Kahve Falı

KAKTÜS

AYRILIK ve DEDİKODU
Dedikodu ve ayrılık anlamına gelir. Kaktüs, her ne kadar ağaç grubuna girse de, dikenli olduğu için her zaman hayra yorumlanmaz.
KALE
YORGUNLUK
Bu, çok çalışmaktan kendini ve eğlenmeyi unutmuşların sembolüdür. Yalnızlık ve aşırı çalışma ruhu fazlasıyla yormuş.
Figür fincanın dibinde çıkarsa, gerektiği taktirde her türlü uzun vadeli amaca ulaşılabileceğini ve istenilen sonuçların alınabileceğini gösterir. Ortadaysa, kişinin, çok çalışıp hiç eğlenmemenin sıkıcı olduğunu farketmek üzere olduğunu belirtir. Eğlenceye daha fazla zaman ayırmalı. Görüntünün kenarda olması, iş hayatındaki amaçlarına ulaştığına ve hayatındaki insanlara vakit ayırmak istediğine işarettir.
KALEM
TAKDİR Okulla ya da işle .ilgili takdir geliyor. Bu sembolün bir diğer anlamı da, sevgi dolu ya da bir yerden gelecek olumlu bir yazıdır.
KALP
AŞK, SEVGİ
Demek ki karşınızdaki yaşama aşık bir insan. Üstelik çok da seviliyor. Kalbin yanında harf varsa, güçlü bir aşk ilişkisine işarettir. Sembol silik çıkmışsa kalbi kırık demektir. Yorumlarken dikkatli olmalısınız. Şeklin nasıl belirdiğine iyice bakın. Tamamen belirgin çıkmışsa karşınızdakinin hayatı aşkla çevrili demektir. Üzerinde herhangi bir çizgi görürseniz aşk hayatında birşeylerden korktuğunu söylemelisiniz. Falın sahibi bu korkuları yenmeli ve yoluna devam etmeli.
Kalp fincanın dibindeyse, uzun soluklu bir aşk ilişkisi olduğu anlamı çıkar. Ortadaysa, etrafı sevgiyle çevrili ve o gerçek bir romantik. Kenardaysa, aşkın kapısını çalacağını gösterir. Görüntünün çatlak olması da kalp kırıklığına işaret eder.
KANGURU
ROMANTİK VE SORUMSUZ
Anlaşıldı. Falın sahibi daldan dala konmaya bayılıyor. Herkes onun gözüne iyi görünüyor. O tam bir flört insanı.
Sembol fincanın dibindeyse, hayatın tadını çıkarabilir, hiç bir şeyle gereğinden fazla ilgilenmeyebilir. Ortadaysa, romantik filmleri izlerken ağlayan insanlardan. Kalbi de alabildiğine yumuşak. Figür kenardaysa, karşılaştığı insanlardan bazılarına fazla iyimser yaklaşıyor. Eli baltalı katilde bile iyi bir taraf görebiliyor.

 

 

