Gelecekten haber verme meselesi

Gelecekten haber verme meselesi

6. İbni Haldun’a göre, gayb konusunda insan nefsinin özellikleri İbni Haldun gayb konusunda, bilgi sahibi olabilmeleri için insan nefsinin özelliklerini mukaddimesinde üç gruba ayırmaktadır. Ona göre genel olarak insan nefsi, beşeriyetten sıyrılarak, kendisinden yüksek olan ruhanîyetle yükselmeye müsait bulunmaktadır ve bu özellik güçlü olması bakımından insan nefsi üç grupta İncelenmektedir:

ıPeygamber nefisleri: Peygamberler, tabiî yaratılış bakımından bir an için beşeriyetten sıyrılarak ruhaniyet derecesine yükselme yeteneğine sahip bulunmaktadır. Bu ise onlann çalışmaları sonucu değil; Allah’ın inayetiyle mümkün olmaktadır.

2 Velilerin nefisleri: Bunlar da, yine Allah’ın lütuf ve inayeti yanında riyazet gibi bazı metotlar sonucunda manevî âlemlere girebilirler.

3 Fıtrat itibariyle ruhanî idrakten âciz olan nefisler: Bu gruba girenler, duyular ve akim sınırlan ötesine geçemeyen avamın nefisleridir. Buna göre İbn Hâldun ilk iki sınıfın gaybı bilebileceğini kabul etmektedir. Bunlardan biri peygamberler, diğeri de riyâzet ve kerâmet ehlidir. Birincilerin bilgisi vehbî, diğerlerinin ise kes bîdir.

Cin ve şeytanın casusları, kâhinlere gaybî haber getirmek için semâvatta kulak hırsızlığı yapmaları şahaplarla engellendi “Onlar yüce âlemlerdeki melekleri dinleyemezler; her taraftan taşlanıp kovulurlar. Âhirette ise onlar için daimî bir azap vardır. Kulak hırsızlığı yapıp bir şeyler dinleyenleri ise, delip geçen yakıçı bir yıldız takip eder.” , “And olsun ki, dünya semasını Biz kandillerle süsledik ve onları şeytanlar için birer taş yaptık.” gibi âyetlerin mühim bir nüktesi, ehli dalâletin bir tenkidi münasebetiyle beyan edilecek. Şöyle ki: Cin ve şeytanın casusları, semâvat haberlerine kulak hırsızlığı yapıp, gaybî haberleri getirerek, kâhinler ve maddiyyunlar ve bazı ispritizmacılar gibi gaipten haber vermelerini, nüzûlü vahyin hidâyetinde, vahye bir şüphe getirmemek için onların o daimî casusluğu o zaman daha ziyade şahaplarla recim ve men edildiğine dair olan mezkûr âyetler münasebetiyle, gayet mühim üç başlı bir suale muhtasar bir cevaptır. On Beşinci Söz namındaki bir risalede, Yedi Basamak namında yedi kat’î mukaddime ile, “And olsun ki, dünya semâsını Biz yıldızlarla kandillerle süsledik ve onlan şeytanlar için birer taş yaptık.” âyetinin ifade ettiği, , şeytan casusların semâvattan ref ve tardı öyle bir surette ispat edilmiş ki, en muannid maddiyyunu dahi iknâ eder, susturur ve kabul ettirir.

Amma bir dairei külliyenin cüz’î bir hadisei şahsiye ile meşgul olması, yani, kâhinlere gaybî haberleri getirmek için şeytanlar tâ semâvâta çıkıp kulak veriyorlar, yarım yamalak haberler getiriyorlar diye tefsirlerdeki ifadelerin bir hakikatinin şu olması gerektir ki:

Semâvat memleketinin payitahtına kadar gidip o cüz’î haberleri almak değildir. Belki cevvi havaya dahi şümulü bulunan semâvat memleketinin teşbihte hata yok karakolhaneleri hükmünde bazı mevkileri var ki, o mevkilerde arz memleketiyle mü nasebettarlık oluyor. Cüz’î hadiseler için, o cüz’î makamlardan kulak hırsızlığı yapıyorlar. Hatta kalbi İnsanî dahi o makamlardan birisidir ki, meleki ilham ile şeytanı hususî, o mevkide mü bareze ediyorlar. Ve hakaiki imaniye ve Kur’âniye ve hâdisâtı Muhammediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) ise, ne kadar cüz’î de olsa, en büyük, en küllî bir hadisei mühimme hükmünde, en külli bir daire olan Arşı Âzamda ve dairei semâvattatemsilde hata olmasmmukadderâtı kâinatın mânevi ceridelerinde neşrolunuyor gibi, her köşede medarı bahis oluyor diye beyan ile beraber, kalbi Muhammedîden (Aleyhissalâtü Vesselâm) tâ Arşa varıncaya kadar ise, hiçbir cihetle müdahale imkânı olmadığından, semâvâtı dinlemekten başka şeytanların çaresi kalmadığını ifade ile, vahy i Kur’ânî ve nübüvveti Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) ne derece yüksek bir derecei hakkaniyette olduğunu ve hiçbir cihetle hilâf ve yanlış ve hile ile ona yanaşmak mümkün olmadığını, gayet be liğane, belki mucizâne ilân etmek ve göstermektir.

Bir önceki yazımız olan İSLÂM’IN GELDİĞİ DEVİRDE FALCILIK başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment