Aralık 2014

Din Nedir?

Din aynı zamanda daha şefkatli bir hale gelmemize ve bunun sonucunda da kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı olmaktadır. Budizmin mutluluk potansiyelimizi artırma yeteneğini inceleyen psikolog Lome Ladner, şunları söylemektedir: “Bir insan, diğer insanların acılarını nefesi yardımıyla içine çektiğini ve nefes verirken onları iyileştirecek enerjiyi gönderdiğini hayal ederek Buda’yı taklit edebilir. Bu durumda, kelimenin gerçek anlamında üzüntüyü içinize çeker ve dışarıya neşe yaymaya başlarsınız. Bu çalışma mucizevi bir şekilde in

sanların acılarını ortadan kaldırmaz ama kişinin güçlü bir şefkat duygusu geliştimesine yardımcı olur ve bu şefkat duygusu, mutluluk ile yakından ilişkilidir.”

Bununla birlikte araştırmacılar, inanç sahibi olan mutluluk uzmanlarını sorgulayıp, onların yalnızca inançsızmış gibi görünmemek için mi mutlu olduklarını söylediklerini bulmaya çalışmaktadırlar.
“Oğlumun nikah töreninin yapıldığı küçük Metodist kilisesinin güzel bahçesinde arkadaşlarımla birlikte oturup sabah ibadetlerinin içimizde yaşamımız ile ilgili yarattığı düşünceler ve duygular konusunda derin bir sohbete daldık. Farklı kökenlerimiz olmasına karşın hepimiz de yaşamdaki en iyi şeylerin bedava olduğuna inanıyoruz; ve bu duygu tüm insanlar için geçerli.”

İngilizcedeki “din” (religion) kelimesi, “bir araya gelmek” anlamına gelen Latince religio kelimesinden türemiştir ve kurumsal dinlerin de izdeşleri için yapmaya çalıştıkları şey budur. Daha önceki bölümlerden de bildiğiniz gibi, başka insanlarla ilişki içinde olmak ve onlarla bir araya gelmek mutluluk için çok önemli bir unsur olduğundan dini inanışa sahip olan insanları inançları olmayan insanlara oranla daha mutlu olduklarını öğrenmek şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte insanların dini mekanlarda kurduğu arkadaşlıklar, yalnızca Tanrı inancına dayanmamaktadır. Çoğu örnekte insanlar belli bir takım ibadethanelere ve cemaatlere çekilmektedirler çünkü bu insanlar aynı ibadet biçimi ve değerler konusunda hemfikirdirler.

logo (1)

NE İLGİNÇTİR Kİ…

Slough gönüllüleri ne kadar başarılı oldu?

Slough gönüllülerinden bir tanesi kendisine, sokaktaki insanlara gülümseme, onlara merhaba deme ve ardından kısa bir sohbet etme görevi verdi. Bir gülümseme çalışmasının ardından ofisine gidip çalışmaya başladı ve kapısının çalındığını duydu: karşısında, o gün sokakta konuştuğu bir yabancı duruyordu. Ona, az önce kendisi için yazdığı bir şiiri uzattı: ‘Kalbi tıpkı marmelata benzeyen bir kızla tanıştım/Tatlı ve hoş gerçekten eşşiz bir tat/Kalbinin bir sonraki atışı için heves duymasını sağlayan cinsten.

Gönüllülerden bir diğeri de son derece hoş bir deneyim yaşadı: “Yaşamım boyunca her zaman insanlara merhaba der ve gülümserim ama son araba yolculuğumda yolumu kaybettiğimde bu nun daha fazla yaptım. Kendi kendime şöyle düşündüm: ‘Haydi bir yabancıyla konuşayım. Şu güzel evde bakalım kimler yaşıyor/ Kapıda son derece sevimli bir adamın durduğunu gördüm ve ‘evet onunla sohbet edebilirim/ diye düşündüm. Öyle de yaptım ve çok eğlendim. Bulmaya çalıştığım adresi biliyordu. Birlikte bol bol güldük. Son derece aptalca ve son derece eğlenceliy di.”

“Kahkaha, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.” Viktor Borge, Danimarka doğumlu Amerikalı mizahçı

NE İLGİNÇTİR Kİ…
• 2005 yılında yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan insanların %45’i sabah saatlerinde hissedilen ilk şeyin mizah duygusunun tümüyle kaybolması olduğunu itiraf etmişlerdir.
• Günde 100 200 kez kahkaha atmak, 500 kalori yakmanızı ve mide adelelerinizin güçlenmesini sağlamaktadır.
• 1950’lerde olduğundan üçte kat daha az gülüyoruz (eskiden 18 dakika iken şu anda 6 dakika).
• Daha gelişmiş bir mizah duygusu olan ve daha az düşmanca davranan yaşlı insanlar grip ve benzeri hastalıklara daha az yakalanmaktadırlar.
• Sohbet sırasında, konuşan insanlar dinleyen insanlardan daha fazla gülme eğilimindedirler.
• Kadınlar, çekici buldukları erkeklerin yanında daha fazla gülmektedirler.
• Kahkaha, bağışıklık sistemini güçlendirir, tansiyonu düşürür, kardiyovasküler sistem ile solunum sistemini güçlendirir.

GÜLÜMSEYİN VE KENDİNİZİ DAHA İYİ HİSSEDİN

“Gülümsemek, kendinizi ve karşınızdaki insanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar ve kesinlikle daha genç görünmenize neden olur!”

Marie Helvin, Amerika doğumlu Ingiliz model

YAZIDAKİ GÜLÜMSEME
Mesajlaşırken ya da eposta gönderirken karşınızdaki insanın duygularını belirlemek çok zordur. Yazılı kelimeleri yanlış yorumlamak çok kolaydır bu nedenle de bazı insanlar mesajlarının karşılarındaki insan tarafından doğru anlaşılabilmesi için ikonlar kullanırlar. Başınızı sola eğip, aşağıda sıkça kullanılan ikonlara bir göz atın:
) Gülümseme o Şaşkınlık ‘ ( Ağlama ( Üzgün D Kahkaha : Öpücük ! Sigara tiryakisi x Dudakları mühürlü 8 1 Şaşkın # ) Akşamdan kalma

SLOUGH’UN GÜLÜMSEME KAMPANYASI
Slough’u Mutlu Etmek projesi sırasında Richard Reeves, Slough vatandaşlarını neşelenmeye ikna etmeye çalıştı. “Suya düşen bir taş etkisi yaratabilmek için bir insanı, ardından diğerini ve diğerini gülümsemeye ikna etmeye çalıştık.” Richard, elinde bir megafonla Asda süpermarketinin çevresinde dolaşıp insanları peynir reyonunun çevresinde toplayıp onları daha fazla gülümsemeye, diğer müşterilerle sohbete hatta ortalıkta dans etmeye yüreklendirdi. “Herkes gülümsemenin daha iyi bir şey olduğuna karar verdi. Sonunda şöyle bir soru doğdu: niçin gülümsemeyelim ki? Gülümsememelerinin tek nedeninin bir çatlak ya da sapık gibi görünme korkusu olduğunu fark ettiler. Bu da bize, daha az gü lümseyen insanların olduğu bir toplumda gülümsemenin ne ka dar garip göründüğünü göstermektedir.

“Görüştüğüm bir adam, ‘Ben olsam buradaki kimseye gülümse mezdim ahbap/ dedi. ‘Yoksa ağzının ortasına bir tokat yiyebilirsin!’ Fakat insanlar, ilk başlardaki utangaçlıklarını ve çekingenliklerini üzerlerinden attıkları zaman her şeşyşin yolunda gittiğini gördüm. Bu nedenle ilk olarak insanlara yapay bir uyarıcı, süre cin başlamasını sağlayan bir ilk güç vermeniz gerekmektedir. Gerçekten de bir süpermarket ortamında insanların başlan önünde kendi işleriyle ilgilenmeleri yerine onların kafalarını kaldırıp birbirlerine bakmalarını ve gülümsemelerini sağladığınızda ortamı bir anda canlandırabilirsiniz. Bu nedenle niçin trafik polisleri ve sosyal görevliler de gülümsemesin ki? Bu, oldukça küçük bir şey olabilir ama bir araya geldiklerinde bir kasabanın ya da toplumun ruh halini iyi yönde değiştirebilir. Bu nedenle biz de insanların birbirleriyle iletişime geçmelerini sağlayarak Slo ugh’un havasını değiştirmeye ve buranın daha eğlenceli bir yer olmasını sağlamaya çalışıyoruz.”

logo (1)

Duchenne Gülümsemesi

Psikolog Dacher Keltner tarafından yürütülen araştırmalarda, insanlara bir Duchenne gülümsemesi resmi gösterildiğinde, resme kısa süreliğine baksalar bile, gülümseye başladıkları ve kendilerini “daha sakin ve gevşemiş” hissettikleri görüldü. Bu araştırmanın bir parçası olarak Berkeley’deki California Üniversitesinden LeeAnne ve Keltner Harker, 1960 üniversite yıllığındaki kız mezunların gülümseyen resimlerini incelediler ve yalnızca yarısında Duchenne gülümsemesi buldular. Ardından bu kadınlarla 27, 43 ve 52 yaşlarında yeniden iletişim kurdular ve hem evlilikleri hem de yaşamdan aldıkları tatmin ile ilgili olarak kendilerine sorular sordular. Sonuç olarak, bu insanların üniversite yıllarındaki gülümsemelerinden hayatları hakkında neler söyle yeceklerini kestirmenin mümkün olduğu anlaşıldı. Diğer arkadaşlarından daha güzel ya da sevimli olmayan Duchenne gülümsemesine sahip olan kadınlar kolayca evlenip evli kaldılar ve sonraki 30 yıl içinde daha fazla refah içinde yaşadılar. Bu kadınların mutlulukları, gözlerinin kenarındaki kırışıklıklarla görülüyordu.

“Gülümsemenin hiçbir maliyeti yoktur ama size pek çok şey kazandırır. Bazı insanlar size gülümseyemeye cek kadar yorgundurlar bu nedenle onların size gü lümsemesini beklemek yerine siz onlara gülümseyin. Hiçkimse gülümsemeye, gülümsemeyecek birisi ol mayan bir insan kadar fazla ihtiyaç duyamaz.

Samson Raphel H’ırsch, on dokuzuncu yüzyıl Alman Musevi teolog 15.000 insan üzerinde yakın zamanda yapılan bir araştırmada kadın lann %77si kendini son derece sezgisel olarak adlandırırken erkeklerden yalnızca %58i kendisini sezgisel olarak adlandırmıştır. Buna karşın kadınlar, sahte gülümsemeye erkeklerden daha fazla inanmakta dırlar.

Erkeklerin 9672si içten bir gülümsemeyi anlamayı başarırken kadınların %71 i gerçek bir gülümsemeyi belirleyebilmişlerdir. Ancak erkekler, karşı cinsteki insanların sahte gülümsemesini bulmak konusundan kadınlardan daha başardırlar. Bu konuda erkeklerin %76sı başarılı olurken kadınların yalnızca 9667si başarılı olmuştur.

Gülümseme, arkadaşlık kurmanın ilk adımıdır ve kelimelerden çok daha etkili bir iletişim kurmanızı sağlar. Hiç de şaşırtıcı olmayacak bir şekilde araştırmalar, insanların kendilerine gülümseyen kişilerle daha kolay konuşabildiklerini göstermektedir. Buna ek olarak gülümsemek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar çünkü kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan hormonların salgılanmasını tetikler. Birisi size gülümsediğinde kendinizi nasıl hissettiğinizi düşünün ve bu duyguyu başka bir insana da tattırmaya çalışın.

