Şubat 2015

Kova burcu Şubat ve sevgililer günü yorumlarımız

Yakın zamanlarda tanışıp da bir anda hayatınızın içine çok samimi şekilde soktuğunuz bir kişinin aslında göründüğü gibi olmadığını fark edecek ve hem sinirlenecek hem de üzüleceksiniz. Hatta insanlara hemen güvendiğiniz için kendi kendinize çok kızacaksınız. Bu olay adımlarınızı atarken daha dikkatli davranmanıza neden olacak. Ne demişler; bir husumet bin nasihatten iyidir.

İş hayatınızdaki rutinlik sizi bir ara sıkabilir ve işinizi sorgulamaya başlayabilirsiniz. Gerçekten doğru işte olup olmadığınız konusunda kararsız kalabilir, bu düşüncelerle içinizi daraltabilirsiniz.

Yaptığınız işin size uygun olup olmadığından emin olmayabilirsiniz ama birlikte olduğunuz kişinin tam size göre olduğu konusunda içinizde en ufak şüphe bile yok. En azından aşk hayatınızda doğru tercih yapmış olduğunuzu düşünerek romantizmin doruklarında bir ilişki yaşıyorsunuz.

İş hayatınızda sorumluluklarınız beklemediğiniz ölçüde artacak. Bu artışla birlikte günleriniz daha yoğun geçecek. Bu sizi yormak yerine daha da coşturacak, size heyecan ve keyif verecek.

Maddi açıdan oldukça rahat bir aydasınız. Ailenize ihtiyaç duydukları maddi desteği her zamankinden fazla verebileceksiniz. Ama rahatım diye de har vurup harman savurmayın, samanı saklayın ki zamanı gelince rahat edin. Sonra pişman olup “Keşke üç beş kuruş kenara atsaydım/’diye boşu boşuna dövünebilirsiniz.

Romantizmin doruklarında devam eden aşk hayatınıza farklı bir renk katmak için daha önce gitmediğiniz bir yere tatile gitmeyi aklınıza getirecek ve bu fikri sürpriz olarak partnerinize ileteceksiniz. 14 Şubat için bundan daha iyi bir hediye de olmaz sanırım.

İş ve kariyer için şanslı günleriniz: 8,10,16,17,18,20 Şubat,
Para için şanslı günleriniz: 7,9,11,12,14 Şubat
Aşk için şanslı günleriniz:14,19,21,22,23,24 Şubat

Akrep burcu karakter özellikleri

Açgözlülük tarih boyunca bir zaaf olarak görülmüştür hep. Ancak son zamanlarda değişti bu. Artık toplum genel olarak açgözlülüğe daha eğilimli. Yatırım şirketleri, pazar analistleri ve bankacılar hep açgözlülüğün iyi bir şey olduğunu söylüyorlar. Bu ekonomik tutum pek çok a çıdan kültür hayatımıza da sızdı. MTV ve Muc
hMusic kanallarında rock ve rap yıldızlarının şaşaalı hayatları sergileniyor. Müzik hâlâ önemli elbette, ama söylem sanattan çok sanatçının yaşantısına yönelik. Her ne kadar çoğumuz bu servet gösterilerinden hoşlanmadığını söylese de piyasaları iten, ünlüleri yücelten, kültürümüzü şekillendirip değer yargılarımızı değiştiren bu tutumdan uzak kalamıyoruz. Düşünen bir yüreğin belki de en zorlu görevlerinden biri, bu egemen açgözlülük kültüründen kurtulup bedelini ödemekten vazgeçmektir. Ancak bunun için önce açgözlülüğün bakış açımıza ve beklentilerimize nasıl nüfuz ettiğini görmemiz gerekiyor bütün gerçekliğiyle. “Ölümüne alışveriş” çılgınlıklarına kapılan, elindeki onca şeyi paylaşmaya yanaşmayan, sadece zenginler değil.

Açgözlülük cömertliğin elini kolunu bağlar. Genelde vermeyi unutturur veya erteletir. Açgözlülük tanımı gereği dağıtacağı yerde istifler. İnsanlar çok çalışıyorlar ve bu çalışmanın ödüllerini hakkediyorlar elbette. Ancak açgözlülüğün cömertliği bastırması hayatımızı kısıtlıyor. İstifleme korkudan ve sahip olma isteğin
den gelir. Dolayısıyla, cömertliğin dağıtım akışının dışına çıktığımızda kendi kendimize yetebiliyor olsak bile bir dağıtımın olmaması tatmin olmamıza da engel olur. Toplumun temelinde açgözlülük var olamaz. Böyle toplumlarda sevgi yaşayamaz.

