Burçlar

23-24-25 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

22 ŞUBAT

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 6 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Yetenekli, dikkatli, çekici

Olumsuz Özellikler: Çocuksu, savruk, tedbirsiz

Erken yaşta yetenekleriniz keşfedilmiş. Yetenekli olmanız ve kendinize güvenmeniz, bazen sizi hazır olmadığınız işler almaya itmiş. Bu yüzden önünüze çok engel çıkmış ama siz bunları aşılmaz görmemişsiniz. İyi seçilmiş bir sevgili, sizin yeteneklerinizi doğru yerlere kanalize etmenize yardım eder. Ayrıca, sizi disiplinli de tutar. Yaramazlık yapma ihtiyacınız sizi sigara alışkanlığına itebilir, ama kısa zamanda doğru yolu bulursunuz.

23 ŞUBAT

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 7 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Becerikli, girişimci, atletik

Olumsuz Özellikler: Duygusuz, sabit, kendini alçaltan

İşte de evde de herşeyi hallediyorsunuz. Bazen gösterişli insanlar sizden daha ön planda oluyorlar ama siz görevinizi yerine getirmiş olmanın en büyük ödül olduğunu düşünüyorsunuz. Şaşalı tiplere değil, sizin gibi kötü günde de güvenilecek kimselere aşık oluyorsunuz. Mükemmelliğe de önem verdiğinizden, yaşadığınız her yer eksiksiz oluyor. Genç kalmak için sağlıklı yiyor, seksiliğinizi kaybetmemek için de sürekli egzersiz yapıyorsunuz.

24 ŞUBAT

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 8 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Popüler, eğlendirici, kolay anlaşılır

Olumsuz Özellikler: Saman altından su yürüten, ruhsuz, yüzeysel

İçgüdünüz kuvvetli, insanların her istediklerini seziyor, onlara aradıklarını veriyorsunuz. Bu da sizi aranılan biri yapıyor. Kendi isteklerinize de böyle duyarlı olmalısınız. Eğer sevgilinizden sizin için birşey-ler yapmasını istemezseniz, sizi iyilik perisiyle karıştıracak ve hep bir-şeyler vermenizi bekleyecek. Amaçlarınız olduğunu gösterirseniz, insanlar sizi daha ciddiye alırlar.

23-24-25 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri _8.jpg

Balık Burcu Kız Çocukları

Oğlunuz küçük bir soğuk algınlığında kolayca anjin olmakta, burnu tıkalı olduğu için, geceleri açık ağızla uyumaktadır. Doktor bademciklerin alınmasını tavsiye etmiş. Ben ameliyata karşı olan biriyim. Eğer başka çare kalmamışsa ameliyata karar vermek gerekir. Bugün neşter kullanmak bir moda oldu. Hasta organı iyileştirmeye çalışmak yerine kesip çıkarıyorlar. Öyle küçük organlar var ki, henüz vücut içindeki görevlerini tam bilmiyoruz. Bilmediğimiz şeyler bize lüzumsuz gibi gelir. İnsan vücudunda lüzumsuz organ olduğuna inanmıyorum. Allah, insanı mükemmel olarak yaratmıştır. Hasta hücrelerin kendi kendilerini iyileştiren bir mekanizmaları vardır. Bir yerimiz kesildiği zaman, kan kaybını önlemek için, hava ile temas eden kan hemen pıhtılaşarak kesik damarın önünü kapatır. Kesilen deride damar ve sinir hücreleri kendilerini yenileyerek yarayı iyileştirir.

İyi biliyorum ki, oğlunuzun sağlığım tehdit etmediği sürece bademciklerin alınmasına izin vermeyecek akıllı bir aile doktorunuz var. Yeri gelmişken size önemli bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Eğer ameliyattan başka çare kalmazsa, sakın, oğlunuzu “doktor sadece boğazına bakacak, korkma hiç acıtmayacak,” gibi sözlerle aldatıp operatörün habersizce bademciklerini kesip almasına izin vermeyesiniz. Çocuğu önceden ameliyata hazırlayınız. Burnundan rahat nefes alabilmesi ve geceleri daha iyi uyuyabilmesi için doktorun boğazını aletle muayene edeceğini, biraz canı yanacağını, uslu durmasını ve cesur bir çocuk olduğunu göstermesini söyleyiniz. Bunu, oğlunuzun size olan güvenini kaybetmemesi ve ömür boyu sürecek bir doktor korkusu yaşamaması için tavsiye ediyorum.

Zararsız gibi görünen küçük yalanlar bile çocukları derinden üzmekte, anne babalara karşı güvenleri sarsılmaktadır. Sekiz yaşındaki bir kız çocuğu kendisine yalân söyleyen büyük annesine kin duyuyordu. Bu sevimli kızcağız dört yaşında iken anne babası bir seyahate çıkarlar. Giderken onu büyük anneye teslim ederler. Büyük anne, sevimli bir bayanı ziyaret edeceklerini söyler. Birlikte bu sevimli bayanın evine giderler. Kadın, gerçekten, küçük kızı çok iyi karşılar, ona kendi eliyle pişirdiği kurabiyelerse den yedirir, ilginç masallar anlatır.

Ertesi sabah büyük anne küçük kıza haber vermeden kadınla baş başa bırakıp evine gider. Küçük kız, anne babası seyahatten dönünceye kadar, üç hafta boyunca, bu iyi kalpli kadının yanında kalır. Çok rahat ettiği halde, kendisine yalan söyleyen büyük annesini uzun bir zaman affetmez. Küçük kız, sekiz yaşma geldiğinde ailesi onu bir yatılı okula yazdırmaya karar verir. Büyük anne yine aynı oyuna başvurur. Sözde bir kız okulunu ziyarete gidiyorlar. Büyük anne, torununu okul müdiresine teslim ettikten sonra gözden kaybolur. Yabancı insanlar ve yabancı çocuklar arasında kalan küçük kız gözyaşlarını tutamaz. Kendisini ikinci defa aldatan büyük annesine kızmakla kalmaz, ona kin duyar.

Çocuklarımıza karşı asla yalan söylemeyelim. Yalanın ve aldatmanın küçüğü olmaz. Boş vaatlerde bulunup onları aldatmayalım, yerine getiremeyeceğimiz sözler vermeyelim. Her iyi davranışını bir ödülle ve övgüyle karşılamak da doğru değildir. Bu tür eğitim çocuğu menfaatçi yapar. Doğru davranışları içinden geldiği için değil, karşılığında bir menfaat beklediği için yapar. Çocuğu küçük yaştan bol paraya alıştırmak da doğru değil. Her şeyde olduğu gibi, para konusunda da ölçülü olmalı; çocuğa arkadaşlarının yanında mahcup olmayacak kadar harçlık verilmelidir. Bazı anne babalar, çocuğa para verirken biriktirmesini söylerler, onu cimriliğe alıştırırlar. Öyle bir zaman gelir ki, çocuk harcamaktan çok biriktirmekten zevk alır.

Oğlunuz kız kardeşinin oyuncaklarını ve eşyalarını sahiplenmekte bir sakınca görmediği halde, kendisine ait bir eşyanın kız kardeşi tarafından kullanılmasına izin vermediğini söylüyor ve soruyorsunuz: “Oğlum bencil bir kişiliğe mi sahip?” Sevgili kardeşim, çocuklar o yaşlarda paylaşmayı bilmezler. Sahiplenmeyi çok çabuk öğrendikleri halde, paylaşmayı geç öğrenirler. Kendilerine yapılan haksızlığa karşı çok hassas ve kırılgan oldukları halde, başkalarına haksızlık yaparken aynı hassasiyeti göstermezler.

Balık Burcu Kız Çocukları_2.jpg

1-2-3 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

1 MART

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 4 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Estetik, yönetici ruhlu

Olumsuz Özellikler: Baskıcı, hareketsiz

Bir sanatçının ruhuyla, bir iş adamının kafasını birleştirmişsiniz. Düşüncelerinizi gerçekleştirmekten çekinmiyorsunuz. Herkes sizden arabuluculuk yapmanızı bekliyor. Aşık olduğunuzda, asla şefkatinizi esirgemiyorsunuz. Egsersiz yapmaya çalışın.

2 MART

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 5 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Amaç sahibi, derin

Olumsuz Özellikler: İzole, utangaç

Kendi moda anlayışınızı çok beğeniyorsunuz, çevrenizi umursamıyorsunuz. Sevgiliniz herkes tarafından beğenilen bir tip olmamasına rağmen, siz onunla sonsuza kadar beraber olmak istiyorsunuz. Kendi kendinize yetebilmeniz, sizi izole etmesin. Dünyaya verecek çok şeyiniz var.

3 MART

Burcu: Balık Uğurlu sayısı: 6 Uğurlu taşı: Akuamarin Olumlu Özellikler: Pragmatik, gerçekçi, sadık

Ölümsüz Özellikler: Sınırlı, dengesiz

Kesinlikle karamsarılığa düşmüyor, herşeyi çözmek için pratik bir yol buluyorsunuz. Detaylar asla gözünüzden kaçmıyor. Çok seviliyorsunuz, çünkü insanları rahatlatıyorsunuz. Tepeniz çabuk atıyor, fakat çabuk affediyorsunuz.

1-2-3 Mart Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri _9.jpg

Koç Burcu Annelik Rehberi

Bazı anne babalar, tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışırken “utan, kocaman çocuk oldun, hala çişini haber vermiyorsun, herkes sana gülecek” şeklinde çocuğu utandırıcı ve aşağdayıcı bir dil kullanırlar. Çocuklar çıplak dolaşmanın ayıp olduğunu bilmezler.

Kirli bezi alınıp altı temizlenen çocuklar, annenin elinden kurtulup odanın içinde koşturmaktan hoşlanırlar. Altı temizlendikten sonra biraz çıplak dolaşmalarında mahsur yoktur.

Üç yaşındaki Mustafa’ya pijamayla misafirlerin yanma çıkmasının ayıp olduğu söylenmişti. Bir akşam, Mustafa odasında pijamasını çıkardıktan sonra misafir dolu odaya çırılçıplak girivermiş, anne babasını hayrette bırakmıştı. Anne, çocuğa neden misafirlerin yanma çıplak girdiğini sorduğunda verdiği cevap çok gülünçtü, ama çocuk mantığına göre doğruydu:

“Ama siz bana pijamayla misafirlerin yanma çıkmamın ayıp olduğunu söylediniz.”

Küçük çocuklar, “özelden genele gitme, sebep-sonuç ilişkisi kurma” gibi akıl yürütme becerisini gösteremezler. Yukarıdaki örnekte, çocuk yatak odasına ait bir elbise olduğu için pijamayla misafirlerin yanma çıkmanın geleneklere aykırı olduğunu kavrayamamıştır. Bu yüzden, özelden genele giderek, başkalarının yanında çıplak dolaşmanın da ayıp sayıldığını düşünememiştir. O, verilen talimata uyarak misafirlerin yanma pijamayla çıkmamıştır ve kendisinden istenen şeyi yapmıştır.

