Astroloji

Aslan burcu aylık aşk yorumu

Hem siz hem de partneriniz uzun soluklu bir ilişki istiyorsunuz ancak bu isteğinize olan inancınız tam değil. Bu da sizi zıtlıklara, tartışmalara ve mutsuzluğa itiyor. Sevgilinize güvenmek istiyorsunuz ancak bunu gerçekleştiremiyorsunuz. Sevgilinizin davranışları sizi hep rahatsız ediyor ve bu ilişkinin geleceği hakkında sizi şüpheye düşürüyor. Çok fazla görüşememeniz ve sevgilinizin ilgisiz tavırları sizi çok rahatsız ediyor. Bu yüzden de sevgilinizle sadece tartışıyor ve her tartışmadan sonra ayrılma noktasına gelebiliyorsunuz. Bu sıkıntılardan kurtulmak istiyor ve ilişkinizi ilk gün ki sadeliğine getirmeyi hedefliyorsanız, başlıca yapmanız gereken partnerinize daha fazla güvenmek. Bunun yanı sıra partnerinizle sohbet ederken daha az baskıcı olmanız ve sevgi sözcüklerini daha fazla söylemenizde ortamın yumuşamasına olanak sağlayıp, eski huzurunuza geri dönmenize imkan sağlayacaktır. Sevgilinizi sürekli ilgi odağa haline getirip sıkmadığınız takdirde de birbirinizle daha iyi anlaşabilir ve ilişkinizi kurtarabilirsiniz. İlişkinizin geleceğini düşünmek yerine olayları akışına bırakıp, iş ciddiye bindikten sonra planlamaları yapmaya başlayın. Bu sayede bitmeye yakın olan ilişkinizi kolaylıkla kurtarabilirsiniz.

3

Koç burcu aylık aşk yorumu

Engebeli ilişkileriniz sizi oldukça yıpratmış görünüyor. Uzun zamandır aramanıza ve sürekli yeni ilişkiler denemenize rağmen hala ruh ikizinizi bulamamanızın verdiği bir stres size hakim olabilir. Ancak vazgeçmeyin ve sabırlı olmaya çalışın. Çünkü hiç beklemediğiniz bir anda ruh ikizinizle birlikte bir aşk macerasına çıkabilirsiniz. Fakat bu beklediğiniz kadar kolay olmayacaktır. Çünkü şu anda ruh ikizinizde sizi bulmaya çalışıyor olabilir ancak onunla olmak isteyen başkalarının olma ihtimalide yüksek… Bu kişiler sizin tanışmamanız için söylentiler çıkartabilir ve sizin aranızı bozabilir. Sizi birbirinizden uzaklaştırarak aranızdaki çekim kuvvetinin etkisini azaltılmasına olanak sağlamaya çalışanlara fırsat vermemek için ise daima sabırlı ve dikkatli olun. Haksızlığa uğradığınızda veya üzerinize kurulu yalanları öğrendiğinizde doğru kararlar verin. Ruh ikizinizi ararken her beğendiğiniz kıza kapılıp kalmayın. Unutmayın ki her güzel kız sizin ruh ikiziniz değildir. Hiç beklemediğiniz ve belki de farkına bile varmadığınız kişiler sizin ruh ikiziniz çıkabilir. Bu yüzden de daha fazla kişi ile tanışmaya gayret edip, ruh ikizinizi tanıyabilmek için daha fazla iletişim kurun.

İMPARATORİÇE

 

Astroloji Yorumları

İlişkiniz oldukça iyi durumda ancak bunun bu şekilde devam edeceğiniz göstermiyor. Çünkü ne siz ne de partneriniz ilişkinizi gerçekçi tavırlarla sürdürmüyor ve ilişkinizi ciddileştirmek yerine daha da basit hale getiriyorsunuz. Bu davranışınız ilişkinizin ömrünü düşürecek olup, sizlere de derin bir etki yapabilir. Bu yüzden de ilişkinizi kurtarmak adına değiştirmeniz gereken birçok davranışınız var. Bunların en başında ise ilişkiye olan bakış açınız yer alıyor. İlişkinizi mutlu olmak ve eğlenme aracı olarak görmek yerine, daha gerçekçi olun. İkinci olarak ise ilişkinizi kusursuzlaştırmak için farklı karakterlere bürünmekten vazgeçin ve kendiniz olun. Tabi ki kötü davranışlarınızı güzelleştirmeye çalışın ancak olmadığınız gibi görünmeye de çalışmayın. Bu davranışların ilişkinizin ilk süreçlerinde olumlu bir etki bırakabilir ancak partnerinizi yakından tanımaya başladıkça ister istemez gerçek davranışlarınızda ortaya çıkacaktır. Bu durumda ilişkinizde tartışmalar ve huzursuzluklar yaratabilir. İlişkinizin daha huzurlu ve uzun ömürlü olabilmesi için kendiniz olup, gerçekçi olmalı ve partnerinizle daha yakın olmalısınız. Birbirinizi tanımalı ve karşınıza çıkan zorluluklardan kaçmak yerine birlikte mücadele etmelisiniz.

İÇGÜDÜ

Koç Burcu

Bu sıralar aşk hayatınızda yeni heyecanlar ve gelişmeler görünmekte olup, aşkınızın gittikçe artacağı ve ilişki uyumunuzun da buna oranla artacağı bekleniyor. İlişkiniz daha da sağlamlaşacağından dolayı çevrenizdeki yalnız ve sizi kıskanan kişilerin bu durumdan pek hoşnut olmadığı açıkça seziliyor. İlişkinizin her geçen gün artan sevgi ortamının devam edebilmesi ve mutlu bir çift olabilmeniz için çevrenizdekileri iyice analiz edip, doğru kişilerle yakınlık kurmalısınız. Bu sıralarda partnerinizi mutsuz edecek davranışlardan kaçınmalı ve çevrenizdeki kişilere sizi zor durumda bırakabilecek bir sırrı açık etmeyiniz. Sizi veya partnerinizi elde etmek isteyen kişileri tespit edip onlardan uzak durmaya çabalayın. Rastgele tercih yapmak yerine ince eleyip, sıkı dokumaya gayret edin. Çünkü hiç beklemediğiniz kişiler, arkanızdan kötü oyunlar çeviriyor olabilir. Bu yüzden de karşınıza çıkabilecek türlü oyunlara daima hazır olun ve partnerinize de daima güvenin. Partnerinize bu süreçte daha çok güvenmeniz, kötü oyunlara aldanma riskinizi artıracağından dolayı ilişkiniz ise çok daha uzun ömürlü hale gelecektir. Sabırlı olun.

Küçük Arkana

Burç Yorumları

Bu hafta ilişkinizin geleceği için çok önemli bir süreç olacak gibi gözükmekte. Bu hafta içerisinde içinizi kemiren ve ilişkiniz süresince birbirinize söyleyemediğiniz birçok şey ilişkinize ciddi problem çıkartabilir. Bu yüzden de ilişkinizin geleceği için doğru tercihler yapıp, sakladıklarınızı doğru bir dil ile partnerinize anlatmalısınız. İlişkinizi daha düzgün temeller üzerine inşa etmeli ve partnerinize daha çok güvenmelisiniz. Bu süreci iyi değerlendirip sorunsuz bir şekilde atlatabilirseniz, ileri ki süreçte daha çok mutlu olabileceğiniz bir ilişki sürecine girebilirsiniz. Bu sıralarda partnerinizin de aklında sizinle ilgili bazı soru işaretleri olabilir. Bu soru işaretlerinin ortadan kalkması ilişkinizi için daha iyi olacaktır. Bu yüzden de partnerinize karşı dürüst olun ve onunda size karşı dürüst olmasını sağlayın. İlişkinizi daha iyi hale getirebilmek için, partnerinizle daha çok zaman geçirin ve partnerinize ilgi gösterin. Konuşabileceğiniz ve birbirinizi daha iyi tanıyabilmek için sakin ortamlarda vakit geçirmeyi unutmayın. Bu şekilde aklınızdaki tüm soru işaretlerinin cevaplarını öğrenebilir ve ilişkinizdeki engebeli yolların düzeltilmesini sağlayabilirsiniz.

