Rüyaları araştırırken, rüya üzerinde takılı kalıp tüm düşleri yaratan düşçüyü ihmal etmeniz çok olasıdır. Rüyaların manalarını ve mesajlarını gerçekten anlamak için, düşçüyü ve onun potansiyel davranış kalıplarını kavramak inanılmaz derecede yardımcı olur. Psikoloji, insan davranışını inceleyen bilim dalıdır ve insan olmanın ne anlama geldiğine dair tam anlamıyla bilinçli ve fiziksel dışavurumunun da ötesine bakar. Psikolojik araştırmalar, karmaşık ve bariz pek çok çelişkiyle dolu olsalar da, psikolojinin temelleri “kim olduğunuz”, “neye ihtiyaç duyduğunuz” ve “neye inandığınız” sorularına dayanmaktadır.

Kim olduğunuz, rüyalarınızda yarattığınız karakterlerin kimlikleriyle ortaya çıkar. Psikolojik açıdan bakıldığında, kimlik her zaman eylemle ilişkilendirilir; bu nedenle, kişilik özelliklerinizin ne kadar farkında olursanız, uyanık yaşantınızda arzularınızı da o kadar kolay yakalayabilirsiniz. Yarattığınız karakterlerin yanısıra, kim olduğunuzu yansıtan rüyalar bir tür nihai tercih içerirler. Kimlik rüyalarında, genellikle sizi ve başkalarını temsil eden binalar da bulunur ve karşınıza bariyer ve engeller çıkabilir ki, bunlar da kişisel sınırlarınızı betimler. Çeşitli kimliklerinizi tanıdığınızda, doğru tercihi yapmak ve en iyi yolu seçmek daha kolay olur.

Neye ihtiyaç duyduğunuz, rüya hikâyelerinizde en değerli ve en önemli olarak karşınıza çıkanlarla gösterilir. İhtiyaçlarınız genelde en çok değer verdiğiniz şeylerle yansıtılır; bu nedenle rüyalarınızda sizi ısrarla kendine çeken şeyler, uyanık yaşantınızda nelere değer verdiğinize işaret eder. İhtiyaçlarınızı gösteren rüyalar, bir hâzinenin bulunmasını veya değerli bir şeyin kaybedilmesini içerir. Ayrıca, ihtiyaçlarınız, bir şeyler yarattığınız veya bir şeyden kurtulmaya çalıştığınız rüyalarda ya da aşk, cinsel ilişki veya şehvet maceralarında ifade edilir. Sürprizlerle ve beklenmedik dönüm noktalarıyla dolu rüyalar da sizin gerçek ihtiyaçlarınızı gösterebilir.

Neye inandığınız, belirli bir durum karşısındaki sahip olduğunuz, size has bakış açısıdır. Bilinçsiz bir şekilde kimliklerinizi ararken ve değer verdiğiniz şeylerin cazibesine çekilirken, kendinizi, çok çeşitli bakış açılarını ve yaklaşımları gösteren bir yolculukta bulursunuz. İnançlarınızı ortaya koyan rüyalar genelde bir şekilde iletişim kurmayı veya söylemek istediğinizi söyleyemediğiniz durumları içerir. İnanç rüyaları ayrıca, aranan bir şeyi bir türlü bulamamakla da ilgili olur. Olasılıkları araştırarak yolculuk ettiğiniz rüyalar da neye inandığınızı gösterir; tıpkı içinde bir gizem veya aşkınlık olan rüyalar gibi.

Sahip olduğunuz değerli eşyalar, en değer verdiğiniz özelliklerinizi temsil eder ve bu nedenle de bu işgalin bir şekilde özsaygınızı zedelediğini hissedersiniz. Karşınızdakinin sunduğu fırsatlar ne kadar heyecan verici gözükse de, kişisel sınırlarınızı korumalı ve değerli benliğinizden vazgeçmemelisiniz.

Rüyalarınızı eyleme dökme süreci, siz daha ışığı söndürüp yatağa yerleşmeden başlar. Rüyalarınızı anlamanın temel parçalarından biri aslında onları hatırlamaktır. Birçok insan rüya görmediğine fazlasıyla inanmaktadır ama herkes rüya görür çünkü bu, psikolojik sağlığımız ve huzurumuz için esastır. En canlı rüyalarımızı, REM uykusu8 esnasında görürüz ve rüya zengini REM uykusundan mahrum kaldığımızda, çabucak kafamız karışır ve günlük yaşantımızdaki en basit görevlerle bile başa çıkamayız. Uyanık yaşantınızdaki gerçekliğe çabucak uyum sağlayabilmek adına, rüyalarınızı unutmaya doğal bir eğilim gösterseniz de, hatırlamak için atabileceğiniz bir dizi adım vardır.

Rüyalarınızı hatırlamadaki ilk adım rahat bir uyku ortamı yaratmaktır. Uyanık yaşantınızın rüya yaşamınıza izinsiz girmesi kolay olabilir; bu nedenle, yatak odanızı dikkat dağıtıcı ve gereksiz bütün unsurlardan arındırın. Yatak odasındaki televizyon, bilgisayar ve küçük aletler yorgun bir beyni aşırı derecede uyarıp dinlendirici ve derin bir uykuya dalmanızı zorlaştırır. Olabildiğince rahatladığınızdan ve gevşediğinizden emin olun ve sonra kafanızı yastığa koyup uykuya dalmaya hazırlanırken kendinize şöyle deyin: “Bu gece rüyalarımı hatırlayacağım.” Bu, rüya imgelerinizi ve deneyimlerinizi aklınızda daha fazla tutmanızı sağlar.

Uyandığınızda, gözlerinizi kapalı tutun ve bedeninizi bir dakika kadar hareket ettirmemeye çalışın. Tamamen sabit kalın çünkü bedeninizin pozisyonunu değiştirmeye başladığınız anda, rüya imgeleriniz de yitip gitmeye başlar.

Yataktan hemen çıkmanız gerekiyorsa bir dakikalığına uzanmak bile sizin için biraz zor olabilir; ama böyle bir lüksünüz varsa, rüyalarınızdaki imge ve duyguların uyanık bilincinizde ortaya çıkmasına izin vererek uzanın.

İlk başta herhangi bir imge görmekte zorlanabilirsiniz; onun yerine, duygularınıza konsantre olun. Mutluluk, endişe, heyecan, kızgınlık mı hissediyorsunuz? Duygularınızın farkına vardıkça, rüyalarınızdaki imgeler de ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bu imgeler başlangıçta oldukça geçici ve bulanık olabilir fakat farkın-dalığınıza ulaşmalarına izin verdikçe, hepsini birbirine bağlayarak rüyanızı tutarlı bir şekilde hatırlamayı başarabilirsiniz. Bunu ne kadar sık yaparsanız, o kadar rahat olursunuz ve rüyalarınızı hatırlamanın her geçen gün daha da kolaylaştığını görürsünüz.

Uyanık yaşantımızda bize derin ve geniş bir farkındalık kazandırmalarına rağmen, rüyalarımızı kolayca unutuyor olmamış garip gelebilir. Rüyalarımızı unutmamızın evrime bağlı nedeni, uyandığımızda rüyalarımızı ve uyanık gerçekliğimizi çabucak birbirinden ayırabilmemizi sağlamaktır. Geçmişimizde, yaşamımızı tehdit eden potansiyel tehlikelerle başa çıkabilmek için rüya mağaralarımızdan anlık bilinçli gerçekliğimize çabucak çıkmamız gerekirdi. Ancak, atalarımız avcılıkla ilgili düşlerini mağaralarının duvarlarına boyadıklarında, varoluşumuzun büyük bir kısmı ortak sembollere dayanır hale geldi; dolayısıyla rüyalarımızı ve içerdikleri sembolleri hatırlamak da evrimsel açıdan seçici bir durum oldu.

Bir önceki yazımız olan Başak Burcu Anneleri başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Leave a comment