Çocukları abartılı bir şekilde utandırarak ve eleştirerek terbiye etmek doğru değildir. Çıplak dolaşan çocuğumuzu, “Çok ayıp, herkes sana bakıyor, sen ne utanmaz bir çocuksun!” demek yerine, “Çıplak dolaşmanın hoşuna gittiğini biliyorum, ama üzerinde elbise olmayınca soğuk alıp üşütebilirsin. Başkalarının bizi çıplak görmesi doğru değildir” demek daha uygundur.

Koç Burcu Annelik Rehberi_6.jpg

16-17-18 Kasım Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

16 KASIM

Burcu: Akrep Uğurlu sayısı: 9 Uğurlu taşı: Topaz Olumlu özellikleri: Dürüst, araştırmacı

Olumsuz özellikleri: Patavatsız, önyargılı

İyilik yapma isteği doğanızdan geliyor. Ancak bazen o kadar açık sözlüsünüz ki, kaş yaparken göz çıkarıyorsunuz. Değişimden hoşlanmıyorsunuz. Dostlarınız ileriyi gören insanlar. Yaşlandıkça dostlarınızın yaşı gençleşecek ya da genç düşünenlerle olacaksınız.

17 KASIM

Burcu: Akrep Uğurlu sayısı: 1 Uğurlu taşı: Topaz Olumlu özellikleri: Çekici, etkili, yetkin

Olumsuz özellikleri: Katı, baskıcı

Size fırsat tanındığında, ne kadar sorumluluk sahibi bir insan olduğunuzu kanıtlıyorsunuz. Ancak o zaman da işin ucunu fazla kaçırıp, son derece despot bir lider olabiliyorsunuz. Biraz ılımlı olmaya çalışın. Güleç yüzünüzle insanları kendinize çekiyorsunuz.

18 KASIM

Burcu: Akrep Uğurlu sayısı: 2 Uğurlu taşı: Topaz Olumlu özellikleri: Özgü, eğlendirici, parlak

Olumsuz özellikleri: Baskın, herkesle yanşan

Dahil olduğunuz gruba sizden hiçbir şey katmıyor, fakat onlardan çok şey alıyorsunuz. Aralarından parlaklığınızı hissettirmek istiyorsunuz. Bu yüzden de, sizin kadar gösterişli insanlarla değil, daha müte-vazi tiplerle dost oluyorsunuz. Son derece anlayışlı, seksi ve verici bir sevgili olabilirsiniz.

16-17-18 Kasım Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri_0.jpg

Akrep Burcu Annelik Rehberi

Hamilelik aynı zamanda sağlam bir evliliğin de göstergesidir. İyi kocalar daha da iyileşir, kötüsü daha da kötüleşir. Karısının hamile olduğunu öğrendiği gün sevincinden yerinde duramayan adam iyi bir kocadır. Siz böyle bir adamla evli olmanın mutluluğunu yaşıyorsunuz. Yersiz korkularla bu muduluğu gölgelemeyin. Size korku aşılayan kötümser ve mutsuz kadınlardan uzak durun. Ağrısız doğum safsatasına inanmayın. Bir yavruya sahip olmanın verdiği mutluluğun yanında doğum ağrısı çok hafif kalır. Anestezi altında sezaryenle (ameliyatla) yapılan doğum doktorun ve annenin kolayına gelse de, özel bir durum olmadığı sürece, annenin sağlığı açısından ameliyatı doğru bulmuyorum. Ağrısız doğum yaratılışa aykırıdır.

Doğum sırasında yüreğiniz sevgi ile dolu olarak hep çocuğunuzu ve kocanızı düşündüğünüzü söylüyorsunuz. Şu cümleniz beni çok duygulandırdı. “Eğer kocam doğum sırasında çektiğim acıyı görseydi, mutlaka çok üzülürdü.” Bu da gösteriyor ki, evliliğiniz “sevgi” dediğimiz o sağlam temel üzerine kurulmuş. Sevgi, en ağır sıkıntdara göğüs germemizi sağlayan sihirli bir güce sahiptir. Gerçek sevgi böyle sıkıntılı anlarda belli olur.

Doğum, bir kadının hayatında yaşayabileceği en zevkli olaydır. Tabi bu zevk mutlu kadınlar için geçerlidir. Doğumdan sonra ağrıların sona erdiği, vücudunun rahatladığı o zevkli anı ne güzel anlatmışsınız: “İçim bir anda annelik sevgisiyle doldu. Bebeğimi görmek arzusu o kadar güçlendi ki, yalvaran gözlerle ebeye baktım. Çok geçmeden bir hemşire elinde bebeğimle içeri girdi. Onu kucağıma verdi. Annelik sevgisinin bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Sağlıklı, nur topu gibi bir bebek verdiği için Allah’a şükrettim. Bütün acılarım dinmiş, sanki bulutlar üzerinde uçuyordum. Aynı mutluluğu yan odada sabırsızlıkla bekleyen kocamın da yaşamasını istedim. Hemşireye kocamı içeri almasını rica ettim. Beni kucağımda bebeğimizle görünce ne kadar sevindi bilemezsiniz. Defalarca alnımdan öpüp tebrik etti.”

