Küçük Taşlarla Fal Bakmak (Tark)

Küçük Taşlarla Fal Bakmak (Tark)

Çoğulu “turuk” olan tark, kelime olarak “çalmak, dövmek, çekiçlemek” anlamlarına geldiği gibi şamar atmak için de kullanılır. Terim olarak ise, küçük taşlarla fal bakmaya denir. Söz konusu kelimeden türeyen “istedrake” fiili bu anlama uygun olarak “küçük taşlarla fal açandan fal açmasını istemek” anlamındadır.

Küçük taşlarla fala bakana da kelimenin yapısına uygun olarak “tavarik” denir. Bundan başka tark kelimesi “gece vaktinde beraber gelmek, saz, müzik aleti her çeşit nağme, ses ve ağız hurma ağacı, akıl zayıflığı, develerin girip kirlettiği su” gibi anlamlara da gelmektedir. Pamuğu yünle karıştırarak ya da küçük taşlarla çakıllar üzerinde çizgiler çizerek kehânette bulunmaya da tark denilmiştir.

Bir başka tanıma göre tark, nohut falı gibi taşlarla fal açmak demektir. Genel olarak taş falı denilen tark, yedi taşla yapılır. Taşlar elde karıştırıldıktan sonra yere atılarak aldıkları şekle göre fala bakılır. Hadislerde tark; kehânetin bir çeşidi olarak belirtilmiştir. Çok eski bir tarihe sahip olan falcılığın, eski kültürlerde olduğu gibi, Cahiliye devrinde de geniş halk gruplan arasında yaygın olduğu ortadadır.

İnsanın Dış Görünüşüne Bakarak Tahminde Bulunma (Firâset)

Firâset kelime olarak; bir işin iç yüzüne nüfuz etme mahareti, görüş, keşfetme, sezme, ileri görüşlülük, tahmin ve anlamada dikkatli düşünüp isabet etme gibi anlamlara gelir. Firâset kelimesi dar anlamda, insanın dış görünüşüne bakarak onun ahlâk ve karakteri hakkında tahminde bulunmayı ifade eder. Firâset, fe rase fiilinden türemiştir ve “et” vezninde bir isimdir. Rey, zan ve idrakte dikkati nazar ederek isabetli olmaya da denir.

Firâset, terim olarak insanları huy açısından değerlendirirken, yaratılıştan gelen renk, şekil, konuşma ve uzuvlarını göz önüne alarak hüküm verilen bir fal türüdür. Aynı zamanda firâset, olaylar arasındaki herkesin fark edemeyeceği gizli ve karmaşık olan benzerlik ve münasebetleri, doğuştan sahip olduğu bir kabiliyetle meleke kazanma gibi kazanılan tecrübelerle de istikbâle dair bazı olaylar hakkında önceden tahminlerde bulunma, Allah vergisi olarak sıradan insanlardan farklı bir zekâ ve idrak üstünlüğüne sahip olduğu kabul edilen bazı özel insanların kendisindeki bu kabiliyetle diğer insanların hâllerini ve eşyanın hakikatini anlayabildikleri keramet cinsinden bir sır, içe doğuş, düşünce, zan, sezgi ve bu içe doğan şeylerde isabet etme anlamına da gelmektedir. Firâset, insanın yaratılışında bulunan gizli mânâları keşfetme ve akıl yürütme gücü diye de ifade edilmiştir.

Firaset özellikle eskiden cariye ve köle satın almakta kullanılmıştır. Firâset, kıyâfet ilminden daha eski çağlara dayanır. Örneğin, gerçekle uyuşmayan bu fala göre insanlar; saçlan yumuşak olanlar kötü huylu ve korkak; saçı sert ve kıllı olanlar cesur, yiğit; gözleri büyük olanlar hilekâr ve hırsız; küçük gözlü olanlar utanmaz ve arsız kabul edilir. Yine bu fala göre insanın elinde, ayağında veya alnında bulunan çizgilerin uzunluğu, kısalığı, genişliği ve yakınlığı o kimsenin ömrünün uzun veya kısa olacağına, mutluluk ve mutsuzluk içinde yaşayacağına bir işarettir.

Bir önceki yazımız olan İSLÂM’IN GELDİĞİ DEVİRDE FALCILIK başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment