde edecek güce sahip değildim.”

Büyük yazar bu anlattıklarım gerçekten hatırlıyor muydu? Bilmiyoruz. Hatırlasın veya hatırlamasın, bu satırlar çocuğun güçsüzlüğünü usta bir tarzda ortaya koyuyor. İnsan, üstesinden gelemeyeceği bir tehlike ile karşılaştığında kaçarak ondan kurtulmayı dener. Küçük bir çocuk, güçsüzlüğü sebebiyle, ayakları yerine başka bir kaçış yolu kullanır. Yaşadığı acı hatıraların sıkıntısından kurtulmak için onları şuur altına iterek unutmayı tercih eder. Çünkü unuttuğu hatıralar artık ona acı vermeyecektir.

Balık Burcu Anneleri_3.jpg

Bir önceki yazımız olan Oğlak Burcu Annelik Rehberi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment