Evrenin başlangıcı

Eğer bir an, bilinçli zihinlerimizin içine yavaşça bir ışık tutsak, bir dizi belirsiz düşünce, “olası düşünceler” görürüz. Bilincin bu sınır bölgelerine, bazı şairlerce “zihnin alacakaranlığı” denen bu bölgelere, tam uykuya dalmadan önce, meditasyonun en derin safhalarında ya da bazı uyuşturucu ilaçların etkisi altındayken kolaylıkla girilir, ama bu bölgeler yoğunlaşma ediminin her zaman dışındadır. Gerçeklikleri bulanık, gelecekleri belirsiz, gerçekleşme anını beklerler. Bunlar olmadan ne şiiri düzyazıdan ayıran şiirsel anlam çokluğu ne de fantezi ve hayal gücünün besin kaynağı olurdu.

Freud, bilincin kıyısındaki, birbiri içine geçmiş çoklu imgelerden, zihinsel işlevselliğin, “büyülü düşüncemizin” “ilk aşaması” olarak söz etmiştir. Bu imgeler, düşsel istekler aracılığıyla içgüdülerimizin birbirleriyle çelişen talepleri yüzünden oluşan gerilimi ortadan kaldırma görevini üstlenirler. Fakat Freud bu “ilk aşama”yı zihinsel gelişimin ilkel, mantık öncesi safhası olarak, bizim gerçekliğe ayak uydurmamıza engel olan ve bu yüzden de ya bastınlması ya da olgunlaştırılıp bitirilmesi gereken bir şey olarak görmüştür:

Kuantum koşullarında ise bu bulanık ve belirsiz düşünce sınırı, düşünmemizin kuantum kaynağını yansıtan tüm düşüncelerimizin gerekli önkoşuludur, yaratıcılığımızın ve özgürlüğümüzün fiziksel temelidir.
Her yoğunlaşma edimi bir düşünce gerçekleştirme eylemidir. Yoğunlaşma sürecinin, üst üste geçmiş bir dizi olası düşüncenin dalga fonksiyonunu çökertmesi eylemini yaşamışızdır, fakat bunu kuantum terminolojisiyle tanışmadan önce ancak birkaçımız böyle ifade etmiştir. Herhangi bir düşünceye yoğunlaşarak onun gerçekleştirilmesi, diğerlerinin de gecede kaybolan gölgeler gibi kaybolup gitmesini sağlar.

Bu yüzden her bir yoğunlaşma edimini bir seçim, mini bir özgürlük biçimini ifade eder. Benim bu “olası düşünceler” dizisindeki hangi düşünceye yoğunlaşacağımı hiçbir şey belirleyemez, çünkü yoğunlaşma işlemini yapan “ben”in kendisi belirsiz bir kuantum dalga fonksiyonudur, fakat yoğunlaşma eyleminin gerçekleşmesiyle bir seçim yapılmış olur. Schrödin ger’in kedisini gözlemleyerek öldürür ya da kurtarırım; kendi bilincimi gözlemleyerek olası bazı düşüncelerimi gerçekleştirir ya da unuturum.

Basit bir örnek belirsiz doğası olan bir seçimin daha somut bir hale gelmesine yardımcı olabilir. Eğer masamda birkaç saat bu kitabı yazmakla uğraşmak beni germişse kendimi boşluğa bakarken bulabilirim; bilgisayarımı parçalıyor, yürüyüşe çıkıyor, zıplıyor, çayırlarda bisiklet sürüyor ya da burada taş oluncaya dek oturuyor olduğumu gösteren imgelerle dolu olabilir kafam.

Bir önceki yazımız olan Akrep Burcu Erkeği Kadını Özellikleri başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment