Meditasyon Süreci

Meditasyon sürecinde zihnimize düşünme, analiz etme, anımsama, problem çözme, geçmişteki sorunlarla ya da gelecekteki beklentilerle uğraşma eğiliminden uzaklaşmasını söyleriz. Zihnimizi hızlı düşünce duygulardan uzaklaştırarak yavaşlatırız ve bu zihinsel aktivitemiz, içsel farkındalık ve dikkatle yer değiştirir. Yani meditasyon düşünme ve durum analizi süreci değil
dir. Fantezi kurma, uyanık hayal kurma ya da zihni inceleme süreci değildir. Meditasyon kendinizle hesaplaştığınız ya da yoğunlaştığınız bir süreçte değildir. Meditasyon en basit tanımıyla sessiz, çaba gerektirmeyen, dikkatin ve farkın dalığın bir noktaya yoğunlaştırdığı haldir.
Meditasyon, tüm zihinsel sınırlamalarımızdan, görev duygularından, düşüncelerden ve uyanıkken yaşadığımız deneyimlerden uzaklaşmamızı sağlar. Bunu imkânsızı uygulamaya, zihnimizi tamamen boş bırakmaya çalışarak yapmayız, bu imkânsızdır. Bunun yerine zihnimizin bir objeye odaklanmasına ve daha sonra dikkatimizin içimize yönelmesine izin veririz.
Zihne bir odaklanma noktası vererek, üzüntü, planlama, düşünme ve nedenselleştirme gibi diğer zihinsel süreçlerden uzak kalmasını sağlarız.
Meditasyon sırasında zihinsel konsantrasyonu sağlamaya yönelik seslere mantra denir ve bunlar zihinsel düzeyde çok güçlü etkilere sahiptir.
Mantra, bir sözcük, bir hece, bir grup ses olabilir. Bir mantraya yoğunlaşmak öğrencinin gereksiz, rahatsız edici zihinsel gerilimden uzaklaşmasını, iç benliğinin derinliklerine doğru yolculuğa çıkmasını sağlar.
Dünyada meditasyon sırasında çok farklı mantralar kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları Om, Amen ve Shalom’dur ve bunların en basit amacı zihnin odaklanmasıdır.
Dünyadaki önemli spiritüel geleneklerde, eski ya da yeni olmasından bağımsız olarak bu tür harf, ses, ya da sözcük grupları mantra olarak kullanılır. Bu çok eskilerden bu yana bilinen önemli bir bilimdir. Bu konuda yaşanan ilk deneyimler çok basittir; ancak kişi zihniyle yoğunlaşmaya başladığında uygun mantra çok etkili ve güçlü olacaktır.
Meditasyonla ilgili metinler ve eski yazılar bu konudan çok söz eder. ‘Yoga‘ biliminin ilk kurucusu Patanjali mantranın, bilincin iç kaynağının temsilcisi olduğunu söyler. Bundan dolayı mantra, bu yaşamın ölüm öncesi ve sonrası arasında bir köprü gibidir. Vücut, nefes ve bilinçli zihin, bilinçaltından ve ruhtan ayrılınca böyle bir mantrayı anımsamaya çalışmak etkili olacaktır. Bu etkiler güçlü motivasyon üreticilerdir ve ölüm dediğimiz geçiş sürecinde ve bilinmeyene yolculukta yardımcı olur.
Bir dağa tırmanırken kullanılabilen birden çok yol olduğu gibi, meditasyon konusunda da birçok pratik ve teknik vardır. Hepsinin amacı iç konsantrasyona ve sükûnete ulaşmaktır. Buna ulaşmanızı sağlayan her pratik faydalıdır. Birçok geçerli teknik vardır. Aslında bir çeşit otantik meditasyondan diğerine çok büyük farklılıklar yoktur; yeter ki iç huzura ve odaklanmaya ulaşmanızı sağlasın.
Eğer yaşamı dikkatlice izlersek, çocukluğumuzdan başlayarak dış dünya hakkında eğitildiğimizi, dış dünyayla ilgili konuları nasıl kontrol edeceğimizi ve değiştireceğimizi öğrendiğimizi görürüz, iç dünyamıza bakmak, keşfetmek ve değiştirmekle ilgili düşüncemiz yoktur. Bu nedenle kişi kendine yabancıdır, dış dünyayla farklı ilişkiler kurmaya çalışır. Ancak kendimiz tanımadığımız için bu ilişikilerin hiçbiri sağlıklı oluşmaz ve sonuçta karmaşa ve hayal kırıklıkları oluşması kaçınılmazdır.
Eğitim aşamasında zihnimizin çok küçük bir bölümünü kullanırız. Zihnin büyük bir bölümü uyur ve bu bilinçaltımızın kullanılmayan büyük boşluğudur ve deneyimlerimizin de deposu gibidir; bilinmeyen olarak kalır, disipline edilemez ve kontrol altına alınamaz. Vücudun tamamının zihnin kontrolünde olduğu, ancak zihnin tamamının vücudun kontrolünde olmadığı bir gerçektir. Zihnin tamamı üzerinde bir kontrol geliştirmenin meditasyon dışında bir yolu bulunmamaktadır.
Toplum içinde nasıl davranacağımız bize öğretilir ancak içimizde neler olup bittiğini anlamamızın yolları ve nasıl sükûnet halinde olacağımız öğretilmez. Sakin ve sükûnet halinde olmanın yollarını öğrenmek, bir dine ait bir seremoni değildir, bu insan vücudunun evrensel ihtiyacıdır.
Eğer kişi sükûnet halinde oturmayı öğrenirse, bundan açıklanamaz bir keyif almaya başlar. Deneyimlenebilecek ve ulaşılabilecek en üst düzeyde keyiflere meditasyon yoluyla ulaşılır. Dünyevi zevkler anlık ve geçicidir. Oysa meditasyondan alınan keyif yoğun ve sonsuzdur.
Bu abartı değil, gerçektir. Bu gerçek, dünyevi zevklerden uzaklaşsanızda, uzaklaşmasa nızda gerçeğe ulaştığınızda yaşayacağınız bir gerçektir. Zihin eski alışkanlıklarıyla davranma ve geleceği tasarlama eğilimindedir. Zihin gerçek şimdiki zamanda, burada ve şu anda nasıl bulunduğumuzu bilmez. Sadece meditasyon şimdiyi deneyimlemeyi öğretir ve bu ruhu de neyimlemenin de bir parçasıdır. Meditasyon teknikleriyle zihin bir noktaya odaklanır ve kişi derinlere doğru yol alma gücüne erişir. Ardından zihin herhangi bir saplantı ve sınırlama yaratmamaya, tamamen konsantrasyon sağlamaya başlar; bu meditasyonun ön koşuludur.
Bu yola girmek için meditasyonun anlamını çok iyi kavramak gerekir. Rahat edebileceğiniz bir pozisyon geliştirip, düzenli olarak, her gün ve hep aynı zamanda yapmanız gerekir.
Öğrenciler sabırsız olma eğilimindedir. Bunun için kendinize zaman vermeniz gerekir ve bu süreçte tekniğin ve özgün olmanın öneminin olmadığı anlaşılır. Bu, bir çocuğun bir bitki dikmesi ve bir hafta içinde bir çiçek görememesi gibidir. Eğer düzenli meditasyon yaparsanız yol alırsınız.
Öncelikle fiziksel rahatlama ve sakinleşme sürecine girersiniz. Ardından daha ileri faydalarını görmeye başlarsınız; bunlar çok dramatik ve kolay görülebilir etkiler değildir. Meditasyona devam edin; ilerleme kaydedeceksiniz.

Leave a comment