Karşılık bekleme yükünden kurtulup özgür kaldığımızda, cömertlik sanatının, yüreğimizin tam ortasında yaşamakta olduğunu hissederiz. İçsel bir tutum olan bu bağımsızlık, başkalarının cömertlikten yoksun olmasına aldırmadan vermemizi ve verirken karşımızdakinden bir şey beklemememizi sağlar. Bu bağımsızlığı sürdürebilmemiz için yüreğimizi korumak, cömert fikirlerimizde, tutumumuzda ve eylemlerimizde net ve tutarlı olmak zorundayız. Aksi takdirde kendi tepkilerimizden şüpheye düşüp eski hayat tarzımıza geri dönebiliriz. Cömertlik yaparken
çevremizden destek görmediğimiz zamanlar olabilir.

Vermek, almak, dağıtmak ve değişmek uğruna gösterdiğimiz çabayı en çok engellemeye çalışanlar en yakınlarımız olabilir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, değişmemiz, cömertliğimiz başkalarının huzurunu kaçınp rahatlıklarını tehdit edebilir. Bu şartlar altında cömertlik sanatı başkalarının kırgınlıklarını yüreğimizle anlamayı gerektirir. Bizi yaralayanlara karşı yüreğimizden sevgi dolu düşünceleri ve duaları eksik etmediğimiz sürece hem merhamet gösteren, hem de bağışlayan taraf oluruz. Bağışlamak demek karşımzdakinin içindeki iyiliği, sizde yaratabileceği etkileri umursamadan görmek demektir. Bağışlama sürecinde hem kendinizi başkalarının zararlarından kurtarmış olursunuz, hem de karşınızdakini olduğu gibi severek hatalarını ve eksiklerini hoş görmüş olursunuz. Bu aktif verme tutumu sormadan verme, önceden bağışlama dağıtım ilkesinin en yüce eylemlerinden biridir.

Yay burcu kız kardeşim

Küçük kız kardeşinin zor bir hayatı olmuştu. O ise hiç darlık çekmemişti. Kız kardeşinin onu kıskandığının farkındaydı. Ona karşı her zaman öfkeli, tahammülsüz ve kabaydı. Ama varı yoğu kız kardeşiydi işte.
Bir gün düşüp kalçasını kırdı. Küçük kız kardeşi ona yardım edemeyecek kadar meşguldü o sırada başka bililerini bul, komşularını falan çağır demişti ona. Ameliyattan sonra bile kardeşine karşı kin tutmadı. O böyleydi işte. Sonra bir gün kız kardeşi de hasta oldu. Yardıma ihtiyacı yoktu. En azından o böyle söylüyordu. Ama o yine de gidip kardeşine baktı. Kardeşinin ona karşı tutumunda bir değişiklik olmasını beklemiyordu. Olmadı da.

Annelerinin ölüm yıl dönümünde kız kardeşine telefon edip tekrar başsağlığı dilemek istedi. Ama kardeşi çok meşgul olduğu nu söyledi. Bu kadar duygusal olma, diyordu. Telefonu kapattı. Buraya kadar, diye düşündü. Niye kendimi paralıyorum ki? Ama yine de buna yüreğinin el vermeyeceğini biliyordu. Varı yoğu kardeşiydi.

Kardeşini tekrar aradı. Kız kardeşi tekrar aramasına şaşırmıştı. Ertesi gün öğle yemeğine davet etmesine daha da çok şaşırmıştı. Özel bir sebebi yoktu. Sadece birlikte vakit geçirmek içindi.

Birlikte yemek yerlerken küçük kardeş, hayatının zorluklarını, çektiği çileleri, pişmanlıklarını anlattı. Bir şişe şarabın ardından ikisi de gülümsediklerini fark ettiler. Kısa bir süreliğine de olsa birlikte olmak güzeldi.

Bir saldırıya maruz kaldığımızda, minnet ve özür dileklerinin olmadığı durumlarda, yanlış bir durumu düzeltmek için tekrar tekrar cömertlik uygulamak görevlerimizden biridir aslında. Burada kast edilen, “Ben haklıyım, sen haksızsın,” değil, bir meseleyi açıklığa kavuşturan, dürüstlükle veren bir yüreğin cömertliğidir. Sizi yaralayan birine karşı açık olduğunuzda karşınızdakinin dürüstlüğünü de serbest bırakmış olursunuz. Hakikat ortaya çıktığında, ilişkide veren ve alanın yüreğinde saygı ve gerçeklik doğar ve bu çoğu zaman tarafları birbirine yakınlaştırır.

2015 Kova Burçları İçin Duygu Yılı Olacak

Zodyak’ın on birinci burcudur. Kişiliği sabittir.

Entelektüel, özgürlükçü, dost canlısı, anlayışlı ve yardımsever olurlar. Buna rağmen zaman zaman tuhaf bir şekilde saygısızca davranışlarda da bulunabilirler.

Yenilikçi ve yaratıcı insanlardır. Riske girmeyi severler. Sezgilerini ve çekici mizaçlarını kullanarak yarattıkları yenilikleri çevrelerine kolayca kabul ettirirler.

Özgürlüklerine son derece bağlıdırlar ve partnerlerinin sınır koymasına izin vermezler. Âşık olduklarında sürekli bir gülümseme halinde olurlar ve mutluluklarını herkese belli ederler. Kolay kolay bağlanmazlar ama bağlandıklarında partnerlerine çok düşkün ve son derece dürüst olurlar. İlişkilerinde her zaman bir yenilik ve heyecan ararlar.

Ocak ayında doğan Kovalar
Saygı duyulan, güçlü ve etkileyici bir ses tonuna sahiptirler. Entelektüel konuşma tarzları hemen dikkat çeker. Eleştirmeyi severler ama kendilerinin eleştirilmesinden pek hoşnut olmazlar.

Şubat ayında doğan Kovalar; anaç ruhlu ve besleyicidirler. Kırılgan olurlar. Kalabalık ortamlarda masum bir yüz ifadesine bürünerek tatlı dilleri ile kendilerini hemen sevdirirler.

2015 Kova Burçları İçin Duygu Yılı Olacak
2015 yılı Kovalar için duyguların ağır basacağı bir yıl olacak. Her ne kadar özgürlüğünüze düşkün olsanız da 2015’de özgürlüğünüzden feragat edip ailenizle ve sevdiklerinizle daha fazla zaman geçirmek isteyeceksiniz. An gelecek onların size çok ihtiyacı olacak, an gelecek sizin onlara çok ihtiyacınız olacak.

Eski dostlarınızın hayatınızda aslında ne kadar önemli roller oynadığını fark ederek içinizde onlara verdiğiniz değer artacak. Sık sık maziye dönerek eski günleri özlemle ve bazen de gözlerden dökülen bir damla yaş ile anacaksınız.

Sevdiğiniz kişilerden alacağınız sürpriz haberler büyük sevinç ve mutluluklar yaşatacak.

Oğlak burcu aylık genel yorumu

İş hayatınızda sonunda gözle görülür bir atağa kalkabileceksiniz. Çevrenizdeki insanlarda bunu fark edecekler ve yaratıcılığınızdan ötürü takdirlerini toplayacaksınız. Tabii ki bu atak sadece takdirle kalmayacak kariyer açısından bir sıçrama tahtası görevini de yerine getirecek. Size düşen tek şey aynı yolda yürümektir, keza yıldızlarınız iş konusunda arkanızda olacak.

Partnerinize karşı ilginizi arttırmazsanız aşk hayatınız iş hayatınızın tersine inişe geçebilir. İlişkinizi daha da geliştirmekte zorluk çekiyorsanız en azından inişe geçmesine izin vermeyin. İyi bir ilişkinin bol bol iletişimden geçtiğini unutmayın ve en azından akşamları uzun sohbetler ederek birbirinizi daha iyi anlamaya çalışın.

Sevgili Oğlaklar, hep iş hep iş olmaz. Hayatınız sadece profesyonel yaşamdan oluşmuyor. Evinize, özel hayatınıza da biraz ağırlık vermeniz gerekiyor. En azından iş ve özel hayatınızı bir dengede götürmeye çalışın.

Nisan ayında fiziksel görünümünüzü değiştirmek isteyebilirsiniz. Bu saçınızın rengini değiştirmek de olabilir, estetik ameliyat da. Fiziksel değişim kararını uygulamanız için Nisan ayı size olumlu bir dönem sunuyor.

İş ve kariyer için şanslı günleriniz: 8,11,16,17
Para için şanslı günleriniz: 9,20,21,23
Aşk için şanslı günleriniz: 4,5,6,24

Oğlak burcu detaylı yaz yorumu

Mayıs:
Mayıs ayında birdenbire karşınıza yeni eğitim fırsatları çıkacak ve siz de bu fırsatları değerlendirmek isteyeceksiniz. Bence sadece istemekle kalmayın, değerlendirin. Bu eğitimler iş ve kariyeriniz açısından size olumlu bir katkı sağlayacaktır.