fal bakma sundu…

KABARCIKLAR

MUTLULUK
Bu sembol 75’lik bir ’delikanlı’nın fincanında çıkmıştı ve bu adam katılabileceğinden çok daha fazla sosyal etkinliğe davet ediliyordu. İnsanlar onun etrafında olmaktan hoşlanıyorlardı. Bir defasında da bir kadının fincanında gördüm. Normalde çok nadir dışarıya çıkan bu kadın, hayatını değiştirmeye ve gerçekten eğlenceli şekilde yaşamaya karar vermek üzereydi. Fincanda ne kadar çok kabarcık çıkarsa o kadar eğlence yaşanacağını gösterir.
Kabarcıklar fincanın dibinde çıkarsa, sayısız kez çok eğlenceli vakit geçirildiğini ve fal sahibinin hoş bir insan olduğunu belirtir. Ortadaysa, muhteşem parti organizasyonlarına imza atabilecek yetenekte demektir. Kenardaysa, dans ayakkabılarını dolaptan çıkarsa fena olmaz, çünkü bütünüyle eğlence dolu bir döneme giriyor.
KAFA
DÜŞÜNCE
Kafa sembolünün yanında harf yoksa falın sahibi kendisini düşünüyor demektir. Harf varsa, o harfin içinde olduğu ismi taşıyan birinin çok düşünüldüğü ortaya çıkar. Bu sembolü, sürekli birşeylerin neden gerçekleşmediğinden yakman yaşlı bir kadının fincanında görmüştüm. Kendi yaşamına uzaktan bakmayı hiç denemiyordu. Sürekli “Ben, ben, ben” diyordu.
Şekil fincanın dibinde çıkarsa, karşınızdakinin kafası anılarla dolup taşmış demektir. Ortadaysa, ikilemde olduğunu anlarsınız. Beyninde birikmiş gereksiz şeyler, resmin bütününü görmesini engelliyordur. Kenardaysa, falın sahibine, başkalarının gözünden kendisine bakmasını önerin. Böylece kendisiyle yüzleşecek, gerçekte kim olduğunu anlayacak. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, göreceği ‘ben’, kafasındaki ‘ben’den farklı çıkacaktır.
KAĞIT
HABER YOLDA
Haber gelecek demektir. Haberin içeriği olumlu da olabilir, olumsuz da.
Sembol fincanın dibindeyse, çok candan birinden bir haber alınmış olabilir. Ya da geçmişten bugüne gelen bir haber gündeme gelebilir. Bir miras, okul affı gibi… Görüntünün kenarda çıkması ise bu tür bir gelişme haberi yolda demektir.

 

 

fal bakma sundu…

HELİKOPTER

EVE HABER
Tüm ev halkını ilgilendirecek bir haber alınacak. Haberin ev halkına büyük etkisi olacak. Falın sahibi büyük olasılıkla sevilmediğini düşünüyor. Ama fena halde yanılıyor. Belki kendisi farkında değil ama hediyesini, arkadaşından rica ettiği bir iyilik veya rica şeklinde alıyor. Bir kadın tanımıştım; kendine fal baktığını ve dipte hediye gördüğünü söylemişti. O gün bitmemişti ki bir komşusu, ekecek
yeri olmadığı bahanesiyle, elinde bir sürü çiçek soğanıyla gelmiş. Soğanları birlikte ekmişler. Sonuçtan ikisi de kazançlı çıktı, çünkü hem kadının bahçesi güzelleşti, hem de adam çiçekleri izlemekten zevk almaya başladı.
Hediye fincanın dibinde çıkarsa, güzel bir sürprize hazırlıklı olmak gerek. Ortadaysa, o kişinin çok iyilik gördüğü anlamı çıkarılmalı, çünkü çok cömert bir yapısı var. Kenardaysa, başkalarından istediği şeyleri elde edebileceği anlaşılır.
HOROZ
GURUR ve AZAMET
Ayrıca savaşçı, lider ruha da işarettir. Karşınızdaki kişi evini düşünüyor. Çünkü horoz sembolü, evle ilgili sıcak düşünceleri dile getirir genelde. Anne, elmalı pasta, kurabiye gibi…
Fincanın dibinde çıkarsa falın sahibi çocukluğuna dair nostalji yapıyordur. Ortada görünen horoz figürü, başkalarına annelik edip onlarla ilgilendiğini ve bir arkadaşı hasta olsa, ilk koşanın o olduğunu gösterir. Kenardaysa, kısa süre içinde evine gideceğini ve sevdiği bir insanla çocukluk anılarını paylaşacağını belirtir. Horozun önünde ya da arkasında kötü semboller olsa da bu, iyiye işarettir.
HORTUM
YÜKSELME
Falına baktığınız kişi hedefine ulaşmak için biraz daha gayret edecek. Hortumun yıkıcı bir doğal afet olduğuna bakmayın, aynı zamanda yükselme anlamına da gelir.
İNEK
TESADÜF
Eski bir dostla karşılaşmayı gösterir. Bu, beklenmeyen bir karşılaşma olacak ve sürpriz olması işi daha da eğlenceli hale getirecek. İnek fincanın dibinde çıkarsa, kişi için bir zamanlar önemli olan eski sevgiliyle özel vakit geçirdiğini gösterir. Bana gelen kadınlardan biri, bunun “eski* kocasının simgesi” olduğunu söylemişti. Gerçekten de eski kocasıyla çok iyi arkadaştı. Görüntü ortada belirirse, birden fazla dostla karşılaşılacağı anlamı çıkar. Kenardaysa, uzun süre önce ayrılmış sevgililer mutlu bir şekilde tekrar birleşecekler demektir.Yukarıdaki fincanda çok nadir olarak birden fazla hayvan figürü oluşmuş durumda. (Ördek, Köpek, Kedi, Kuş, Horoz, Kaplumbağa) Bunları sizin bulmanızı istiyorum. Böylelikle size de bir egzersiz yapma olanağı çıkmış olacak.

 

 

fal bakma sundu…

KAHVE YASAKLARI

Dünya üzerindeki yeniliklerin bir çoğunda yaşandığı gibi, kahve de dünyaya yayılma serüveninde sayısız dışlama ve yasakla karşılaştı.
Tarihte belirlenen ilk yasaklama; 1511 yılında Mekke’de Hayır Bey tarafından konulanı. Bu yasaklama, kayıtlara “El Ceziri Olayı” olarak geçmiştir. Kahve içmek için bir araya gelindiğinde yapılan sohbetler merkezi otoritenin kontrolünden çıkmıştı. Yasaklamadaki amaç, otoriteden bağımsız başlayan sosyalleşme sürecini engellemekti. Önce dindar çevreler insanları bir araya getirici ve camilerden uzaklaştırıcı etkilerinden korkarak kahveyi yasaklamaya çalıştılar.

 

 
Osmanlı’da ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde Şeyhülislam Ebusuud Efendi kömür derecesinde kavrulan maddeleri içmenin haram olduğunu söyleyerek ilk yasağın konmasını sağladı, ikinci yasak, Sultan III. Murat döneminde geldi.
1587’de kahve yasağı kaldırıldı. Halid Efendi’nin “Galatah Meşhure” adlı eserindeki anlatımına göre, bu yasağın kaldırılması üzerine Şeyhülislam Bostanzade bir fetva verdi. Bu fetvada da kahvehanelerin tembelliği artırdığı ve insanları camilerden uzaklaştırdığı ileri dürülüyordu.

 

 
15. ve 16. Yüzyıllar’da; III. Selim, III. Murat ve I. Ahmet dönemlerinde kahveye yasak konulmuşsa da kısa sürmüştür.
Tarihte kahveye en büyük ceza ve yasaklamayı getiren Osmanlı devlet adamlarıydı. Amaç belliydi: Kahvehanelerde toplanılıp din ve devlet işlerinin tartışılmasını önlemek.

 

 
1633’te kahveyle birlikte tütüne de yasak geldi. Büyük yangınların kahvehanelerden çıktığı ileri sürülüyordu. Padişah bile tebdil i kıyafet sokaklara düşüyor, yasağa uymayanları bizzat yakalayarak cezalandırıyordu.
En son yasak, Sultan Murat’ın yerine padişah olan Sultan İbrahim zamanında (1639 1648) kondu. Kahveyi özgürlüğüne kavuşturan Sultan IV Mehmet oldu.

 

 
Papa da kahveye karşı çıktı…
Osmanlı’da bunlar olurken kahveye karşı tepkiler dünyanın diğer ülkelerinde de kendini gösterdi… Papa kahve aleyhinde fikir beyanında bulundu. 17. Yüzyıl’da Marsilya’ya giden kahveye fakülte doktorları “sağlığa zararlıdır” yaftası yapıştırdı. Durun, bitmedi. Prusya Kralı Büyük Frederik 1732 yılında ülkesinde kahveyi yasakladı.
Ancak yasaklar zamana karşı koyamadı ve kahve dünyaya yayıldıkça meşrulaştı.

