Nisan 2013

Soykırımın İnkârı Tarih ya da Sözde Tarih

Yanılsamaya giden yol, kaygan ve tehlikeli bir yokuştur. Bu yolda yolculuğu teşvik eden düzenbazlara, şarlatanlara ve demogoglara karşı çıkmamanın feci sonuçları vardır. Örneğin, Adolf Hitler’in kötülüklerine yakıt olan ırkçı düşünceler sözdebilimin laboratuvarmda biçimlendirilmiştir. Eğer bir yanlış anlama ya da yalan yeterince sıklıkta tekrarlanırsa, insanların onu gerçek gibi kabul edeceğini Hitler çok iyi biliyordu.

Tarih, Hitler’in ve onun kötü imparatorluğunun sorumlusu olduğu gibi olayların öyküsünü anlatır. Tarih her şeyden çok bir anlatıdır. Aynı zamanda da o olaylar hakkında sorular soran ve ampirik verilerle onların altındaki nedenleri açıklamaya çalışan bir bilimdir. Tüm bilim insanları gibi tarihçiler de elde olan olguları göz önünde bulundurur ve sonra da olgulara uyum içinde olan kuramlar ortaya atar. Eğer sonradan ortaya çıkan bilgiler kuramla çelişiyorsa, kuram yeniden gözden geçirilir ya da reddedilir. Sözde tarihçiler, diğer taraftan, doğru olmasını tercih ettikleri bir kuramı desteklemek için olguların ne olmasını istediklerine karar verirler.

Tarihçiler, 1933 ve 1945 yılları arasındaki 12 yılda Yahudilerin ve diğer azınlıkların etnik temizliği girişimi ve vahşi Nazi zulmünün fiziksel kanıtları, belgeler ve görgü tanıklarına sahiptir. Buna soykırım (Ibranice Shoah) olarak atıfta bulunurlar. Katliam o kadar korkunç ve anlaşılmazdır ki tarihçiler hâlâ onu açıklamakta güçlük çekmektedir.

Katliamın herhangi bir zamanda olmuş olduğunu inkâr etmeye çalışan tarihçiler (ya da yanlı oldukları iddia edilen tarihçiler tarafından olayların dehşeti abartılmıştır iddiası) önce kendi kuramları ile başlarlar ve sonra tarihçiler tarafından görgü tanıklarının anlattıklarının, belgelerin ve fiziksel kanıtların niçin yanlış olması gerektiğini göstermeye çalışırlar. Örneğin bu kişilere göre, Nazi rejimi Yahudilere ve diğerlerine karşı kitlesel bir temizlik programım yürütmek için gaz odaları kullanmış olamaz.

Bu savlarını desteklemek için, kitlesel bir gazlamanın gerektirdiği miktarla tutarlı olması için, Auschwitz’deki gaz odalarında yeterince öldürücü siyanit gazı kalıntısının olmadığını söylerler. Bu tezi desteklemek için inkârcılar tarafından atıfta bulunulan deneyler arasında bulunan bir tanesi, bitleri öldürmek için kullanılan siyanit miktarıdır, inkarcılar bu deneyin sonuçlarını alırlar ve sonra bitleri öldürmek için gerekli olduğu kadar siyanitin insanları öldürmek için gerekli olmuş olacağını varsa vmayı sürdürür.

Bununla birlikte bilim insanları, insanları öldürmek için bitlere göre çok daha az siyanit gerektiğini ve bitlerin öldürülmesi içinse insana göre çok daha uzun süreli olarak gaza maruz bırakılmaları gerektiğini göstermiştir. İnkârcılar yalnız kuramlarıyla uyumlu “gerçekleri” kabul ettirmeye çalışmaz, aynı zamanda kuramlarıyla tutarlı olmayan gerçeklere de hiç inanmaz. Tarihçiler tarafından atıfta bulunulan belgeler sahte olarak kınanır ya da açıkça işaret ettikleri anlamdan başka şeyler anlamına geldiği söylenir.