Sütünüzün yetmeyeceğinden korkmayınız. Annelik sevgisi göğüslerinize bebeğinize yetecek miktarda süt akıtacaktır. Fiziki görünüşe önem veren bazı modern kadınlar göğüslerinin bozulacağı korkusu ile bebeğini emzirmemek için çeşitli bahaneler bulur, onu ya bir sütanneye teslim eder ya da yapay sütlerle beslerler. Anne sütü ve anne sevgisi her çocuğun vazgeçilemez hakkıdır. Annelerin çeşitli bahanelerle bebeğini bu haktan mahrum bırakmaya hakkı yoktur. Anne sütü öyle harika bir gıdadır ki; onun yerini başka hiçbir yapay gıda tutamaz. Anne sütü sadece bebeği fiziksel yönden beslemez, ruhsal yönden de besler. Anne sütü emen bir bebek 6 ay boyunca başka hiçbir gıdaya hatta suya bile ihtiyaç duymaz. Anne sütü gerekli tüm vitaminleri ve mineralleri içerdiği gibi, hastalık yapan mikroplara karşı güçlü antikorlar da içerir. Bu yüzden anne sütü emen bebeklerde bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski çok düşüktür. Emzirme saatleri anne ile bebek arasında sevgi alışverişi için iyi bir fırsattır. Annenin sıcak göğsünde meme emen bir bebek kendisini mutlu ve güvende hisseder.

Anne sütü emen bebekler, inek sütü ya da yapay sütle beslenen bebeklere kıyasla daha yumuşak huyludur. Öfke ve sinirlilik hallerine pek rastlanmaz. Çocuk terbiyesine şimdiden başlamanızı tavsiye ederim. Çoğu anne baba, çocuk terbiyesinin bizi anlayacak yaşa geldiğinde başladığını zanneder. Yanıldıklarını anladıklarında iş işten geçmiş olur. Çünkü bebeklikte yerleşen kötü huyları sonradan düzeltmek çok zordur.

Çocuk terbiyesinde önemli bir kaideyi daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Sakın bebeği yatak odanıza ve yatağınıza almayınız. Bebeğin kendi odasında yalnız kalmayı öğrenmesi gerekir. Anneler bebeğin ağlama sesinden ağlama sebebini hissederler. Acıkan bebeğin ağlama sesi ile gazı olan veya orta kulak iltihabı olan bebeğin ağlama sesi aynı değildir. Canı sıkılan ve annenin yanma gelmesini veya kucağa almasını isteyen bebeğin ağlaması yalancı bir ağlamadır. Bebeğin yalancı ağlama oyununa gelen anneler onu pışpışlamaya ve kucağa alıştırarak bebeği şımartır, çok sıkıntı yaşarlar. Sadece şımartılmış çocuk yoktur, şımartılmış bebek de vardır. Bebeğin altı kuru, karnı tok ve bir rahatsızlığı da yoksa bırakınız ağlasın.

Bir müddet ağladıktan sonra bu yalancı ağlamanın bir işe yaramadığını anlayacak ve susacaktır. Bir rahatsızlıktan kaynaklanmayan ağlamaların faydalı olduğunu bile söyleyebiliriz. Kan akışını hızlandırır, akciğerleri ve ses tellerini güçlendirir.

Çok bilmiş bir komşu hanım, bebeğin kulaklarının düzgün olması için başına tülbent sarmanı, kol ve bacakların düzgün olması için de kundak bağlamanı tavsiye etmiş. Bunların bilimsel hiçbir yanı yoktur.

Bebeği sıkıntıya sokmaktan ve terletmekten başka hiçbir işe yaramaz. Sıcak odada, bebeğin hareketini engellemeyecek hafif bir yorgan ve ince bir yastık yeterlidir. İlk aylarda yastığa bile gerek yoktur.

Ağlamaların sebebini bilmeden papatya çayı içiren, müshil fitili kullanan, ateş düşürücü şurup içiren, ağzına yalancı meme tutuşturan, sık sık makatına termometre koyup ateşini ölçen annelerin sayısı az değildir. Doktor tavsiyesi olmadan bebeğinize ilaç içirmeyiniz, termometre ve fitil kullanmayınız. Kısa süreli kabızlıkları ve ishalleri hemen ilaçla önlemeye çalışmayınız. Otuz seneyi aşan hekimliğim süresince hiçbir hastama müshil (kabızlık giderici) vermedim, pek çoğunu da bundan vazgeçirdim. Ek besinlere geçtiğinizde, bebeğin midesi ve bağırsakları buna alışıncaya kadar kısa süreli kabızlıklar ve ishaller normaldir. Vücut zamanla yeni beslenme düzenine alışacak, her şey yoluna girecektir. Bazı endişeli anneler, aşırı koruma güdüsüyle en küçük rahatsızlıkta bebeği doktora taşır, elinde bir torba dolusu ilaçla eve dönerler. ilaca alıştırılan bebeklerde savunma mekanizmaları gelişmez, çok kolay hasta olurlar. Sokakta yalın ayak, ba-şıkabak, elinde bir dilim kuru ekmek oynayan çocuklar görürsünüz. Bu çocuklar annelerinin üzerinde titrediği çocuklardan daha sağlıklıdır.

Sizi bir konuda daha uyarmak istiyorum.

Akrep Burcu Annelik Rehberi_1.jpg

22-23-24 Kasım Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

22 KASIM

Burcu: Akrep Uğurlu sayısı: 5 Uğurlu taşı: Topaz Olumlu özellikleri: Seçici, çekici, yaratıcı

Olumsuz özellikleri: İşkolik, dünyadan bir haber, sakar

Sonsuz sabır ve akıl almaz bir enerjiyle ödüllendirilmiş bir yaratıcısınız. Evinizi tamamıyla siz dekore etmişsiniz. İşte de bir projeyi çiziyor, arkadaşlarınızın da tüm güçleriyle onu gerçekleştirmelerini sağlıyorsunuz. İnsanlar sizi memnun etmek istiyorlar. Bunun başlıca sebebi, heyecanınızın onlara da bulaşmış olması.

23 KASIM

Burcu: Yay Uğurlu sayısı: 7 Uğurlu taşı: Turkuaz Olumlıı özellikleri: Eğlenceli, özgür, komik

Olumsuz özellikleri: Eleştiren, ilgisiz, kayıtsız

Kelimelerle aranız çok iyi. Harika demeçler veriyor, ara buluyor, tatlı dille yılanı deliğinden çıkartıyorsunuz. İş yerinde sizi zekanızın parlaklığıyla tanıyorlar. Evinizde verdiğiniz davetlerde insanları neşeye boğuyorsunuz. Sevgilinize sadece tatlı sözlerle değil, romantik hareketlerle de yaklaşmalısınız.

24 KASIM

Burcu: Yay Uğurlu sayısı: 8 Uğurlu taşı: Turkuaz Olumlu özellikleri: Canlı, derin, sosyal

Olumsuz özellikleri: Asi, meydan okuyan

Her detayı inceliyor, sonra da bir karara varıyorsunuz. Çevrenizdekileri de sizin gibi düşünmeye çağırıyorsunuz. Sizin için tartışılıp çözümlenmesi gereken bir dolu problem var. Bu durumda enerinizi insanlarla ciddi ilişkiler kurmaya değil, onlarla bir araya gelip çözüm üretmeye harcamak istiyorsunuz. Sevgiliniz sizle olan yaşamım hiçbir şeye değişmez.

22-23-24 Kasım Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri_15.jpg

Yengeç Burcu Anneleri

Çocuklar merhameti ve zayıflara acımayı da bizden öğrenirler. Daha önce çocukların duygusal yönden ilkel olduğunu, ancak iyi bir terbiyeden sonra doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayırabildiğini söylemiştim. Oyun çocuğun en ciddi işidir. Paylaşma, iş birliği, kurallara uyma gibi sosyal davranışları oyun sırasında içselleştirir. Çocuklarınıza oyuncak alırken eğitici yanı ağırlıkta olanlarını tercih etmelisiniz. Saldırganlık duygularını güçlendiren tüfek, tabanca, kılıç, tank gibi oyuncaklardan sakınınız. Yap-boz türü çocuğun üretici yeteneğini harekete geçiren çok parçalı oyuncaklar, bebekler, toplar, mutfak aletleri, renkli tahta küpler, kürek, kova, el arabası, kamyon gibi inşaat aletleri daha üretici ve daha öğretici oyuncaklardır.

Oğlunuza iki oyun arkadaşı bulmakla çok iyi yapmışsınız. Çocukların yaşıtlarıyla daha zevkli oynadıklarını söylemeye bilmem gerek var mı? Akıllı ve bilgili bir çocuk bakıcısının eşliğinde arkadaşlarıyla çocuk parkına gitmeleri, orada doyasıya oynamaları hem sosyal hem duygusal gelişimi için çok faydalı olacaktır. Birçok anne baba, hastalık kapacağından veya kötü huylar edineceğinden korkarak çocukların arkadaş edinmelerini istemezler, sokağa çıkmalarına izin vermezler. Korkak ve şüpheci anne babalar iyi eğitimci olamazlar. Çocuklar ne kadar koruma altına alınır, üzerlerine ne kadar titrenirse; gelişmeleri o kadar geri kalır. Çocuk koşacak, zıplayacak, takla atacak, bazen de düşecektir. Hafif düşmelerde koşup onu kaldırmayınız. Bırakınız kendisi kalksın. O düşüp kalkmalar, daha dikkatli koşmayı öğretecektir. Elbiselerini, ellerini, yüzlerini kirletecekler, mikroplara karşı bağışıklık kazanacaklar. Köşesinde saatlerce sessizce oturan, eline verdiğiniz oyuncakla uzun süre sıkılmadan oynayan bir çocuk normal değildir. Çocuk için hareket öğrenmek demektir.

Benim afacanlıklarım o kadar meşhurdu ki, yaşlı komşularımız tarafından hâlâ anlatılır. Zavallı annem ve babam benden neler çektiklerini bir bilseniz, yazsam bir kitap doldurur. Anneciğim yaramazlıklarıma çok üzüldüğü halde, hareketlerimi kısıdamazdı. Sokağa çıkacağım zaman bana sağlamından eski bir elbise giydirirdi. Bu yüzden elbisem kirlenecek veya yırtdacak diye endişe etmezdim. Ağaçlara tırmanır, uzuneşek, körebe ve saklambaç oynar, çamurdan kaleler inşa ederdik. Bizim çocukluğumuzda “hırsız-bekçi oyunu” çok meşhurdu. Ben hep bekçi olur, yakaladığım hırsızları bir güzel pataklardım. Onlar da ağlayarak gelir, beni anneme şikâyet ederlerdi.

Çocuk parkında oynamak bir başka zevkti. Ben arkadaşlarımla kaydıraklardan kayarken, silindir boruların içinden geçerken ve kum havuzunda uzun atlama yarışı yaparken şık giyinmiş, dadıların koruması altında yürüyüş yapan, şehirli çocuklar bize gıpta ile bakarlardı. Onlara göre biz sokak çocuklarıydık. Kumda oynamak, kaydıraktan kaymak, ağaca tırmanmak sokak çocuklarının işiydi.

Sonradan görme zengin anneler çocuklarına neden bu kadar süslü elbiseler giydirir anlamıyorum. Galiba onların şıklığı ve zarafetiyle övünmek için böyle pahalı elbiseler giydiriyorlar. Ben üst sınıf zengin hastalarımdan çocukluklarını diledikleri gibi yaşayamadıklarını, sokak çocuklarına özenerek baktıklarını çok duydum. Zengin anneler, çocuklarına ne kadar şık ve ne kadar görgülü olduklarını söyleyerek devamlı gurur telkin ederler. Onlara devamlı kendi uydurdukları saçma görgü kurallarını hatırlatırlar: “Dik dur, kaldırımdan yürü, düğmeni ilikle, çamura basma, elini o kirli şeye sürme, yeni ayakkabılarına bak ne kadar tozlanmış.”

Çocuk parklarında dadıların denetiminde yürüyüşe çıkan o süslü zengin çocuklarına hep acıyarak bakmışımdır. Yanlış anlaşılmasın, burada varlıklı ve asil aile çocuklarını kastetmiyorum. Ben gösteriş budalası, sonradan görme zenginlerden bahsediyorum. Bu ailelerin dadıları bile gururla yürür, insana tepeden bakarlar. Çocuklar, gösteriş budalası annelerin ve kuralcı dadıların elinde çocukluklarını doyasıya yaşayamazlar.

Fakir kenar mahalle çocukları, o zengin çocukları kadar beslenmedikleri ve korunmadıkları halde onlardan daha iştahlı ve daha sağlıklıdırlar. Diledikleri zaman sokağa çıkar, arkadaşlarıyla doyasıya oynarlar. Bütün enerjilerini tükettikten sonra, yorulmuş ve açıkmış bir halde, çıplak ayaklarıyla annelerine koşarlar. “Anneciğim, çok acıktım!” derler ve yiyecek bir şeyler isterler. Üstüne yağ sürülmüş bir dilim ekmeği iştahla yerler. Nazlı büyümüş zengin çocukları, en mükemmel yemeklerle donatılmış sofralarda bile iştahsızlık gösterir, bir lokmayı bin nazla yerler. En küçük bir soğuk algınlığında yatağa düşerler. Hemen doktor çağırılır. Kutsal tıp mesleğinin yüz karası, tüccar zihniyetli doktorlar da torba dolusu ilaç verir, zavallı çocuğun midesini berbat ederler.

Bu vesile ile çocuklarınızı yaz aylarında çıplak ayakla ve hafif bir elbise ile dolaştırmanızı tavsiye edeceğim. Çocuğun ayağı mutlaka toprağa basmalıdır. Toprak, çocuğun birikmiş olan statik elektriğini çekip alır. Statik elektrik yüklü çocuklar sinirli ve saldırgan olurlar. Ayrıca, çıplak ayakla toprağa basan çocuklarda ayak ve bacak kasları güçlenir. O güzelim, biçimli çocuk ayaklarını dar ayakkabılara sıkıştıran annelere ne kadar kızıyorum bir bilseniz. Düztabanlık ve ayak terlemesi bir medeniyet hastalığıdır. Çıplak ayakla dolaşan köy çocukları arasında düztaban-lı olanlarına hiç rastlamadım. Ayağın da güneşe, ışığa ve havaya ihtiyacı vardır. Çizmeyi ve yüksek ökçeli çocuk ayakkabılarını sevmiyorum ve medeniyetin zararlı bir buluşu olarak görüyorum.

Yengeç Burcu Anneleri_1.jpg

Yay Burcu Anneleri

Oğlunuzun doğacak kardeşine rakip gözüyle bakacağını unutmayınız. Kardeşi gelene kadar yalnız kendisine ait olan anne sevgisini bir başkasıyla paylaşmak çocuk için acı vericidir. Sevginizi test etmek için yapacağı huysuzluklara ve inatçılıklara hazır olmalısınız. Kötü duygu yoktur. Kontrol altına alınamayan ve yönetilemeyen duygu vardır. Kötü olarak isimlendirdiğimiz duyguların da bizi olgunlaştıran bir işlevi vardır. Kardeş kıskançlığı bunlardan biridir. Peygamber çocukları bile bu duyguyu yaşamışlar. Eğer kardeşini kıskanan çocuğa bu duygusunu dile getirmesine izin verir, onu dinlerseniz, kıskançlık duygusu zararlı etkisini kaybedecektir. Çocuklar kardeş kıskançlığı yardımıyla duygularını kontrol etmeyi, paylaşmayı, iş birliğini ve başkalarıyla iyi geçinmeyi öğrenirler.

Bazı özel hediyelerle çocuğun yeni doğacak bebeği sevinçle karşılaması sağlanabilir. Sekiz çocuk sahibi akıllı bir kadın tanımıştım. Bu kadın, doğum yapacağı zaman, çocuklarına özel hediyeler alır, onlarla birlikte gelecek bebeğin doğum gününü kutlardı. Böylece çocuklarında uyanan kıskançlık duygusunu aldığı özel hediyelerle sevince dönüştürüyordu. Her çocuk, gelecek yeni bebeğin kendisinden bir şeyler koparacağım düşünür ve bu yüzden ona kızar. Annenin çocuklara hediyeler alarak bu kızgınlıklarını gidermesi çok hoş bir şeydi.

Çocuğunuz muhtemelen bebeğin nereden geleceğini soracaktır. Siz herhalde bazı cahil anneler gibi, onu bir leyleğin getireceğini söylemeyeceksiniz. Çocuklar iyi birer gözlemcidir. Oğlunuz, vücudunuzda meydana gelen değişikliği fark etmemesi mümkün değildir. Bebeğin içinizde büyüdüğünü, günü gelince de doğacağını söylemeniz en doğru açıklama olacaktır. Çocuklar, anne babadan öğre-nemediklerini kendilerine yakın hissettikleri kimselerden sorup öğreneceklerdir. Bu kimseler her zaman doğruyu anlatacak bir sağduyuya sahip olmayabilir. Çocuklarınız, başkalarından yanlış veya eksik şeyler öğreneceğine sizden doğrusunu öğrensinler. Çocuklarımıza hiçbir zaman yalan söylememeliyiz. Yalanımız ortaya çıktığı zaman bize olan güvenleri sarsılır. Çok geçmeden onlar da yalan söylemeye başlar.

