Astral Dünya

ALTINCI ÇAKRA (ERDEM VE ŞEKİLLER DÜNYASI)

Fal bakma sunar

ALTINCI ÇAKRA (ERDEM VE ŞEKİLLER DÜNYASI)

Sanskritçe ismi AJNA “emir” olarak bilinen altıncı çakra alında iki göz arasında kaşların biraz üstünde bulunur. Altıncı çakra gözlere, sinir sisteminin büyük üne ve beyne yaşan! sağlar. Aynca enerjiyi ikisi de beynin ortasında bulunan endokrin organları olan hipofiz ve beyin epifızine kanalize eder. Bu iki salgı bezi altıncı ve yedinci çakraların ayrı ve birleşik işlevlerini desteklemek için uyum içinde çalışırlar.

Birçok otorite altıncı çakranın endokrin sisteminin yönetici bezesi olan hipofiz bezi ile ilişkili olduğunu söyler. Bu salgı bezi hemen tüm endokrin işlevlerini kontrol eder. Böylece tüm vücudun günlük işlemlerini, büyüme ve gelişimini etkiler.

Altıncı çakranın konsantrasyon ve bilincin farklı durumlarını kontrol ettiği söylenir. Bu her şeyi bilmenin âlemidir. Kişi bu bilinç düzeyine ulaştığında duyuötesi algı, kehanet, öngörüler, psikokinezi ve diğer doğaüstü tecrübeler meydana gelir. Altıncı çakra kozmik ses olan OM ile sembolize edilir.

OM alfa ve omega yani eşyanın başlangıç ve bitişini temsil eder. Maddesel var oluşun ötesinde olduğu için altıncı çakrayla ilişkili bir element yoktur. Altıncı çakra kozmik kanun, ahenk, mükemmel düzen ve titreşimin âlemidir. Bu neden ile altıncı çakra mükemmel bir bilme ve bilgelik dünyasıdır.

DÖRDÜNCÜ VE BEŞİNCİ ÇAKRALAR ARASINDAKİ İLİŞKİ

Besinci çakra dördüncü çakrada bilinmeyen yeni bir ayırma düzeyi gösterir. Kalp çakrası hala maddesel düzleme fazlasıyla bağlıdır. Diğer insanlar ve yaşadığımız hayatı derinden düşünür.

Beşinci çakrada kişi maddesel yaşamın geçiciliğini anlar, kalıcılığın ve sonsuz doğruların gerçekte nerede yattığını açık şekilde görür. Beşinci çakra Budizm’de dünyanın Maya yani yanılsama olarak görüldüğü bir çeşit ayrılmayı temsil eder. Bu nedenle dördüncü çakradan beşinci çakraya geçiş bu geçici dünyadan sonsuz manevi dünya adına feragat edilmesini gerektirir.

Fal bakma sundu…

Fal Bakma Ve Meditasyon

Fal Bakma Ve Meditasyon

(odaklama ve arındırma)

1.    Beyninizi rahatlatarak, derin nefesler alın bütün düşünce ve sözlerin uzaklaşmasına izin verin. Nefesinizin rahatlamış ritmini hissedin.
2.    Ruhunuzu kafanızdan 15 cm yukarda küçük bir ışık küresi olarak canlandırın. Onun daha da üzerinde daha büyük bir ışık küresi canlandırın, bu güneş ya da tüm yaşamın kaynağı olsun, (sevgi ışığı)
3.    Gökkuşağının tüm renklerini kapsayan bir ışık demetinin bu ışık kaynağından yavaşça çıkarak ruhunuzun içinden geçip başınıza ulaştığını canlandırın. Baş çakranızın genişlemek için hangi ışık rengine ihtiyacı varsa aldığını hissedin. İhtiyacınız olmayan tüm düşünceleri ışık kaynağına doğru gönderin.
Kutsal ışığın insan bedenine doğru inmesi
4.    Gökkuşağı ışığını alnınıza üçüncü göz bölgenize doğru indirin, ihtiyacınız olan rengi belirleyin ve gökkuşağından yoğunlaşarak inip çakranıza yayıldığını hissedin. Bu bölgenin genişlediğini hissedin ve sevgi için gereken şeyleri ışık kaynağına gönderin.
5.    Gökkuşağı ışığının boğaz çakranıza doğru indiğini hissedin. Aynı genişleme ve gönderme hareketini tekrarlayın.
6.    Kalp bölgenizi bu ışıkla doldurun, Aynı genişleme ve gönderme hareketini tekrarlayın.
7.    Işığın sinir sisteminize ulaştığını canlandırın. Aynı genişleme ve gönderme hareketini tekrarlayın.
8.    Sonra enerjinin sakral çakranıza doğru hareket ettiğini canlandırın. Aynı genişleme ve gönderme hareketini tekrarlayın.
9.    Şimdi ana çakranızı bu ışıkla doldurun. Aynı genişleme ve gönderme hareketini tekrarlayın.
10.    Işığı bacaklarınızdan geçecek ve ayaklarınızdan yeryüzüne yayılacak şekilde ikiye ayırın.
11.    Gökkuşağı renklerinin sizi kapladığını hissedin. Huzur ve dengeyi hissedin. Yeryüzünde kurulmuş bir halde kaynakla olan bağınızı hissedin.
12.    Hazır olduğunuzda ve doğru zaman olduğuna inandığınızda gözlerinizi açın ve ışığınız parlasın.
Tüm bu teknikler sizi ruhsal köklerinize odaklayacaktır. Ayrıca enerji alanınızı dengelemenize ve derhal iyileşmek için bu alanın kanallarını açarak enerji akışının sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Şimdi dikkatlerimizi başkalarına yardımcı olmak için başka bir alana özellikle elleri kullanarak iyileştirmeye çevirelim.

Kalp Çakrası

fal bakma sunar: Kalp Çakrası

Bir kişinin bilinci üçüncü çakradan dördüncü çakraya ilerlediğinde hayatında bazı krizler ile karşılaşır. Bunun sebebi kalp çakrasının kısa süre sonra açıklayacağım gibi bilinçteki en dramatik değişiklikleri getirmesidir.

Ayurvedik tıpta kalp çakrası hava elemanı ile ve dokunma ilkesi ile ilişkilendirilmiştir. Hayvanlar aleminde hızı, hafifliği ve kibarlığı ile bilinen siyah bir antilop ile simgelenir. İyileştirici dokunuş bu çakradan yapılır.

Kalp çakrasından insanlar arasındaki birliği, gerekten de ortak olarak sahip olduğumuz hayatı görme kabiliyeti gelmektedir. Birlik içinde ve toplu terimlerle anlaşılan her şey kalp çakrasından gelir.

Kalp çakrası insanları sevgi gizeminde birleştirir. Bir gizem diyorum çünkü sevginin bir kişiyi diğerine bağlama, bir aileyi, bir toplumu, bütün olarak insanlığı birleştirmek için tânımlanamayan bir gücü vardır.

Sevgi büyüdükçe, halkası yaşamın birliği daha da derin tecrübe edilecek şekilde genişler.

fal bakma sundu…

Yoğunlaşma Meditasyonu

Fal Bakma Sunar Yoğunlaşma meditasyonu

Yoğunlaşma meditasyonunuz fal hisleriniz ve bedeniniz ile iletişime geçmenizi sağlayacaktır. Ne hissettiğinizi bileceksiniz ve duygularınızın tamamen yüzeye çıkmasına izin verirseniz nedeı. bu hislere sahip olduğunuzu anlayacaksınız. Bu tür duygulara yada onları çevreleyen olaylara direnmeye ya da onları bastırmaya çalışmayın. Bu duyguları kucaklayın ve onlarla onur duyun.

Yüzeyi kızgınlık, utanç, küçük düşme, çatışma, ne olursa olsun duygularınızı incelemeye çalışın ve kendinize karşı merhamet edin. Bu tür duygular ve onları tetikleyen olaylar insan olmanın bir parçasıdırlar. Devamlı meditasyonla bu tür duyguları ve diğerlerini birleştireceksiniz. Bu tür olaylara girmek için sahip olduğunuz cesaretin farkına varabileceksiniz.

Zamanla belki şimdi yapamadığınız şekilde kendinizle onur duyacaksınız. Aynca kalbinizi açma ve yargısız ve kabul eden bilincin içine girmede daha yeterli olacaksınız.

Yine de bu duyguları o anda uzlaştıramıyorsanız ya da kendi içinizde huzuru yaratamıyorsanız iyileştirme tedavilerinde bulunmaktan kaçınmanız gerekir. Özellikle kızgınlık, nefret gibi güçlü duygular iyileştirici dokunuş tedavisi için uygun değildirler. Bu durumda bu titreşimleri hastanıza da geçirme ihtimaliniz vardır. Ya da yoğunlaşmanızı koruyamayarak hastanın enerji ya da hastalığına maruz kalabilirsiniz.

Bütün etkileşimden kaçınmalı ve tedaviyi başka bir güne ertelemelisiniz. Bu zaman zarfında kendi üzerinizde çalışın. İyileştirici dokunuş doktorundan en büyük beklentiler doktorun kendi üzerinde yaptıklarıdır. Doktor sonuca bağlanmalıdır. Doktor kendi benliğinin manevi köklerinde daha fazla yoğunlaşmalı, böylece kendisi, hasta ve iyileştiricinin kim olduğu konusunda açık olmalıdır.

Fal Bakma Sundu…

DÖRDÜNCÜ ÇAKRA (Birliğe Uyanmak)

Geleneksel olarak “vurulmamış” anlamına gelen fal ve Sanskritçe ismi ANAHATA ile bilinen dördüncü çakra kalbe yaşama kuvveti sağlar. Kalp çakrasının adı, Anahat beş duyunun hakimiyetinin ötesinde duyulan evrensel bir ses çıkartmak anlamına gelmektedir.

“Vurulmamış” bir ses olması kaynağının olmadığı ama var olduğu anlamına gelir. İlk göğüs omuru veya kalp bölgesinde yerleşmiştir. Aynı zamanda timüs bezine, ciğerlere, kollara ve ellere yaşama kuvveti sağlar. Kalp çakrası ile ilişkili sorunlar, kalp hastalığı, yüksek tansiyon, astım ve diğer ciğer hastalıkları gibi bu organların ve uzuvların semptomları olarak ortaya çıkarlar.

Kalbin ana ahlakı tüm anlayışlarda sevgidir ama çoğumuz için merhamet olarak anlam kazanır. Merhamet diğerlerini düşünmek anlamına gelir ki bu iyileşmeye götürür, yani kalp çakrası başkalarını düşünme ve diğer insanların yaşamlarını iyileştirme üzerinde odaklanmaktadır. İyileştirme kalpten başlar ve iyileştiricilerin kendileri eğer kendilerini diğerlerine yardım etmeye gerçekten adamışlarsa bu çakradan çalışırlar.

Kalp çakrası tüm fal çakralarını kendilerini ifade ettikleri ana yoldur. Bu açıdan kalp çakrası eşsizdir ama evrensel sevgi ihtiyacını gösterir. Böylece bütün iyileştirme şekilleri, tüm ifade şekilleri, tüm düşünceler, tüm bilgiler eğer başka birisinin uzun vadeli iyi olması için sevgi ve merhamet ile ifade edilmelidir. Kalp çakrası bu yüzden tüm diğer çakraların kendilerini ifade etmeleri için matristir.

fal bakma .gen.tr sundu…

 

ÜÇÜNCÜ ÇAKRANIN KRİZİ

Üçüncü çakra kendi fal gücümüzü kullanmamızı, kendi fal kaderimizden sorumlu olmamızı teşvik eder. Yani, kendini idareyi başarır. Böyle bir bilinç bizi kaçınılmaz olarak iki krizden birine götürür.

İlk kriz kendini idarenin çelişkisi olan demagojidir. Aslında insanlar gelişimlerinde ilerledikçe kaçılmaz bir egonun yerleşmesi ile oluşan bir kuyudur. Daha yetenekli, daha başarılı ve daha kibirli olurlar. Kendi kaderlerinin hakimi oldukları yanlış inancına kapılabilirler. En sonunda bu onları soyutlayabilir ve hayatlarına zarar verebilirler. Bu, üçüncü çakranın bizi götürebileceği karanlık yollardan sadece biridir.

Ancak, İkincisi kendimizi yas, üzüntü, tüm istediklerimize ulaşamadığımız için kendini suçlamaya giden yolda bulmamızdır. Burada üçüncü çakrada, hayal kırıklıklarımızın çoğu, kendimize neden bunu yapmadım? veya neden şu olmadım? neden yol üzerinde daha iyi tercihler yapmadım? gibi zor ve kritik sorular sorarken buluruz.

Bu sorular bir yaşam krizi, üçüncü çakranın zorunluluklarının  çoğunlukla kendi kaderimizin hakimi olmak için aşırı isteğimizin hayatta başarısız olduğumuz sonucuna varmaya zorladığı bir orta yaş krizi meydana getirir.

Kendimizi karar verdiğimiz kadar ayrıntılı idare etmeyiz. Olmak için yola çıktığımız büyük insanlar olmayız. Yani, sık sık üçüncü çakrada kilitlenen acı ve üzüntü duyarızÜçüncü çakranın iyileştirilmesi, büyüme adımı özellikle zor olduğu için hayatı daha geniş terimlorle görebilmemiz için bizi daha yüksek bir bakış açısına çağıran dördüncüye hareketimize bağlıdır.

Modern kültürümüz hepimizi bağımsız, kendine yeterli ve kendi kaderinin hakimi olmaya zorlamaktadır. Kültürümüz bizi birinci, ikinci ve üçüncü’çakralarda yaşamaya yönlendirmektedir. İyileşmemiz’dördüncüye doğru hareketimizde yatmaktadır.

Bizi dördüncü çakraya götüren sevgidir.

fal bakma .gen.tr sundu…

BİRİNCİ İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ ÇAKRALAR ARASINDAKİ İLİŞKİ

İlk, ikinci ve üçüncü çakralarda açıkça bir bilinç ilerlemesi görülebilir. Ayrılığımız ve yalnızlığımızla yüzleştikten sonra, bizi en azından bir insan ile birleştiren ve böylece kendimizin ve kendi önceliklerimizin ötesine götüren cinsel ilişkiye yöneltiliriz. Üçüncü çakra tekrar kendimize döndürerek şahsi gelişim ve kişisel güçlenme üzerinde odaklanır.

Bir açıdan üçüncü çakra gelişmiş bir birinci çarkadır ve birinci ve üçüncü çakraların her ikisi de sizinle, bireyle ilgilenir. İlk çakra hayatta kalmanız ile daha ilgili iken üçüncü isteklerinizi’ gerçekleştirmeniz için güç kullanımı ile daha fazla ilgilidir. Ancak, bunların arasında, ilk ve üçüncü çakraların arasında ikinci çakra ile temsil edilen bir evrim adımı vardır.

İkinci çakra bir kadın ve bir erkeği tipik olarak çocuk doğması ile sonuçlanan cinsel ilişkiye götürür. Her ebeveynin bildiği gibi çocuklar bir yetişkini kendilerine bakmaya zorlarlar, ebeveynlerinin onları sevmesini ve yeteneklerinin ve becerilerinin gelişmesini isterler.

Çocukların ihtiyaçlannın karşılanabilmesi ve hayatta kalmaları için ebeveynler çocukları sevgi, düzen ve anlayışla büyütme ihtiyacı ile gerilirler. Kendilerini disipline etmeli ve hatta baktıkları çocuklar için kendi isteklerini ertelemelidirler.

Aslında, kendi ihtiyaçlarını ve hatta bazen kendi hayatlarını feda etmektedirler. Kadınlar çocuk doğururken hayatlarını kaybederler ama hamileliği iyi karşılarlar. Babalar çocuklarının bu tür sevgi ve ilginin tadını çıkarması ve tam olarak gelişebilmesi için eşlerinin dikkatini ve annesel sevgisini feda ederler. Babalar da çocukları için hayatlarını verirler.

Son olarak, sevgi fedakarlık ve kendini geliştirme ister ki bu da ikinci çakranın kaçınılmaz olarak üçüncüye götürdüğü anlamına gelir. Asıl olarak, ikinci ve üçüncü çakralara uyanmak gerçekten de üçüncü çakranın üzerindeki dünyalara açılmaları için fedakarlık yapmaktır çünkü seks ve kendini geliştirme bizi netice olarak sevgiye ihtiyaç duyan karmaşık bir ilişkinin içine koyar.

İKİNCİ ÇAKRA (Tutku)

Sankritçe’de SVVADHISTHANA veya merkez denilen ikinci fal bakma çakrası göbeğin birkaç santim altında ilk bel omuru bölgesinde yer almaktadır. Bir kadında yumurtalıklara ve erkekte testislere ve ilgili hormonlarına yaşama kuvveti sağlamaktadır. Çakra kanalı erkek ve kadın cinsel organları, böbrekler, mesane ve dolaşım sistemine yaşama kuvvetini iletmektedir.

Aynı zamanda fal bakma çakrası gibi yaşama enerjisi ile gelişen bir odak sağlamaktadır. Bu çakra tat alma duyusu ve derin hayati nefesten de sorumludur. Çin tıbbına göre derin nefes almayı böbrekler mümkün kılar, böbrekler güçlü ve canlı iken nefesi ciğerlerin altına doğru çekerler. Böbrekler zayıfsa nefes sığdır ve kişi gergin, sinirli ve korku doludur.

İkinci çakranın bloke edilmesi, kapanması veya herhangi bir arızası böbrekler, mesane cinsel organlar ve sırtın alt bölgesi ile ilişkili hastalıklarla sonuçlanabilir.

Kişinin kendisini bir Kadın veya bir erkek olarak nasıl ifade ettiği de dahil olmak üzere cinsiyete ait tüm duygusal ve fizyolojik konular ikinci çakradan doğar.

Çakranın ana biyolojik fonksiyonları cinsel organların idamesi, seks güdüsü, fiziksel mutluluk isteği ve bir cinsel ilişkiye girmek ile ilişkili tüm sosyal konulardır. Kişi yalnız başına seksi gerçekten yaşayamaz ve bunun sonucunda ikinci çakra bizi fal bakma çakrası gibi birinci çakranın bireyselleşmiş durum ifadesinden bir eş ve sosyal etkileşim arayışına yönlendirir.
İkinci çakra kişiliğin merkezi olarak kabul edilir.

Japonya’da HARA veya ağırlık merkezi olarak bilinmektedir. HARA kişinin üzerinde fiziksel, duygusal, psikolojik ve ruhsal dengesini idame ettirdiği temeldir. Güç ve canlılığın merkezidir. Kişi ortam şartları ne olursa olsun dengesini HARA’dan korur ve böylece kendisini ve çevresini parmağını kaldırmadan kontrol eder. İkinci çakra turuncu renk ile ve su elementi ile ilişkilidir.

Deniz canavarı veya deniz yılanı ile sembolize edilir, dünya için fil ne ise okyanuslar için deniz canavarı odur. Denizin rahatsız edici yüzeyinin altında yer alan çok büyük gücün ve gizemin vücuda gelmesidir. Su tabii ki doğurganlığı, rahmi ve spermleri ve yumurtayı taşıyan vücut sıvılarını akla getirmektedir.

O bilinçsiz aklı ve dalgaları altında yatan sonsuz sırları sembolize eder. Su ve yılanın gezegen üzerinde yaşamın evriminde canlı yaratıkların özellikle okyanuslarda yaşadıkları erken bir aşamayı temsil ediyor olması bu imge ile tutarlıdır.

Okyanus gezegende yaşamın annesidir, içinden hepimizin çıktığı rahimdir. Aslında, her birimiz annemizin rahminde iken, okyanustan karaya geçtiğimiz eski yolculuğumuzu taklit eden bir sürüngensel aşamadan geçeriz.
Yani ikinci çakra temel olarak seks ve sevişme ile ilişkili davranış veya içinde sevişebileceğimiz bir ilişkiye girmek ile ilgilidir.

Kundalini Yoga ve Ayurvedik Tıp

Kundalini Yoga ve Ayurvedik Tıp ilk fal çakrasının koku duyumuzdan sorumlu olduğunu öğretir. İnsanın koklama duyusu kendimizi genellikle iyi koku alıcılar olarak düşünmesek de oldukça gelişmiştir. Aslında bir nesneyi belli maddeden sadece dokuz molekül kokladıktan sonra tanımlayabiliriz ki bu da burnumuzun yardımıyla bir şeyi genellikle hatırı sayılır bir mesafeden algılayabileceğimiz anlamına gelir.

Koku duyumuz bir kendini koruma aracı olarak gelişmiştir. Örneğin koku bize bir şeyin zehirli veya tehlikeli olup olmadığını onu yemeden veya söz konusu nesneye çok yaklaşmadan önce fark etmemizi sağlar. (Dikkatli çocuklar ve yetişkinler tiksindirici veya tehlikeli gördükleri bir şeyin tadına bakmaya cesaret etmeden önce bilinmeyen veya yabancı yiyecekleri daima burunlarına götürüp koklarlar). Bu, çakranın genel olarak hayatı idame sorumluluğu ile doğrudan ilişkilidir.

Yedi çakra ve fal bakma  üzerine çok fazla yazı ve efsane vardır ve ilk çakraya büyük önem verilmiştir. Bu enerji halkası içindeki bilinç ve değerler bu efsaneden gelmektedir.

Başlangıç olarak, bu çakra toprak ve kırmızı renk ile ilişkilidir. Bağlılık, atalet ve belli bir miktar durgunluk ile tanımlanır. İlk çakra bizi bir çeşit atalet olan dikkatli yapar. Bizim bir numaralı önceliğimiz olan hayatta kalma üzerinde odaklı kalmamızı teşvik eder. Ve aklımızı parçalayacak olan çok fazla zıt düşüncenin ve bilgi parçalarının bizim bilincimize girmesini engeller. Bu da bağlılık özelliğinin bir parçasıdır.

İkizler Burcunun Kişiliği

Bilgi toplama ve ıvır zıvır şeylerin peşine düşme konusunda bir numara olan, Zodyak’ın iletişim burcu ikizler, Merkür tarafından yönetilir burç uyumu çok önemlidir. Ancak ikizlerin unuttuğu şey, iletişimin karşılıklı bir alışveriş olduğudur. Unutmayın, ne kadar çok dinlerseniz, o kadar çok öğrenirsiniz.

Siz aynı zamanda çoklu görevlerin insanısınız. Birden fazla işle aynı anda ilgilenebilir, günlük hayatın kargaşasını kolaylıkla dengelersiniz. Bunca şeyle bir anda ilgilenirken bir organizasyon yapmanız şarttır. Yapılacaklar listesi çıkarmak, takvim hazırlamak, ajanda yapmak çok önemlidir.

Esprili ve çekici bir yapınız var. Bu hâliniz iş hayatında ve sosyal hayatta dikkatleri üstünüzde topluyor. İnsanları, fikirleri ve planları bir araya getiren bir karakteriniz var. Sesli düşünme huyunuz bazen yanlış anlaşılabilir. Bu yüzden kelimeleri seçerek konuşmalısınız çünkü söylediklerinizin sadece fikir jimnastiği olduğunu herkes anlayamayabilir.

İkizler burcunun dikkat seviyesi düşüktür, bir işe uzun süre bağlanamazlar. Gerçekten ilgilerini çeken şeylere dikkatlerini verirler. Merakları tatmin olduğunda konsantrasyon seviyeleri en yükseğe çıkar.

Asıl amacınız olan iş bitirmeye yardım ettiği sürece, ilginizi ayakta tutacak başka şeylerle de uğraşabilirsiniz.

İkizler Burcu Güçlü ve Zayıf Yanlarınız

İLK ÇAKRA (Varlığın Temeli)

Sanskritçe’de “MULAHADRA” veya temel çakra olarak geçen ilk enerji halkası belkemiğinin altında bulunmaktadır ve alt bölgeleri sarmaktadır.

Karşılığında heyecanlı olaylar veya algılanan tehlikelere tepki olarak içgüdüsel ve hemen cevap vermek için adrenalin salgılayan Adrenalin Bezlerine yaşama kuvveti sağlamaktadır. Bu çakra kalın bağırsak, leğen kemikleri, bacaklar ve ayaklara yaşama kuvveti sağlamaktadır.

Aynı zamanda sinir ve dolaşım sistemlerinin idamesinden de sorumludur. Bu çakra tıkalı, bloke edilmiş veya kapanmış ise ortaya çıkan fiziksel belirtilerin arasında kabızlık, hemoroitler, obezite, siyatik ağrısı, artrit, diz sorunları, iştahsızlık hastalığı ve intihar vardır.

İlk çakra hayatınızı fiziksel varlığa bağlamaktan sorumludur. Dünya üzerindeki enerjik ve ruhsal temelinizin merkezidir, hayatta kalma içgüdülerinizin kaynağıdır.

Yaşadığınız ana bağlı olmanızı ve varlığınıza karşı olası tehditlerin, hayatta kalmak ile ilgili her tepkinin farkında olmanızı sağlar; kaçma veya savaşma içgüdüsü bu bilinç merkezinden doğar.

Bunun aksine, varlığınıza karşı kendinizden kaynaklanan iştahsızlık hastalığı veya intihar teşebbüsü gibi herhangi bir tehlike bu çakranın içinde mevcut değerler ve bilincin bir bozukluğudur.