Ay ortasında yapacağınız iş gezisi, sonuçları itibarı ile size büyük bir moral verecek ve beklediğiniz kazanımları elde etmenizi sağlayacak. Bir işin peşinden yeterince koşarsanız sonunda hedeflediğiniz noktaya ulaşabileceğinizi yine herkese gösterebilmenin haklı gururunu yaşayacaksınız.

Maddi anlamda da oldukça yüz güldüren bir süreç geçiriyorsunuz. Bu mutlu sürecin devamı sağlamanın da yine sizin elinizde olduğunu söylememe bile gerek yok, siz zaten sürecin devamı için var gücünüzle çalışıyorsunuz.

İş ve kariyer için şanslı günleriniz: 14,15,16,18 Mayıs Para için şanslı günleriniz: 1,2,3,4,8,10 Mayıs Aşk için şanslı günleriniz: 4,5,6,25 Mayıs

Haziran:
Sonunda yıldızlarınız aşk hayatınızı canlandırmak için ipleri eline aldı ve sizi dürtmeye başladılar. Ve sonuç olarak bol aşk ve sınırsız romantizm dolu bir döneme giriyorsunuz. Partnerinizle birlikte uzun bir yaz tatiline çıkabilir ve aşkınızı çekemeyenleri çileden çıkarabilirsiniz.

Bekâr Oğlaklar flört havasında olacakları için karşılarına gerçekten etkilenebilecekleri birisi çıkabilir. Bu etkilenmenin sonucunda bazı Oğlaklar ciddi bir ilişkiye de göz kırpabilirler.

Aşk hayatınızdaki bu canlılık sizi de canlandıracak ve işinize pozitif anlamda etki edecek. Aşkın getirdiği neşeyi çevrenize de yansıtacak ve daha renkli sohbetlere gireceksiniz.

İş ve kariyer için şanslı günleriniz: 10,11,12,13 Haziran
Para için şanslı günleriniz: 4,21,24 Haziran
Aşk için şanslı günleriniz: 3,15,16,17,18,19,20 Haziran

Sosyal fenomenler

Oynama Hakkı hareketi 2006’daki Torino Kış Olimpiyatlannda çok daha yaygın bir sosyal fenomen haline gelmiştir. Amerikalı hız kayağı sporcusu Joey Cheek kazananı alkışlamaktan çok gözümüzün önünde cereyan eden cömertliğe dikkat çekerek Olimpiyat ruhunu başka bir seviyeye taşımıştır. Cheek altın madalya ödülü olan 25.000 dolan Oynama Hakkı’ na bağışladı. Amerikan şirketlerinin de devreye girmesinden sonra bağışlar yağmur gibi akmaya başlamıştı. Ama bütün bunların arasmda en yürek ısıtan örnek Kanadalı atlet Clara Hughes’dan geldi. Kanadalı atletler için aynlan bir madalya ödülü olmamasına rağmen, Cheek’in örneğinden etkilenen ve kendi zaferini başkala nna da armağan etmek isteyen Hughes şahsi hesabından 10.000 dolar bağışta bulundu Oynama Hakkı’na. Şirketler bu fırsatı bir kez daha kaçırmadılar ve 200.000 dolarlık bir bağış daha yapıldı bu harekete. Bu üretken dağıtım, özgün bir cömertlik örneği olarak pek çok erdemi de banndırmaktadır bünyesinde. Hughes’un; yıllar süren fedakârlık, çalışma ve hırsın sonunda, böyle bir kişisel zafer anında, kendine destek olanlan bu şekilde onurlandırmış olması ne büyük bir tevazu örneğidir. Böyle rekabetçi bir alanda, spor zevkini muhtaç insanlarla paylaşarak kişisel zaferine daha da büyük bir anlam katması, sahip olduğu yürek ve bilincin idrak edilmesi değildir de nedir?

Bundan alabileceğimiz üç temel ders vardır. Birincisi, hepimiz spor, iş hayatı ve toplum hayatının ne pahasına olursa olsun kazanmaya odaklı bir rekabet alanı olduğunu düşünme eği limindeyizdir. Oysa insanın tek yapıtaşı bu değildir. Dürüst bir yürek, kişisel başarısını mümkün kılan ilişkileri ve bağlantıları, en büyük zafer anlarında bile görüp tanıyacaktır. Kimse, altın madalya podyumunda da olsa, yalnız başına duramaz. İkincisi, dünya cömertlik örneklerine hasret kaldığı için her doğru hareketin peşinden gitmeye hazır halde bekliyoruz. Hepimizin cesarete ve idrake ihtiyacı var; hepimizin içinde merhamet ve riskleri göze alacak kuvvet var. Örneklerin yaptığı, bizim zaten doğru ve mümkün olduğuna inandığımız şeyleri kendimizce denemeye özendirmektir sadece. Üçün cüsü, rahatlığımızı cömertliğe dönüştürebilecek anlar da var içimizde. Fazla ihtişamlı şekillerde
olmasa da, insanlığımızı paylaşırken seçimlerimiz, sözlerimiz ve eylemlerimiz başkalannı da takip etmeye kışkırtabilir.

Benzer bir örneği kendi hayatımızda da yaşadık. İtalya’dan aldığımız arazide bereketli bir içme suyu kaynağı bulduktan sonra bunu nasıl dağıtacağımızı düşünmek zorunda kalmıştık. Alında çok şanslıydık. Tek yapacağımız, boru ve pompa ayarlamaktı. Böylece istediğimiz kadar suyumuz olacaktı. Taşındıktan birkaç ay sonra yakınlardaki büyükçe bir arazi sahibi kapımıza dayandı. Komşuluk hoşbeşinden sonra ağzındaki baklayı çıkardı. Bu sudan o da yararlanmak istiyordu. Söylediğine göre, kendi arazisinden hiç su çıkmıyordu, şehir şebekesine çok uzak olduğu için ondan da yararlanamıyor du; kaldı ki bizim arazimizde su olduğunu başından beri biliyordu ama eski sahipleri kullanmasına izin vermemişlerdi. Adamın talebi üzerinde düşündük, bildik kaygılarımızı gözden geçirdik, kendine özgü İtalyan yasalarını araştırdık. Suyu paylaşırsak, diye düşünüyorduk, bize yetecek kadar kalacak mı? Adamın isteğini yerine getirecek olsak boru sistemini nasıl döşeyecektik? Buraya ilk geldiğimiz günden beri, çok göz önünde olmadan, daha ihtiyatlı, hatta şüpheci olmamız tavsiye ediliyordu. Ne de olsa buraya yabancıydık; bizi kolaylıkla kandırabilirlerdi. Ama adam komşumuzdu; hem din kardeşiydik hepimiz. Bu değerli kaynağı paylaşmakla ilgili kaygılarımıza meydan okumak zorunda hissediyorduk kendimizi.

Nihayet, suyu para vermeden kullanabileceğini söyledik komşumuza. Sadece o değil, çok geçmeden haberdar olan diğer komşular da şaşırmıştı bu armağanımıza. Hiç tanımadığımız insanlardan, vadinin ta öteki yakasındakilerden meyve sepetleri gelmeye başladı. Hikâye altı kilometre mesafedeki kasabaya kadar yayıldı. Kimileri bize aptal yabancılar gözüyle bakmaya başlamıştı. Ama çoğunluk bu hareketimizi cemiyete bağlılığımızın bir işareti olarak görmüştü. Sonradan öğrendik ki, bu su sadece komşumuzun ihtiyacını gidermekle kalmıyordu. Aynı binayı paylaşan dört aileye daha su temin edilmiş oluyordu. Bu, dağıtıma güzel bir örnek oldu. Su yüzyıllardır bizim arazimizdeydi ve muhtemelen bizden sonra da orada olmaya devam edecekti. Suyumuz bizim ihtiyacımızdan çok fazlaydı. Neticede biz doğru olanı yaptığımıza inanıyoruz. Sonucu riskli olsa da inandığımız şeyi uygulamış, muhtaç olanla paylaşmıştık. Toscana’daki bir malikânede Toprak Ana’ nın bize bahşettiği bir kaynak sayesinde komşularımız da büyüyüp gelişecekler.

Suyu paylaşırken komşumuzun şaşkınlığından da bazı dersler çıkardık. Adam paylaşmamızı beklemiyordu. Ve bu şaşkınlık da bulaşıcıydı. Cömertlik verilip alınırken, en beklenmedik zamanlarda başka cömertlikler doğurur. Verenin hayal edebileceğinden daha büyük bir dalga etkisidir bu.

Neye ihtiyacın var?

En cömert dört sözcük “Teşekkür ederim,” ve “Özür dilerim,” ise, en cömert soru da, “Neye ihtiyacın var?” olmalıdır. Bunun, karşımızdaki herhangi birine, topluluklara ve de kendimize sorabileceğimiz en cömert soru olduğunu öğrendik deneyimlerimiz. İhtiyaç nedir? Bunu durduğunuz yerde tahmin etmeniz güçtür el bette bir fikriniz mutlaka vardır, ama sormadan asla bilemezsiniz. “Neye ihtiyacın var?” hasta ya da ölüm döşeğindeki bir insana da sorulacak en cömert sorudur. Cevap sürprizlerle dolu olabilir. Bizden daha az şeye sahip pek çok insan bizim sahip olduğumuz her şeyi isteyecek diye bir kural yoktur. Aynı şekilde paraya da ihtiyaçları olmayabilir. Bu cömert soruyu sormak, risk almayı gerektirir. Alacağınız cevap hoşunuza gitmese de hakikati ancak sorarak öğrenebilirsiniz. Kaldı ki, hepimizin en büyük ihtiyacı bu hakikattir aslında.

Bazen bu cömert soruyu sorduğumuz insanlar nasıl cevap vereceklerini bilemezler; çünkü daha önce kimse sormamıştır bunu onlara. Bu şartlar altında cevabı kendimiz vermeye çalışmamak, onlar kendi cevaplarını bulana kadar sormaya devam etmeliyiz. En büyük değişim ancak bu şekilde gerçekleşebilir.

Muhtaç kadınlara yardım etmek için kurdukları gruba bir gün, yakın zamanda Kana da’ya göç etmiş Somalili genç bir anne telefon etti.

Gönüllülerden biri kadının kaldığı daireye gitti. Oraya otobüsle ulaşması bile saatlerini almıştı. Kadının, üç yaşındaki kızıyla birlikte yaşadıkları odada buluştular.

“Neye ihtiyacın var?” diye sordu gönüllü, anneye.
“Televizyona. Televizyonum olursa kızımı susturabilirim. Apartmandakiler çok gürültü yapıyor diye şikâyet edip duruyorlar. Bizi buradan attırmalarından korkuyorum.”
“Başka neye ihtiyacın var?” diye sordu gönüllü. Kadın şok olmuştu. Tek ihtiyacının bir televizyon olduğunu sanıyordu.

“Şey, bir de yatak olabilir. Bu iyice gömüldü, sırtımı ağntıyor.”
“Başka neye ihtiyacın var?”
“Şey…” annenin yüzünde bir gülümseme belirmişti “bir de koltuk olursa sürekli yatağın üzerinde oturmaktan kurtuluruz.” “Peki başka neye ihtiyacın var?”
Arka arkaya gelen cevaplarla liste uzayıp gitmişti.
Gönüllü evine dönerken yan kapı komşusunun bir televizyonu dışarı çıkarıp bahçeye bıraktığını fark etti. “Yeni bir LCD aldım, buna yer kalmadı artık,” diyordu komşu.
“Çalışıyor mu peki?” diye sordu gönüllü.

“Tabii canım.” dedi komşu.

Her iş ya da proje cömertlikle ya da cömertlik olmadan yapılabilir. Aynı şekilde söylenen ya da yazılan her söz cömerttir ya da değildir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, yazar olarak, okurlarımızın sadece farkında olmakla kalmayıp onlara karşı cömert olmayı da önemsiyoruz. Anlayışı paylaşmak için açık ve dürüst olmaya çalışıyoruz. Daha önce hiç sorulmamış sorular sorarak, daha önce hiç su yüzüne çıkarılmamış meseleleri ortaya koyarak başka soruların da doğmasını özendirmeye çalışıyoruz. Bu bir diyalogdur: biz de başkalarından öğrendik;
ve şimdi aldığımız bu derslerin başkalarına da yayılıp dağıtılacağını umuyoruz. Yazarlıkta cömertlik özellikle Edwina Vardey’den öğrendiğimiz bir kavram. Kitabımızı ona da adamamızın nedeni bu.

Edwina hayatı boyunca günlük tutmuştu. Bakmak zorunda olduğu beş çocuğa ve yaşlı annesine rağmen bu alışkanlığını bırakmamış, gündelik olayları ve çocuklarının sözlerini günlüğüne yazmıştı. Çocuklar yirmi bir yaşma geldiklerinde, küçükken söylediklerini derleyip küçük kitapçıklar yapmıştı, ikinci Dünya Sava şı’nda Kızılhaç’ta hemşirelik yaparken yazdığı günlükler o kadar ustaca ve detaylıydı ki, tarihçiler ve belgesel yapımcıları bu günlükleri referans olarak kullanmışlardı. Kitap editörlüğü e ğitimi de bulunan Edwina tarihe ve insanlann yaşamlarına o kadar meraklıydı ki, memleketi İngiltere’deki Surrey şehrinin ayrıntılı tarihini yazmaya girişmişti. Bölgedeki yaşlılarla görüşüp onlara gürültüsüz patırtısız sakin bir hayat gibi görünen geçmişlerini anlattırdı. Görüşülen her bir insanın hayatının, yörenin tarihini birer mozaik gibi resmettiği bu ses kayıtlan artık yerel Tarih Cemiyeti için paha biçilmez bir hazine.