TILSIMLAR TAKIMI

Bu Çağın Burcu

Astroloji hipotezinin milyarlarca kişi tarafından kabul edilmiş olması ve binlerce yıldır ayakta kalabilmiş olması gerçeğinin astrolojinin doğruluğu ile herhangi bir ilişkisi var mıdır? Hayır. Bilimsel hipotezlerin geçerliliği, halkın oyuna değil; bilimsel yönteme dayanır. Bilimde doğrular, en çok oyu hangi hipotezin aldığı meselesi değil; hangi hipotezin öngörülerinin deney sonuçları ile uyum içinde olduğu meselesidir.

1975 te, astrolojinin iddialarına hiçbir kanıt olmadığı gerçeğini halka duyurmak için bir bildiri yazılmıştır. Bu bildiride başı çeken iki kişi, uluslararası üne sahip bir astronom olan Bart Bok ve Buffalo’daki New York Eyalet Üniversitesi nde felsefe profesörü olan Paul Kurtz’du. Bildiriyi, çoğunlukla Ulusal Bilimler Akademisi üyesi ve birçoğu Nobel Ödülü kazanmış 186 kişinin imzasıyla yayımladılar.

Duyurdular ki:
Astronomlar, astrofizikçiler ve diğer alanlardaki bilim insanları olarak aşağıda imzaları bulunan biz, özel ya da halka açık olarak astrologlar tarafından verilen öğütlerin ve öngörülerin sorgulanmadan kabul edilmesine karşı halkı uyarmayı diliyoruz. Astrolojiye inanmak isteyenler, ilkelerinin hiçbir bilimsel temeli olmadığını anlamalıdır…

Doğum anında yıldızların ve gezegenlerin uyguladığı güçlerin herhangi bir yolla geleceğimizi biçimlendirebileceğine inanmak düpedüz bir yanlıştır. Uzak göksel cisimlerin konumlarının belirli günleri ya da dönemleri bazı eylemler için daha elverişli yaptığı ya da doğduğu burcun kişinin diğer insanlarla uyumundan ya da uyumsuzluğundan sorumlu olduğu da doğru değildir.

Bunu imzalar mıydınız? Biz imzalardık.

Astrolojik Etkiler

Fizik doğada sadece dört güç keşfetmiştir: yerçekimi, elektromanyetizma, zayıf ve güçlü çekirdek güçleri. Bunların içinde iki çekirdek gücü, çekirdeğin dışında sıfır güce sahiptir. Elektromanyetik güç ise birçok madde türünün varlığı tarafından durdurulur ya da engellenir. Bu da sadece yerçekimini astrolojik (göksel) etkilerin kaynağı olarak bırakmaktadır.

Yerçekiminin, insanları doğum sırasında etkileyen bir güç olarak nasıl göründüğüne bir bakalım. Dünyaya en yakın gökcismi Ay dır. Kuşkusuz Ay ın Dünya gezegeni üstünde önemli bir etkisi vardır: Ay’ın yerçekimi güçleriyle gelgit olayları oluşmaktadır. Gelgit olayı, Ay’ın okyanuslar üstündeki çekim gücüyle oluştuğuna ve insanlar büyük oranda sudan (yaklaşık %70 oranında) oluştuğuna göre, bazı astrologlar, Ay’ın insanlardaki suyun üzerinde de etkisi olması gerektiğini ileri sürer. Kuşkusuz bu etki vardır. Bununla birlikte, burada konuyla ilgili soru “Ay’ın çekim gücünün insanlardaki su üzerinde etkisi var mıdır?” değildir. Soru, ne kadar etkisi olduğu ve bu etkinin insanın kişiliğini doğarken nasıl etkilemekte olduğudur.

Ay, Dünyanın okyanusları gibi büyük sınırsız su kitlelerinde gelgite neden olmaktadır. Hatta göller bile, eğer emsalsiz biçimde büyük değillerse, sözünü etmeye değmeyecek kadar az etkilenir. Üstelik, iyice kanıtlanmış olan Evrensel Yerçekimi Yasası, evrendeki her kitlenin diğer kitleler üzerinde çekim gücü uyguladığını ve iki cisim arasındaki uzaklık ne kadar artarsa, çekim gücünün de o kadar azaldığını söylemektedir. Uzaklıklar ve kitleler hesaba katıldığında, hesaplamalar, bebek üzerinde Ay’ın yaptığı etkiden daha büyük bir çekim gücü “etkisini” doğuma yardımcı olan kişinin yaptığını göstermektedir. Ay’ın uzaklığının binlerce katı kadar uzak olan gezegenler, çok daha az bir çekim gücü oluşturur.

Yerçekimi insanları etkilemede geçerli bir güç değilse, henüz keşfedilmemiş bir güç olabilir mi? Astrologlar, elektrik ve elektromanyetik güçlerin on dokuzuncu yüzyıla kadar keşfedilemediğine işaret ediyor. Ve iki çekirdeksel güç de yirminci yüzyıla kadar keşfedilmemiştir.

Evet, henüz keşfedilmemiş bir gücün varlığı kesinlikle mümkündür. Fakat, bu güç bulunana kadar, varlığı sadece bir tahmindir ve astroloji hipotezini desteklemek için atıfta bulunulamaz. Gökcisimlerinin ve hareketlerinin insan koşullarını neden etkilemesi gerektiğine ilişkin apaçık olan hiçbir neden yoktur. Gökcisimlerinin bu etkiyi nasıl yaptığı konusunda hiç kimse akla yatar bir açıklama getirmediğine göre, etki olağandışı olarak kabul edilmelidir. Öyle olunca, bu etkinin kabul edilmesi için bilim olağandışı kanıtlar istemektedir. Böyle kanıtların yokluğunda ise astrolojinin hipotezi reddedilmelidir.

Hipotez Kusurları

Çoğu astrolog, önceden var olan inanç sistemlerine yapışmıştır. Astroloji ilk ortaya atıldığı zaman, gezegenimizin evrenin merkezi olduğu düşünülüyordu. O zamandan beri, bilimsel yöntemin asırlarca uygulanmasının sonucu olarak, astronomi bu perspektiften vazgeçmiştir. Dahası, astrolojinin ilk günlerinden bu yana, kimi ek gezegen (Uranüs, Neptün ve Plüton) ve gezegenlere bağlı aylar keşfedilmiştir. Bu cisimlerin insanların kişilikleri üzerindeki “astrolojik etkileri”, en gayretli astrologlar dışında tüm astrologlarca göz ardı edilmiştir.

Üstelik, geçen 2000 yıl içinde, Dünya nın dönme ekseni öyle bir açıyla yön değiştirmiştir ki Zodyak’taki burçlar, Tetrabib/osta tanımlanan ilk konumlarına göre 30 derece batıya kaymıştır. Astrolojik hesaplamalarda, bu kayma için düzeltme yapılmamıştır. Diğer bir deyişle, ilk çağlarda adlandırılan Zodyak ’a ait takımyıldızlar, artık burçları tarafından temsil edilen Zodyak in lerine karşılık gelmiyor. Dört bin yıl öncesinde, gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart taki bahar ekinoksunda Güneş boğa takımyıldızmdaydı; 2000 yıl önce Koç burcundaydı; bugün ise Balık’tadır.

Dönüş ekseninin değişmesi, yalnız Güneş’in burçlarını değil, fakat astrolojik doğum çizelgesinin diğer yönlerini de etkiler: Ay’ın burcu, gezegen burçları, yükselen burç ve evler…

Eski Yunan Tanrılarının kişilikleri, gezegen isimleri ve bireysel insan özellikleri arasındaki bağ için hiçbir açıklama getirilmemiştir. Üstelik doğum anının önemi hakkında önemli olan nedir? Bu bebeğin başının ilk kez göründüğü zaman olarak mı tanımlanmıştır? Doğurmanın süresine bağlı mıdır? Sezaryen kesimine ne demelidir? Ana rahmine düşme anı daha iyi olur muydu? Annenin sağlığı, doğum yapılan yerin çeşitli yönleri, diğer başlangıç koşullarına ne demeli? Ve yapay döllenmeden ya da insanları klonlama olasılığından ne haber?

Astroloji, böyle yapmak için hiçbir neden ve kanıt olmadan iyice denenmiş bilimsel hipotezleri bir kenara atmaktadır. Bu şekildeki hipotezlerden biri, önceki kuşaklardan kalıtlanan uygun genlerle kişilik özelliklerinin kısmen açıklanabileceğini söyleyen biyolojinin genetik kuramıdır. Biyologlar halen böyle özellikleri kodlayan DNA molekülünün yapısını haritalandırma süreci içindedirler; kişisel özellikleri belirlemede genler ve çevrenin (gökcisimlerinin değil!) etkileşimleri üzerinde hararetli tartışmalar yapmaktadırlar.

Gözlem Kusurları

Astrologların yorumlarını yönlendiren ları yazmada kullanılan ilk bilgiler, fiziksel evren konusunda yanlış ve eksik bilgilere sahip kişiler tarafından elde edilmiştir. İnançları, Dünyayı yanlış olarak evrenin merkezine yerleştirmiştir. Tanımladıkları evren, şu anda bilinenden çok daha az gökcismini içermektedir ve tanımladıkları cisimlerin yörüngelerinin kısmen üst üste gelmiş çemberler olduğuna yanlış olarak inanmışlardır.

Gökcisimlerinin göreceli olarak konumlarının bilinmesi gerekliliğine ek olarak, astrolojik gözlemler, bu cisimlerin belirli konumlarda bulunmasının tam olarak zamanının bilinmesini de gerektirir. Amerikan Astrologlar Federasyonu nun ilkelerine göre, “bir yıllık, bir aylık, bir günlük yıldız falına ve günün zamanına, doğum yerinin coğrafi konumuna dayandırılmadan bir fikir dürüstçe sunulamaz.”

Eğer böyleyse, o durumda, şimdi yıldız fallarının dayandığı astrolojik çizelgeleri hazırlamak için kullanılan ilk veriler, bu standartları karşılamadığı için kabul edilemez: Vakti doğru belirleyen aygıtlar, ilk çizelgeler hazırlandıktan çok sonra; ancak geçen yüzyıllarda kullanıma girmiştir.

Yıldızlar Yönlendirir Fakat Zorlamazlar

Astrologların yaygın bir iddiası, ayrıntılı bir doğum çizelgesinin, dürüstlük ya da sahtekârlığa, acımasızlığa, şiddete, korkulara, ürkülere ve hatta psişik yeteneklere bile eğilimleri gösterme yetisinde olduğudur. Aynı zamanda, uyuşturucu alışkanlığına yakalanma ya da yakalanmama, önüne gelenle yatma, cinsel soğukluk, homoeksüellik, birden fazla evlilik, huzursuz bir çocukluk, yakınlarından uzaklaşma ya da onlara nörotik bir bağlılık, gizli yetenekler, mesleki ve mali durum gibi konulardaki eğilimleri de gösterebilir.

Kazalara karşı duyarlı ya da bağışık olma, hastalıklara ve içkiye, cinselliğe, işe, dine, çocuklara ve gönül işlerine karşı tutumları da ortaya çıkarır. Diğer bir deyişle, astrologlara göre, doğru bir biçimde hesaplanan doğum çizelgesinden hiçbir sır saklanamaz.

insanların yıldız fallarından elde edilen anlayışların, onların ortaya çıkarılmış olabilen potansiyel tuzaklardan sakınırken, tüm potansiyellerini kullanarak gelişmelerine yardımcı olduğu söylenir. Bir diğer kişinin yıldız falına bakılarak elde edilen anlayışlar ise, kişinin birlikte doğduğu derin bir biçimde yerleşik özelliklerine daha anlayışlı ve hoşgörülü olarak yaklaşmayı sağlayabilir.

Örneğin, bir kova sizin özel yaşamınıza kök saldığında, onun insanların davranışlarının nedenlerini araştırmak için denetlenemeyen şiddetli bir arzuyla birlikte yaratıldığını anlarsanız, size o kadar kaba görünmeyecektir.
Şimdi de astrolojinin matematiksel verilere, astronomik bilgilere dayandığı ve tam anlamıyla bir bilim olduğu savını inceleyelim. Bu savın nasıl ve neden kusurlu olduğunu göreceğiz, böylece onu sözdebilim âlemine yerleştireceğiz.

Uzaylı Görüntüleri

Eğer uzaylılar dünyaya geldilerse, acaba neye benziyorlardı? Doğal olarak insanlara benzediklerini düşünme eğilimi ağır basar. Uzay yolculuğunun zorlu sorunlarını aşabilmek için bizden teknolojik olarak daha ileri olduklarını varsaymamız gerekir.

Bu insansıların, uzak evrimsel gelecekte bizim olacağımız şekilde olacakları varsayılır.
Bunların başları bizimkilerden büyük (daha büyük, daha zeki beyinlerini barındırmak için) ve bedenleri daha incedir (özellikle uzay yolculuğu sırasında azalan fiziksel etkinlikleri nedeniyle). Günümüzde, Rosvvell ve başka yerlerde satılan tişörtlerde ve diğer hediyelik eşyalarda standart görüntü olarak betimlenmiştir.

Uzaylı yaşam biçimlerinin günümüzdeki görüntüleri, öncekilerden önemli ölçüde farklıdır:
Uçan daire modası 1947 yılında başladığında uzaylılar küçük yeşil insanlar olarak betimleniyorlardı. Bunlar, daha sonra, ışık saçan dünya dışı varlıkları (1952), kıllı cüceler (1954), cinler (1955), küçük peltemsi yaratıklar (1958), 3 metre boyunda tepegözler (1963), güve adamlar (1966), üç gözlü devler (1970), böceksiler (1973), robotlar (1977), sürüngenler (1978), periler (1979) ve kertenkele adamlar olarak (1983) evrimleşmişlerdir.
Sonuç olarak, uzaylılar ya akıllara durgunluk verecek biçimde hızla evrimleşmiş ya da tekrar tekrar icat edilmiştir.

Hoş Bir Sonuç
Evrende yalnız olmadığımız fikrine, “hoş bir sonuç” da denilmektedir; eğer bu doğruysa bunlar yaşamı daha ilginç kılacak bir inançtır, bunun çekici bir akla yatkınlığı bulunmaktadır. Bu düşünce bilim adamlarına olduğu kadar, herhangi bir kimseye de keyif verir. Akıllı, dünya dışı yaşam biçimleri tarafından dünyamızı bir ziyaret olasılığı, bize göz kamaştırıcı olanaklar sunmaktadır. Bilimsel ve teknolojik yararlan bir yana, böyle ziyaretlerin evrendeki konumumuzu anlamamız bakımından karşılıklı yararlı olabileceği konusunda umutlar vardır.

Bunu tamamen dışlamak yanlış olacaktır. Dünya dışı yaşam biçimleri tarafından gelecek bir zamanda ziyaret edilmemiz ya da bizim başka bir güneş sistemini uzaylı yaşam biçimi olarak ziyaret ediyor olmamız olasılığı çok küçük olsa bile, vardır.

Bununla birlikte, dünya dışı yaşam biçimlerinin, yıllar önce bizi ziyaret etmiş olduğuna dair bir kanıt kırıntısı bile yoktur.Olağanüstü savlar, olağanüstü kanıtlar gerektirir.