Bazı anne babalar, çocukları cinsel konularda soru sorduğu zaman yüzlerinde memnuniyetsiz bir ifade belirir. “Sen daha çocuksun, çok ayıp, böyle şeyler nereden aklına geliyor? Bunu nereden duydun?” diyerek onu eleştirir ve utandırırlar. Utandırılarak soru sorması engellenen çocukta sağlıklı bir cinsel kimlik gelişmez. Çocukların cinselliğe ait soruları cinsel meraka yönelik değil, yaratılışı öğrenmeye yöneliktir. Basit, kısa ve doğru açıklamalar onlar için yeterlidir. Detaya girmeye, bilimsel açıklamalar yapmaya gerek yoktur.

Pek çok insan çocukluk günlerini bir gül bahçesi gibi hayal ediyor, çektikleri sıkıntıları hatırlamıyorlar. Çocukluğu tasasız, ekmek elden su gölden, mutlu bir çağ olarak görüyorlar. Belki böyle bilmeleri daha iyidir. Şimdi çocuk psikolojisi ile uğraşmak bir moda oldu. Araştırmalar ve deneyler yapılıyor, konferanslar düzenleniyor, teoriler üretiliyor, kitaplar yazılıyor. Yeniler eskilerle alay ediyor. Ne yazık ki insanlar iki uç arasında gidip geliyorlar. Ya çocuğu dokunulmaz kutsal bir yaratık, ya da ehlileştirilmesi gereken ilkel bir varlık olarak görüyorlar. Kimse orta yol üzerinde kafa yormak istemiyor. Bence gerçek orta yoldadır. Ne eski tamamen yanlış, ne yeni tamamen doğrudur.

Bilim adamı yeni düşüncelere ve değişime açık olmalıdır. Katı kuralcdık, mevcut sisteme sıkı sıkıya bağhlık şimdiye kadar bize ne kazandırmıştır? Eğer çocuk terbiyesi konusunda tuttuğumuz yol doğru ise, herkesin, özellikle çocukların mutlu olması gerekmez miydi? Bunca mutsuz insan dünyamıza hangi gezegenden gelmiştir? Bir yerlerde yanlış yaptığımızı kabul edelim. Ben yine eğitime çocuktan değil anne babadan başlanması gerektiğini söyleyeceğim. Çünkü bu mutsuz insanlar, eğitimsiz, bedbaht anne babaların ürünüdür. Eğer anne babaları eğitmezsek mutsuz insanların sayısı her gün biraz daha artacaktır.

Yay Burcu Anneleri_14.jpg

13-14-15 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri

13 ŞUBAT

Burcu: Kova Uğurlu sayısı: 6 Uğurlu taşı: Ametist Olumlu Özellikler: İleriyi gören, eğlenceli, yaratıcı

Olumsuz Özellikler: Uzak, eg-zantrik, utangaç

Nerede olursanız olun, önünüze çıkan fırsatları kolluyor sunuz. Fikirleriniz iş arkadaşlarınıza biraz tuhaf gelse de, siz düşündüklerinizi dünyayla paylaşmaktan yılmıyorsunuz. İnsanların acı çektiklerini görmeye da-yanamadığınızdan, sosyal yardım komitelerinde gönüllü çalışıyorsunuz. Belli kişilerin size yakınlaşmasından rahatsız oluyor, herkesle eşit dereçede samimi olmayı tercih ediyorsunuz. Utangaçlığınızı yenebildiğiniz zamanlar, eğlenceli bir sevgili oluyorsunuz.

14 ŞUBAT

Burcu: Kova Uğurlu sayısı: 7 Uğurlu taşı: Ametist Olumlu Özellikler: Kurnaz, eğlendirici

Olumsuz Özellikler: Duygusuz, herkesten bir beklentisi olan

Görünüşünüzden belli olmuyor, ama detay kaçırmaz gözleriniz, sivri mi sivri bir de diliniz var. Bu özellikleriniz sizi aranılan bir ittifak üyesi, fakat korkulur bir düşman yapıyor. Çevrenizdekileri kıvrak zekanızla etkiliyorsunuz ama sevdiklerinizle konuşurken kırıcı oluyorsunuz. Tersliğiniz duygularınızı saklamak istemenizden. O duyguları bir serbest bıraktınız mı başlarını alıp gidiyorlar, sinemada ağlıyor, başkalarının üzüntülerine üzülüyorsunuz.

15 ŞUBAT

Burcu: Kova Uğurlu sayısı: 9 Uğurlu taşı: Ametist Olumlu Özellikler: Hırslı, kendine güvenen, bilgili

Olumsuz Özellikler: Küstah, ukala, mantıksız

Herşeyi bildiğinizi zannediyorsunuz. Çevrenizdekilere, ne yapmaları gerektiğini söylemekten zevk alıyorsunuz. Bu tavrınız onların sinirlerini bozsa da, yine sizin haklı olduğunuzu kabul ediyor, zekanıza hayranlık duyuyorlar. Patronluk taslamanız sevgilinizi bezdirebilir ama çok şefkatli biri olduğunuzdan, size katlanıyor. Para hırsınızın kimseyi rahatsız edecek boyutta olduğu söylenemez. Kazandığınızı dağıtmak da hoşunuza gittiği için kimse şikayet edemez zaten.

13-14-15 Şubat Tarihinde Doğanların Burcu Ve Özellikleri _5.jpg

Balık Burcu Anneleri

Çocuk yaratılışta cahil ve vahşi tabiatlıdır. Benmer-kezci bir kişiliğe sahiptir. Paylaşmayı, iş birliği yapmayı ve kurallara uymayı bilmez. İstediği şeyin anında yerine getirilmesini ister, yoktan anlamaz. Deneme ve öğrenme adına her şeye el atmak ister; kırılacağını, bozulacağını ve kendisine zarar vereceğini düşünmez. Yaptığı şeye neden kızdığınızı da anlamaz. Çocuğun vahşi tabiatını ehlileştirmek anne ve babanın görevidir. Medenileştirmenin sihirli anahtarı sevgidir. Ölçülü ve yerinde kullanılan sevginin açamayacağı kapı yoktur. Çocuk, insanı insan yapan bütün bu sosyal davranışları aile içinde yaşayarak öğrenecektir.

Bir insanın çocukluk günlerini kaç yaşma kadar hatırlayabileceğim soruyorsunuz. Hafızanın henüz nasıl işlediğini tam bilmiyoruz. Hafızanın işlevi sadece hatırlamaktan ibaret değildir. Yeni şeyler öğrendikçe eskilerini unuturuz, ama bu hafızamızdan silindiği anlamına gelmez. Çocukluk anıları da böyledir. Unuttuğumuz veya hatırlamak istemediğimiz acı olayları bilincimizin alt katmanlarına gömeriz. Bilinçaltına gömülen hatıralar ve tecrübeler, biz farkında olmadan davranışlarımızı etkileme gücüne sahiptir.

Bugünlerde tedavi ettiğim yaşlı bir erkek hastam var. Bu adamcağız, karısını severken ısrarla hotozlu bir şapka giymesini istiyordu. Neden böyle yaptığını sorduğumda cevap veremiyordu. Daha önce, çenesinde et beni olan kadınlara karşı ilgi duyan bir erkek tedavi etmiştim. Aile araştırmasında bu adamın çocukluğunda kendisine yetiştiren dadının çenesinde et beni olduğunu ortaya çıkarmıştım. Yaşlı hastamda da buna benzer bir sonuca ulaştım. Onu yetiştiren dadı hotozlu bir şapka giyiyormuş, ama adam dadısının hotozlu şapka giyen bir bayan olduğunu çoktan unutmuştu. İki hastam da gerçeği benim araştırmalarım sonunda öğrenmişti.

Ben şahsen iki yaşıma kadar olan andarımı net olarak hatırlayabiliyorum, ama öyle insanlar var ki, ancak beş yaşma kadar olan andarmı hatırlayabildiklerini söylüyorlar. Bazı kimseler, birinci yaşlarına ait anıları hatırlayabildiklerini iddia ediyorlar, demek onlar benden daha zekiler. Büyük Rus şairi ve romancısı Tolstoy bu dâhilerden biridir. Çocukluk isimli hikâyesinden bir bölümünü buraya alıyorum: “Bunlar benim ilk hatıralarım, fakat hangisinin daha önce, hangisinin daha sonra olduğunu bilmediğim için sıraya koyamayacağım. Bunların gerçek mi, yoksa rüya mı olduğunu da söyleyemiyorum. Mesela şu bebeklik hatırama bakın: Sımsıkı bağlıyım, ellerimi oynatamıyorum. Ağlıyorum, bağırıyorum, ama kimsenin beni ciddiye aldığı yok. Ağlamaya devam ediyorum, bu ağlamalarım bana bile ıstırap veriyor, fakat kendimi tutamıyorum. Nihayet birisi üzerime eğiliyor. Ben ıstırabımı dindirmek için ellerimi çözeceğini beklerken, o yorganı üzerime sıkı sıkıya örtüyor. Bunun kim olduğunu söyleyecek kadar ileri gidemem. Üzerimi örten yalnız değildi, yanında biri daha vardı. “Ne oluyor bu bebeğe, neden ağlıyor?” diyordu. Demek ağlamalarıma kayıtsız değiller, ama yine de ellerimi çözüp beni rahatlatmıyorlardı. Belki de ellerimin bağlı olması gerektiğine inanıyorlardı. Ben bunun yanlış bir şey olduğunu ve beni sıktığını biliyordum, ağlamalarımla anlatmaya çalışıyordum. Beni seven bu iki insan, kundağımın dantellerini tırmalarım diye mi kollarımı bağlıyorlar? Kundağın dantelleri benden daha mı kıymetli? Hür olmak ve ellerimi kullanmak istiyordum, ama bunu elde edecek güce sahip değildim.”

Büyük yazar bu anlattıklarım gerçekten hatırlıyor muydu? Bilmiyoruz. Hatırlasın veya hatırlamasın, bu satırlar çocuğun güçsüzlüğünü usta bir tarzda ortaya koyuyor. İnsan, üstesinden gelemeyeceği bir tehlike ile karşılaştığında kaçarak ondan kurtulmayı dener. Küçük bir çocuk, güçsüzlüğü sebebiyle, ayakları yerine başka bir kaçış yolu kullanır. Yaşadığı acı hatıraların sıkıntısından kurtulmak için onları şuur altına iterek unutmayı tercih eder. Çünkü unuttuğu hatıralar artık ona acı vermeyecektir.

Balık Burcu Anneleri_3.jpg