Yay burcu Temmuz Ağustos öngörülerimiz

Temmuz:
İş çevreniz bir hayli genişleyecek. Daha dün tanıdığınız üç kişi bile sayamazken bugün telefon rehberiniz işle ilgili kişilerle dolup taşacak. İş çevreniz genişledikçe siz de biraz gerileceksiniz. O kadar insanın arasında sizi geren birinin çıkması hiç de sürpriz olmaz. Düştüğünüz fikir ayrılıklarında ani parlamalar yaşamamaya çalışın, olur böyle şeyler deyin geçin.

Maddi anlamda oldukça rahatlamış olacaksınız. Geçmiş zamanlarda zorlandığınız ödemeleri yapmak daha kolay olacak. Bence de öncelikle ödemelerinizi gerçekleştirin, daha sonra kalan olursa keyfiniz için harcarsınız.
İşler tıkırında, maddi durum düzlükte olunca insanın aklına da hep olmadık şeyler gelmeye başlar. Durup dururken eskilerden kalan bir aşkı düşünmeye başlamak da bunlardan biri. Arasam mı aramasam mı diye eliniz telefonda, kafanızın içinde papatya falı açarken birden kendinizi onunla konuşuyor olarak bulabilirsiniz. Önce eski bir tanıdık olarak başlayan konuşma, birlikte geçen güzel günlere doğru kayınca sohbetin devamını bir akşam yemeğinde sürdürme kararı alabilirsiniz. Ondan sonra ne olur bilemem ama sanki o eski ateş henüz küllenmemiş gibi görünüyor.

İş ve kariyer için şanslı günleriniz: 5,6,17,19 Temmuz Para için şanslı günleriniz: 20,22,24,28 Temmuz Aşk için şanslı günleriniz: 3,7,16,21 Temmuz.

Ağustos:
Bu ay sizde taşınma koşuşturması olacak gibi görünüyor. Evinizi mi taşırsınız, ofisinizi mi taşırsınız bilemem. Belki de işlerin tıkırında olması artık daha büyük bir ofis ihtiyacı ortaya çıkaracak. Ya da yeni bir ofis açacaksınız. Doğrusu ben de merak ettim şimdi ne olacağını…

Anlatıyorum, yorumlarda bulunuyorum ama bekâr Yaylar için bir şey söylemediğimi ben de fark ettim. Gerçi söylenecek bir şey yoktu, her zamanki gibi yanlış kişilerin peşinden koşup duruyordunuz bu aya kadar. Yıldızlarınızın konumu karşınıza peşinden koşmaya değecek ve sonunda kovalaya kovalaya yakalayıp kalbini çalabileceğiniz birinin çıkma olasılığının yüksek olduğunu söylüyor.

İş ve kariyer için şanslı günleriniz: 8,16,27,28 Ağustos Para için şanslı günleriniz: 7,17,24,27 Ağustos Aşk için şanslı günleriniz: 14,15,18,29 Ağustos.

Yay burcu Mayıs Haziran özel yorumlarımız

Mayıs:
Ah şu Merkür gerilemesi yok mu… Süper bir silah bulup ya şu Merkür’ü Güneş sisteminden sileceğiz ya da Merkür gerilemesi dönemlerinde biraz daha dikkatli olacağız. 20 Mayıs 12 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan Merkür gerilemesi sizi de olumsuz yönde etkileyecek.

Neyse ki sadece size olan garezinden dolayı değil; bütün burçları negatif yönde etkileyecek. İş hayatınızda bu dönem içerisinde ciddi kararlar vermemenizi öneririm.

Mayıs ayı içerisinde kendinize daha fazla önem vermeye başlayacaksınız. Kendinize daha fazla zaman ayırırken partnerinizle romantik anların da tadını çıkarmaya devam edeceksiniz. Evinizle ilgilenmek, belki de mobilyaları değiştirmek gibi uğraşlar Mayıs ayı içerisinde sizi oldukça oyalayacak.

İşve kariyer için şanslı günleriniz: 17,18,21,22,23 Mayıs Para için şanslı günleriniz: 24,25,26,27 Mayıs Aşk için şanslı günleriniz: 8,19,24,28,29,30 Mayıs.

Haziran:
Haziran ayında bir alışveriş çılgınlığına kapılabilirsiniz. Alışveriş yapmak her zaman iyidir ama kredi kartlarına yüklenip sonrasında bütçenizi alt üst etmeyin. Terlik, mayo, güneş kremi vs. ne gerekiyorsa alın bir kenarda dursun. Şöyle güneye doğru uzun bir tatile çıkma olasılığınız var. Parayı alışverişte bitirmeyin, Akdeniz akşamlarında içilecek kokteyllere de para kalsın.

Haziran ayının 15’inden sonra işinizle ilgili büyüme ilerleme ve sürpriz gelişmeler yaşanabilir. Bazen dönüp arkaya baktığınızda “Vay canına nereden nerelere gelmişim “diye düşünmenizi sağlayacak gelişmeler yaşayabilirsiniz.

Bu ay mide ve bağırsak sisteminize iyi bakın, ufak tefek sorunlar yaşayabilirsiniz. Havalar sıcak, önünüze gelen her yerde yemek yemeyin, tuvalette geçireceğiniz zamanı istemeden arttırabilirsiniz.

İş ve kariyer için şanslı günleriniz: 4,15,16,17,18,19,20 Haziran
Para için şanslı günleriniz: 21,23,24 Haziran
Aşk için şanslı günleriniz: 3,8,11,12 Haziran

İhtiyacınız olanı almanın bilgeliği

Bu özellikle de kadınlar arasında yaygın. Üstlendikleri verici, koruyucu, düzenleyici, temizleyici, alışverişçi, sürücü, yönetici, işçi gibi onca sorumluluğa rağmen neyi almaya ihtiyacı olduğunun farkına varamıyor bu kadınlar. En yaygın bahane, “Hiç zamanım yok” oluyor. Aslında kast edilen, “Sürekli verdiğim için alamıyorum,” olmalı. Oysa zaman bizden başkasına ait değil. Oysa kendimize boşluk verdikçe zamanın da uzayıp esnediğini göremiyoruz. Ne kadar istersek isteyelim bir türlü bu meşguliyetten kurtulamıyoruz. Sınırlar koyarak, asıl önemsediklerimize sadık kalarak kendimize güvenimizi tazelemek zorundayız. Gereksiz bilgilerden kurtulmakta acımasız olmalıyız: e mail ya da cep telefonundan ulaşılırlığımızı kısıtla malı, televizyondan aldığımız bilgiyi önceliklerimize göre düzenlemeli, günde on dakika olsun kendi ihtiyaçlarımız üzerinde düşünmeliyiz. Fazlalıklardan kurtulmak ruhani anlamda, sırlarım, sürprizlerini ve fırsatlarını pratikte ortaya çıkaran temel bir prensiptir. Dolu olduğumuzda daha fazlasını alamayız. Ne kadar boş olursak o kadarını alma özgürlüğümüz olur.

Ancak cömertlik yalnızca aldığımızda da var olamaz. Özünde sosyal varlıklar olarak, önce aldıktan sonra vermeye başlarız. Uzmanlaşmadan önce öğrencilik devresi geçiririz; sanatçı ya da iş adamı olmadan önce bir çıraklık devresi geçiririz; manevi olarak bütünlüğe ermeden önce aşkın insanların tezgâhından geçeriz. Ve çoğu zaman bir başkasına verebileceğimiz en cömert şey almaktır.

İhtiyacınız olanı almanın bilgeliğini kazanma yolunda yapılabilecek en etkili egzersizlerden biri kendinize bir gün ayırmaktır (telefon, internet olmadan, tamamen yalnız başınıza). Yere uzanıp kollarınızı iki yana açın, yavaşça ve derin nefes alın; düşüncelerinizi nefesinize verirken zihin gözünüzden vücudunuzun en derindeki, en karanlık köşelerine doğru yol alın. Bu yeni yerinize alıştıktan sonra aşağıdaki sorulan sorun kendinize. İçinizdeki bilgeliğin sesi doğru cevaplan verecektir.

1. İhtiyacım olan ne?
2. Bunu nasıl alabilirim?
3. Bunun mümkün olması için ne yapabilirim?
4. Bana başka kim yardım edebilir?

Hayatında bir değişiklik yapma çağrısını içinde hisseden bir iş kadını bir arkadaşını ziyarete gittiğinde masasında özlü sözlerin bulunduğu bir takvim gördü. Orada yazan bir şey dikkatini çekmişti: “Sizin ihtiyacınız olanın size de ihtiyacı vardır.” (Kendi kendine tekrar ederken bir mantra gibi olmuştu) En çok neye ihtiyacı olduğunu bir süre düşündükten sonra yalnız ve izole hayatına son verip gönüllü çalışmalarla etrafındaki topluluklara katıldı. Normal işine de gittiği için günleri yoğun geçiyordu ama kendini en iyi hissettiği zamanlar, genelde karşılaşma fırsatı bulamadığı insanlarla bir arada olabildiği aşevinde geçirdiği zamanlardı. Yine orada başka bir gönüllüyle tanıştı ve birlikte başka projelerde çalışmaya başladılar.