Kuramlarıyla çelişen olayların görgü tanıklarını yalan söylemekle, yanılmakla, deli ya da baskının kurbanları olarak suçlarlar. Katliamın gerçekliği, İsrail’de 27 Nisan’da ve diğer yerlerde 19 ya da 20 Nisan’da anılır. Bugün, 1943 yılının Nisan ve Mayıs aylarında olan bir olayın, Varşova Gettosu ayaklanması yıl dönümü olarak bilinir. Bu dönem sırasında, gettoda tutulan 400.000 Yahudinin geri kalan 60.000’i, Almanya’nın sınır dışı etme emrine direndiler ve katliam inkârcılarmın kabul etmeye yanaşmadıkları gaz odalarına onlan nakletmeyi planlamış olan ağır silahlı Alman birliklerine karşı neredeyse bir ay boyunca dayandı.

Homeopati

Sınama yanılmayla ve sonra da bir ilaçla insan sağlığı arasındaki ilişkiyi dikkatlice izleyerek, çağdaş tıp baş ağrısından bulaşıcı hastalıklara, kanserden akıl hastalıklarına kadar birçok hastalıkta yararlı olan büyük bir ilaç çeşitliliğini bir araya getirmiştir. Yeni ilaç arayışları sürmektedir. Her yıl birçok madde denenmekte, fakat sadece birkaçı pazara sürülmesi için gerekli olan katı denemelerden geçebilmektedir.

İlaçlar, insan vücudunun içindeki ya da dışındaki maddelerle etkileşerek acıyı azaltır ve hastalığı sağaltır, örneğin, insan hücrelerine olduğundan daha çok hastalık yapan organizmalara zehirli olan kimyasallar, bulaşıcı hastalıkları denetlemek ve sağaltmak için kullanılır. Birçok ilaca ilişkin bir sorun, istenilmeyen bazen de beklenilmeyen yan etkileri olması sorunudur. İnsan hücrelerine olduğundan daha çok hastalık yapan organizmalara zehirli olan kimyasallar, insan hücrelerine de önemli rahatsızlığa neden olmaya, hatta gerçekten zarar vermeye yetecek kadar zehirli olabilir. Eğer insanlar, bir maddenin çok küçük bir dozundan fazlasını yutmayarak geleneksel ilaçların sağlığa yararlarını sağlayabilirlerse bu sorun azaltılabilir.

Sağlıklı insanlarda hastalık arazları oluşturan maddelerin aşırı derecede düşük dozlarının benzer arazlardan yakman insanları sağaltabileceği yönündeki sözdebilimsel düşünce olan homeopati böyle bir sava dayanmaktadır. Dahası, homeopatik tıp, doz ne denli düşük olursa ilacın o denli güçlü olduğuna inanır. Sağlıklı insanlarda belirli bir hastalığın arazlarını oluşturan bir madde ile başlayarak uygulayıcı onu öyle seyreltir (ve sonra kuvvetlice sallar) ki birçok homeopatik ilaçlarda, maddenin bir tek molekülü bile kalmaz.

Uygulayıcılar, etkin maddenin bir tek molekülü kalmasa bile bunun sorun olmadığını savunurlar. Su ve alkol karışımını kuvvetle sallamanın seyreltilmekte olan sıvının, tüm hacmini “yükleyerek” her nasılsa maddenin bir zamanlar orada olduğunu “hatırlamasına” yol açtığı kuramını savunurlar. Böyle bir hafıza için hiçbir kanıt yoktur!

Homeopatlar, verdikleri dozların herhangi bir kimse üzerinde herhangi bir etkisi olması olasılığı çok düşük olduğundan, doğrudan doğruya sözünü etmeye değmeyecek kadar az bir zarar verirler. Gerçek tehlike, bir kişinin sağlığını önemli ölçüde düzeltecek bir tedavi almamasından kaynaklanmaktadır.

Varsayılan iyileşmeler, sözdebilimsel alternatif tıbbın diğer biçimleri için geçerli olan aynı etkenlere atfedilebilir.

Kavşak Noktasında

Yanılsamaya giden yolun tam tersine, gerçeğe giden yolun varacağı yerde, aldatıcı bir görüş yerine, gerçeğe ait doğru bir görüş vardır. Bu nedenle başarılı sonuçlara götürme olasılığı daha yüksektir. Umarız ki, üzerinde fikirlerin özgürce alınıp verildiği bu açık yol, gerilikten ve dünyamızın başına dert olan yıkıcı yoksulluktan kurtulmak için altın bir yol olur.

Toplu intiharı seçmiş olan Cennet in Kapısı Tarikatı nın 39 üyesine aşağıdaki etkinlikleri önerme fırsatımız olsun isterdik.

•    Bilimsel olma iddiasındaki zihinsel çabaların sözdebilimin ayıncı özelliği olan kusurlarla dolu olmamasından emin olun.

•    Cari Sağan, James Andi, Stephen J. Gould, Marcia Bartusiak, Lewis Thomas, Robert Hazen, K. C. Cole, May Berenbaum, Isaac Asimov, Lynn Margulis, James Trefil gibi yazarların  ve makalelerini okuyun.

•    Time ve Newsweek gibi dergilerin ya da New York Times gibi gazetelerin bilimlerini okuyun.

•    Scientific American, Discover, The Sciences gibi bilim dergilerine abone olun.

•    Yerel kütüphanenizdeki bir bilim dergisini ya da World Wide Web de, örneğin www.sciencenews.org deki Bilim Haberlerini okuyun.

•    Tüm düzeylerdeki eğiticiler için bilim kaynakları için bilgi sağlayan www.targetmarketing.org/course/sci/sci. htm gibi sitelere girmek için World Wide Web de dolaşın.

•    Olağandışı İddiaların Bilimsel Araştırması Komitesi www.csicop.org.; alternatif tıp uygulayıcılarının iddialarını araştıran www.quackwatch.com; Kaşıkları bükmek ve başkasının zihnini okumak gibi psişik işlerin içyüzlerini açıklayan James Randi Eğitim Vakfı, www, randi.org gibi sözdebilim karşıtı web sitelerini inceleyin.

•    The World of National Geographic, Nature, Scientific American Fron iters ya da NOVA gibi televizyon programlarını izleyin.

•    Bir bilim sergisi, bilim müzesi, hayvanat bahçesi, akvaryum, keşifevi (doğa olaylarının fiziksel açıklamalarını uygulamalı olarak gördüğünüz yerler) gökevini (planetaıyum) ya da gözlemevini ziyaret edin. Dünyadaki etkileşimli bilim müzeleri ve merkezleri hakkında bilgi için www.astc.org a girin. “Science Center Travel Guide’ı tıklayın; sonra da “Quick List Member Web Sites ”i tıklayın.

•    Bir doğa bilimcisi ile birlikte bir doğa yürüyüşü yapın ya da bir jeologla alan gezisine gidin.

•    Yerel üniversitenizdeki bir bilim kursuna internet üzerinden ya da doğrudan yazılın.
Sorgulayan akıl, yaşamda bir kişinin sahip olabileceği en değerli hâzinelerden biridir. Bu nedenle, Aristoteles’in öğüdüne kulak vermek akıllıca olacaktır: “ Bir kişi kendisini eğitmek isterse, ilk olarak kuşku duymalıdır, çünkü kuşku duyarak gerçeği bulacaktır. ”

Görmek, İşitmek, Dokunmak inanmaktır, Değil mi?

Hayalet gördüğünü söyleyen görgü tanıklarının anlattıklarına ne demeli? Ne de olsa görmek inanmaktır, değil mi? Bu durumda, görgü tanıklarının anlattıkları, herhangi bir mahkeme yargıcının söyleyeceği gibi hiç de güvenilir değildir, insanlar, genellikle ve bilinçsizce zihinlerinde gerçek olaylardan farklı anılar yaratır.

Kişi görsel boşlukları ve hafıza boşluklarını, tam bir resim yaratmak için ayrıntılarla doldurma eğilimindedir. Görgü tanıklarının anlattıkları, belli koşullar altında yanılsama eğiliminde oldukları için de güvenilmezdir, özellikle uyku ve tam uyanıklık arasındaki durumlarda oldukları zamanlar. Algılanan görüntüler (hayalet, vs.) aniden oluşabilirve istemli denetim altında değildir; çoğu kez canlı ve gerçekçidir.

İnsanların, evlerin ve apartmanların başka yerlerinden gelen gıcırtılar, tıpırtılar, patırtılar ve çatırtılar işittiğini, görünüşe göre kendiliğinden açılıp kapanan kapılar olduğunu söylemesine ne buyrulur? Böyle olayların, çok sayıda doğal açıklaması bulunmaktadır: Isı değişmelerinin neden olduğu genleşme ve büzüşme sonucu ahşap gıcırtıları, kapıların yüzeyine çarpan ani rüzgârlar, duvarlara ve pencerelere sürtünen ağaç dalları, vs.

Ve insanların, bir yerlere girerken oluşan, tuhaf ve ürpertici duygularına ne dersiniz? Yine, bu duyguların, doğal açıklaması vardır: Önceki beklentiler, hayal gücü tarafından doldurulan karanlık (karanlık korkusu), yabancı bir ıslaklıkla eşlik edilen tuhaf kokular, vb. Bütün bunlar, sözdegözlemlerin klasik örnekleridir: Gözlemciler, uygun biçimde eğitilmemiştir. Olayları abartıyor ya da düşlüyor olabilirler. Kişisel anekdotlar ana kanıt olarak kabul edilir. Gözlemler, yinelenebilir değildir.

Dolandırıcılar, insanları aldatmaya yönelik şeyler anlattıklarında da böyle sözdegözlem yapılmış olur. New York,
Amityville’deki durum buydu. DeFoe ailesinden altı kişi, 1974 yılında, orada bir evde öldürülmüştü. 1975 yılında George ve Kathy Lutz, bu evi satın aldılar. Lutzlar eve taşındıktan sonra tüyler ürpertici olayları, hayaletlerin evi ele geçirmesi ile ilgili yaşadıklarını anlattı. Bu deneyimler o kadar kötüydü ki, 28 gün sonra evden taşınmaya karar verdiler. Deneyimleri hakkındaki bir , Amityville Dehşeti, en çok satan lardandı ve sonra bir fil mi de çekildi. İki yıl sonra öykünün tamamının, Lutzlar tarafından para kazanmak amacıyla uydurulmuş bir aldatmaca olduğu ortaya çıkarıldı.

Sonra, Columbus, Ohio’da, Tina Resch adındaki 14 yaşındaki bir genç kızın durumu söz konusudur. Önce, Poltergeist isimli, tipik hareketli, gürültülü hayaletlerin etkinlikleri gibi görünen etkinlikleri anlatan filmi görmüş, sonra da kendi evinde benzer olaylar anlatmıştı. Gözlemciler, Tinayı izledikleri sürede, nesnelerin hiçbir gizemli hareketine tanık olmamıştı. En sonunda, Tina, video filminde gizlice nesneleri fırlatırken suç üstü yakalanmıştı.

Zararsız Sapma ya da Zararlı Fantezi

İnsanlığın gerçeği kavrama dürtüsü iki ana güdüden kaynaklanır: dünya hakkmdaki doğuştan gelen merakımız ve bu dünyayı denetleyerek insanın koşullarını etkileme arzumuz. Fantezi gerçeğin yerini alınca (sözdebilim gerçek bilimin yerini almca), gerçek dünyayı bilme ve etkileme yeteneğimiz azalıyor.
Sözdebilimin satıcı ve tüketicileri sözdebilimsel inançlarından kazanacakları çok şey olduğuna inanır, gerçekte ise kaybedecekleri çok şey vardır. Kötü tasarlanmış dalaverelere ya da üçkâğıtçılara para yatırmalarına ek olarak, gerçek hakkmdaki bilgilerini artırmakta daha yararlı bir şekilde harcayabilecekleri zamanı da yatırmaktadırlar.

Eğer potansiyel olarak yaşamı tehdit eden sorunlar için fak bakan üfürükçülerden, medyum cerrahlardan ve diğer tıbbi şarlatanlardan yardım ararlarsa sözdebilimsel tıbbi inançtan fiziksel zarar bile görebilirler. Daha sonra bilimsel tıbbın tedavi yöntemlerine başvursalar bile çok geç kalınmış olabilir. Özellikle köktendincilerin, okullarda doğal olayların bilimsel açıklamaları yanında ya da yerine dinsel açıklamaları sunulmasının da gerektiği şeklindeki girişimleri çok tehlikelidir.
Eğer bu girişimler başarılı olursa, öğrenciler, okuldan sözdebilimsel inançlar aşılanarak ve gerçekler hakkında çarpıtılmış ve kısıdı görüşler edinmiş olarak çıkacaktır. Ve onlar da bu inanaçlarını bir sonraki kuşağa öğreteceklerdir.

Doğaya Karşı Doğaüstü

Bilim insanları doğal olayları, aynı zamanda da insan tarafından yaratılan ve biçimlendirilen olayları açıklamaya çalışır. Doğal düzene aykırı gibi görünen; fakat gerçekte doğal açıklamaları bulunan sözümona doğaüstü olayları da açıklamaya çalışırlar. Henüz açıklanamamış bir olay ille de doğaüstü demek değildir.

Örneğin, dolu yağması, Eski Yunanlılara göre, Tanrı Zeus un öfkesini göstermesinin yollarından biriydi. Dolu, çağdaş bir meteorologa göre ise, yukarı doğru bir hava hareketinin atmosferin yüksek ve soğuk tabakalarına taşımasıyla donan su damla aklarından oluşur. Bu olay tekrar tekrar olabilir ve ne kadar çok tekrarlanırsa, dolu taneleri de o kadar büyük olabilir.

Bir olayın bilimsel açıklaması, güncel kuramlar içinde bulunabilir ya da Rutherford’un atom çekirdeğinin varlığını öne sürerek alfa parçacıklarının şaşırtıcı (Rutherford’un kendisine de) saçılımım açıklamış olmasında olduğu gibi güncel olarak geçerli bir kuramın yeniden çevrimini gerektirebilir. Benzer bir biçimde, farklı atom çeşitlerinin davranış eğilimlerini açıklayan kimyadaki periodik yasa, ilkin farklı atomların kitlelerine özgü biçimde ifade edilmişti; fakat bu, şimdi, atomlardaki artı yüklü atomaltı parçacıkları (protonlar) cinsinden verilmektedir.

Astronominin güneş sistemi modeli, bir zamanlar jeosentrik (Dünya merkezli) iken, şimdi heliyosentriktir (Güneş merkezli). 1900’lü yılların başlarındaki jeolojinin yeryüzü modeli, kıtaların altında bulunan manto tabakasındaki temel yanal kuvvetlerin oluşturduğu akımlarla kıtaları sürükleyen bir mekanizma sağlanana kadar kıtalarda açıkça görülen sürüklemeyi açıklamakta güçlük çekti. Darwin’in Evrim Kuramı nı açıklamasını sağlayan genetik mekanizmalar deoksiribonukleik asitin (DNA) yapısı belirlenene kadar açık değildi.

Çin Astrolojisi Burç Uyumları “Yılan,fare,tavşan”

Yılan ve Fare: Her ikisi de başarı ister. Her ikisi de güç hayranıdır. Yılan akıllı, Fare ise yaratıcıdır. Biri “durma zamanı geldi” dediğinde, diğeri de onu dinleyecektir. Bu çift iş hayatında da yatakta da oldukça uyumlu bir çifttir. Eğer bu çift sizseniz: Birbirinizin fikirlerine saygılı olduğunuz sürece, bu birlikteliğin düzgün bir şekilde yürümesini sağlayabilirsiniz.

Yılan ve Öküz: Yılan, güvenilir Öküz’ün cesaretini sever. Öküz sabırlı ve akılcıdır ve Yılan’m saçma riskler almasını engeller. Yılan, Öküz’ün mantığını ve metanetini takdir eder ve Öküz’ü memnun etmek için uzun süre boyunca ve çok çalışmaya isteklidir. Öküz ise bunun karşılığını mütevazi bir özenle verir. Eğer bu çift sizseniz: İş ve aşk hayatında başarılı olabilecek uyumlu bir çiftsiniz.

Yılan ve Tavşan: Bu ikisinin kimyaları birbiriyle asla uyuşmaz ama bu, ilişkinin yürümeyeceği anlamına gelmez. Yılan sürekli, her şeyin iyi olduğuna dair verilmiş yeni bir garantiye ihtiyaç duyar ama Tavşan’m ilgisizliği Yılan’da bazı sorunlara neden olabilir. Aynı şey, her ikisi de ilişkileri hakkında dedikodu yaptıklarında ve birbirlerini memnun etmeye çalıştıklarında da olur. Aralarındaki tutku azaldıkça, dayanıklı bir dostluğa dönüşür. Eğer bu çift sizseniz: İlişkinizde havai fişekler beklemeyin. Onun yerine karşılıklı saygı ve hayranlığınızla kendi yağınızla kavrulup gidin.

 

KAHVE FALI VE SEMBOLLERİN ANLAMLARI

Bir de aynı anda pek çok şeye benzetilebilecek şekiller vardır. Bunlar medyomun, ‘içsesi’ne göre yorumlayacağı şekillerdir. Burada önemli olan, şekil değildir. Yorumcunun kullandığı kelimelerdir. Yorum buna göre yapılır. Örneğin yuvarlak şeklin madeni para mı, yoksa hediye kutusu mu olduğunu yorumcu ‘içsesi’ne göre karar verir.

Semboleri teker teker inceleyin…

Fal bakmanın en zor yanı, şekilleri gördükten sonra onlarla bir yoruma varmaktır. Ben fincanı bir süre incelerim… Gördüğüm tüm şekilleri ve sembolleri not ederim. Fincandaki konumlarına bakarım, harf veya sayı olup olmadığından emin olurum. Sonra derin bir nefes alır ve başlarım.

Fincanın dibinden, yani geçmişten başlayıp bugüne gelmek ve gelecekle bitirmek en kolay yoldur. Ben de böyle yapıyorum. Ama uzun süredir fal baktığım için, fincanın bir bölümünden diğer bölümüne atlayabiliyor ve aradaki bağlantıları içimdeki sese kulak vererek kurabiliyorum. Bir süre sonra bunu siz de yapabileceksiniz.

Falda rastlayabileceğiniz bazı sembolleri A’dan Z’ye sıralanmış olarak bu bölümde bulacaksınız. Tüm sembollerin buraya sığması mümkün değil. Sizin hayal gücünüz de bir takım semboller ekleyebilir bu listeye; ki bunlar da eşit derecede önemli ve değerlidir.

Kahve falı bakarken yapmanız gereken en önemli şey sezgilerinizi ve ‘içgörü’nüzü kullanmanızdır. Yani fincanda gördüğünüz belli bir sembol, örneğin ‘gül’ bu listede yoksa, genel başlık size yol gösterecektir: Çiçek. Yorumunu, falına baktığınız insana göre biraz değiştirebilirsiniz.

Sezgilerinizi kullanın, yeter.

 

fal bakma sundu…

Kahve Falında Akrep , Su, Ve Alet Görmek

AKAN SU
BEREKET
Yağmur bereketin artmasıdır. Görüntü fincanın ortasına kadar uzanıyorsa bu bereket uzun süreli ya da kalıcıdır. Artık sıkıntılı günler bitecektir. Akan suyun fincanın kenarında olması bereketin gelecekte gerçekleşeceğini belirtir. Görüntü dipteyse geçmişten bugünü etkileyen berekete yorumlayabilirsiniz.

AKREP
UĞUR, ÖZGÜRLÜK. AMA DİKKAT.
Uğur getirdiği varsayılır, aynı zamanda özgürlük ifadesidir. Ancak dikkatli olunması gereken bir durumla da karşı karşıya olunduğunun göstergesidir. Fal sahibine şöyle söylemeniz gerekir; “Görüldüğü yer, grup ya da kişi ile iyi geçindiğiniz taktirde şansınız bollaşacak. İlişkileıinize dikkat etmezseniz büyük zarar görebilir ya da düşman kazanabilirsiniz. Pozitif ilişkiler her zaman pozitif olayları doğurur*’.

ALET
YARDIM
Günlük yaşantımızda aletler bize yardımcı olur, işimizi kolaylaştırır. Alet görüntüsünün fincanın dibinde olması
geçmişte alınan bir yardımı, ortada olması ise bugünlerde yapılmakta olunan yardımı gösterir. Kenarlardaysa ilerde görülecek bir yardımı ve dayanışmayı ifade eder.

 

fal bakma sundu…

Kahve Falında Ambulans ve Anahtar Görmek

AMBULANS
KAZA YA DA SAĞLIK SORUNLARINA DİKKAT.
Hatırlıyorum da bu sembol, bir adamın fincanında çıkmıştı ve gençliğinde önemli bir olay atlattıktan sonra hızla kendini toparladığını söylüyordu. Daha sonra bana, seneler önce ölümcül bir trafik kazası atlattığını söyledi. Ambulans fincanın ortasında çıkarsa, başa gelen her neyse ciddiye almamakla beraber dikkatli olunması gerektiğini veya o kişinin bir kaza geçirebileceğini söyleyebilirsiniz. Kenardaysa bu aralar gizli sağlık problemlerine veya kazalara karşı dikkatli olmak gerektiği anlamı çıkarılmalı.

ANAHTAR
İYİ ŞANS, ÜSTÜN BAŞARI.
Sembolik olarak değişim, gizlenmesi gereken olay ya da yerin gizemlerinden haberdar olma anlamındadır. Hayatta yön değiştirmek isteyenlerin falında bu işaret çıkmışsa değişimin zamanı gelmiş demektir.
Aynı zamanda önceleri umutsuz görünen şeylerin sonuca ulaşacağı zamanı da ifade edebilir. Bunu, okulu yarıda bırakan ve geri denmek isteyen genç bir bayanın fincanında görmüştüm. Yeterince zeki olmadığını düşünüyordu. Anahtar ortadaysa, kişinin parmağını bile kıpırdatmasına gerek kalmadan her şey yerli yerine oturacak demektir. Kenardaysa en yüksek amaçlarına ulaşacağını gösterir. Hiçbir şey onu durduramayacaktır.

 

fal bakma sundu…

Kahve Falının İncelikleri

BADEM
İYİ TALİH
Badem, güzel bir semboldür. Fincanın dibinde çıkarsa iyi bir aileye sahip olunduğunun, hayatta çok destekle nildiğinin göstergesidir. Ortadaysa kişinin hayatı ve seçtiği yol hakkında giderek kendisini daha iyi hissedeceği ortaya çıkar. Kenardaysa talih, peşini bırakmayacak demektir.
BAHÇEVAN  GEMİ ÇAPASI
GERÇEKÇİ TUTUM
Eğer bu görüntü sizin falınızda çıkarsa, bilmelisiniz ki yaşamınız daha iyiye gidecek. Gerçekçi, fantezilerle vakit kaybetmeyen insanlara işaret eder. Büyükannem “Gerçeği bilmek istiyorsanız, fincanında çapa çıkan birine sorun” derdi. Fincanın dibinde çıkarsa doğuştan gerçekçisiniz demektir. Yaşamın nasıl olması gerektiğiyle vakit kaybetmiyorsunuz; sizin için yaşam, nasılsa öyle. Ortadaysa başkaları size güveniyor anlamı çıkar. Onlara nelerin pratik ve yapılabilir olduğunu gösteriyorsunuzz demektir. Sembol kenardaysa yaşamın nasıl olması gerektiğine dair uzun süredir kafanızda kurduğunuz vizyon gerçek olmak üzere demektir. (Yan sayfadeki fotoğrafta olduğu gibi.)
BALIK
BEREKET ve BİRLİK
Hayatın ifadesidir. Falın sahibinin zeki ve şanslı olduğunu gösterir. Bu özelliklerinin değerini bilmesi ve iyi kullanması gerekir. Balık, aynı zamanda maddi kazancın da ifadesidir. Görüntü, fincanın dibinde çıkarsa kişinin
ailesinin, öğretmenlerinin ve yaşamındaki bilge kişilerin ufkunu geliştirdiği anlamına gelir. Ortadaysa bildiklerini başkalarına öğretebilecek durumda demektir. Kenardaysa zekasını akıllıca kullanarak ilerleyeceğini, hatta başkalarına da yardım edeceklerini gösterir.
BALIKADAM
HAKİMİYET
Araştırmacılığı, yöneticiliği, hakimiyeti gösterir. Düşünülen işe kalkışmadan önce çok iyi bir araştırma yapılması gerekmektedir. Buna göre işin yönlendirmesi yapılırsa çok başarılı sonuç alınacaktır.
Fincanın sağ tarafında görülen çapayla birlikte, fincanın tam ortasında oluşan balık figürleri birbirlerini tamamlayan sembollerdir.
BALİNA
BÜYÜK KISMET
Maddi ya da manevi, ciddi büyüklükte şansı gösterir. Denizde yaşayan en büyük balık olduğu için, en büyük talih kuşu olarak ifade edilir. Büyük bir kısmetin habercisidir.

 

 

fal bakma sundu…