Bu şımartılmış bireylerin bencillik, sığlık, taşma ve büsbütün mutsuzlukları (bireye fazlasıyla vurgu yapan, onun kişisel değer ve gücünü hissedişini azaltan bir kültürün acı ironisi) günlük yaşamımızın bildik kaygılandır. Birçok psikoloğun belirttiği gibi, narsisizm öz sevgiden çok öz nefrettir ve genelde boşluk, değersizlik, kişisel parçalanma ve hapsedilmiş öfke duygularıyla bir arada yaşanır Bu belittiler büyük bir toplumsal gerilimin ve kişisel acının kaynağıdır ve bu sayede Lasch’ın narsisizm Kültürü ve Ailen Bloom’un Amerikan Zihniyetinin Sonu gibi yapıtlarını içeren popüler bir edebiyat alanı ortaya çıkmıştır. Bunlann ikisi de benim, varlığımın “parçacık yanı” üzerinde fazla durmamın etkilerini grafik aynntılarla tanımlar.

Narsisizm bir ilişki hastalığıdır, insanın kendisiyle ve başkalarıyla anlamlı bir ilişki kuramamasından doğan bir hastalıktır.

Bunun zıddı, yaşama bağlılığın, uğraşının, sevginin, kendini kurban etme ve hatta en uçta belki şehit olmanın önemini vurgulayan bir yaklaşımdır. Bu, bireyi kendinin ötesine, kendi yalıtılmış deneyimlerinin, kendi duygulannın ve izlenimlerinin ötesine çekip, onu yaşamın ve ilişkilerin daha geniş bir bağlamına yerleştirir. Böylesi bir yaklaşım geçmişte, dinsel inancın daha güçlü olduğu zamanlar da vardı, fakat bu artık kültürümüzde baskın bir tema değildir.

Şüphesiz, Batı ülkelerinde yaşayan herkes boş ve narsi sist yaşamlara sahiptir, demiyoruz. Birçoğunun tatmin edici ilişkileri vardır ve bağlılık, mahremiyet ve kendini kurban etme derecesinde fedakarlığın bilincindedirler. Birçoğunun idealleri vardır. Fakat bizim modelimiz yani kim olduğumuzu bilmek istediğimizde ve hangi davranışın değerli olduğunu araştırdığımızda baktığımız psikolojik ayna, kişinin varolan psikolojisini takip eden narsisist bir modeldir.

Eğer bu modelin ötesine geçmek istersek, bu modelin dayandığı psikolojinin ötesine geçmeliyiz.

Bir önceki yazımız olan Akrep Burcu Erkeği Kadını Özellikleri başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment