Astral Dünya

Derin Dinlenme Gençleşme Sağlar

Derin dinlenme vücudun iyileştirici güçlerini aktive eder ve vücudun yenilenmesini sağlar. Metabolizma hızı yavaşlayınca vücut enerjisinin bir kısmını tedavi ve hücre yenilenmesi için yönlendirir. Meditasyon sonucu daha sağlıklı oluruz. Küçük ve büyük rahatsızlıklarımız yok olur, daha genç hissetmeye ve görünmeye başlarız.
Hastalık, iyi olmama, hasta olma anlamına gelir. Meditasyon sırasında sadece vücut değil beyin de yenilendiğini hisseder. Belki de hayatımızda ilk kez zihnimizi meditasyon süresince gün boyu dinlendiririz. Vücut ve zihin yenilenme yeteneğine sahiptir, bunun için sadece uygun koşulların oluşması gerekir. Meditasyon size her ikisinin de anahtarını verecektir.
Meditasyon sırasında çok daha kısa sürede derin bir dinlenme sağlanır. Bu beynimizin üst verimlilik düzeyinde çalışmasını sağlar; daha entellektüel, yaratıcı ve duyarlı hissederiz. Bu aşama kendimizi iyi hissetmemizi sağlar, çünkü derin dinlenme sırasında sinir sistemimiz gevşer ve enerji dolar.
• Derin dinlenme vücudun iyileştirici güçlerini aktive eder, vücutta ve zihinde iyileşme süreci başlar.

 

Gençleşmek İçin Meditasyon

Meditasyon zamana yapabileceğiniz en iyi yatırımdır. Eğer sağlığın zenginlik olduğunu düşünüyorsanız, her gün meditasyon için ayıracağınız zaman sizi zengin bir insan yapacak tir. Birçok araştırma meditasyonun sağlığa iyi geldiğini göstermiştir. Meditasyon sırasında stresten uzaklaşmak ve enerji oluşumu vücudun kendi kendini iyileştirme sürecini aktive edecektir, iyileşme insanın içinden gelir. İlaçlar sadece semptomları iyileştirir ve genellikle sorunun gerçek nedenini ortadan kaldırmazlar. Birçok vakada ilaçlar zararlı yan etkiler üretir ve bunun sonucunda daha olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilirler. Meditasyon geleneksel ilaçlar ve tedavinin mükemmel bir tamamlayıcısıdır.
Meditasyon yapanlar kendi kendilerini daha hızlı tedavi ederler.
Teoride her sabah canlanmış ve tazelenmiş olarak uyanırız, günün bize hazırladığı sürprizlere hazır oluruz. Ancak gerçekte yaşadıklarımız teoride olduğu gibi değildir. Her zaman huzurlu uyuyamayız ya da yatar yatmaz uyu yamayız. Fiziksel rahatsızlıklar, zihinsel sıkıntılar ya da sadece yeterince gevşeyememek iyi bir uyku, dinlenme ve rahatlamayı engeller.
Bu durumda meditasyon gündeme gelecektir. Sinir sistemimize günde iki kez derin dinlenme sağlarsak, kötü bir gece uykusuyla başede bilir, kendimizi iyi hisseder ve üretken bir gün geçiririz.
Çalışmalar hem meditasyonda hem de uyku sırasında metabolizmanın yavaşladığını göstermektedir. Metabolizma hızı vücudun hangi hızla aldığımız besinleri yakarak oksijene dönüştürdüğünü ve enerji ürettiğini göste
rir. Düşük metabolizma hızı vücudun yeterince oksijen tüketmediğini ve daha çok dinlenme pozisyonunda kaldığını gösterir.
Metabolizma hızı vücudun nasıl gevşetebileceğini göstermesi açısından iyi bir göstergedir.
Uyku sırasında metabolizma hızının % 4 ya da % 5 düşmesi üçdört saat alır; ancak me ditasyon sırasında % 10 ila % 20 arasında bir metabolizma yavaşlamasına ulaşırız. Bunun anlamı meditasyonun uykudan da derin bir dinlenme sağladığıdır ve bunu daha kısa sürede yapmaktadır. Ek olarak meditasyon sırasında beyin tarafından üretilen alfa ışınları derin bir dinlenme sağlar. Uyku sırasında genellikle alfa ışınları üretilmez.
Tüm bunlar uykunun gereksiz olduğu anlamına gelmez, uyku dinlenmenin ötesinde birçok fonksiyona sahiptir; kendini iyi hissetmek ve zihinsel denge için gereklidir. Sinir sistemi meditasyonla dinlendirildiyse, beynimiz çok üst verimlilik düzeyindedir. Bunun anlamı daha entellektüel, daha yaratıcı olmamız ve duygularımızın daha yoğun olmasıdır. Bu özellikle önemlidir; çünkü mutluluk ve başarı büyük ölçüde bu üç faktöre bağlıdır. Derin dinlenme kendimizi iyi hissetmemizi sağlar, sinir sistemimizi gevşetir ve enerji depolamamızı sağlar.
Meditasyon sırsındaki derin dinlenme hali genellikle düşüncelerin azalmasından kaynaklanır. Düşünceler beyinde elektrik aktivitesi oluşumuna yolaçan dalgalar oluşturur. Eğer düşüncelerimiz çok yoğunsa (ki birçoğumuzda böyledir) bu elektriksel aktivite çok yoğunlaşır ve beyni rahatsız eder. Bu hoşnutsuzluğu ve baskıyı zihnimizde hissederiz ve bunu stres olarak adlandırırız. Meditasyon beyindeki bu elektriklenmeyi büyük ölçüde azaltır.
Beyin sakinleşir ve zihinde hoş bir sakinleşme hali yaşanır. Meditasyon sırasında beyin dinlenir ve bu sırada beyinde yenilenme ve canlanma oluşur.

Meditasyon Bir Din Değildir

Meditasyon sizin inançlarınızı, kültürünüzü ya da dininizi değiştirmeye yönelik bir pratik değildir. Meditasyon bir din de değildir, kendinizi her düzeyde tanımanızı sağlayacak çok pratik, bilimsel ve sistematik bir. Meditasyon dünyadaki herhangi bir din ya da kültüre ait değildir.
Din insanlara neye inanacaklarını öğretir, oysa meditasyon doğrudan kendinizi dene yimlemenizi sağlar. Bu iki teknik arasında bir çelişki yoktur, ibadet dini sistemin bir parçasıdır, aynı şekilde Tanrıyla bir diyalog olan dua da dinin bir parçasıdır.
Siz hem ibadet eden bir din adamı ve meditasyon teknikleri kullanan bir mediyatör olabilirsiniz, ancak meditasyon için herhangi bir
dine mensup olmanız gerekmez. Meditasyon ayrı bir teknik olarak, sistematik ve düzenli bir şekilde uygulanmalıdır.
Meditasyona başlamadan önce, daha istenen sonuçlara ulaşmamız için bir inanca sahip olmamız gerekir.
Meditasyon yapabilmek için:
• Vücudumuzu nasıl gevşeteceğimizi,
• Rahat bir şekilde nasıl oturacağımızı ve meditasyon için en uygun pozisyonu;
• Nefes alış veriş sürecinin nasıl sakinleşeceğini,
• Zihnimizde dolaşan objeleri nasıl izleyeceğimizi,
• Düşüncelerimizin kalitesini nasıl inceleyeceğimizi ve pozitif olanları ve güçlenmemizi sağlayacak düşünceleri nasıl ilerletip güçlendirebileceğimizi,
• Bizi rahatsız eden bir durumdan, iyi ve kötü olarak yargılamadan kendimizi nasıl koruyacağımzı,bilmemiz gerekir.
Eğer meditasyonu ne olduğunu çok açık bir şekilde anlayarak yaparsanız, ve uygun teknikler ve davranışlarla uygularsanız, yenilendiğinizi ve enerji kazandığınızı hissedeceksiniz.

Meditasyon Bir Düşünme Tekniği Değildir

Yoğun düşünmek, özellikle kavramlar ve ideallerdoğruluk, barış ya da aşk konusunda düşünmek meditasyon sürecinden ayrı bir durumdur. Düşünürken zihninizi bu kavramla meşgul eder, kavramın anlamını ve değerini düşünmeye başlarsınız. Meditasyon sürecinde düşüncelerin akması ayrı bir pratik değildir, bazı zamanlarda çok faydalı olabilir. Meditas yonda kendinizle ilgiliyken, zihninizde belli bir kavram üzerinde düşünmeyi ya da düşüncelerinizi izlemeyi bırakırsınız: Bu tür bir zihinsel aktivitenin ötesine geçersiniz.

Meditasyon Hipnoz Ya da Telkin Değildir
Hipnozda bir başkası ya da kendiniz kendi kendinize telkinde bulunursunuz. Bu telkin sırasında kendiniz uyku halinde ya da gevşemiş hissedersiniz. Yani hipnoz sırasında zihni bir gerçeğe inandırmak ya da belli bir şekilde düşünmeye yönlendirmek için bir çaba vardır.
Bazı zamanlar böyle güçlü öneriler çok etkili olabilir. Ne yazık ki negatif öneriler de bizim üzerimizde ve sağlığımızla ilgili negatif etkilere ve negatif şartlandırmalara yolaçabilir.
Meditasyonda, zihne doğrudan bir önerme sunmaya ya da kontrol sağlamaya çalışmazsınız. Basitçe zihninizi izler ve zihninizi sakin ve sükûnet içinde tutmaya çalışırsınız, mantranız da daha derinleşmenizi sağlar ve varlığınızın en derin düzeylerini keşfedersiniz.

Meditasyon Süreci

Meditasyon sürecinde zihnimize düşünme, analiz etme, anımsama, problem çözme, geçmişteki sorunlarla ya da gelecekteki beklentilerle uğraşma eğiliminden uzaklaşmasını söyleriz. Zihnimizi hızlı düşünce duygulardan uzaklaştırarak yavaşlatırız ve bu zihinsel aktivitemiz, içsel farkındalık ve dikkatle yer değiştirir. Yani meditasyon düşünme ve durum analizi süreci değil
dir. Fantezi kurma, uyanık hayal kurma ya da zihni inceleme süreci değildir. Meditasyon kendinizle hesaplaştığınız ya da yoğunlaştığınız bir süreçte değildir. Meditasyon en basit tanımıyla sessiz, çaba gerektirmeyen, dikkatin ve farkın dalığın bir noktaya yoğunlaştırdığı haldir.
Meditasyon, tüm zihinsel sınırlamalarımızdan, görev duygularından, düşüncelerden ve uyanıkken yaşadığımız deneyimlerden uzaklaşmamızı sağlar. Bunu imkânsızı uygulamaya, zihnimizi tamamen boş bırakmaya çalışarak yapmayız, bu imkânsızdır. Bunun yerine zihnimizin bir objeye odaklanmasına ve daha sonra dikkatimizin içimize yönelmesine izin veririz.
Zihne bir odaklanma noktası vererek, üzüntü, planlama, düşünme ve nedenselleştirme gibi diğer zihinsel süreçlerden uzak kalmasını sağlarız.
Meditasyon sırasında zihinsel konsantrasyonu sağlamaya yönelik seslere mantra denir ve bunlar zihinsel düzeyde çok güçlü etkilere sahiptir.
Mantra, bir sözcük, bir hece, bir grup ses olabilir. Bir mantraya yoğunlaşmak öğrencinin gereksiz, rahatsız edici zihinsel gerilimden uzaklaşmasını, iç benliğinin derinliklerine doğru yolculuğa çıkmasını sağlar.
Dünyada meditasyon sırasında çok farklı mantralar kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları Om, Amen ve Shalom’dur ve bunların en basit amacı zihnin odaklanmasıdır.
Dünyadaki önemli spiritüel geleneklerde, eski ya da yeni olmasından bağımsız olarak bu tür harf, ses, ya da sözcük grupları mantra olarak kullanılır. Bu çok eskilerden bu yana bilinen önemli bir bilimdir. Bu konuda yaşanan ilk deneyimler çok basittir; ancak kişi zihniyle yoğunlaşmaya başladığında uygun mantra çok etkili ve güçlü olacaktır.
Meditasyonla ilgili metinler ve eski yazılar bu konudan çok söz eder. ‘Yoga‘ biliminin ilk kurucusu Patanjali mantranın, bilincin iç kaynağının temsilcisi olduğunu söyler. Bundan dolayı mantra, bu yaşamın ölüm öncesi ve sonrası arasında bir köprü gibidir. Vücut, nefes ve bilinçli zihin, bilinçaltından ve ruhtan ayrılınca böyle bir mantrayı anımsamaya çalışmak etkili olacaktır. Bu etkiler güçlü motivasyon üreticilerdir ve ölüm dediğimiz geçiş sürecinde ve bilinmeyene yolculukta yardımcı olur.
Bir dağa tırmanırken kullanılabilen birden çok yol olduğu gibi, meditasyon konusunda da birçok pratik ve teknik vardır. Hepsinin amacı iç konsantrasyona ve sükûnete ulaşmaktır. Buna ulaşmanızı sağlayan her pratik faydalıdır. Birçok geçerli teknik vardır. Aslında bir çeşit otantik meditasyondan diğerine çok büyük farklılıklar yoktur; yeter ki iç huzura ve odaklanmaya ulaşmanızı sağlasın.
Eğer yaşamı dikkatlice izlersek, çocukluğumuzdan başlayarak dış dünya hakkında eğitildiğimizi, dış dünyayla ilgili konuları nasıl kontrol edeceğimizi ve değiştireceğimizi öğrendiğimizi görürüz, iç dünyamıza bakmak, keşfetmek ve değiştirmekle ilgili düşüncemiz yoktur. Bu nedenle kişi kendine yabancıdır, dış dünyayla farklı ilişkiler kurmaya çalışır. Ancak kendimiz tanımadığımız için bu ilişikilerin hiçbiri sağlıklı oluşmaz ve sonuçta karmaşa ve hayal kırıklıkları oluşması kaçınılmazdır.
Eğitim aşamasında zihnimizin çok küçük bir bölümünü kullanırız. Zihnin büyük bir bölümü uyur ve bu bilinçaltımızın kullanılmayan büyük boşluğudur ve deneyimlerimizin de deposu gibidir; bilinmeyen olarak kalır, disipline edilemez ve kontrol altına alınamaz. Vücudun tamamının zihnin kontrolünde olduğu, ancak zihnin tamamının vücudun kontrolünde olmadığı bir gerçektir. Zihnin tamamı üzerinde bir kontrol geliştirmenin meditasyon dışında bir yolu bulunmamaktadır.
Toplum içinde nasıl davranacağımız bize öğretilir ancak içimizde neler olup bittiğini anlamamızın yolları ve nasıl sükûnet halinde olacağımız öğretilmez. Sakin ve sükûnet halinde olmanın yollarını öğrenmek, bir dine ait bir seremoni değildir, bu insan vücudunun evrensel ihtiyacıdır.
Eğer kişi sükûnet halinde oturmayı öğrenirse, bundan açıklanamaz bir keyif almaya başlar. Deneyimlenebilecek ve ulaşılabilecek en üst düzeyde keyiflere meditasyon yoluyla ulaşılır. Dünyevi zevkler anlık ve geçicidir. Oysa meditasyondan alınan keyif yoğun ve sonsuzdur.
Bu abartı değil, gerçektir. Bu gerçek, dünyevi zevklerden uzaklaşsanızda, uzaklaşmasa nızda gerçeğe ulaştığınızda yaşayacağınız bir gerçektir. Zihin eski alışkanlıklarıyla davranma ve geleceği tasarlama eğilimindedir. Zihin gerçek şimdiki zamanda, burada ve şu anda nasıl bulunduğumuzu bilmez. Sadece meditasyon şimdiyi deneyimlemeyi öğretir ve bu ruhu de neyimlemenin de bir parçasıdır. Meditasyon teknikleriyle zihin bir noktaya odaklanır ve kişi derinlere doğru yol alma gücüne erişir. Ardından zihin herhangi bir saplantı ve sınırlama yaratmamaya, tamamen konsantrasyon sağlamaya başlar; bu meditasyonun ön koşuludur.
Bu yola girmek için meditasyonun anlamını çok iyi kavramak gerekir. Rahat edebileceğiniz bir pozisyon geliştirip, düzenli olarak, her gün ve hep aynı zamanda yapmanız gerekir.
Öğrenciler sabırsız olma eğilimindedir. Bunun için kendinize zaman vermeniz gerekir ve bu süreçte tekniğin ve özgün olmanın öneminin olmadığı anlaşılır. Bu, bir çocuğun bir bitki dikmesi ve bir hafta içinde bir çiçek görememesi gibidir. Eğer düzenli meditasyon yaparsanız yol alırsınız.
Öncelikle fiziksel rahatlama ve sakinleşme sürecine girersiniz. Ardından daha ileri faydalarını görmeye başlarsınız; bunlar çok dramatik ve kolay görülebilir etkiler değildir. Meditasyona devam edin; ilerleme kaydedeceksiniz.

Meditasyonun Tedavi Amaçlı Kullanımı

Meditasyon başlangıçtan itibaren tedavi edici özelliklere sahiptir. Ana kaslar ve yardımcı kaslar gevşer, sinir sistemi ve zihin stresten uzaklaşır. Meditasyon halindeki bir insan sakin bir zihne sahiptir. Meditasyon stres ve gerginliğe vücudun daha az reaksiyon göstermesini ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Çok kısa bir süre sonra samimi bir çabayla; öfkenizi kontrol ettiğinizi ve kızgınlık halinde ani reaksiyonlar göstermediğinizi farkede ceksiniz.
Meditasyon aynı zamanda uyku ihtiyacınızı azaltacak ve hem vücudunuza hem de zihninize enerji verecektir.
Yazarlar, şairler ve düşünürler yaratıcı olmak ve sezgilerini dile getirmek isterler. Medi tasyonla bu yaratıcılığı günlük yaşamınıza geçirirsiniz.
Meditasyonun sağlık üzerinde de çok olumlu etkileri vardır. Modern yaşamda yaşanan hastalıkların birçoğu psikosomatik olarak sınıflandırılabilir ve rahatsızlıkların çoğu başlangıcını insan zihninden, düşüncelerinden ve duygularından alır.
Son zamanlarda bilim adamları bu hastalıkların geleneksel yöntemlerle, ilaçlarla ya da sadece psikoterapi ile tedavi edilemeyeceğini kabul etmektedir. Çünkü eğer hastalık zihinde ya da farklı duygusal reaksiyonlar sonucu başlıyorsa sadece dışardan yürütülen bir tedavi sizi nasıl sağlığınıza kavuşturabilir? Sadece dışardan yardım alır, kendi zihninizi ve duygularınızı kendiniz anlamaya çalışmazsanız bir terapist ve doktora bağımlı hale gelebilirsiniz.Bunun tam aksine meditasyon kişinin kendine yetmesini, gereken içi güce kavuşmasını ve yaşama dair sorunlarla daha kolay başet mesini sağlar.

Meditasyon Nedir?

Etimolojide “meditasyon” sözcüğü, “medi kal” sözcüğünden türemiştir ve “bir şeye dikkat etmek”; “bir şeyi izlemek” duygusunu çağrıştırır. Meditasyon süresince kendinizi çeşitli boyutlarda izler ve öğrenirsiniz. Böylece içinize ve içinizdeki derinliklere doğru uzanırsınız. Bu derinlikler sürekli yaşadığımız düşünme, analiz etme, gündüz hayallerinden ya da duygular ve anılarla ilgili deneyimlerden çok farklıdır.
Meditasyon sessiz, konsantre ve gevşemiş olarak yapılan bir çeşit “iç yoğunlaşması”dır.
Bu içsel yoğunlaşmayı sağlamak stresli ve zor bir şey değildir. Gerçekte meditasyon zihnin dinlenmesi ve rahatlamasıdır. Başlangıçta yaşanan güçlük, zihnin içsel yoğunlaşma konusunda eğitilmemiş olmasından kaynaklanır. Bunu sağladığınızda ise gerisi gelecektir.
Meditasyonun faydalarını görmek için çok farklı bir şey yapmak, çok yabancı olduğunuz alışkanlıklar edinmek ya da çok uzun sürelerle meditasyon yapmak zorunda değilsiniz. Meditasyona başladığınızda vücudunuz gevşeyecek, zihniniz daha da yoğunlaşacak, hatta sağlığınızda ve ilişkilerinizde belirgin iyileşmeler yaşayacaksınız.

Büyük Sırlar Arkana Major

Büyük Sırlar veya Arkana Major Destesi 22 karttan oluşmaktadır. Kartlarm üzerinde isimleri ve numaraları yazılıdır. Kartların üzerindeki resimler semboler gizli bilimlerde evrensel olan pek çok düşünceyi simgelemektedir. Her kart için değişik bir hikaye anlatılabilir. Zamanımızda kişilerin kendi fikirlerini yansıtan, biraz da ticari kaygılarla yapılmış pek çok kart dizaynı bulunmaktadır. Pek tabiki bu dizaynların bazıları kehanetlerin doğru yapılabilmesi açısından diğerlerinden daha başarılıdır. A. E. Waite’in Rider Destesi dünyada başarısını ispatlamış olan en yaygm kullanıma ulaşmış bir destedir. Burada da bu kartlar üzerindeki resim ve sembollere verilen anlamlar anlatılacaktır.

Beşliler

Beş sayısı veya pentad dört sayısındaki dengeli durağan halin kendini ortaya koymak için harekete geçişini anlatır. Ateş hava su ve toprak elementlerinin üzerinde beşinci bir gücü simgeler. Bu güç Hintlilerin akaşası, batının eteridir. Maji bilimi beşinci gücün kontrolü ile dört unsura ait doğa ruhları üzerinde hakimiyet kurulabileceğine işaret etmektedir.. Beş sayısı beşgen bir yıldız veya pentagram ile simgelenir. Phtygoras’a göre evren veya makrokozmoz 10 ile ifade edilirse, yansıması olan mikrokozmoz 5 ile ifade edilir. Kafa iki kol ve iki bacak ile insan beşgen bir yıldız gibidir. Beşgen yıldız veya pentagram tarih boyunca şeytani güçlere karşı korunma amacı ile kullanılmıştır.

 

 
Beş nolu kartlar Kabalistlerin hayat ağacında beş nolu küre olan Geburah’a tekabül eder. Geburah ateşliheyecanlı, savaşan, yıkıcı, kararlı ve sert bir kral olarak resmedilir. Astrolojide somut hareketler evreninin efendisi yarışçı kararlı ve sert mars ile simgelenir. Mars Roma İmparatorluğu’nun, ilkbaharla gelen yeni başlangıçlara hükmeden, demir çelik gibi sert ateş gibi yakıcı, kurt gibi vahşi ve hesapsızca saldırgan tanrısıdır.

 

 
A. E. Waite Destesinde durağan haldeki enerjileri harekete geçiren 5. güç çeşitli zorluklarla mücadeleler şeklinde anlatılmaktadır. Asalarda heyecanlı bir savaş oyunu bir yarış, kupalarda yıkıcı ve yakıcı duygular, kılıçlarda yıkıcı bir zafer tılsımlarda parasal bir yıkım, maddi varlıkların harabeye dönmesi resmedilmekte.

Kraliyet Ailesi Burç Karakterleri

Aşağıda saraylı kartların element ve burçlara göre dağılımı gösterilmektedir. Bu dağılım 20 yıllık astroloji çalışmalarıma ve 13 yıllık astroloji denemelerime göre elde ettiğim bilgilerin tarot bilgileri ile karşılaştırılması sonucu ortaya çıkan bir dağılımdır. “Arthur Edward Waite “The Pictorial Key To The Tarot” (Resim sel Sırları) isimli ında Tarot sembollerinin simya, astroloji, kabala gibi okült öğretilerin bir türevi olmadığını, evrensel fikirlerin ve tiplerin bir ifadesi olduğunu ifade etmekte. Psikoanalist Carl Gustav Jung da bu evrensel fikirlere bilinçaltı arketipleri adını vermiştir. Tarot’un gücü kartlarla simgelenen bu arketipik imaj, duygu ve insan faaliyetleri ile temas kurmamızı sağlamasındadır . Astrolojik arketipler de evrensel olduğuna göre, Tarot arketipleri ile arasmda sistematik bir ilişki kurmak mümkün olabilir.
Kralı (Güneş)    Kraliçesi (Ay)    Uşağı (Merkür)    Şövalyesi (Yükselen nokta)
Ateşi    Suyu    Havası    Toprağı
Asaların Ateşin    ASLAteşin Ateşi    KOÇAteşin Suyu    YAYAteşin Havası    YAYAteşin    Toprağı
Kupaların Suyun    AKR Suyun Ateşi    YEN Suyun Suyu    BALSuyun Havası    BALSuyun    Toprağı
Kılıçların Havanın    KOVHavanınAteşi    TERHavanınSuyu    İKİHavanın Havası    İKİHavanın    Toprağı
TılsımlarınToprağın    BOĞToprağınAteşi    OĞLToprağınSuyu    BAŞToprağınHavası    BAŞToprağınToprağı
Kral güneş, kraliçe ay, uşak, merkür ve şövalye yükselen nokta gibi de düşünülebilir.
Bu durumda asaların kralı = güneşin aslan, kupalarm kralı=güneşin akrep, asaların kraliçesi=aym koç, kupalarm kraliçesi=ayın yengeç burcundaki tesirleri gibi düşünülebilir.

 

Tılsım Ağırlıklı Açılım

Para Entrika gibi iki anahtar kelime ile ifade edilebilecek olan Tılsımlar toprak elementinin yönetiminde olup, insanın dışındaki maddi objektif gerçekleri gösterirler. Sağlık beden beslenme giyim, varlıklar finansman, fakirlik, zenginlik gibi objektif konulara değinirler.
Eğer açılımda Tılsımlar ağırlıkta ise danışılan konuya karşı ilgiler fazla demektir. Çünkü para söz konusudur. Bu ise çevredekilerin ilgisini arttırmaktadır. Menfaat temini uğruna politika ve entrikayı getirecektir. Para ve entrika olacak demektir. İş para mülk söz konusudur.

 

 
Arkana MinörSaraylı Kart Ağırlıklı Açılımlar
•    Kral    ise    olgun erkek
•    Kraliçe    ise    olgun veya genç kadın
•    Şövalye    ise    genç erkek
•    Uşak    ise    cinsiyetsiz çocuk
gibi anahtar kelimelerle ifade edilebilecek olan saraylı kartlar danışanın hayatındaki, annesi, babası, sevgilisi, amiri, kardeşi, arkadaşı, iş ortağı gibi önemli kişilere işaret ederler.

 

 
Eğer açılımda saraylı kartlar ağırlıkta ise, damşamn insan gruplan ile ilişkileri var demektir. Bir erkek için sevgi ilişkileri konusunda açılan Tarot’da görünen üç kraliçe değişik sayıda sevgililere işaret edebilir. Bu konudaki hareketli bir hayatı gösterebilir. Saraylı kartların ağırlıkta olduğu bir açılım damşamn çok insanla karşılamasını, insan grupları ile olan ilişkilerini, sosyeteyi, onlardan gelecek tesirleri anlatır.