Buna karşın ne yazık kı kelimenin gerçek anlamında gülümsemeyi başaramayan insanlar bulunmaktadır ve ne kadar denerlerse denesinler bunu başaramamadadırlar. Bu, yüz kaslarının felç olmasına neden olan Moebius sendromu adı verilen tıbbi bir sorundan kaynak lanmaktadır. Bu sağlık sorunu, kişilerin yüzleriyle herhangi bir olumlu duyguyu ifade etmelerini engellemekte ve en sevecen ve arkadaşça sohbete bile donuk bir yüzle karşılık vermelerine neden olmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da arkadaşlık kurmakta ve arkadaşlıklarını korumakta inanılmaz derecede zorlanmaktadırlar.

logo (1)

Tarot falı tılsımların uşağı kartı

TILSIMLARIN UŞAĞI

Tarot falı tılsımların uşağı kartı, Boğa, Başak ve Oğlağın toprak özellikleri kişilik bulur. Bu insanlar, dünyayı seven, gerçekçi, vazifeye, pratik ve ma teryalist dünyaya iıianan kişilerdir, bu uşak sessiz, düşünceli ve dalgındır. Mal mülk için çalışır ve buna inanır. Gerçekçi ve zor kazanılan hedefler seçilir. Uşak, toprağın renkleri olan yeşil ve kahverengi giyinmiş ve tarlada çiçekler açmıştır, bu toprağın sürekli yaratıcılığını ve cömertliğini akla getirir.

Burada, sabır açık fikirlilik ve diğerlerinin görüşlerine saygı vardır, utangaçlık, otoriteye saygı, itaat, sorumluluk, ısrar, tüm insanlara karşı hoş görünün yanında, dikkatlilik ve uyan diğer karakter özellikleridir. Tılsımlann Uşağı, ders çalışma veya öğrenme yeteneğini açıklar. Her yaştaki öğrenciyi ya da her durumdan bir şey öğrenmeyi ifade eder.Bu, resmi bir ders çalışma ya da bir kişininin hayatı öğrenme deneyimi olarak görmesi anlamına gelebilir.

Tarot falı tılsımların uşağı kartı herşey den bir ders alınabileceğine inanır. Öğretici yapıdaki mesaj lan gösterir. Olaylar, öğrenme ile ilgilidir; kişi açık fikirlilikle konuya yaklaşır. Tarot falı tılsımların uşağı kartı Ters İsyankarlık, soyutlama, yanlış anlama, dikkatsizlik, müsriflik ve kendine acıma görülür. Diğer negatif karakter özelliği ise, diğerlerinden ve hatta kişisel deneyim ve hatalarından ders alamamadır. Diğer özellikler, itaatsizlik,uzlaşmayı reddetme, dünyayı kendine karşı hissetme ve yenilenme olabilir. Bu durum, aynı zamanda problemleri öğrenme ya da otoritelere eğitime ve aile büyüklerine karşı başkaldırıyı da gösterir. Öğretici mesajlar önemsenmeyebilir.

logo (1)

Reformist Birleşik Kilise

Mutluluk danışmanı Andrew Mawson “Her insanın kalbinde bir tutku bulunmaktadır demektedir. “Asıl mesele bu tutkuyu nasıl keşfe deceğimizdir.”

Mawson, bireylerin ve toplumların tutkularını keşfetmeye ve bunları gerçekleştirmeye inanmaktadır. İnsanların küçük iş kollarında ve tutkulu toplumsal projelerde inanılmaz şeyler başarılmasını sağlayan sıradışı hobileri ve yetenekleri bulunmaktadır.

Yirmi yıldır Reformist Birleşik Kilise yöneticiliği yapan Mavvson, aynı zamanda önde gelen toplumsal girişimcilerden bir tanesidir. Onun yönetimi altındaki Londra’nın doğusunda bulunan Bromly by Bow Merkezi, Ingiltere’nin ilk bütüncül sağlıklı yaşam merkezi olmuştur. Daha önceden bir kiliseye ev sahipliği yapan bu mekanda bir sağlık merkezi, çocuk bakımevi, bir kilise, yedi adet sosyal girişim alanı (bunların arasında bahçevanlık şirketi, mobilya şirketi ve bir restorant da bulunmaktadır), 3 hektar büyüklüğünde bir park ve 400 öğrenciye eğitim veren bir “toplumsal üniversite” bulunmaktadır. Merkez her hafta, 125 faaliyete ev sahipliği yapmaktadır. Mavvson, “Burası, insanların kendilerinin ve komşularının geleceği için sorumluluk aldıkları bir mekandır,” demektedir. Bu merkez şu anda, evsizleri ev sahibi yapmak için çalışan bir inşaat şirketine 200 milyon sterlin ve 2012 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak bölgede iyileştirme yapacak şirketi için de 100 milyon sterlin gelir elde etmiş durumdadır.