 

fal bakma sundu…

 

fal bakma sundu…

TÜRK KAHVESİ

Türk misafirperverliğinin bir göstergesi…
Dünyadaki kahve kültürüne öncülük eden, Türk kahvesinin tarihi ve kültürüdür. Zira Arap Yarımadası ndan Osmanlı’ya geçen kahve toplumsal tarihimizde popüler bir kültür oluşturmuştu. Sosyal hayatımızda, misafirperverlik geleneklerimizde, kız isteme, kahve falı gibi Türk usulü kültür öğeleriyle ve ilk kahvehanelerin Osmanlı’da açılışıyla dünya bu kültürü geliştirdi.

 

 
Bugün tüm dünyada kahvenin farklı adları ve birçok türü var. Türk kahvesinin yanısıra; Arap kahvesi, American coffee, Kava (Çek Cumhuriyeti), Moka (Yemen’kahvesi) önemli çeşitler arasındadır.

 

 
Türk kahvesi lezzet ve kokusuyla özünü hala korumaktadır. Dünyaca bilinen kahvemizin hazırlık sürecinde kavurma, pişirme ve ikram aşamaları vardır.

 

 
Anadolu’da “Mtrra” olarak da bilinen acı kahve; çok koyu olarak kavrulan kahvenin uzun süre kaynatılması sonucu elde edilir. Şekersizdir ve en büyük özelliği bir yudumda içilmesidir.

 

fal bakma sundu…

 

fal bakma sundu…

TÜRK KAHVESİ NASIL PİŞİRİLİR?

Normal kavrulmuş kahve, suyla, isteğe göre şekerli veya şekersiz birkaç taşım kaynatılır. Türk kahvesinin en makbulü, üzerinde bol köpük olanıdır. Kısık ateşte yavaş yavaş pişirildiğinde kahvenin tadı kıvamında, köpüğü ise bol olur.
Önceleri kahve yemişleri bütün olarak veya kırılarak, yağda kavrulup yenmekteydi. Un gibi öğütülerek ekmek gibi temel besinlerde de kullanılırdı. Kahve çiğ olarak satılıyor, evlerde el değirmenlerinde çekildikten sonra pişirilip içiliyordu.
İlk defa Mehmet Efendi, çiğ kahveyi kavurup dibeklerde öğüterek, hazır çekilmiş olarak tiryakilere sunmaya başladı. Bu yenilik ve kolaylık, küçük baharatçı dükkanının Kurukahveci Mehmet Efendi olarak tanınmasına yol açtı. Türk kahvesinin, tadı ve özü bozulmadan günümüze kadar taşınmasında Mehmet Efendi’nin önemli rolü olmuştur.
Türk kahvesi tadı damakta en uzun süre kalan kahve türüdür. Türk kahvesinin Türkiye’de yetişmeyen “Arabica” türü, yüksek kaliteli çekirdeklerden üretilir. Tadını ve tazeliğini koruması, aromasını yitirmemesi için kavrulduktan hemen sonra özel olarak paketlenmelidir.

ÜNLÜ TÜRK KAHVESİ TUTKUNLARI
Bir zamanlar, memleketin ileri gelenleri ve makam sahipleri kahvehanelerden çıkmazdı. Türkleri ve Türk kahvesini seven ünlü Fransız yazar Pierre Loti her fısatta soluğu Eyüp’teki kahvehanelerde alırdı. Sürekli gittiği
Eyüp’teki kahvehane bugün onun adı ile anılmaktadır.
Venedikli ve Marsilyalı tüccarların Avrupa’ya taşıdıkları Türk kahvesi, onlar için kısa zamanda vazgeçilmez tutku olmuştu. Kahve tutkunu olan AvusturyalI besteci Johann Sebastian Bach bu merakını ünlü “Kahve Kantatı”nda notalara dökmüştü. Andree Gide, Victor Hugo, Honoré de Balzac, Moliere, Dumas, Madame Pompadour gibi isimleri de kahve tutkunu ünlüler arasında sayabiliriz.

 fal bakma sundu…

 

fal bakma sundu…