Mavvson, neşeli bir şekilde, bu merkezi hayata geçirmenin tam 21 yılını aldığını söylemektedir. “Projeye başladığımızda bankada 400 sterlinimiz vardı ve 12 yaşlı insan bir kilisedeki masanın çevresine oturup 50 farklı dilin ve diyalektin konuşulduğu bu bölgede her tür meydan okuma karşısında neler yapabileceğimizi tartıştık.” Kurdukları merkez kısa bir süre sonra, her hafta, Ingiltere’nin farklı bölgelerinden gelip burada kalmak için para ödeyen 2000 ziyaretçi ağırlamaya başladı.

logo (1)

Bireysel Toplumlar

Batı ülkelerinin çoğu bireysel toplumlardan oluşmaktadır ve bunun sonucunda da özel yaşamın korunması, kişisel özgürlüklere saygı gibi bireysel haklar doğmuştur. Bu toplumlarda, kişinin kendi kendine yetmesi (bedeli ne olursa olsun) en büyük amaçtır. Çoğu Asya ülkesinde görüldüğü gibi ortaklaşa toplumlarda ise grubun tercihleri Öne çıkmaktadır. Bu tür toplumlarda en çok önem verilen şey sadakattir. Ortaklaşa toplumlar güçlü ilişkileri yaratmakta ve bu sayede de toplumun içindeki her birey diğer bireylerin sorumluluğunu almaktadır.

Kalküta’nın kenar mahallelerinde yaşamaktan daha zor yaşam ko şullarını hayal etmek oldukça güçtür; buna karşın yoksulluk ve sefaletle boğuşsalar da buradaki insanlar tahmin edeceğinizden daha mutludurlar. Psikolog Ed Diener, bu bölgelerde yaşayan 83 insanla görüştü ve bu bölgede yaşayan insanların mutluluk oranlarının toplumun içindeki en yüksek mutluluk oranı olduğunu gördü.

Diener, bu sonuçların özellikle sosyal ilişkilerden kaynaklandığını düşünmektedir. Bu insanların en yüksek mutluluk puanlarını, aileleri ve arkadaşları gibi belirgin alanlardan aldıklarını gördü. Belki de yoksul semtlerde yaşayan bu insanların mutluluklarının kaynağı Hint kültürünün bir parçası olan genişletilmiş ailelerinden daha fazla destek almaları olabilir. Örneğin ABD ve Ingiltere’de yaşayan evsizlerin bu tür sosyal destekleri bulunmamaktadır ve Hindistan’ın yoksul bölgelerinde yaşayan insanlara göre daha iyi şartlarda yaşamalarına karşın daha mutsuzdurlar.

Başkalarına ve bu süreç içinde de kendinize yardımcı olmak için yapabileceğiniz pek çok şey bulunmaktadır.

logo (1)

Tarot falı asaların uşağı yorumu

ASALARIN UŞAĞI

Asalann uşağı, bütün Asa insanlan gibi belirgin karakterlere sahiptirgayret, enerji, kişilik, verme, rekabet, hırs ve cesaret. Bu Uşak şansını kullanır ve oldukça çekici ve akıllıdır. Böyle insanlar, harkesin içinde farkedilmeyi ve kendi doğal liderlik yeteneklerini sergilemeyi severler. Koç, Aslan ve Yay burçlarının ateş özellikleri ni simgeeyen ateş renkleri, Uşağın kırmızı, tu runcu, san ve altın rengi elbisesiyle gösterilir.

Gençlik ateş grubuna ait olduğu için, hırs, ce saret, enerji ve liderlik özelliklerine sahiptir. Ya çocuklar ya da yetişkinler, yanşmacı, hırs lı, tahrik edici, yenilikçi, yüce gönüllü ve ilgi merkezinde olmak isteyenler şeklinde tanımla nabilir. Görevini yapma, antrenörlük, atletizm, poltika, terfi etme, satış, öğretme ve insanlarla ilgilenmebu Uşağın farkedilmek için başvuracağı farklı yollardır.

Bu kart düz durumdayken, cesaretlendirici mesajlar buluruzbir telefon, mektup, söz vb. Eğer bir olay varsa, bu, yeni bir rizikoya girme ve kararlı olma anlamındadır. TersAsalann ters çevrili Uşağı, dikkat çekmek için herhangi bir şey yapacaktır. Bazen ilgi görme ya da sevilme ihtiyacından dolayı, yanlış veya zararlı davranışlara rastlarız. Dengesizce, farkedilme ya da önemli olma ihtiyacı, kişiyi ahlâkdışı ya da yapmacık anlamlara yönelmeye iter. Karakter; yüksekten atan, pireyi deve yapan, abartan ve kıskanan biri haline gelir.

Kişi, aşın dramatize ederek, yaşa aldırmayan, öfkesi burnunda biri olur. Asalann ters Uşağı, ters Kral ya da Şövalyeye bitişikse ve bu bir aşk açılımı ise, kişi bu ilişkiden mutsuz olabilir. Eger açılım duygusal bir konuda ise, bu kartla bağlantılı olarak bir kalp kırma olayı meydana gelebilir. Mesajlarda, hayırlı olmayan haberler ve üzücü bilgi ile karşılaşabiliriz.

logo (1)

Hiç sokak partisi düzenlediniz mi?

Bir çocuğa akıl verdiniz mi? Koroda şarkı söylediniz mi? Süpermarketlere karşı bakkalları desteklediniz mi? Komşularınızın isimlerini biliyor musunuz? Eğer büyük bir şehirde yaşıyorsanız büyük olasılıkla bunları yapmamışsınızdır.

Hepimiz de toplumla bağlantılı olmanın önemini biliyor olmamıza karşın çoğumuz toplumla eskiden sahip olduğumuz bağlara sahip değiliz. Bu durumun en büyük suçluları bireysellikten oluşan “ben kültürü”, uzun çalışma saatleri ve televizyondur. Aynı zamanda aile yapısındaki değişiklikler de çoğumuzun yalnız yaşamamıza neden olurken, mahalle ortamlarının yaşadığı ve herkesin birbirini tanıdığı bölgelerde bile bu geleneksel yapı zarar görmeye başlamaktadır. Sosyal araştırmacı ve BBC program danışmanı Andrevv Mavvson, “Çoğu zaman sokakların ve çevrenin düzenlenme biçimi insanların birbirleri ilö karşılaşmak için bir hayli çaba sarfetmesine neden olmaktadır,” demektedir. “Yaşam ortamlarının devasallığı gerçekten de bu tür küçük şeyleri olumsuz yönde etkilemektedir.”
“Toplum” terimi, arkadaşlar, komşular ve aynı zamanda da yaşadığınız, alış veriş yaptığınız ve çalıştığınız yer anlamına gelmektedir. Bu çevre ile etkileşime girdikçe onu dostça mı yoksa tehditkâr mı buluyorsunuz? Ortak paylaştığınız bir geçmiş duygunuz var mı? Araştırmalar, büyüdükleri yerin yakınında yaşayan, ailelerine ve arkadaşlarına yakın olan insanların, daha “hareketli” toplumlarda bulunmayan bir sosyal destek ağına sahip olduklarını göstermektedir.

BBC mutluluk uzmanı Richard Stevens, kendi toplumuza yabancı taşmamızın en büyük suçlusunun otomobillerimiz olduğunu söylemektedir. “Artık, eskiden yaptığımız gibi arkadaşlarımız ve tanıdıklarımız ile görüşüp iletişim kurduğumuz yerel bölgelerdeki pazarlara gitmek yerine, alış veriş yapmak için tümüyle yabancıların bulunduğu şehir merkezlerine ya da büyük alış veriş merkezlerine gidiyoruz.”

Toplum, bize ait olma duygusu vermektedir ve toplumumuzu anlamak için ona ait olduğumuzu hissetmemiz gerekmektedir. MO Rl’nin, 2004 yılında yaptığı “Yaşam Tatminini ve Güveni Anlama” araştırması, bize en fazla zevk veren şeyin taşınmak istemediğimiz ve kendimizi güvende hissettiğimiz bir çevrede yaşamak olduğunu söy lemektedir. Bir takım gruplara katılmak, gönülü hizmetlerde bulunmak, birlikte tiyatroya ya da sinemaya gitmek… bütün bu toplumsal etkinlikler bize büyük bir zevk verir ve bunlar aracılığıyla insanlara güvenmeyi öğreniriz.

logo (1)

Tatil için kendinize şu kilit sorulan sorun

• Ne kadar uzak mesafeye seyahate gitmeyi düşünüyorum?
• Tatil süremiz ne kadar?
• Hareketli bir yerde mi yoksa sakin bir yerde mi olmak istiyorum?
• Çocuklarım, yaşlı akrabalarım ya da sakat yakınlarım için ayrı bir mekana ihtiyaç duyuyor muyum?
• Ne kadar para harcamak istiyorum? Eğer bütçeniz kısıtlıysa, halen daha ucuz seçeneklerle tatil yapmanız mümkündür.
• Tatilde, gerçekte ne yapmak istiyorum? Golf oynamak mı? Tarihi mekanları gezmek mi? Sahilde zaman geçirmek mi? Alış veriş yapmak mı?
• Tatil ideallerimde ufak tefek düzenlemeler yapabilir miyim? Gerçekçi düşünmeniz gerekirse, Florence’daki bir sanat galerisini gezmek çocuklarınız için hiç de uygun olmayacaktır.
• İnsanlarla tanışmak istiyor muyum? Ya da olası bir eşle? Yoksa tek başıma mı olmak istiyorum? Tek başına başarılı bir şekilde seyahat etmek belli bir beceri gerektirir ve genellikle seyahat maliyetini %30 civarında artırır.
• Her şeyin fiyata dahil olduğu bir tatili mi yoksa yemeği kendimin hazırladığım müstakil bir villa tatilini mi istiyorum?
• Tatil zamanı olarak, herkesin tatile çıktığı yoğun zamanları mı seçiyorum?
• Kayak ya da dalgıçlık gibi yeni bir şey öğrenmenin tatminini duyacağım bir tatil mi istiyorum?
• Bir sağlık merkezinde, terapistler tarafından gevşememin ve sağlık bulmamın sağlandığı keyifli bir tatili mi tercih ediyorum?
• Güneş ışığı önemli mi?
• Tatilde araba kullanmak istiyor muyum?
• Ailemin geri kalan bireyleri ne istiyorlar ve mutlu olacaklar mı?
• Ne tür yemekler yemek istiyorum?
• Uçma korkumdan kurtulabilecek miyim? Eğer ciddi ve derinlere kök salmış bir uçma korkunuz varsa, ülke genelinde pek çok havaalanında bulunan uçuş korkusu kurslarından birine katılabilirsiniz.
• Tatil sırasında tek bir mekanda kalmak yerine bir çok mekanı gezmeyi mi tercih ederim?
• Deniz kenarında olmak istiyor muyum?
• Başka turistlerle birlikte olmaktan mutlu olur muyum yoksa bir kaç arkadaşımla birlikte fazla ziyaret edilmeyen yerlere gitmeyi mi tercih ederim?
• Manevi desteğe ihtiyaç duyuyor muyum? Arkadaşlarınızı, ailenizle birlikte çıktığınız bir tatile davet etmek her zamanki alışkanlıklarınızı farklı bir gözle görmenizi sağlayabilir.

Her zaman her şey yolundaymış gibi rol yapabilirsiniz. Bu, “balkon tatili” yapmak olarak adlandırılmaktadır. Evinizde kalın, telefonlarınıza yanıt vermeyin ve ardından iki hafta boyunca canınız ne yapmak istiyorsa onu yapın. Görünüşe göre 3 milyon Italyan tatile gitmemekte, ama popülerliklerini korumak için sanki tatile çıkıyormuş gibi yapmaktadırlar. Gerçekte, kendilerini evlerine kapamakta, zamanlarını televizyon ve video izleyerek geçirmektedirler. Bazı tatil kaçınıkları, çevrelerindeki insanları, tatile gittikleri yönünde ikna etmek için son derece uzun süreler boyunca çevreleriyle olan bağlarını kesmektedirler. Bu insanların dörtte biri çiçeklerini komşularına vermekte ve kendilerini bronzlaştırmak için bronzlaştırıcı kremler kullanmaktadırlar; bu insanların %13’ü ise, gittiklerini varsaydıkları tatil mekanlarından kendilerine internet üzerinden hediyeler sipariş etmektedirler. Hatta bazıları, hiç gitmedikleri yerlerden posta kartı yollamayı bile başarabilmektedirler.

logo (1)

Tatil, insanın yeniden denge durumuna ulaşmasını sağlar

Günlük çalışma rutinlerimizden uzaklaşır, farklı sosyal ve iklimsel durumlarla tanışır, hareket eder, sportif faaliyetlere katılır, doğaya yakınlaşırız; bir yandan da libidomuz artar, keşifçi ve değişimden hoşlanır hale gelir, kendimizle ilgilenir ve bir anlamda ödüllendiriliriz.

Bayram tatilleri, duygusal iletişim için özel bir fırsat tanır, aile geleneklerinin ve değerlerin öğrenilmesini sağlar. Aynı zamanda günlük koşuşturmanın dışında kendi yaşamlarımızın üzerinde düşünme fırsatı buluruz. Alain de Botton, “Seyahatler, düşüncenin ebeleridir,” demektedir. “Pek az mekan içsel söyleşilere, uçakta, gemide ya da trende seyahat etmek kadar uygun bir zemin hazırlayabilir.”

“Bir arkadaşımla konuşurken, Yunan adalarının çevresinde oğlum ve dört arkadaşım ile birlikte yaptığımız bir tekne turunu anımsadım. Yanımızda Ulysses’in hikayesi vardı ve Ithaca çevresinde dolaşırken dönüşümlü olarak birbirimize bu kitabı okuyup mitolojinin sihi rini hayal ettik. Bu, benim için çok özel bir zamandı ve böyle bir anıya sahip olduğum için çok minnettarım.”

David Gilbert ve junaida Abdullah tarafından yapılan bir araştırma, tatile çıkmayı bekleyen insanların genel olarak hayatlarından çok daha mutlu olduklarını, çok az sayıda olumsuz ya da sevimsiz duygu hissettiklerini ve genel olarak bu duygularının karşılığında olumlu etkilerin keyfini çıkardıklarını göstermiştir. Aynı zamanda tatile giden insanların aileleri, maddi durumları ve sağlıkları ile ilgili olarak kendilerini daha mutlu hissettikleri görülmektedir.

Başarılı bir bayram tatili, endişemizi ortadan kaldırıp, sevdiklerimiz, arkadaşlarımız ve ailelerimiz ile yeniden ilişkiye geçmemizi sağlayarak gerçek bir neşe kaynağına dönüşebilir. Bayram tatillerinin sıkça gözden kaçırılan en önemli faydalarından bir tanesi de daha fazla uyumamızı sağlamasıdır. Daha uzun süre boyunca ve daha iyi bir şekilde uyumak herkesin kendisini daha mutlu ve canlı hissetmesini sağlayacaktır. Bu nedenle yataktan geç kalkıp öğlen uykusu uyumaktan çekinmeyin. Tatiller bunun içindir.

Ama bayram tatilleri, sosyal birer mayın tarlası da olabilirler. Kim neyi alacak, kimden uzak durulacak, ne giyilecek derken heyecan verici bir şans inanılmaz bir baskı aracına dönüşerek bazı insanları hayatlarındaki boşlukla yüzleşmeye ve en azından kendi kendilerine, birlikte oldukları kimsenin bulunmadığını itiraf etmeye zorlayabilir.

logo (1)